Gönderen Konu: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]  (Okunma sayısı 11419 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı SadakatNet

  • Administrator
  • araştırmacı
  • *****
  • İleti: 298
    • http://www.sadakat.net
Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« : 09 Kasım 2008, 19:15:49 »



 
Hafta:    55


Mevzu: Cennet ve Ehlinin Ahvali


Araştırmalarınızı bekliyoruz..


(Araştırma yapmak demek bildiklerimizi aktarmak demek değil, bu mevzu hakkında elimizdeki mevcut kitaplardan iktibas yapmak demektir. Her üyemizden bir iktibas yapmasını istirham ediyoruz.)
Sadakat Yönetim Kurulu

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #1 : 09 Kasım 2008, 20:26:40 »
Hz. Ebu Hureyre radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Allah Teâla hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." Ebu Hureyre ilaveten dedi ki:

"Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun. (Mealen): "Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükâfaatların saklandığını kimse bilemez" (Secde 17).

Buhari, Bed'ü'l-Halk 8, Tefsir, Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2, (2824); Tirmizi, Tefsir, (3195).

***

Buhari, bir diğer rivayetinde şu ziyadeyi kaydeder: "Sehl İbnu Sa'd anlatıyor -deyip, hadisin aynısını kaydettikten sonra- der ki: "Muhammed İbnu Ka'b dedi ki: "Onlar Allah için ameli gizli tuttular. Allah da onların sevabını gizli tuttu. Kullar yanına gelince onları nimete boğacak."

Hadis, bu muhtevada olarak Buhari'de mevcut değildir. Hâkim'in el-Müstedrek'inde mevcuttur (2, 413-414).

***

Yine Sa'd İbnu Sa'd radıyAllahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, insanlar neden yaratıldı?"

"Sudan!" buyurdular.

"Ya cennet?" dedim, o neden inşa edildi?"

"Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferandır. Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz."

Aleyhissalâtu vesselâm sözlerine şöyle devam buyurdular: "Üç kişi vardır duaları reddedilmez (mutlaka kabul edilir):

-Âdil imâm (devlet başkanı).

-İftarını yaptığı zaman oruçlu.

-Zulme uğrayanın duası.

Allah, (mazlumun) duasını bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve Allah Teâla Hazretleri:

"İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur."

Tirmizi, Cennet 2, (2528).

***

Hz. Ebu Musa radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah'ın veçhindeki rıdâu'l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur."

Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2, Bedu'l-Halk 8, Tevhid 24; Müslim, İman 180, (296); Tirmizi, Cennet 3, (2530).

***

Yine aynı kaynaklarda şu rivayet gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennette, mü'min için, içi boş tek bir inciden bir çadır vardır. -Bir rivayette- Genişliği altmış mildir. Her köşesinde bir refikası bulunur, hiçbiri diğerini görmez, mü'min bunların herbirini dolaşır."

Buhari, Bed'ü'l-Halk 8, Tefsir, Rahman 1, 2, Tevhid 24; Müslim, Cennet 23, (2838); Tirmizi, Cennet 3, (2530).


KÜTÜBÜ SİTTE

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #2 : 09 Kasım 2008, 20:31:07 »
Ubâde İbnu's-Sâmit radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennette yüz derece vardır. Her bir derecenin diğer derece ile arası, sema ile arz arası kadar geniştir. Firdevs bunların en yukarıda olanıdır. Cennetin dört nehri buradan çıkar. Bunun üstünde Arş vardır. Allah'tan cennet istediğiniz vakit Firdevs'i isteyin."

Tirmizi, Cennet 4, (2533).

***

Ebu Said radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennette yüz derece vardır. Bütün alemler bunlardan birinin içinde toplansalar, hepsini de kuşatır, istiab eder."

Tirmizi, Cennet 4, (2534).

***

Hz. Enes radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüz yıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İsterseniz şu ayeti okuyun: (Mealen) "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar" (Vâkı'a 30-31).

Tirmizi, Tefsir, Vakıa, (3289), Cennet 1, (2525).

***

Hz. Ebu Hureyre radıyAllahu anh anlatıyor: "Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın."

Tirmizi, Cennet 1, (2527).

***

Sa'd İbnu Ebi Vakkâs radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Cennette olan şeyden bir tırnağın azalttığı miktar, semavat ve dünya arasında dört ciheti de tezyin etmiş olarak görünürdü. Eğer cennet ehlinden bir adam dünya ehline zuhûr etse ve bilezikleri görünse o(nun şavkı) güneşin ziyasını bastırırdı, tıpkı güneşin, yıldızların ziyasını bastırması gibi."

