Gönderen Konu: Cam Sanatı ve Yapılışı  (Okunma sayısı 17348 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı devran

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Cam Sanatı ve Yapılışı
« : 15 Nisan 2009, 17:24:55 »

Cam günümüz modern çevresinin önemli bir parçasıdır. Basit bir su bardağından sofistike bir teknik donanım malzemesine kadar kullanım alanı geniştir. Camın kullanımı günlük hayatımızın o kadar büyük bir alanını kaplamaktadır ki etrafımızdaki doğal çevreden daha fazla onun farkına varırız. Ancak aslında cam doğal olmaktan çok öte, hatta tam tersine yapay bir malzemedir.

Cam dokunulduğunda sert ve katı bir malzemedir. Gevreksi bir yapısı vardır, sert bir yüzeyle aniden karşılaştığında kırılmaya meyillidir. Buna rağmen kimya terminolojisinde sıvı olarak tanımlanmaktadır. Yani sıvıları taşımak için tasarlanmış vazoların çoğu aslında sıvının kendi formudur. Cam sertleşmek için soğutulduğunda bu temel nitelikleri taşımaktadır ancak, ısıtıldığında nitelikleri tamamen değişir. Süneklik derecesine kadar yumuşamaya başlar ve eğer yeterli derecede ısıtılırsa su gibi akıcı olur.

Erken Dönem Cam Sanatı

Yaygın olarak camın tesadüs eseri keşfedildiğine inanılmaktadır. Camın keşfine dair en sık bahsi geçen açıklama Yunan tarihçi Piny'nin açıklamasıdır. Piny'e göre birtakım tüccarlar teknelerinden kıyıya çıktıktan sonra bir nehir kıyısında kamp kurmuşlar, nehir yatağında bir ateş yakmışlar. Sonraki gün ise önceki günün ateşinin külleri arasında şeffaf, parlak cam parçaları bulmuşlar. Erken dönemlerinde, cam sanatı daha çok Mısır ve Mezopotamya'da gelişmiştir. Bu bölgede odunla yanan cam ocaklarının var olduğu düşünülmektedir.

Türk Cam Yapımı

Türkiye'deki geleneksel cam ürün yapımı Selçuk ve Osmanlı dönemleri olarak ele alınabilir.

Selçuklu'ların doğudan Anadolu'ya yeni göç ettikleri dönemden kalma bazı Selçuklu cam ürünlerinin varlıkları bilinmektedir. Selçuklu ve Artuklular döneminin bazı parçaları bugün müze koleksiyonlarında yer almaktadır. Bunlar tamamen mimari dekorasyon ya da el yapımı ürünlerdir.

Osmanlı dönemi sırasında, bu dönemden kalan parçalardan da görülebileceği gibi cam sanatı oldukça ilerlemiştir. Cam endüstrisi özellikle İstanbul'un fethinden sonra bu şehirde oldukça gelişmiştir, Osmanlı döneminin lonca sistemi son derece iyi şekilde organize olmuştur. Her bir zanaatkar ve meslek grubu zanaatine ait ham madde temininden malzeme işlenişine, bitmiş ürünün şekli ve satış koşullarına kadar her konu ile ilgilenen bir sistem gelişmiştir. Sistem, ticaret ve zanaat üzerinde katı, disiplinli ve detaylı kurallardan oluşmuştur.

Geleneksel cam endüstrisi en iyi örneklerinden birçoğunu 17-18. yüzyıllarda ortaya koymuştur ancak bu dönemden elimizde çok az doküman kalmıştır. İstanbul Eğrikapı'da, Tekfur Sarayı ve Eğrikapı arasında yer almış bir cam yapım merkezinin olduğunu biliyoruz. III. Murat adına yapılmış bir minyatür o döneme ait bazı önemli belgeleri göstermektedir. Bu eser, bir cam yapımcıları kafilesini resimlemekte ve işçilerin hep beraber yanan bir ocağın çevresinde vazolar biçimlendirirken çalışan bir atölyeyi göstermesi açısından çok önemlidir. III. Murat'ın hakimiyetinde loncaların geçiş töreninde özel olarak inşa edilen bu atölyede kullanılan temel aletlere yakından baktığımızda, geleneksel teknikleri kullanan çağdaş atölyelerin de temelde benzer aletleri kullandığı görülmektedir.

