ÇOCUĞUNUZU "DEĞERSİZLİK"TEN KORUMALISINIZ
• Biz ebeveynlerin hatalı tavır ve davranışları sonucunda; ruhuna “değersizlik” virüsü bulaşan çocuklar vardır.
- Çocuk; küçük cüssesine, çelimsiz yapısına ve tüm tecrübe eksikliğine rağmen; bu korkunç ruh hastalığını, uzun yıllar boyunca sırtında taşımaktadır.
- Ezildiğini, yıpratıldığını yıllarca çevresine pek fazla yansıtmamış olabilir.
- İşte; zaten bu yüzdendir ki anneler-babalar bu hatalarının çoğunlukla farkına varamıyorlar.
- Ne zaman ki ön ergenlik döneminden itibaren çocuk, kendi kişiliğini gücünü iyice fark etmeye başlıyor; o zaman, annesinin de babasının da uykudan uyanma zamanı gelmiş oluyor.
- Böylece; çocukla ebeveyn arasında güç gösterisi mücadelesi start alıyor.
• Uzmanlar olarak, bu güne kadar gözlemlediğimiz bu mücadeleden galip çıkan annelere-babalara maalesef pek rastlamış değiliz.
- Peki; çocuk dünyasında neler oluyor da, ev ve aile ortamının havası birden griye dönmeye başlıyor…
- Olan şudur:
- Artık çocuk bu dönemden itibaren, yıllardır ruhuna çöreklenen bu “değersizlik” mikrobunu daha fazla taşıyamayacağını ilan ediyor.
- Aile yapısında yolunda gitmeyen bazı işlerden de cesaret almaya başlıyor.
- Örneğin; otoriter olan annesini, silik olan babasını, eşlerin evde atışmalarını…arkasına alarak, adeta “özerkliğini” ilan etmeye başlıyor.
- Sahip olmaya başladığı yeni alana ve imkana ebeveynini yaklaştırmaz…onlarla yaşamını paylaşmak istemez.
• Çocuk ne yapıyor da, nasıl hareket ediyor da, ne gibi uygulamalar devreye sokuyor da başarılı oluyor…
- Nasıl oluyor da; altında yıllarca ezildiği;
- Saygı görmeme, suçlanma, horlanma, küçümsenme…gibi anne-baba tavırlarından mütevellit ruhuna sinen bu “değersizlik” ten kurtulmayı başarıyor…
• Çocuk, gayet pratik yöntem geliştirerek bunun çaresini bulmuştur.
- Şöyle ki:
- Piyasada, sosyal yaşamda; arkadaşları, çevresi ve toplum tarafından ne kadar “değerli” kabul edilen;
- Saygı gören,
- Adından söz ettiren,
- Popüler olmayı bir şekilde başaran,
- Gündemde konuşulan insan varsa, ona en yakın olanından başlayarak onlara “özen” duymaya başlıyor.
• Örneğin:
- Hangi arkadaşı “dövmeleri” ile popüler olmuşsa,
- Hangi çocuk, “marka” takılarak gözde ise,
- Kim; kulağına küpe, burnuna hızma, ayağına halhal takarak isminden söz ettiriyorsa…
- Hangi yaşıtı sigara tüttürerek aralarında caka satıyorsa,
- Her kim, özgürlük havaları ile ebeveynine posta koyduğunu anlatıyorsa…o kişilere özenerek, onların alışkanlıklarını kopyalamak suretiyle, kendini “değerli” hissetme çabasına giriyor.
- Şarkıcıysa şarkıcı; türkücüyse türkücü…
- Futbolcuysa futbolcu; artistse artist…
- Davulcuysa davulcu; zurnacıysa zurnacı…
- Sevilense sevilen; kızılansa kızılan…artık, onun için fark etmez…nasibinde hangisi varsa onun gibi olmaya çalışır.
• Çünkü, bu çocuğun tek amacı vardır:
- Kendini “değerli” hissetmek…değerli “olduğunu” hissettirmek”.
- Artık burama geldi…diyerek değersizlik yükünden kurtulmaya çalışıyor.
- Gerek annesinin-babasının, gerekse dindar çevresinin, gerekse etrafındaki saygın kimselerin kendisini yadırgamaları umurunda bile değildir.
- Nasihatin, öğüdün, ikna çabalarının bini bir para…
- Kimseye aldırmaz.
- Çünkü; yeni tarzı ile elde etmeye başladığı ve ruhuna ferahlık veren “değerlilik” hissi gibi bir değeri, kimseye kaptırmak niyetinde değildir.
• Herkese direnmesinin, annesine-babasına var gücü ile diretmesinin asıl nedeni;
- Kendisini değersizlik mikrobuna karşı korumaya çalışmasıdır.
- Oysa ebeveynlerin çoğu bunu "isyan" olarak değerlendiriyor...
- Siz ona;
- “ Manyak mısın oğlum, derseniz; evet manyağım, ne olmuş…der.
- Kafasızlık etme, deseniz; kafasızlıksa kafasızlık sana ne,der.
- Geri zekalı mısın kızım, hiç öyle kıyafet giyilir mi…deseniz; evet, geri zekalıyım…der.
- Aptal mısın kardeşim, hiç o ayakkabıya o kadar para verilir mi, deseniz; aptallığı da kabul eder.
• Bu kadar kötü sıfatı normal bir çocuğa karşı kullansanız, sizinle bütün köprüleri atar.
- Ancak; anlaşılıyor ki, çocuğa hayli zamandır hissettirilen şu “değersizlik” hissi ne büyük bir belaymış ki, o birçok sıfat bile hiç kalıyor yanında.
• Böyle bir çocukla muhatap olan annelerin-babaların ne yapması gerekir…
- Çocuğun;
- Saçına-sakalına…
- Kılığına-kıyafetine…
- Yırtık kotuna, sökük pantolonuna…
- Tarzına-tipine…sakın karışmayın, onu yadırgamayın ve ona kötü söz söylemeyin.
- Onu, ilk defa tuhaf bulduğunuz hali ile gördüğünüzde ona;
- “Kendini böyle rahat hissediyorsan, sorun yok…” deyiverin.
- Bu ilk tepkinizden hemen sonra; eşinizle birlikte bir uzmana giderek, çocuğa bulaştırdığınız o “değersizlik” dikenlerini onun sırtından tek tek söküp almak için, neler yapmanız gerektiği öğrenmelisiniz.
- Çocuğunuza "değer" verecek, ona "değer" katacak neleriniz varsa ortaya koymakla işe başlamalısınız.
- Yani, düştüğünüz yerden kalkmaya çalışmaktan başka çare yoktur.(Pedagog Dr.Yaşar Kuru)