Tirmizi, Cennet 7, (2541).


KÜTÜBÜ SİTTE


Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #3 : 09 Kasım 2008, 20:39:23 »
İbnu Ömer radıyAllahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennet ehlinin mertebece en düşük olanı o kimsedir ki: Bahçelerine, zevcelerine, nimetlerine, hizmetçilerine, koltuklarına bakar. Bunlar bin yıllık yürüme mesafesini doldururlar.

Cennetliklerin Allah nezdinde en kıymetli olanları ise, vech-i ilahiye sabah ve akşam nazar ederler."

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm sonra şu ayeti okudu. (Meâlen): "Yüzler vardır, o gün ter ü tâzedir, Rablerini görecektir" (Kıyamet 22-23).

Tirmizi, Cennet 17, (2556), Tefsir, Kıyamet (3327).

***

Hz. Ebu Hureyre radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennete ilk girecek zümre, dolunay gecesindeki ay suretindedir. Onu takip eden zümre, parlaklık yönüyle gökteki en büyük yıldız gibidir. Cennetlikler bevletmezler, büyük abdest de bozmazlar, tükürmezler, sümkürmezler de. Tarakları altındandır, terleri misktir. Buhurdanları öd ağacından, zevceleri kara gözlü hurilerden olacak. Onlar ataları Âdem'in yaratılışı üzere, altmış zirâ boyunda tek bir adam suretinde olacaklar."

Buhari, Bed'ü'l-Halk 8, Enbiya 1; Müslim, Cennet 15, (2834); Tirmizi, Cennet 7, (2540).

***

Mugire İbnu Şu'be radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Hz. Musa aleyhisselâm Rabbine sordu:

"Derece itibariyle cennet ehlinin en düşüğü nasıldır?" Rab Teâla buyurdu: "O, cennet ehli cennete dahil edildikten sonra gelecek olan bir adamdır ki kendisine:

"Cennete gir!" denilir. Adam:

"Ey Rabbim nasıl gireyim. Herkes yerlerine yerleşti, mekanlarını tuttu!" der. Ona şöyle denilir:

"Sana dünya meliklerinden birinin mülkü kadar mülk verilmesine razı mısın?"

"Rabbim, razıyım!" der. Rab Teâla:

"Sana bu verilmiştir. Onun misli, onun misli, onun misli, onun misli de."

Adam beşincide:

"Ey Rabbim razı oldum (yeter!)" der. Rab Teâla:

"Bu sana verildi, on misli daha verildi. Ayrıca gönlün her ne isterse, gözün neden zevk alırsa, sana hep verilmiştir!" buyurur. Adam:

"Rabbim razı oldum(yeter!)" der. (Hz. Musa sormaya devam eder):

"Ya derecesi en üstün olan (nasıldır)?"

"İşte irade ettiklerim bunlardı. Onların keramet fidanlarını kendi elimle diktim ve üzerlerine mühür vurdum. Onlara hazırladığımı, ne bir göz görmüş ne bir kulak işitmiştir, hiçbir beşer kalbine de hutur etmemiştir."

Müslim, İman 312, (189); Tirmizi, Tefsir, Secde, (3196).

***

Ebu Sa'id el-Hudri radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri cennet ehline;

"Ey cennet ahalisi!" diye seslenir. Onlar:

"Ey Rabbimiz, buyur! Ebrine âmâdeyiz! Hayır senin elindedir!" derler. Rab Teâla:

"Razı oldunuz mu? diye sorar. Onlar:

"Ey Rabbimiz! Razı olmamak ne haddimize! Sen bize mahlûkatından bir başkasına vermediğin nimetler verdin!" derler. Rab Teâla:

"Ben sizlere bundan daha fazlasını vereyim mi?" der. Onlar:

"Bu verdiklerinden daha üstün ne olabilir?" derler. Rab Teâla:

"Size rızamı helal kıldım. Artık, size ebediyen gadab etmeyeceğim!" buyururlar."

Buhari, Rikâk 51, Tevhid 38; Müslim, Cennet 9, (2829); Tirmizi, Cennet 18, (2558).


KÜTÜBÜ SİTTE

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #4 : 10 Kasım 2008, 23:38:54 »
Yine Ebu Hureyre radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennette, yay kadar bir yer, güneşin üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır."

