Evet tevbe etmiş sayılıyorsunuz. Hatalarından pişmanlık duymak ve bu duyguyu dile getirmek nerede olursa olsun tevbedir.

Ancak benim kastettiğim ve değişmesini istediğim husus şudur.
   Ben işim gereği çok farklı dindar kimliklerle bir araya geliyor ve konuşma şansım oluyor. Tevbe alma kültüründen gelen kardeşlerimizin bazılarında ( benim gördüklerimin çoğunluğunda) şeyhin önünde alınan tevbe gerçek tevbe imiş gibi bir görüş hakim. Ben bunun düzelmesini istiyorum.

Şeyhin huzurunda yapılan tevbe . Öncelikle hatalardan kusurlardan pişman olup şeriatin ötesinde şeriatı yaşamak şartıyla ve niyyetiyle biraz daha inceliklerin olduğu tarikate girmektir.  Dolayısıyla tevbeyi buraya hasretmemek lazım.

En güzel tevbe insanın en çok pişman olduğu zamanlarda kalbindeki pişmanlığı diline dökmesiyle olur. Yine en güzel tevbe tevbenin kabul edildiği mübrek gün ve geceler , seher vakitleri, cuma saatleri, kandil geceleri , bayram geceleri gibi zamanlarda olur.

cuma akşamları bazı camilerde imamlarımız da toplu tevbe yaptırırlar. bu da güzel bir uygulamadır. Ama bu bir zorunluluk değil belki cahil - veya gafil müslümanlara rehberlik veya hatırlatmadır.

Elbette tarikat ve tevbe ile ilgili bir zorunluluk kesinlikle yoktur. yani sadece tarikata girerek tevbe edilir diye bir şart yoktur.

Ancak tarikata girmek gerekli midir ? sorusu ayrı bir sorudur. İslamı yaşamak nefsi terrbiye etmek için ben kamil bir mürşide bağlanmanın çok faydalı ve gerekli olduğu görüşündeyim.

Netice olarak tarikatı tevbe etmenin şartı olarak görmek doğru değil. Tevbe kişinin şahsi pişmanlığıdır. Yoksa bir merasimin parçası olarak  günahlarımdan tevbe ettim demek bile çok sağlıklı bir tevbe olmayabilri. Ama o tarikat merasiminde kişi gerçekten yaptığı hususlardan pişmanlık duyuyorsa o tabiki tevbedir.

Allah yâr ve yardımcıları olsun.