Gönderen Konu: Neden?  (Okunma sayısı 2412 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı talebecikkk

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
Neden?
« : 01 Mayıs 2009, 22:52:04 »

--------------------------------------------------------------------------------
Neden “yağmuru bulutlar taşır” da “yağmur, yoğunluk vesilesiyle iner” zemine…

Neden “her kar tanesini bir melek indirir” de “karlar, çiçek misali bozulmadan süsler” yeryüzünü…

Neden “yer plakaları hareket ederken birbirlerine çarpar” da depremler olur bu vesile ile..

Neden “polenler rüzgar vesilesi ile dört bir yanı dolanır” da çiçekler tohum tohum düşmeden renk vermez toprağa…

Neden “meyve, ağaçsız-dalsız olmaz” da fidan vesilesiyle kavuşuruz ancak o güzelim nimetlere..

Neden “eti inek, koyun vesilesiyle elde ederiz” de gökten zembille inmez insanlığa bıldırcın misali..

Neden “zeytini, inciri topraktan çıkarırız” da tohumsuz mahsul alamayız kudret helvası gibi..

Neden güneş var sıcak vesilesi?

Neden ay gece için?

Neden su ve ateş hep bir nedenin ardında?

Neden?

Neden?

Neden?

Neden “neden”lerle dolu bir dünyamız var ki?

İsmi lâzım değil, bir şâirin dediği gibi:

“...Hiç acıkmasam dersin, hiç yorulmasam dersin, hiç ihtiyacım olmasa dersin; e ölsene o zaman…”

Dünya cennet değil ki bu sebeplerden münezzeh bir hayat yaşayalım…

Cenâb-ı Hak, “neden”lerin arkasına gizlenmiş idraklerin ötesinde tek gerçek;

“Ey iman edenler! Allâh’tan korkun ve O’na yaklaşmak için vesileler arayın…” (el-Mâide, 35)

Bütün bu vesileler olmadan da var kılınırdı kâinat, tıpkı sebeplerden soyundurulmuş cennet ve cehennem gibi… Halbuki bir hükümdarlığın saltanatı, nasıl çalışanlarının ve ordusunun büyüklüğüyle idrak edilebiliyorsa; Hak olan da sayısız vesile ve meleklerini yaymış saltanatının dört bir yanına anlayalım diye… Âlemde her şey bir vesîle ile var ve asıl gâye, bu vesîlenin ardındaki gerçek saltanatı görebilmek…

Kâinat nice güzel vesilelerle muttasıf yaratılmış… Bu sebep ve sıfatlardan yol bularak “Sebeplerin Sebebi”ne vâsıl olmak ne güzel… Bilhassa bu yolculuğu gönül ikliminin kaptan-ı deryalarıyla tamamlayabilmek…

Râbbimiz; Mevlânâların, Geylânîlerin, Yûnusların vâsıtalarında yer alabilmeyi ihsân eylesin... Nûrânî sîmâlardaki ışık vesilesiyle Nûr’a gark olabilmeyi nasîb etsin cümlemize…
bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım başım gğe ererdiii . .. .

Çevrimdışı hayrünnisa

  • hayrünnisa
  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 6
Ynt: Neden?
« Yanıtla #1 : 24 Ağustos 2009, 18:00:31 »
  Neden insan kalbe yürüyüşe ayaklarını gaflet ipiyle bağlayıp çıkarki Tembellik ayakkabısını giyer de ağırlığından tek adım atamaz. Samimiyetsizliğin peçesini çeker de, hiç bir aynada göremez kendini. Hoş sedalar günah tıkanmış boğazından çıkmaya utanır da lal kesilir. Kaç gök ağlamalıdır ki yeşersin çoraklaşmış sinesi.
Ah insan neden böyledir ki! Niye hüsrandadır insan anladın mı şimdi?