Buhari, Bed'ü'l-Halk 8, Tefsir, Vakı'a 1; Müslim, Cennet 6, (2826); Tirmizi, Cennet 1, (2525).

Tirmizi, Hz. Enes'ten şu ziyadede bulunmuştur: "Sizden birinizin yayı kadar veya kamçısı kadar cennetteki bir yer, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennet ehlinden bir kadın, arz ehline görünecek olsa, dünya ve içindekileri aydınlatır, arzla semâ arasını güzel koku ile doldururdu, onun başörtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır."

***

Hz. Büreyde radıyAllahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a: "Cennette at var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da:

"Allah Teâla Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yâkuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktır" buyurdular. Bunun üzerine diğer biri de:

"Cennette deve var mı?" diye sordu. Ama buna Aleyhissalatu vesselam öncekine söylediği gibi söylemedi. Şöyle buyurdular:

"Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır."

Tirmizi, Cennet 11, (2546).

***

Ebu Sa'id radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennet ehli gurfelerde kalanları (ehl-i guraf) görürler. Tıpkı, ufukta doğudan batıya giden inci gibi parlak yıldızları gördüğünüz gibi. Aralarındaki fazilet farkı, (gurfe ehlini) böyle yukarıda gösterir."

Bunun üzerine Ashâb: "Ey Allah'ın Resûlü! Bu söylediğiniz, peygamberlerin makamı olmalı, başkaları oraya ulaşamamalı!" dedi. Ancak Aleyhissalatu vesselâm:

"Hayır! Ruhumu kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun! Gurfelerde kalanlar (peygamberler değiller), Allah'a inanıp peygamberleri tasdik eden kimselerdir!" buyurdular."

Buhari, Bed'u'l-Halk 8; Müslim, Cennet 11, (2831).

***

Hz. Câbir radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm : "Cennet ehli cennette yerler ve içerler. ancak tükürmezler, küçük ve büyük abdest bozmazlar, sümkürmezler de!" buyurmuştu. Ashab:

"Peki yedikleri ne olur?" diye sordular. Aleyhissalatu vesselam:

"Geğirmek ve misk sızıntısı gibi ter! Onlara tıpkı nefes ilham olunduğu gibi tesbih ve tahmid ilham olunur."

Müslim, Cennet 18, (3835); Ebu Davud, Sünnet 23, (4741).

***

Ebu Hureyre radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Bana cennete giren ilk üç kişi arzedildi. Bunlardan biri şehid, biri iffetli olan (ve azla yetinerek) iffetini koruyan, biri de Allah'a ibadetini güzel yapan ve efendilerine hayırhah olan bir köle idi."

Tirmizi, Fezâilu'l-Cihad 13, (1642).

KÜTÜBÜ SİTTE

Çevrimdışı sevr

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 46
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #5 : 12 Kasım 2008, 21:01:04 »
Aişe(r.a.),Nebi(s.a.v.)'den rivayet etti.Rasulullah buyurduki;Hazreti Allah cennet ehlini cennete girdirmeyi murad ettiği zaman onlara bir melek gönderir.O melekte hediye paketi,cennet elbiseleri vardır.Cennet ehli cennete girmeyi istediği zaman melek onlara durun muhakkak benimle alemlerin rabbinden hediye vardır der.Cennet ehli o hediye nedir diye sorar.Melekte o hediye 10 levhadır der.

1-سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهاَ خاَلِدِين
Selam sizin üzerinize olsun.Tertemiz oldunuz.Hadi o cennete ebedi kalmak üzere girin yazılmıştır.

2-Sizde hüzünler ve hemüm kaldırıldı yazılmıştır.

3-Şu cennet ol bir cennettir ki siz o cennete işlediğiniz şeyler ile varis kılındınız yazılmıştır.

4-Biz size elbiseleri,zinetleri giydirdik yazılmıştır.

5-Biz onları beyaz tenli,iri gözlü huriler ile evlendirdik yazılmıştır.
Muhakkak ben ogünde sabretmeleri sebebi ile müminleri mükafatlandırırım.Muhakkak onlar umduklarına nail olanlardandır.

6-Şu cennet yaptığınız taatlere karşılık olarak bugünde sizin mükafatınız'dır yazılmıştır.

7-Siz genç oldunuz,asla ihtiyarlamazsınız yazılmıştır.
(Bir rivayette hanımlar 19,erkekler 33 olacaklar).

