Gönderen Konu: Çanakkale Klasörü  (Okunma sayısı 3422 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Google

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
  • Sadakat Forum
Çanakkale Klasörü
« : 18 Mart 2014, 16:42:32 »

İNGİLİZ TABURUNU YUTAN BULUT

       1915 Ağustosunda anzak suvla koyu 60. tepede meydana gelen hadiseyi norfolk kraliyet alayının arkasından gelen ve hadiseye şahit olan yeni Zelandalı 22 kişilik anzak sahra birliği anlatıyor:
         Gün ağarırken hava berraktı.6-8 tane ekmek somunu şeklindeki bulut 60. tepenin üzerinde duruyordu.O sırada meltem esmesine rağmen bu bulutlar hareket etmiyordu.
    Bulut kümesinin hizasında ve yerde de aynı şekilde fakat daha kesif bir bulut daha vardı. İngilizlerin bulunduğu yer savaş meydanına 1 km. uzaklıktaydı. Bulunduğumuz yer tepeye göre daha yukarıda olduğundan üstten görebiliyorduk.
   4.Norfolk Taburu kuru dere yatağından bu tepeye doğru harekata geçti.buluta çekinmeden içeri girdiler.ama bulutun içinden çıkıp harbe katılan hiç bir asker olmadı.
   Askerlerin hepsi bulutun içine girince,bulut yükünü almış gibi yükselip ,diğerlerinin hizasına geldi. Hep beraber Trakya ya doğru kuzeye hareket ettiler.Savaş sonunda bu tabur kayıp veya yok edilmiş sayıldı.
   1918 yılında İngilizler,Osmanlı devletine resmi yazı ile bu birliğin akibetini sordular.          Aldıkları cevap garipti.”Osmanlılar onları ne esir etmiştir, nede ölüm kayıtları vardır.Hiç bir şekilde bu askerlere ait bir bilgiye sahip değildir”



Çevrimdışı Google

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
  • Sadakat Forum
Çanakkale Kıssaları
« Yanıtla #1 : 18 Mart 2014, 16:43:21 »

BENİM GÖZLERİM GÖRECEĞİNİ GÖRDÜ”
.
 
.   
   O gün Boğaz tabyaları arasında en çok iş gören ve en çok hasara uğrayan Rumeli Mecidiyesi Bataryası oldu. Sabahtan beri muharebenin en şiddetli anlarında dahi iki sahil arasında gidip gelmekten çekinmemiş olan Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, tabyanın feci durumunu haber aldığı zaman yine motora atlayıp Çimenlik İskelesi’nden karşı sahile hareket etti. Cephaneliği berhava olan tabyanın durumu hazindi. İstihkam yıkıntıları arasında dolaşmakta olduğu sırada bir ağacın altına uzanmış olan bir askerin hali dikkatini çekti ve yanına gidip
•   “ Ne var evlat ?” diye sordu.
Nefer hemen yerinden fırlayıp esas duruş vaziyeti aldı. Çünkü sesi tanımıştı. Ama gözleri başka tarafa bakıyordu.
•   “ Gözlerine bir şey mi oldu oğlum?”
O zaman nefer tok sesiyle “ Üzülmeyin efendim” diye cevap verdi. “ benim gözlerim göreceğini gördü” ( Evet düşman gemilerine tam isabet kaydedilmiş ve “Ocean” destroyeri hareket edemez hale getirilmişti.)
Cevat Paşa sessiz sessiz ağlıyordu.    




SAĞ KOLUMU KAYBETTİM AMA SOL KOLUM VAR"
.
 
.   
       Seddülbahir ve Conkbayır'ın büyük kahramanlarından biride Bombacı Mehmet Çavuş 'tu. Bu kahraman Anadolu çocuğu ,İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar,karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu. İngilizler bunu anlamış olacaklar ki bombaları bir kaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş 'un iadesini önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş 'un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit delikanlı vazife şuuruyla hastahaneden tabur kumandanına yazdığı mektupta şöyle diyordu:
"Sağ kolumu kaybettim, zarar yok,sol kolum var. Onunla da pekala iş görebilirim. Beni müteessir eden ve yüne kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır.
    Hastahaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz ,affedeniz muhterem kumandanım.."    



