Gönderen Konu: Çocuklar ve kitaplar  (Okunma sayısı 3575 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı BOZKURT-61

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 15
    • http://www.nihatmalkoc.siteleri.com
Çocuklar ve kitaplar
« : 22 Haziran 2005, 18:02:53 »

ÇOCUKLAR VE KİTAPLAR
                                                                          M.NİHAT MALKOÇ

Kitabın ne denli mühim bir öğrenme vasıtası olduğu gerçeğini artık anlamayan ve kabul etmeyen yoktur.Çocuk olsun,yetişkin olsun,bütün fertler kitapların o samimi sevgi ve sıcaklığına muhtaçtır.Çünkü onlardır bize yarınların başarı ve mutluluk reçetesini sunan…
   Kitapla çocuk tıpkı anneyle yavrusu gibi birbiriyle iç içe ve sarmaş dolaş olmalıdır.Nasıl ki bebeğin bedeni anne sütüne muhtaçsa öyle de çocuğun ruhu,zihin ve dil gelişimi için kitaba muhtaçtır.Fakat kitap derken sadece ders kitapları anlaşılmamalıdır.Ders kitapları daha çok bilgi aktarımına yöneliktir.Oysa henüz filizlenen genç dimağların bilginin yanında edebî metinlere ve ruh zevki kazandıran eserlere ihtiyaçları vardır.Bu da şiir,roman,hikâye,masal,tekerleme ve diğer edebî türlerle sağlanabilir.
   Okul öncesi dönemde resimli kitaplarla tanışan çocuklar,ilerde kitaba karşı ilgi ve sevgi duymaya başlarlar.Resimli kitaptan,oyun kitaplarına,okumayı söktükten sonra da hikâye ve basit romanlara geçen çocuğun kitaba dair serüveni ömrünün sonuna kadar devam eder.Bu yaşlarda kazandırılan davranışlar kalıcı ve tesirli olur.Fakat ailedeki fertlerin de bizzat çocukla beraber oturup kitap okumaları,sözkonusu davranışın kısa zamanda yerleşip kökleşmesini sağlar.
   Ömrünün daha ilk yıllarında kitapla tanışan çocuklar kısa zamanda sosyalleşirler.İçe kapanık ve yalnız yaşamaktan kurtulurlar.Okudukları herhangi bir roman ve hikayedeki kahraman,onun için anne babası gibi   örnek alınacak bir model olur.Bunu göz önünde bulundurarak yarınlarımızın ışığı olacak çocuklarımızın iyi bir insan olabilmeleri için onlara rastgele kitap okutmamalıyız.Hiç okumamak rastgele okumaktan iyidir.Çünkü kitaplardaki kötü örnekler zihinleri tahrip ederek çocuğun karakterinin menfi yönde şekillenmesi sonucunu doğurur.Bu hususta anne,baba ve öğretmenlere büyük görevler düşüyor.
   Çocuğa “oku” demekle üzerimizdeki sorumluluğu atamayız.Çünkü pek çok çocuk neyi,niçin,nasıl okuyacağını bilmiyor.Onları bu konuda yönlendirmeliyiz.Özellikle ilk okuma çağındaki çocuklarla birebir ilgilenmeliyiz.Bu hususta neler yapabiliriz?İşte size çocuk gelişim uzmanlarının sunduğu olmazsa olmaz öneriler:
•Basit ama eğlenceli, bol ve ilgi çekici, canlı renkli resimleri olan kitaplar seçin.
•Çocuğunuzun ezberleyebileceği kadar kısa ve tekerlemeleri olan öyküler seçin.
•Çocuğunuzu yazma ve okumaya yönlendirecek ilgi çekici etkinlik kitapları alın.
            •Kitabı o size okumadan önce, siz ona okuyun. Eğer tekrarlanan tümceler varsa
birlikte tekrarlayarak eğlenin.
            •Kitabın resimleriyle ilgili konuşun. Önce bütün resimlere bakıp, sonra öyküyü okuyabilirsiniz. Sakın çocuğunuzun okumayı söktüğünü kanıtlamak için resimleri kapatarak okumasını istemeyin. Resimlerin yardımıyla okumak, önemli bir “Okumaya Başlangıç” yöntemidir.
           •Okurken takıldığı yerlerde çocuğunuzu zorlamadan ve yumuşak bir sesle o sözcüğün ne olabileceğini sorun. “Baş harfinin sesi nedir? Buraya nasıl bir sözcük uyar?” gibi sorularla düşünmesini ve hatırlamasını sağlayın.
   Çocukluk yıllarında edindiğimiz bilgi ve beceriler belleğe kazınır;kolay kolay unutulup yok olmazlar.Bu yaşlarda elde edilen kelimeler,dil zevkimizin şekillenmesinde belirleyici bir rol oynarlar.Ne kadar çok sözcük bilirlerse o kadar zengin bir düşünce ve hayal dünyası inşa edebilirler.Okunan her hikaye ve roman yeni bir dünyanın keşfidir onlar için…Belli bir noktadan sonra da kendi yazı ve hayal kurgularını teşkil etmeye başlarlar.Bu okumaktan yazmaya geçmenin ilk işaretidir.Bu süreç böylece gelişip zenginleşerek devam eder.
   Günümüzde çocuklara yönelik kaliteli kitap bulma sıkıntısı yaşanıyor.Henüz Ömer Seyfeddin ve Kemaleddin Tuğcu’yu aşan bir isim yok…Bu,çocuk edebiyatının ihmal edildiğini ve kısırlaştırıldığını gösteriyor.Hâlâ Batı kültürünü ve inançlarını aksettiren  “Polyanna,Seksen Günde Devr-i Âlem,Pinokyo,Küçük Kibritçi Kız,Parmak Kız,Kül Kedisi,Alice Harikalar Diyarında,Kırmızı Başlıklı Kız…”.vb. kitaplara mahkûm çocuklarımız…Bunları okutmaya mecbur muyuz?
Bizim 624 yıllık Osmanlı,82 yıllık Cumhuriyet,binlerce yıllık da İslâmiyet öncesi Türk tarihimiz vardır.Niçin bu kadar uzun ve köklü tarihi olan bir millet,Batı’nın sözde kahramanlarının düzmece hikâyelerine mahkum olur?Niye kendi kahramanlarımızın hayat hikâyelerini yazarak çocuklarımıza sunmayız.Birkaç münferit örnek olsa da bu alanda çok büyük boşluklar ve eksiklikler vardır.Bu da millet olarak çocuklarımıza hakiki manada kıymet vermediğimizi gösteren bir örnektir.
« Son Düzenleme: 28 Ağustos 2008, 14:36:07 Gönderen: Ber-ceste »