8-Siz emniyette oldunuz,ebediyyen asla korkmayacaksınız yazılmıştır.

9-Siz enbiyaya,sıddıklara,şehitlere,salihlere arkadaş oldunuz yazılmıştır.

10-Arzın sahibi olan h.z Allah'ın komşuluğuna siz yerleştiniz yazılmıştır.

Melek,siz cennete emniyet içinde selam ile girin diyecektir. Onlarda cennete girerler.Cennet ehli,hamdolsun o Allah'a ki hüznü bizden giderdi.Muhakkak rabbimiz mağfiretimizi kabul edici elbette çok bağışlayıcıdır.Hamdolsun o Allah'a ki bize doğruyu söyledi,vadini verdi,cenneti verdi.Biz cennette istediğimiz yere yerleşiriz.Amel edenlerin mükafatı ne güzeldir.

MÜNEBBİHAT 10'LU BABLAR

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #6 : 13 Kasım 2008, 18:44:30 »
Allah razı olsun Ay Işığı ve sevr.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı aşk hamalı

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 116
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #7 : 13 Kasım 2008, 21:14:27 »
Cennet Ehlinin Yiyecekleri
Cennetliklerin yemeği Kuran'da zikredilmiştir. Onlar meyveler, semiz kuşlar, kudret helvası, pişmiş kuşlar, bal, süt ve sayılmayacak sınıflardan oluşur.

Onlardaki herhangi bir mey/eden rızıklandırıldıkça 'Bu daha önce de sızıldandığımız şeydir' derler ve o rızık (dünyadakine) benzer olarak kendilerine verilmiştir. (Bakara/25)

Allah Teâlâ cennet ehlinin şarabını birçok yerlerde zikretmiştir. Hz. Peygamber'in azadlısı Sevban şöyle anlatıyor:
- Hz. Peygamberin yanında duruyordum. Yahudi âlimlerinden biri Hz. Peygambere geldi. Birçok sualleri sorduktan sonraşöyle dedi:
- Acaba ilk köprüyü geçen kimdir?
- Muhacirlerin fakirleri!
- Onlar cennete girdiklerinde hediyeleri ne olur?
- Balığın ciğerinin fazlası!
- Onun arkasından gıdaları ne olacak?
- Onlara cennet bahçelerinde otlayan cennet öküzü kesilecek!
- Onun üzerine onların içkisi ne olacak?
- İçkileri cennette bulunan ve selsebil demlen bir çeşmedenolacak!
- Doğru söyledin!280

Zeyd b.Erkanı (r.a) derki: Yahudilerden bir kişi Hz. Peygamber'e gelip sordu:
- Ey Ebû Kasım! Sen cennet ehlinin cennette yiyip içeceklerini iddia etmiyor musun?
Daha önce bu yahudi, arkadaşlarına 'Eğer Muhammed benim söylediklerimi tasdik ederse onu mağlup edeceğim" demişti.

Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi:
Evet! Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah'a yemin ederim, cennet ehlinin her birine yemek, içmek ve cinsî münasebet hususunda yüz kişinin kuvveti verilir.
Bunun üzerine yahudi sormaya devam etti:
- Muhakkak ki yiyen ve içen bir kimse def-i hacete mecbur olur.
- Onların ihtiyaçları derilerinden misk gibi akan terdir. Bir de bakarsın karınlan sırtlarına yapışmıştır.281

İbn Mes'ud, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Cennette iken uçan kuşa bakıp canın çektiğinde kuş pişmiş olarak önüne düşer.282

Huzeyfe, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Cennette büyük develere benzeyen bir kuş vardır. Hz. Ebubekir (r.a) dedi ki:
- Ey Allah'ın Rasûlü! Muhakkak ki o kuş çok etlidir!
- Onların etini yiyen, onlardan daha hoştur. Ey Ebubekir, sen de onlardan birisin.283

Onların önünde altın tepsiler ve bardaklar dolaştırılır. (Zuhruf/71)

Abdullah b. Amr bu ayetin tefsirinde demiştir ki: 'Onların etrafında altından yapılmış yetmiş tabak dolaştırılır. Her tabakta başka bir renk vardır ki diğerinde yoktur'.
Karışımı tesnîmdendir. (Mutaffifin/27)

Abdullah b. Mes'ud (r.a) bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: 'Ashab-ı Yemîn için ona cennet şarabı katıştırılır. Mukarrebler ise, onu katıştırmaksızın içerler'.
Ki sonu misktir. (Mutaffıfîn/26)

Ebû Derdâ (r.a) bu ayetin tefsirinde demiştir ki: 'O gümüş gibi beyaz bir şaraptır. Onunla son şarablarını mühürlerler. Eğer dünya ehlinden bir kişi elini ona daldırır, sonra çıkarırsa onun güzel kokusunu hissetmeyen hiçbir şey kalmaz!'

