gelin dostlar sizinle bir törene gidelim;
ibretli manzaraya şöyle nazar edelim.
sıra sıra rengarenk çelenkler göz alıcı
herbiri yirmi otuz fukaranın ilacı
koyun gibi birikmiş gelenler bir tarafta
kimi seyre durmus,yarenle kimi lafta
çeneler kapanmaz hiç laklaka siyaset çok
ne yazık dudaklarda dua yok fatiha yok
bir kenarda durmayı boyle marifet sayan
ne fark eder musluman veyahut hıristiyan
namaz kılınır iken bakarlar aval aval
ayin degilde sanki rioda bir karnaval
kösele suratlarda birer hüzün maskesi
koklasan bir cogunun viski kokar nefesi
bunların dostlukları sekiz on dakikalık
tabutun arkasında bir kuru kalabalık
mevta kimise kimdir bunu düşünen azdır
nasıl dogduysa yanlız,giderkende yanlızdır
kiminin inancı kör kiminin ruhu sagır
bir robot edsıyla yürürler agır agır
ölü alkışlamanın kitapta yeri var mı?
tiyatromu burası ölü alkış duyar mı?
cenaze alayımız herseyiyle tas tamam
abdestlidir sadece bir mevta birde imam
bu devirde bir fani böyle taşınır sona
ne demiş koca şair kulak verelim ona;
"son gün,olmasın dostum,çelengim ve arabam
alıp götürsün beni tam dört inanmış adam."