BENİM GÖZLERİM GÖRECEĞİNİ GÖRDÜ”
.
 
.   
   O gün Boğaz tabyaları arasında en çok iş gören ve en çok hasara uğrayan Rumeli Mecidiyesi Bataryası oldu. Sabahtan beri muharebenin en şiddetli anlarında dahi iki sahil arasında gidip gelmekten çekinmemiş olan Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, tabyanın feci durumunu haber aldığı zaman yine motora atlayıp Çimenlik İskelesi’nden karşı sahile hareket etti. Cephaneliği berhava olan tabyanın durumu hazindi. İstihkam yıkıntıları arasında dolaşmakta olduğu sırada bir ağacın altına uzanmış olan bir askerin hali dikkatini çekti ve yanına gidip
•   “ Ne var evlat ?” diye sordu.
Nefer hemen yerinden fırlayıp esas duruş vaziyeti aldı. Çünkü sesi tanımıştı. Ama gözleri başka tarafa bakıyordu.
•   “ Gözlerine bir şey mi oldu oğlum?”
O zaman nefer tok sesiyle “ Üzülmeyin efendim” diye cevap verdi. “ benim gözlerim göreceğini gördü” ( Evet düşman gemilerine tam isabet kaydedilmiş ve “Ocean” destroyeri hareket edemez hale getirilmişti.)
Cevat Paşa sessiz sessiz ağlıyordu.    



Çevrimdışı Google

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
  • Sadakat Forum
metre kare başına 6 bin mermi
« Yanıtla #2 : 18 Mart 2014, 16:44:50 »
Çanakkale Zaferi'nin yıldönüm münasebetiyle TCDD Garı'nda yapılan sergide havan topu mermisinden şarapnel parçalarına, askerlerin matarasından süngülere kadar savaşın "cansız tanıkları" sergileniyor.

'Şu boğaz harbi nedir, var mı ki dünyada eşi
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya''...
Mehmet Akif Ersoy'un bu mısralarla anlattığı tarihin en zorlu harplerinden Çanakkale Savaşı'nın bugün 90. yıldönümü... Topuyla, mermisiyle, verilen canlarıyla zafere nasıl zor erildiğini gözler önüne sermek üzere başkente taşındı.
TCDD Garı'nda düzenlenen Çanakkale Zaferi sergisinde havan topu mermisinden şarapnel parçalarına, asker mataralarından savaş yıllarında çekilen ilgi çekici fotoğraflara kadar değişik materyaller sunuluyor.

SERGİDE NELER VAR?
Merkezi İzmir'de bulunan Çanakkale Şehidleri Tanıtma ve Araştırma Derneği ile Raytur'un düzenlediği sergi, savaşın cansız tanıklarını 90 yıl sonrasına ?'bütün canlılığıyla'' taşıyor. Savaş yıllarında kullanılan havan topu mermisi, süngü, tel makası, havan topu mermisi başlıkları, şarapnel parçası, bir Senegalli askerin palası, Fransız, İngiliz ve Türk askerlerin mataraları, çivi, gülle, kazma, at ve katana nalı, top mermisi içindeki misketler ve savaş uçaklarından atılan çiviler serginin ilgi çekici parçaları arasında yer alıyor.
Metrekareye 6 bin merminin düştüğü Çanakkale Savaşı'nda bunu temsili olarak göstermek amacıyla 1 metrekarelik camekanın içine yerleştirilen 6 bin adet mermi de ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. 'Onların futbol topu yoktu, çaputları birbirine dolayıp bezden bir top yapmışlardı belki. Onunla kimbilir kaç kere oynama fırsatı bulmuşlardı?.. Ve bir gün hepsinin üzerine bir görev düştü: vatan için ölmek'' sözleriyle tanıtılan bir fotoğrafta ise yaşları 14'ü geçmeyen sekiz küçük askerin üniformalı görüntüleri yer alıyor.