Kanıtlar Osmanlı cam endüstrisinin İstanbul merkezli geliştiğini göstermektedir. Kaynaklar, dönemin başkentindeki Eğrikapı, Eyüp, Balat, Ayvansaray, Bakırköy, Beykoz, Paşabahçe, Çubuklu ve İncirköy mevkilerinde çok farklı çeşitlerde cam üretimi yapan cam atölyelerinin bulunduğunu göstermektedir.

Bu cam yapım merkezlerinde üretilen cam ürünler dışında, ayrıca başta farklı pazarların zevkine uygun olarak üretim yapılan, 13. yüzyılın en büyük cam ihracat merkezi Venedik olmak üzere çeşitli ülkelerden cam ithalatı da yapılmıştır. O dönemde Venedik'te bir Türk ticarethanesi de bulunmaktaydı. Venedik'te özellikle Türk pazarı için üretilen camın ithalatı 1716'da dönemin padişahı tarafından yasaklanmıştır ancak 1700'lerden itibaren başka bir merkezden, Bohemya'dan cam ithalatı devam etmiştir.

Ayrıca I. Mahmut döneminde Fransa'dan cam ustaları getirtildiği, Mehmet Dede ismindeki bir Mevlevi Dervişi'nin III. Selim döneminde cam yapım tekniklerini öğrenmek üzere İtalya'ya gönderildiği bilinmektedir. Söylenildiği üzere, söz konusu Mevlevi usta Beykoz, İstanbul'da bir atölye açmıştır ve çalışmaları arasında en popüleri Çeşm-i Bülbül olmuştur. 1899'da Saul Modiano adındaki bir Yahudi Levanten tarafından bugün eski Paşabahçe cam fabrikasının bulunduğu yerde 'Fabbrica Vetrami di D. Modiano, Constantinople' etiketli ürünler üreten, 1902 yılı itibariyle 500 kişiye iş imkanı sağlayan bir atölye kurulmuştur.

Cumhuriyet'in kuruluşu ile Türk cam endüstrisi yepyeni bir yön kazanmış ve 17 Şubat 1934'te diğer cam atölyelerine çok yakın bir yerde, Paşbahçe'de, Boğaz'ın yamaçlarında, meclis onayıyla ilk ulusal fabrika kurulmuştur. Türkiye İş Bankası tarafından "Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A. Ş" adı ile kurulan bu fabrikayı çeşitli tarzlarda cam üretimi yapan birçok başka şirket takip etmiştir.

Paşabahçe, özellikle kuruluş yıllarında ülkenin her yerinden çok sayıda cam ustasını bir araya toplamış ve Türk cam tarihi için önemli bir cam yapım merkezi haline gelmiştir. Bu dönemin en önemli cam işçileri arasında, özellikle serbest şekil verilmiş ürünleri ile tanınan (baba) Yusuf Görmüş yer almaktadır.

Geleneksel Türk cam ürünü, Çeşm-i Bülbül ya da Venedik biçimi ile üretilen Türk filigranosu, Beykoz işi olarak da bilinir. Benzer yüksek kaliteli ürünler halen Venedik'te Murano'da üretilmektedir. Geleneksel Çeşm-i Bülbül dışında, Türk cam sanatının daha çok uygulamalı ya da dekoratif ürünler için uygun form ve tarzları benimsediği görülmekte, seramik sanatından edinilmiş birçok formun özellikle baskın olduğu bilinmektedir.

Çeşm-i Bülbül

Çeşm-i Bülbül filigrano tekniğine verilen Türkçe isimdir. Diğer filigrano teknikleri dünya çapındaki çeşitli cam merkezlerinde bilinmektedir. Çeşm-i Bülbül Anadolu atölyelerinin çıkardığı bir üründür. Bu teknik, modern cam endüstrisinin ilerlemiş yöntemlerinin bile geleneksel ustaların çalışmalarını geçemediği bir tekniktir.