279) Tirmizî, (Ebû Said el-Hudrî'den garib olarak
280) Müslim
281) Nesâî, Kübra, (sahih bir senedle)
282) Bezoar, (zayıf bir senedle)
283) (Huzeyfe'den garîb bir senedle

Çevrimdışı ücharfbeşnokta

  • Tarih öğrenmek farzdır...
  • aktif okur
  • **
  • İleti: 180
  • Kabı ayrı olanın Tadıda ayrı olur
    • zat-ı muhterem
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #8 : 14 Kasım 2008, 11:23:46 »
 Cennette bir ağaç vardır ki kökü yukardadır.Altında inci ve yakuttan süslenmiş gemlenmiş,eğerlenmiş ve kanat sahibi olan bir at ki,hiç terlemez be bevl etmez.
   Bu at ile Evliya i Kiram Cennetü Alaya uçarlar. Bundan alt derecedeki olanlar bunlar bu dereceye nasıl ulaştılar diye sorarlar…Onlara denir ki
1=Siz uyurken onlar seher namazı(teheccüt) kılıyorlardı…Allahım  bu namazı kılanlardan eyle... Tabi ki kolay değil herkes uyurken kalkıp fedakarlık etmek ama yapmak istersekte yaparız çünkü Hz. Aişe validemiz anlatıyor…Peygamberimiz geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Ben kendisine Ey Allah'ın Resûlü, geçmişte işlenmiş ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını Allah Teâlâ bağışladığı halde niçin bu kadar yoruluyorsunuz? dedim. Peygamberimiz Ya Aişe, Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı? buyurdu…
2=Siz yemek yerken onlar oruç tutuyorlardı…oruçta o kadar zor bir şey değildir ne mutlu tutanlara...  Hz Sevban’dan rivayet olunur Rasulullah (s.a.v) efendimizle yürüyorduk.Bir kavmin mezarlığına uğradık.Rasülullah (s.a.v) durdu, ağladı,ağladı ve dua etti.Sonra Ya Sevban bu kabirlerde azab olanlar hakkında dua ettim,azabları hafifletildi ve sonra şöyle devam etti
Şu kabirlerinde azab olunan kimseler,Receb-i şerif ‘ten bir gün oruç tutsalardı,veya bir gece ibadete kalksalardı kabirlerinde azab olunmazlardı.
Hadisi şerif sadece Receb i Şerife şumul diğer aylardaki oruçların sevabını düşünelim…
3=Siz otururken onlar hizmet ediyorlardı…
Çünkü efendimiz (sav) buyurdular ki Kim Allah`a iman ederek ve va`dini tasdik ederek, Allah yolunda (kullanmak üzere)hizmet etmek üzere bir at "tutarsa" bu atın yediği, teri, gübresi, bevli kıyamet günü terazisine girecektir, yani sahibine sevap olacaktır."buyurmuştur
4=Siz bahillik yaparken onlar Allah yolunda infak ediyorlardı denir.Bu sebepten dolayı bu dereceye ulaştılar…çünkü Allahımız Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayin. Iyilik edin.Suphesiz Allah,iyilik edenleri sever. Buyurmakyadır…İşte bunları yaptığımız zaman o ata binmemek mümkün değildir.O ata binip Cennete gitmek isteyen olmaz herhalde…
O halde bu dört maddeyi bi hakkın yapmayı Cenab ı hak nasibi muyesser eylesin(amin)//üçharfbeşnokta

İhmal ihanete eşittir...

Tarih yazılırken okunmaz, yazıldıktan sonra okunur...

Çevrimdışı ücharfbeşnokta

  • Tarih öğrenmek farzdır...
  • aktif okur
  • **
  • İleti: 180
  • Kabı ayrı olanın Tadıda ayrı olur
    • zat-ı muhterem
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #9 : 14 Kasım 2008, 12:22:15 »
  Yine efendimiz (s.a.v) Cehennemde bir takım deve boynu kalınlığında yılanlar vardır.Her birinin ısırmasından doğan acı kırk yıl boyunca hissedilir.Yine  Cehennemde bir takım katır gibi iri akrepler vardırki her birinin sokuşundan dolayı doğan acı kırk yıl boyunca devam eder...
   