SON ŞAHİT ANLATIYOR
Ecdadın adını tarihe altın harflerle yazdıran Mehmetçik'in Çanakkale savaşlarındaki başarısı, tek başına askeri harekatın bir sonucu değildi. Bu savaş, bir milletin topraklarını yabancı güçlerin işgal etmesine karşı asker, sivil, kadın ve çocuk topyekun bir mücadelenin dünya tarihinde görülmemiş en çarpıcı örneğiydi. 1915'in ılık bir bahar sabahı... Çanakkale Boğazı'nda Fatih Sultan Mehmed'in "Boğazın Kilidi'' adını verdiği "Kilidülbahir'', bugünkü adıyla Kilitbahir Köyü, Çanakkale Boğazı'na girmek isteyen düşman gemilerinin yoğun ateşiyle yanıyordu. Bir yandan çıkan yangınlar, diğer yandan yoğun top ateşine rağmen direnen köy halkı, Mehmetçik'e önemli ölçüde lojistik destek sağlıyor, çocuklar dahi bu mücadelenin içinde yer alıyordu. Bugün 98 yaşında olan Sami Taşkın, köyünün ilk defa uçaklarla bombalanmasına şahit olmuştu. Gemilerden ateşlenen topların uğultusunun yanı sıra gökyüzünden yağan bombalar, 8 yaşındaki bir çocuğun hayatında derin yaralar açmıştı.

ASKERLERE SU TAŞIYORDU
Küçük Sami, önceleri evlerinin üzerine bomba atan uçakların sesinden korkarak annesinin eteklerine sığınırken, çocuk yüreğiyle olanlara anlam veremiyordu. Ancak Sami'nin bu korkusu çabuk geçmişti. Çocuk olmasına rağmen savaşa bir katkısı olması gerektiğini düşünüyordu. Sığınaktaki kendi yaşıtlarını örgütleyerek, cephede savaşan askerlere ne gibi yardımda bulunacaklarını düşünüyordu. Annesi de boş durmuyor, oradaki bütün çocukların ihtiyaçlarını giderecek her şeyi yapıyordu. Çünkü başka çaresi yoktu, o evinin hem erkeği hem de kadını olmuştu. Siperde savaşan kocasına bir görüş mesafesi kadar yakın, bir harp mesafesi kadar uzaktı. Onun eşi, Boğaz harbinin binlerce isimsiz kahramanlarından Muhabereci Başçavuş Mehmet Salim'di. Sami Taşkın, Anzak askerlerinin Türkiye'yi işgal etmek için binlerce kilometre uzaktan geldiğini de kaydederek, "Ben o zaman 8 yaşımdaydım, çocuk aklımla bize neden saldırdıklarını sorardım. Hâlâ da anlamış değilim'' dedi.

"SANİYE SANİYE TANIK OLDUK''
Sami Taşkın, o günleri şöyle anlattı: "Çanakkale Boğazı'nda yaşanan savaşa, Kilitbahir köylüleri olarak saniye saniye tanık olduk. Ben 8 yaşındayken, uçakların köyümüzü bombalamasını bugün gibi hatırlıyorum. Köyün sahil kesiminde bulunan Namazgah Tabyası'ndan yükselen borazan sesi, bizleri sığınaklara gitmemiz için uyarırdı. Çoğumuzun hayatımızda ilk kez gördüğü bu uçaklar, yaşamımıza son vermek için gelmişti. Türk ordusu, bizi korumak için canla başla bütün cephelerde mücadele ediyordu. Biz de çocuk olmamıza rağmen bunun bilincindeydik. Yani korku, yerini artık büyük bir cesarete bırakmıştı. Çocuk olmamıza rağmen çok kayıplar verildiğine şahit olduk. Hiç unutmadığım bir anım, yaralı düşman subayının Türk askeri tarafından tedavi edilmesiydi. Ben de bu yaralı subaya bir bardak su vermiştim. Bu olay beni hâlâ ürpertir ve insan olmanın önemini ve değerini bana hatırlatır.''