ÇeşmibülbülÇeşm-i Bülbül son derece kalifiye bir tekniktir. Ürünün oluşumundaki her bir etap titiz bir şekilde yerine getirilmeli ve çok kısa bir zamanda bitirilmelidir. Teknik, genel olarak farklılık göstermeyebilir ama her bir ustanın ona yaklaşımı, yani tarzı farklı olacaktır. Bu teknik asla hata kabul etmez. Hata yapıldığında düzeltmek neredeyse imkansızdır, bu nedenle camı yapmak için ortaya konan kuralların her biri büyük bir kesinlikle yerine getirilmelidir.

Teknik şu şekilde işlemektedir;


-Demir bir çubuk, yani pipo, fırında eriyik halde bulunan cama daldırılır.
-Pipo bütün camı toplamak için döndürülür.
-Cam potadan ayrılır ve ocak dışında şekillendirilir ve soğutulur.
-Bu aşamada biraz daha soğuk olan toplanmış cam, düzenli şekilde bir araya getirilmiş renkli cam çubuklar ile hazırlanan bir kalıba sokulur ve üflenir, çubuklar cama yapışır.
-Oluşturulan form tekrar potaya götürülerek cam çubukların tamamen yapışması sağlanır.
-Ürüne son şekli kalıp içinde verilir, bu aşamada gerekli olan döndürme işlemi elle yapılır. Bu son derecede büyük bir yetenek gerektiren bir işlemdir.
-Biten ürün soğutulur ve metal çubuktan ayrılır.

Gün Olur devran döner.

Çevrimdışı devran

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #1 : 15 Nisan 2009, 17:28:40 »
OSMANLI  TÜRK  CAM  İMALATI  VE SÜSLEME  SANATI

Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Cam İmalatı ve Türk Cam  Süsleme  Sanatının Gelişimi :

* İstanbul, 17. ve 18.yüzyılda Osmanlı Cam Endüstrisinin  merkezi oldu.

* Türk camlarının ender örneklerini ilk kez,1947 yılında ,  Exhibition of Turkish Glass Art   ,   The People s House     Ankara  da açılan sergide gördük. İlk broşürde o zamanlarda  basıldı. Osmanlı döneminde yapılan bu çalışmaları incelediğimizde cam sanatçılarının  bu eserlere zekalarını ve yaratıcılıklarını katarak yaptıkları objeleri bugün de müzelerde görmekteyiz.
Bu eserler; gaz lambası, lale şeklindeki vazolar, kupalar, gülsuyu (parfüm) şişeleri, su soğutma kapları, orduda kullanılan kimi malzemeler, aynalar, camdaki süslemeler, ilaç kapları, sokak lambaları, eski binalardaki pencere vitray çalışmalarını görüyoruz.
Türk cam sanatçılarının o dönemde faydalı ve kullanışlı eserler yaptıklarını görüyoruz.
Bu eserler saraylarda, konaklarda, küçük mescitlerde, camilerde renkli camların güzel bir tasarımla  kombine edilerek  sergilendiğini görüyoruz.
Ayrıca İstanbul Eğrikapı Tekfur Sarayında Cam Yapım Atölyeleri bulunmaktadır. Kanıtlar Osmanlı Cam Atölyelerinin İstanbul da Eğrikapı, Eyüp, Bakırköy, Beykoz, Paşabahçe, Çubuklu da çeşitli cam üretimi yapan  cam atölyelerini göstermektedir.

* Cam imalatında, ithalat ve ihracat :
Cam endüstrisi 13. yüzyılda Osmanlı  imparatorluğu zamanında  gelişmiş olsa da cam işçilği ve elsanatları Avrupadan, özellikle Venediktan  ithal ediliyordu.
O dönemde Venedik  te  bir Türk Cam  Atölyeside  bulunuyordu.
Bu bölgeden yerel ihracatçılar kendi  ürünlerine  benzer imalatları satmaktaydı. Bu nedenle benzer ürünleri dünyanın her bölgesinde görmek mümkün oldu.
Türkiye de o dönemde cam çalışmalarını ve vitrayları  Avrupa ya satıyordu. Özellikle  İtalyada ki Murano camları çok tanındığından Türk cam ustaları da benzer çalışmaları  başarılı bir şekilde yaptılar. Hatta bu camlara   Turkish taste for  the Ottoman Market existed in Europa and was  even called   Turkısh Glass      olarak isimlendirildi. Hatta bazı yabancı yazarlar,   Çeşm i Bülbül (glassware decorated  with  coloured  lines) en iyi Venedik Camları olarak nitelendirildi ki gerçekte    Çeşm i Bülbül  bir Osmanlı  Türk cam sanat  eseridir. Bu konuda değişik yorumlar bulunmaktadır.
Bir diğer görüşte  bu camları hem Venedik te, hem  İstanbul da,  hem de İspanya da yapıldığı şeklinde  idi.