   Rivayete göre Cennette Dört kapı vardır
1)Su Nehri:Bu sudan ehli Cennet içtikleri vakit hayat bulacaklar ve bir daha ölmeyecekler...
2)süt Nehri:Bu sudan ehli Cennet içtikleri vakit boyları büyüyecek ve asla zayıf olmayacaklar...
3)Bal Nehri:Bu sudan ehli Cennet içtikleri vakit şifa bulacaklar ve asla hasta olmayacaklardır...
4)Şarap Nehri:Bu sudan ehli Cennet içtikleri vakit ferah ve huzur bulacaklar...bir daha asla üzülmeyeceklerdir...

    Yine Hadisi Şerifte      
     Hiç şüphesiz Cehennem ehlinin en hafifi azaplının ayağından ateşten bir çift ayakkabı vardır.Bu ayakkabılardan dolayı beyni bakır bir tencere gibi kaynar.Bu kişi kendisini ateş ehlinin en azaplısı zannder.Halbuki o Cehennem azabı en en hafif azaptır(Allah Muhafaza buyursun)
  Tabiki Cennetin ve Cehennemin tabakaları vardır...

  Allahım biz ümmeti Muhammedi Cehennem  azabından kurtarıp Peygamberimizin ve onun varislerinin şefaatine nail olan kullarından eyle ya Rabbiiii (Amin) üçharfbeşnokta
İhmal ihanete eşittir...

Tarih yazılırken okunmaz, yazıldıktan sonra okunur...

Çevrimdışı ay-yüzlüm

  • yazar
  • ****
  • İleti: 641
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #10 : 14 Kasım 2008, 12:45:42 »
48.Cennet 'Ehlinin. Vasıfları Hakkında Hadîslerde Vârid Olan Kısmî Haberler

Usâme b. Zeyd, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

Cennet için hazırlanan var mıdır? Cennette tehlike yoktur. Kabe'nin rabbine yemin ederim, cennet, parlayan bir nur, sallanan bir reyhan, sağlamca yapılan bir köşk, akan bir nehir, çok ve olgun meyva, süsler içerisinde güzel bir kadın, bir makamda ebedî olarak nimet, güzel, sağlam ve yüce bir yurtta bir parlaklıktır.
- Biz cennete hazırlananlarız!
- inşâAllah deyiniz.

Bundan sonra Hz. Peygamber cihaddan bahsederek cihada teşvik etti.291
Bir kişi Hz. Peygambere "Cennette at var mıdır?' dedi. Hz. Peygamber şöyle dedi.
Eğer atı seversen sana kırmızı yakuttan yapılmış bir at verilir ki seni cennetin istediğin yerine uçarak götürür.

Başka bir kişi Hz. Peygamber'e 'Deve hoşuma gider, acaba cennette deve var mıdır?' diye sordu. Hz. Peygamber şöyle dedi:

Ey Allah'ın kulu! Eğer cennete girersen orada nefsin neyi ister, gözün neden hoşlanırsa sana verilir:.292
Ebû Said el-Hudrî, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

Cennete giren kişi istediği zaman ona çocuk olup meydana gelir. Çocuğun hamli, annesinden doğması, büyümesi bir saatte olur.293

Cennet ehli cennette istikrar bulduğunda arkadaşlarını zi-yaret etmek ister. Bunun üzerine birinin tahtı diğerinin tahtının yanına varır. Bir araya gelirler, konuşurlar. Dünyada aralarında olanlardan bahsederler; biri diğerine 'Ey kardeşim! Falan gün, falan mecliste Allah Teâlâ'ya bizi affetmesi için yalvardığımızı hatırlıyor musun? O da bizi affetti'der.294

Cennet ehlinin bedenleri, yüzleri kılsız, renkleri beyaz, saçları kıvırcık, gözleri sürmeli, otuz üç yaşında, Âdem'in (a.s) yaratılışı üzere uzunlukları altmış, genişlikleri ise yedi zira'dır.295

Cennet ehlinin derecesi en düşük olanının 80.000 hizmetçisi, 72 tane zevcesi vardır. Kendisine yakut, inci, zebercetten yapılmış bir kubbe dikilir. Kubbesi Gabiye ile San'a arası kadar geniştir. Onların başlarında taçlar vardır. O incilerin en azı doğu ile batı arasını aydınlatacak kapasitededir.296