Selam ve Dua ile.

Çevrimdışı Google

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
  • Sadakat Forum
Çanakkale ile ilgili söylenen sözler
« Yanıtla #3 : 18 Mart 2014, 16:59:59 »
ÇANAKKALE   
HAKKINDA…

    İstanbul şehri ile İstanbul  boğazının ; Marmara denizi ve Çanakkale boğazı batı sahillerinin ve midye-enez hattına kadar güney-Trakya’nın; İstanbul boğazı ile  Sakarya nehri ve İzmit körfezi sahilinde tayin edilecek bir nokta arasında kalacak Asya sahil bölgesinin; Marmara denizi adaları ile Bozcaada ve İmroz adalarının Rusya’ya verilmesine , Büyük Britanya ve Fransız hükümetleri hiçbir itiraz ileri süremezler…
(Mart 1915 Rusya, İngiltere, Fransa arasında Osmanlı anayasasının taksimi hakkında gizli anlaşma  madde 1)

    Türkler asırlarca Avrupa’da kalmışlar ve Avrupa’nın başına dert olmuşlardır. Hiçbir zaman Avrupalı olamamışlardır. Avrupa medeniyetini benimseyememişlerdir. Türkleri İstanbul’dan çıkarmanın Müslüman dünya üzerindeki yankıları büyük olacaktır. Fakat bu fırsat ele geçmişken Türkleri Avrupa’dan atmak için engel teşkil etmemelidir.   
(ŞUBAT 1920  L. George )

    Türkiye’den toprak kopararak Yunanistan’ı büyütme politikasının şampiyonu yunan devlet adamı. Giritli ihtilalci yunan kralı alman taraftarı idi. Venizolas ise krala karşı çıkarak İngilizlerle beraber savaşa girip, Türkiye’den yine toprak koparma politikası güdüyordu. Bunun için de İngilizlere saldırarak öğüt veriyor, hatta yardım vaat ediyordu. Bu yardıma mukabil  İngiltere’den mütevazı (?) bir isteği vardı: İstanbul’un Yunanistan’a verilmesi.
(1921 Martında Yunanistan Başbakanı Elepterios Kriakos Venizelos  1864-1936)

    I. Dünya savaşının savaşçı devletleri  Papa  15. Benoit’yi  yanlarına çekmek için çok uğraştılar. Kutsal peder barış yanlısı olarak ortada kaldı. Fakat her iki taraftan da galip geldikleri; yani İstanbul’u aldıkları zaman Ayasofya’yı papalığa bırakmalarını istedi.

    Çanakkale’de  5. ordu komutanı olan Alman General Liman Von Sanders, bir teftiş sırasında Mehmetçiğe soruyor:
o   İyi savaşıyor musunuz?
o   Evet kumandanım.
o   Niçin savaşıyorsunuz?
o   Allah rızası için…
Bütün Mehmetçiklerden aynı cevabı alan  Alman general şu yorumu yapar:
o   Evlatları Allah rızası için çarpışan bir millet ebediyen var olur!..

    Savaşta silahlar önemlidir,komutanlar önemlidir, ama önemli olan  maneviyattır, ruhtur.               (General Mac  Arthur)

    Çanakkale boğazında ve Gelibolu yarımadasında toplarımızın ve birliklerimizin şenliği başlayınca,Türkler, çaldığımız havaya ayak uydurarak oynamak zorunda kalacaklar. Bu, Türkler için İstanbul’u savunmak  üzere ricat (çekiliş) havası olacak.
…Ümitlerimiz  çok çok yükselmişti. Kurtulacak Kudüs mü, yoksa Constantinople (İstanbul) mu? Ne farkı var?
               (Ian  Hamilton)