* Orta çağda ,Yakın Doğu özellikle Mısır cam yapım çalışmalarının merkezi durumunda idi. Daha sonra Venedik ve Bohemia cam yapımının  merkezi oldu. Suriye ve Mısır Venedik ten cam alıyordu. I.Selim in  Mısır ve Suriye  yi alması ile (1512 1520)  1700 den itibaren Bohemia den cam ithalatı  devam etti .
Ayrıca  I.Mahmut döneminde Fransa dan cam ustası getirtildiği, III.Selim döneminde ise Mehmet Dede adlı bir dervişin Cam yapım tekniklerini öğrenmek için İtalya ya gönderildiği  belirlenmiştir. Bu kişi daha sonra Beykoz da ilk atölyesini açmış ve ilk eserlerleride Beykoz tarzı cam süsleme sanatı olarak isimlendirilen objeleri imal etmiştir. Bugün de bu eserleri müzelerde görebiliyoruz. Ayrıca  bugün de bu motifleri  klasik  ve/veya  modern objelerde  uygulayan sanatçıların olduğunu  görüyoruz. 

* III. Selim 19. yüzyılda  batıdan (barok sitili) etkilenerek iç mimari ve saraylarda bu çalışmaları uygulattığını  görüyoruz.

* Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu ,Hollanda,İspanya ,Polonya ve özellikle Bohemian kristallerini almaya başlamış.

* Ayrıca Osmanlı İmparatorluğunun yabancı ülkelere 17.ve 18. yüzyıllarda bir satış yaptığına dair kayıtlar da bulunmaktadır.

* Cam imalatı ve Süsleme sanatı Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 17 Şubat 1934 yılında Paşabahçe de kurulan ilk ulusal fabrika ile gelişme kaydetmiştir.

* Paşabahçe çok sayıda cam ustasını bir araya getirerek Türk cam tarihi için tarihi bir önem taşıyan cam imalatını  ve süsleme sanatını gerçekleştirmiştir.

Ev ve ofis dekorasyonu için vazgeçilmez bir malzeme olan  camdan  butik tasarımlarla fonksiyonel ürünler  yapılmaktadır.

Cam İmalatının gelişiminde bazı önemli tarihler

* 1202 Venedik te cam imalatının başlangıcı

* 1348 Venedik te ayna yapımının başlangıcı. Venedik te kristal cam imalatının başlangıcı

* 1609 Amerika  da cam yapımı

* 1635 Robert Mansell tarafından kömür kullanımının başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi, Almanya da ve cam fırınlarında ısıtma işlemiyle yapılmış

* 1674 İngiltere de kristal cam yapımı

* 1688 Fransa da Lucas Nehou tarafından cam plakaların yapılması

* 1700 Osmanlı beylikleri içinde cam yapımı konusunda gerçekleşen ilerlemeler

* 1711 Süsleme amacıyla parlak bohemıans kristallerinin üretilmesi

* 1795 Dekoratif renkli çizgilerde camlı binalar  çeşmi bülbül

* 1874 Fransa da kırılmayan cam yapımı

* 1884 Almanya  da İlk optik cam fabrikasının inşaatı

* 1886 İlk soğutma makinesinin inşaatı

* 1895 Amerika da otomatik şişe makinelerinin inşaatı

* 1904 prexs glass türünde gelişmeler

* 1934 Yeni Paşabahçe cam fabrikasının inşaatı

* 1939 %96 slıkat oranlı camın imalatı

* 1944 esnek pencere camı üretimine geçilmesi
Gün Olur devran döner.