Cennete baktım. Onun narlarından biri büyük devenin derisi(nden yapılmış kırba) gibiydi. Kuşları ise, büyük deve gibi! Orada bir cariye gördüm ve sordum:
- Ey cariye! Sen kiminsin?
- Zeyd b. Hârise'nin cariyesiyim!
- Cennette, gözün görmediği, kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen şeyler gördüm!297

Ka'b (r.a) der ki: Allah Teâlâ, Âdem'i kudret eliyle yarattı. Tevrat'ı kudret eliyle yazdı. Cenneti kudret eliyle yaptı. Sonra cennete konuş dedi. Bunun üzerine cennet şöyle dedi: Felaha ulaştı o mü'minler!(Mü'minûn/1)

İşte bu söylediklerimiz cennetin sıfatlarıdır. Onları önce mücmel, sonra tafsilatlı naklettik.
Hasan Basrî cennetin sıfatlarını derli toplu bir şekilde zikrederek şöyle dedi: "Narları kovalar gibi, nehirleri kokusuz sudan, bir kısım nehirleri tadı bozulmamış sütten bir kısım nehirleri süzülmüş baldandır. Onu süzen insanlar değildir. Bir kısım nehirleri, içenlere lezzetli gelen şaraptandır ki bu şarap akılları gidermez. Bu şaraptan başlar ağrımaz. Cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen nimetler vardır. Cennet ehli nimetlenen padişahlardır. Otuz üç yaşındadırlar, hepsi yaşıttırlar. Uzunlukları altmış zira'dır. Gözleri sürmeli, yüzleri ve bedenleri kılsızdır. Azaptan emin olmuşlar, cennet yurdunda mutmaindirler. Cennetin nehirleri yakut ve zebercedden yapılmış yerlerin üzerinde akar. Onun duvarları, hurmaları ve bağları incidendir. Meyvelerini ancak Allah bilir. Onun kokusu 500 senelik bir mesafeden hissedilir. Cennet ehli için cennette atlar ve süratli yürüyen develer vardır. O develerin eğerleri yakuttandır. Cennet ehli birbirlerini ziyaret ederler. Hanımları ela gözlü hurilerdir. Sanki o huriler, korunmuş yumurta gibidirler. O kadınlardan biri, iki parmağıyla tutup yetmiş hulle giyer. Onun ilikleri, o yetmiş hüllenin altından görünür. Allah Teâlâ ahlâklarını çirkinlikten, bedenlerini ölümden temizlemiştir! Cennette sümkürmez, bevletmez ve büyük taharet yapmazlar. Ancak onların yaptığı geğirmek ve misk (gibi ter) sızıntısıdır. Onlar için sabah akşam cennette rızık vardır. Gündüz geceye, gece de gündüze hücum etmez. Cennete en son giren ve derece bakımından en az olan bir kimsenin gözüne, mülkünde yüz senelik bir mesafeye kadar genişlik verilir. Altın ve gümüşten yapılmış köşkler, inciden yapılmış çadırlardadırlar. Ona gözü alabildiğine genişletilir. O, en yakınma bakabildiği gibi en uzağına da bakar. Onların yanlarında altından yapılmış yetmiş bin tabak dizilir. İkinci yemekte de aynısı vardır. Her tabakta, diğerinde olmayan bir renk vardır. Yiyen, ilk yemeğin tadını aldığı gibi son yemeğin tadını da alır. Cennette bir yakut vardır ki onda 70.000 yurt bulunur. Her yurtta 70.000 ev! Onda ne bir yarık, ne de bir delik vardır".298

Mücâhid şöyle diyor: 'Cennet ehlinin, mertebe bakımından en düşüğü kendisine verilen mülkte bin sene yürür. O mülkün en yakın yerini gördüğü gibi en uzak yerini de görebilir. Mertebe bakımından en yüceleri ise sabah ve akşam rabbinin cemâline bakar'.

Said b. Müseyyeb şöyle demiştir: "Cennette huriler vardır. Onlara 'el-i'nâ (ela gözlü) denir. O huri yürüdüğünde onun sağında ve solunda 70.000 cariye yürür. O huri İyiliği emreden ve kötülüğü yasaklayanlar nerede?' der".

