وعن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال:قال رسولُ اللّه : جَاهِدُوا الْمُشْرِكِينَ بِأمْوَالِكُمْ وَأنْفُسِكُمْ وَألْسِنَتكُمْ. أخرجه أبو داود والنسائى.
Hz. Enes (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin." [Ebu Dâvud, Cihâd 18, 2504); Nesâî,Cihâd 1, (6, 7).]
ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عنهما أنَّ رسولَ اللّه قالَ يَوْمَ الْفَتْحِ: لاَ هِجْرَةَ بَعْدَ الْفَتْحِ. وَلكِنْ جِهَادٌ وَنِيَّةٌ، وَإذَا اسْتُنْفِرْتُمْ فَانْفِرُوا. أخرجه الخمسة
İbnu Abbâs (radıyAllahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Mekke'nin fethi günü buyurdular ki:"Artık bu fetihten sonra hicret yoktur. Fakat cihâd ve niyyet vardır. Öyleyse askere çağrıldığınız zaman hemen silah altına koşun!" [Buharî, Cihâd 1, 27, 194, Cizye 22, Hacc 43, Cezâu's-Sayd 10; Müslim, İmâret 85, (1353), Hacc 445, (1353); Tirmizî, Siyer 33, (1590); Nesâî, Cihâd 15, (7, 146); Ebu Dâvud, Cihad 64, (2480).]
وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال:قال رسولُ اللّه: مَنْ مَاتَ وَلَمْ يَغْزُُ وَلَمْ يُحَدِّثْ نَفْسَهُ بِغَزْوٍ مَاتَ عَلى شُعْبَةٍ مِنَ النِّفَاقِ.قال ابن المبارك: فَنَرى أنَّ ذلِكَ كانَ عَلى عَهْدِ رسولِ اللّه . أخرجه مسلم وأبو داود والنسائى.
Ebu Hüreyre (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim gazve yapmadan ve gaza yapmayı temenni etmeden ölürse nifaktan bir şube üzerine ölmüş olur."
İbnu'l-Mübârek der ki: "Biz bunun Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in sağlığına has bir keyfiyet olduğuna hükmetmiştik." [Müslim, İmâret 158, (1910); Ebu Dâvud, Cihâd 18, (2502); Nesâî, Cihâd 2, (6,
.]
وفي رواية لابى داود عن أبى أمامة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ: مَنْ لَمْ يَغْزُ وَلَمْ يُجَهّزْ غَازِياً أوْ يَخْلُفْ غَازياً في أهْلِهِ بِخَيْرٍ أصَابَهُ اللّه تعالى بِقَارِعَةٍ قَبْلَ يَوْمِ الْقِيَامَةِ
Ebu Ümâme (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Kim bizzat gazveye katılmaz veya bir gaziyi techiz etmez veya bir gazinin ailesini hayırlı bir şekilde himaye etmez ise, Allah kıyamet gününden önce ona hiç beklemediği bir musibet ulaştırır." [Ebu Dâvud, Cihâd 18, (2503).]
وعن أبى النضر عن عبداللّه بن أبى أوفى رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال:إنَّ رسولَ اللّه في بَعْضِ أيَّامِهِ الَّتِى لَقِىَ فِيهَا الْعَدُوَّانْتظَرَ حَتَّى مَالَتِ الشَّمْسُ فَقَامَ فِيهِمْ فقَالَ: يَا أيُّهَا النَّاسُ لاَتَتَمَنَّوْا لِقَاءَ العَدُوِّ وَاسْألُوا اللّهَ الْعَافِيَةَ،وَإذَا لَقِيتُمُوهُمْ فَاصْبِرُوا.وَاعْلَمُوا أنَّ الْجَنَّةَ تَحْتَ ظَِلالِ السُّيُوفِ.ثُمَّ قَالَ: اللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ وَمُجْرِىَ السِّحَابِ وَهَازِمَ الاحْزَابِ اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ. أخرجه الشيخان وأبو داود
)- Ebu'n-Nadr merhum Abdullah İbnu Ebî Evfâ (radıyAllahu anh)'dan naklen anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) düşmanla karşılaştığı günlerden birinde, güneşin meyletmesini bekledi. Sonra kalkıp yanındakilere şöyle dedi: "Ey insanlar, düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, Allah'tan afiyet dileyin. Ancak karşılaşacak olursanız sabredin, bilin ki cennet kılıçların gölgesindedir."En sonda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözlerini şöyle tamamladı:"Ey Kitab'ı indiren, bulutları yürüten, (Hendek Savaşı'nda düşman müttefikler olan) Ahzâb'ı hezimete uğratan Rabbimiz, bunları da hezimete uğrat ve onlar karşısında bize yardım et!" [Buharî, Cihâd 156, 22, 32, 112, Temennî 8; Müslim, Cihâd 20, (1742), Ebu Dâvud, Cihâd 98, (2631).]
وعن سلمة بن نفيلٍ الكندى رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ. قال: قال رسولُ اللّه : لاَ يَزَالُ مِنْ أُمَّتِِى أمَّةٌ يُقَاتِلُونَ عَلى الحَقِّ وَيُرِيعُ اللّهُ تعالى لَهُمْ قُلُوبَ أقْوَامٍ وَيَرْزُقُهُمْ مِنْهُمْ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ، وَحَتَّى يَأتِىَ وَعْدُ اللّهِ. الخَيْلُ مَعْقُودٌ في نَوَاصِيهَا الخَيْرُ إلى يَوْمِ الْقِيَامَةِ. وَهُوَ يُوحِى إلىَّ أنِّى مَقْبُوضٌ غَيْرُ مُلَبَّثٍ، وَأنَّكُمْ تَتْبَعُونِى، أَلا فََلا يَضْرِبْ بعْضُُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ. وَعُقْرُ دَارِ الْمُؤمِنِينَ الشَّامُ. أخرجه النسائى.»عُقْرُ الدَّار« بضم العين المهملة وفتحها: أصلها. وأشار بذلك إلى أن الشام تكون عند ظهور الفتن آمنة، والمسلمون بها أسلم
Seleme İbnu Nüfeyl el-Kindî (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:Ümmetimden bir grup, hak yolunda mücadeleye (hiç ara vermeden) devam edecek, Allah da, onlar(la mücâdele sebebi) ile bazı kavimlerin kalplerini saptıracak ve bunlardan (alınanlarla) onların rızkını sağlayacaktır, bu hal kıyamet gününe, Allah'ın va'dinin gelme anına kadar devam edecektir. Atın, kıyamete kadar alnında hayır bağlıdır. Rabbim bana, aranızda kalıcı değil, gidici olduğumu, ruhumu kabzedeceğini, sizin de beni, (birbirinizin boynunu vuran gruplar olarak) takib edeceğinizi bildirdi. Sakın birbirinizin boynunu vurmayın. Mü'minlerin (fitne sırasında emniyette olacakları) asıl yerleri Şam'dır." [Nesâî, Hayl 1, (6, 214-2