Çevrimdışı devran

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #2 : 15 Nisan 2009, 17:39:41 »






Gün Olur devran döner.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Osmanlı Saraylarından Bohemya Kristal
« Yanıtla #3 : 15 Nisan 2009, 17:59:33 »
Avrupa’da kristalin keşfedilmesi binlerce yıllık geçmişi olan cam sanatında yepyeni bir dönemin başlamasına neden oldu. Aslında bazı jeolojik katmanlarda doğal olarak bulunan şeffaf kaya kristalinin orta çağda birçok dekoratif eşyada kullanıldığının örneklerini Avrupa Müzeleri’nde görmekteyiz. Ancak, kristal işçiliği 17. Yüzyılda Avrupa’da gerçek bir sanat haline gelmiştir.



Cam sanatı ve kristal yapımı, Avrupa’da özellikle iki ülkede çok gelişmiştir. Bunlardan Venedik cam sanatının en eski merkezi olarak kabul edilir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içindeki “Bohemya” diye anılan bölge ise 16 yüzyıldan sonra cam sanatında söz sahibi olmaya başlamıştır.

Bohemya’nın 19 yüzyılın ilk yarısında cam işçiliğinde birinci sıraya yükselmesi ve Bohemya kristallerinin dünya evrensel kültür mirasında yer almasının nedenlerinden biri potasyum, kurşun, manganez gibi önemli katkı maddelerinin ve fırınları besleyecek yeterli odunun bölgede bol miktarda bulunmasıdır. Ayrıca, Eski Bohemya (bugünkü Çek Cumhuriyeti)’nin transit yolları kavşak noktasında bulunması da önemli bir nedendir. En önemli neden ise 17 yüzyılda IV. Şarl ve II. Rudolf dönemlerinde cam ve kristal işçiliğinin ulusal bir gelenek haline gelmesidir.

Venedik’te Bohemya’dan çok daha eski tarihlerde cam renklendiriliyor ya da boyanıyor, özel taşlarla kesilerek dekorlanıyor ya da üstüne gravür yapılarak işleniyordu. Ama işçilik sırlarının Bohemya cam ustaları tarafından elde edilmesi sonucu 19 yüzyılda Venedik, cam sanatında tahtını Bohemya’ya kaptırdı.



Işığı yansıtma ve kırma özelliği ile Venedik üretiminden çok üstün olan Bohemya ürünlerinde gelişme hızlanarak devam etti. 18 yüzyılın sonlarında porselen benzeri bir ürün olarak sunulan opal beyaz cam, saydam cam boyaları ve pürüzsüz beyaz kristal, 19 yüzyılın ilk yarısında cam sanatında o güne kadar görülen en büyük gelişme olarak kabul edildi.

Avrupa’da porselenin keşfinin üzerinden yüzyılı aşkın bir zaman geçtiğinden, tasarımcılar farklı bir takım arayışlar içindeydiler. Eski sodyum esaslı camlar gravür işlemeye ve kesime çok uygun değildi. Oysa artık rubi kırmızısı, kobalt mavisi, zümrüt yeşili keşfedilmiş, iki tabakalı cam tekniği geliştirilmiş, camın kesimi, siyah mine ile kabartmalı altın süsleme tekniği, altın ile gümüşün bir arada kullanılması gerçekleştirilmişti.

Michael Miller tarafından 1709’da keşfedilen, doğal kaya kristalinden daha pürüzsüz saydam kristal de bu gelişmelerden çok önemli bir tanesidir.

Bohemya 18 yüzyıldan başlayarak Rusya, İspanya, Portekiz, Polonya gibi Avrupa ülkelerine ve Kuzey Amerika’ya kristal ihraç etmekteydi. Bohemya’da üretilen renkli camların, incik boncukların Kızılderililerle pazarlık ve takaslarda kullanıldığı da bilinmektedir.


 
19 yüzyıl başlarında Napolyon savaşlarının Orta Avrupa’da neden olduğu kaos sonucu Bohemya Venedik’in yanı sıra, Fransız (St. Lonis ve Baccarat). İrlanda cam üretimi ile ciddi bir rekabete girdi. Bu dönemde ortaya çıkan durgunluk birkaç yılda aşılarak yaratılan yeni Bohemya ürünleri ile yeniden zirveye oturuldu. Bu arada Biedermeir Dönemi (1800-1857)’ı ve kristale işlediği eşsiz portrelerini burada anmadan geçemeyiz. 1830’larda başlayan altın dönem aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’ndan ve İran’dan alınan siparişlerin hazırlandığı döneme de rastlamaktadır. 
 