Yahya b. Muaz şöyle demiştir: 'Dünyayı terketmek zordur. Cenneti elden kaçırmak daha zordur! Dünyayı terketmek cennetin mehridir'.

Yine şöyle demiştir: 'Dünyayı istemede nefislerin zilleti vardır. Âhireti istemede izzeti vardır. Hayret o kimseye ki yok olanın talebinde zilleti kabul eder. Bâkî kalanın talebinde izzeti bırakır'.

291) İbn Mâce ve İbn Hibban
292) Tirmizî
293) İbn Mâce, Tirmizî
294)Bezzar
295) Tirmizî, (Hz. Muaz'dan hasen olarak)
296) Tirmizî
297) Salebî, Tefsir
298) İbn Ebi Şeybe
Yürü dünya yürü bu yol dergaha gider.
Bu yol gama,kedere,acıya,aha gider.
Çıkablirsen eyer bu yokuşu zirveye,
Hüzünlenme o zaman sonu felaha gider.

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #11 : 17 Kasım 2008, 00:02:39 »
Hz. Süheyb radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennetlikler cennete girince Allah Teâla Hazretleri:

"Bir şey daha istiyorsanız söyleyin, onu da ilaveten vereyim!" buyurur. Cennetlikler:

"Sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi cehennemden kurtarmadın mı (daha ne isteyeceğiz?)" derler. Derken perde açılır. Onlara, yüce Rablerine bakmaktan daha sevimli bir şey verilmemiştir."

Süheyb der ki: "Resûlullah bu sözlerinden sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzel iyilik bir de ziyade vardır" (Yunus 26).

Müslim, İmam 297, (181); Tirmizi, Cennet 16, (2555).


***

Cerîr İbnu Abdillah radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir dolunay gecesi, aya baktı ve:

"Siz şu ayı gördüğünüz gibi, Rabbinizi de böyle perdesiz göreceksiniz ve O'nu görmede bir sıkışıklığa düşmeyeceksiniz (herkes rahatça görecek). Artık, güneşin doğma ve batmasından önce hiç bir namaz hususunda size galebe çalınmamasına gücünüz yeterse bunu yapın (namazları vaktinde kılın, vaktini geçirmeyin)."

Cerir der ki: "Resûlullah, sonra şu ayeti okudu: "Rabbini güneşin doğmasından ve batmasından önce hamd ile tesbih et" (Tâ-ha 13).

Buhari, Mevâkitu's-Salât 6, 26, Tefsir, Kâf 1, Tevhid 24; Müslim, Mesacid 211, (633); Ebu Davud, Sünnet 20, (4729); Tirmizi, Cennet 16, (2554).

Çevrimdışı ücharfbeşnokta

  • Tarih öğrenmek farzdır...
  • aktif okur
  • **
  • İleti: 180
  • Kabı ayrı olanın Tadıda ayrı olur
    • zat-ı muhterem
Ynt: Cennet ve Ehlinin Ahvali [10 kasım 2008]
« Yanıtla #12 : 19 Kasım 2008, 22:03:00 »
Efendimiz (s.a.v) hazretleri buyurdu..
Cennete ilk girecek kişilerin yüzleri 'dolunay' gecesindeki ayın sureti üzere olacaktır
Cennet ehli Cennette asla tükürmezler.Sümkürmezler
Tuvalete çıkmazlar.(büyük ve küçük abdesti bozmazlar)
Cennete kapları hep altındandır.
Tarakları altın ve gümüştendir.
Tütsü (ve buhurdunlakları yani güzel kokuları) öd ağacıdır.
Onların terleri misktir.
Cennet ehlinin her birinin (en az) iki eşi vardır.
Hanımların güzelliklerinden dolayı bacaklarının ilikleri etlerinin arasından görünür.
Cennet ehlinin arasında ihtilaf yoktur.
Onların kalplerinde buğz (kin nefretve düşmanlık) yoktur.
Hepsi tek bir kalp üzeredirler.
Sabah ve akşam Allahü Teala hazretlerinitesbih ederler.(Ruhu'l-Beyan)

Şu Hadis i Şerif üzerinde tefekkür ettiğimiz zaman dünyada işlediğimiz fiillerin hepsi orada fazlasıyla mevcuttur...
Aslında her bir madde üzerinde ayrı ayrı durulması icap eder...
Allah'ım bu maddeleri anlayıp ona göre amel eden kullarndan eylesin...

İhmal ihanete eşittir...

Tarih yazılırken okunmaz, yazıldıktan sonra okunur...