Ey Rabbim, Rabbimiz!
Senin ipine sarılmayı unuttum, unutturdular. Perişanlığıma güldüler nice vakit. Çaldılar ayaklarımı gafletin ipiyle bağlayıp. Ayaklarımı yitirdim sana gelmek için çıktığım yolda. Yürüyemez oldum, yürüyemez oldum, yürüyemez oldum Rabbim. Anladım ne hissedermiş uyandığında ayaklarını yatağında bulamayanlar. Anladım yürümek ne büyük servetmiş. Yürüyebildiği için niye şükredermiş insan anladım. Bir sen bilmektesin Ey Âlim sızısını dizlerimin. Karanlığı tutuşturan gözyaşlarımı bir sen bilmektesin. Şuramda işte şuramda bir parça kan parçalar varlığımı. Niye kapanmaktan korkar gözlerim bir sen bilirsin.
Kıyamet öncesi dehşettir yaşadığımız. Kendini unutanlarımız, yolunu şaşıranlarımız, çare bekleyenlerimiz var.
Sen ki zorlukları ilahi fermanıyla kolaylaştıran Müyessir’sin.
Sen ki; hidayet arzusuyla yanan ayakları doğru yolda yürüten Hadi’sin.
Sen ki; hüzün dallarında sevinç goncaları yaratan Fatık’sın
Sen ki; en güzel isimlerin mutlak sahibi Varisisin
Sana sığındık Rabbim! Tembellik gayyasına yuvarlanmayıp daim sebeplere sarılanlardan olmayı diliyoruz.
Sen ki; Aziz’sin, Kaviy’sin, Metin’sin, Azim’sin. Güç ve kuvvet ancak sendendir Rabbim. Güç ve kuvvet ancak senledir Rabbim. Gücümüzün yetmediği anda yardımımıza yetişecek olan, gücümüzün yetmediğini bize yüklemeyecek olan da sensin. Kolaylaştır Rabbim zorlaştırma. Başladığımız her işi hayırla başlanıp, hayırla sonuçlananlardan kıl. Acziyetimizin idraki ile biliyoruz ki senin gücün her şeye yeter Ey Kâfi!
Tembellik ayakkabısını ayağımızdan çıkar da hafiflesin varlığımız. Miraca çıkabilmek hayali sardı her yeri. Rızana ermekten başka arzusu kalmadı sana kullukla şereflenenlerin.

Ey bütün güzelliklerin yegâne sahibi olan Cemil!
Ey güç ve kudret yalnız kendisinin olan Celil!
Ey gücü her şeye yeten Kadir!
Rızana yürüt bizi.
Dilsizliğimizle gelip huzuruna çöktük. Biliyoruz ki suskunluğumuzu duyacak olanda ancak sensin. Ey bütün güzel ve kemal derecedeki Sözlerin mutlak sahibi olan Mütekellim.
Dilimizin bağını çöz. Bu suskunluk öldürecek bizi diye titremekteyiz şimdi. Ahsen-i takvime taşı varlığımızı. Esfel-i safilin gayyasından çıkar bizi.
Ey hayatın ve ölümün sahibi!
Çoraklaşmış gönlüme gömdüğüm kaçıncı cenazedir bu?
Ey ebedi Hay ve Baki olan Mutlak hayat sahibi!
Ey dirilten ve öldüren!
Ey kalpleri evirip çeviren!
Vahyinle dirilt bizi! Vahyinle dirilt bizi! Vahyinle dirilt bizi!
Hasretin dudakları cehennem sıcaklığı giyinmişte öpüp durur gözbebeklerimizi. Karanlığa gömülen bakışlarımızı nurunla yıka. Cennet serinlikleri duyur, meleklerin göğsünde inen güllerle yıka kana bulanmış kirpiklerimizi. Sıbğatullaha boya ey Mülevvin yanan renklerimizi. Kırıldı güzelliğimizi gördüğümüz aynalar.
Çirkinliğimizi şikâyet sanadır!
Güzelliğimizi buldur bize ey güzeller güzeli!

« Son Düzenleme: 24 Ağustos 2009, 18:31:21 Gönderen: moderatör »
aktif yazar