18 yüzyılda Viyana ve Saksonya’da Osmanlı İmparatorluğu için porselen ihracatında yapılanlar bu kez renkli kristallerde de yapılmaya başlandı. O dönemlerde Türkiye ve İran’da kullanılan geleneksel formlar incelenerek, Avrupa’dakilerden farklı formlar yaratıldı. Özellikle tabak, şekerlik, akidelik, bardak, kulplu ve kulpsuz sürahi, dedekülahı diye bilinen irili ufaklı, bazen sivri ve uzun kapaklı sürahiler, nargileler ve benzeri pek çok yeni ürün ortaya çıktı. Osmanlııların zevklerine göre, canlı figür yerine geometrik kesme ve çiçek motifleri ile dekore edilen bu ürünlerde ithal porselende olduğu gibi boya ve daha çok altın, gümüş kullanılmış, küçük motifler ve çiçekler boyanmış, taş kesmelerle bazen kabartmalı şekiller oluşturulmuştur.



Kristalde kobat mavisi, cam göbeği mavi, yatay ışıkta yemyeşil hale gelen sarı, rubi kırmızısı, pembe, zümrüt yeşili, süt beyazı ve saydam kristal Türkiye’de en sevilen ve popüler renklerdi. 
 
Ustalık işi kesme motifler yanında genelde bronz çiçek olarak biçimlendirilmiş kapak tutacakları elmas ve kıymetli taşlarla bezenmişti. Bu tür örneklere Topkapı Sarayı Avrupa Camları bölümünde ve Giritli Bohemya Kristalleri Koleksiyonu’nda rastlanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu ve İran’a ihraç edilen cam eşya içinde bulunan cam göbeği veya açık yeşil Oryantal opalin parçaların Bohemya ı, yoksa Fransa veya Venedik kökenli mi olduğu konusu halen tartışmalıdır.

Yeni akım Bohemya 1820’lerden sonra hızla ilerleyerek Fransa, İngiltere ve Almanya’daki cam ustalarını da çok etkilemiştir. Bu dönemde keşfedilen yeni renkler, genelde kıymetli taşların renkleriydi.

19 yüzyılın başlarında Kont Georges Buguoy kırmızı ve siyah opak camın imalat yöntemini buldu. Dublaj işlemlerle beyaz opak bir tabaka ile kaplanan kristal, ustalıkla kesildiğinde çarpıcı ve daha önce tanınmayan yeni efektler yaratmaktaydı.



Kristalde yurt içinde ve yurt dışında kazanılan büyük başarı, usta işçiliğin ve tekniklerin kaybolması için Kamenicky Senov, Bor ve Prag Tatbiki Güzel Sanatlar Okulları’nda cam işleme sanatı bölümleri gibi pek çok eğitim kurumu açıldı.   
 
Bohemya kristallerinin ünü 19 yüzyıldan günümüze kadar geldi, yirminci yüzyılda Moser Lobmeyer gibi birçok yeni fabrika ürünleri ile tüm dünyada aranır oldu.

Bohemya kristal avize yapımında da yeni bir çığır açarak, tüm Avrupa saraylarına, şatolara ve konaklara renkli veya beyaz kristal avizeler o dönemlerde kullanılan gaz lambalarına ayak ve fanuslar üretti.

Avrupa’da 01900’lerde camın oldukça yaygın kullanıldığı Art Nouveau sanat akımında, dekoratif cam imalatında Bohemya 3. sıraya yerleşmeyi başarmıştır. İtina ile tasarlanan ve Türkiye’ye ihraç edilen bu eşyaların bir bölümü müze ve özel koleksiyonlarda bulunmakta, bazılarına da antikacı ve müzayedelerde rastlanmaktadır.

Türkiye için özel formları nedeniyle ülkemizin bir kültür mirası olan bu eşyaların kısa bir zaman için bizlere emanet edildiğini hatırlayarak, onları korumalı ve değerlerini çocuklarımıza anlatmalıyız. Bunların gelecek nesillere kırılmadan ulaşmalarını sağlamak ulusal bir görevimizdir. 
 
İzzet Keribar -Antikalar.com
« Son Düzenleme: 15 Nisan 2009, 18:03:03 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı devran

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #4 : 16 Nisan 2009, 13:53:33 »































































Gün Olur devran döner.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Üfleme Cam Sanatı
« Yanıtla #5 : 16 Nisan 2009, 20:01:51 »
Cam sanatındaki en önemli ilerleme üfleme yönteminin bulunmasıdır. Bu tekniğin MÖ 1. yüzyıl ortalarına doğru Fenikeliler tarafından bulunduğu söylenmektedir.



Fakat bu teknikten tam olarak yararlanılması ancak, pipo adı verilen ortası boş metal bir üfleme çubuğunun kullanılmaya başlamasıyla gerçekleşmiştir. (tahminen MÖ 1.yüzyılın son çeyreğinde).



Üfleme çubuğu ile havayla şişirme yönteminin birleşmesi, cam yapımı konusundaki en önemli kilometre taşlarından biridir. Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı camlarının ortak özelliği hepsinin üfleme tekniğiyle yapılmış olmasıdır.



Cam üfleme tekniğinin kullanıldığı durumlarda, fırından alınan ve fıska olarak tabir edilen sıcak cam biraz üflendikten sonra soğumaya başlar ve bu noktada tekrar erimiş cama batırılarak daha büyük bir form verilebilir. Kepçeleme yönteminde ise cam, kepçede küre haline getirilirken soğutulur ve pipo sürekli olarak döndürülerek cama kepçe içinde istenilen form verilir.



Uygun sıcaklığa ulaşıldığında ise üfleme işlemi gerçekleştirilir. Üfleme işlemi sonrasında ya serbest şekil üzerinde çalışılır ya da cam bir kalıp yardımıyla (kalıp içine üfleyerek) şekillendirilir. Tüm bu aşamalar sırasında tercihe bağlı olarak kristal haldeki özel cam boyaları kullanılarak cama renk verilebilir.



Üfleme ve serbest sekillendirme dışında yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri de döküm yöntemidir. (camın bir kalıp içine dökümü) Camın sıcakken şekillenebilme özelliği, bu malzemeyle çalışanlara ustalıklarını sergileme imkanı tanımıştır. Böylece değişik şekillerde, renklerde ve bezemede birçok parça üretilmiştir.



Cam yapımındaki en önemli unsurlardan biri saydamlıktır. Bu unsur belki de hiçbir malzeme için bu kadar önem taşımaz. Çünkü cam saydamlığı nedeniyle diğer malzemeler kadar görünmez. Görünmeyen bir malzemeyle tasarım yapmak doğal olarak bazı zorluklar taşır. Bugün kullanılmakta olan cam üretme yöntemleri ve hammaddeler, Antik Dönem'den beri bilinmekte ve uygulanmaktadır. Cam yapımında kullanılan aletlerde de, cam üfleme tekniğinin bulunmasından bu yana önemli bir değişiklik olmamıştır.

Forum Turka
« Son Düzenleme: 16 Nisan 2009, 20:06:39 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı feyiz

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 436
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #6 : 16 Nisan 2009, 20:06:56 »
Hepsi birbirinden hoş...Teşekkürler...
"Allah'ın elinden daha üstün el yoktur.Zulmünün cezasını çekmeyen hiçbir zalim yoktur".

Çevrimdışı devran

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #7 : 17 Nisan 2009, 11:26:21 »
Rica ederim
Gün Olur devran döner.

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #8 : 17 Nisan 2009, 11:47:42 »
Çok güzel, zarif eserler... Teşekkürler paylaşım için...
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı Hâsıl-ı Kelam

  • Moderatör
  • yazar
  • *****
  • İleti: 678
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #9 : 03 Aralık 2009, 00:59:35 »
Resimler harika görünüyor.
Nefsinle değil, kalbinle düşün ve karar ver!

Çevrimdışı devran

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #10 : 25 Aralık 2009, 15:55:14 »
Rica ederim
Gün Olur devran döner.

Çevrimdışı serzak

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Cam Sanatı ve Yapılışı
« Yanıtla #11 : 08 Şubat 2010, 15:48:18 »
emeginize saglık muhteşem görünüyorlar