Gönderen Konu: Çocuklarda tolerans dönemi  (Okunma sayısı 3428 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ridâ

  • This desert rose
  • aktif okur
  • **
  • İleti: 216
Çocuklarda tolerans dönemi
« : 04 Aralık 2006, 15:20:45 »

ÇOCUKLARDA TOLERANS DÖNEMİ


(14-19) YAŞ DÖNEMİ


Bu, çocukluktan çıkılıp gençliğe ayak basıldığı bir dönemdir. Gencin ruh dünyası alabildiğine fırtınalıdır. Akıl-baliğ (ergenlik) denilen bu dönemde çocuk kişilik bunalımları yaşar. Anne babanın çocuk üzerindeki otoritesi büyük ölçüde kaybolmuştur. Genç, anne babasından bağımsızlaşma sürecine girmiştir. Davranışlarını bir grup içinde geliştireceği, grup içinde reddedilmenin ona ağır geleceği grup baskısının çok yüksek olduğu bir dönemi yaşamaktadır. Kız-erkek grupları içinde kendini kabul ettirme çabalarının, çekici görünme isteğinin de bu dönemde gencin davranışlarını etkileyeceği bilinmelidir. Genç bu dönemde, anne babasından daha üstün olanların varlığını kabul eder. Arkadaş ve çevre etkisi ağırlık kazanır.
Bu dönem gençlerini daha yakından tanıyabilmek için, uzman kişilerce tesbit edilmiş belli başlı özelliklerini görelim.



a. Genel Özellikler

Her iki cinsiyetle de olgun ilişkiler kurabilme.
Erkek veya dişi toplumsal rolü gerçekleştirme.
Bedensel özelliklerini kabul etme ve bedenini etkili bir şekilde kullanma.
Ana-babadan ve diğer yetişkinlerden duygusal bağımsızlığı gerçekleştirme.
Aile hayatına ve evliliğe hazırlanma.
Bir mesleğe hazırlanma.
Davranışlarını yönetebilmek için gerekli değerler ve ahlâkî sistem geliştirme.
Sosyal sorumluluklar isteme ve başarma.





b. Aile İlişkileri

Ergenlerin bu dönemde ailelerine olan bağlılıkları azalır.
Hiçbir şeyi beğenmez, sürekli şikâyet edecek bir şeyler bulurlar.
Eve istediği zaman girip çıkmak isterler.
Ailesinin ufak tenkidine büyük tepkiler verirler. Kendilerine yöneltilen tenkitleri kabul etmezler, ama sürekli eleştirmeyi severler.
Boşvermişlik içindedirler.
Anne-babanın beğendikleriyle alay ederler.
Anne-babanın düşüncelerini eskimiş bulurlar. Onlardan öğrenecek hiçbir şeyleri kalmadığını sanırlar.
Fikir bazında aileyle çatışma bu dönemde artar.
Aileye bu dönemde büyük görev düşenr. Aile bu davranışların bir süre sonra geçeceğini bilip, sabırlı davranmalıdır.
Anne-babalar gençlerin bu dönemdeki çağrısını şöyle algılamalıdırlar:
“Bana yardım et, ama bana yardım ettiğini hissettirme.”
Anna-baba ergenlik çağındaki genci kayıtsız şartsız kabullenmelidir.
Cesaretlendirmek, sorumluluk yüklemek yoluyla, gencin kendi kendine varolabileceğine dair güven sağlamalıdır.
Gencin kendisini başkalarıyla kıyaslamasını önleyecek şekilde davranmalıdır.





c. Arkadaş İlişkileri

Ergen için arkadaşları çok önemlidir..

Arkadaşlarının kendisi için ne düşündüğü çok önemlidir. Bu dönemde ergenler kendi aralarında arkadaş grupları oluştururlar.

Bu grupların kendi aralarında yazısız kuralları vardır. Kurallarına uyan kişileri gruplarına alırlar.

Her ergen bir arkadaş grubunda olmak ister.
Erkeklerin kurdukları gruplar daha kalabalıktır. İlişkiler yüzeyseldir.
Kızlardan oluşan gruplar daha küçüktür. İlişkiler ise daha sıkıdır.

Aile bağlarının gevşeyip, arkadaş ilişkilerinin artmaya başladığı dönemdir. Bu yüzden anne babalar, çocuğun kendilerinden koptuğunu düşünmemelidir. Tersine çocuk arkadaş ilişkileri kuramıyorsa normal olmadığı düşünülmelidir.

Bu devrede gençler, yetişkinlerin kusurlarını görmeye, onları eleştirmeye başlarlar. bu yüzden çocukken ana babaya duyulan hayranlık tenkide dönüşür.

Aslında anne babaya karşı böyle davranırken, sözüne güvenecekleri, sevip saygı duyacakları yetişkinler de bulmakta gecikmezler. Ancak bu öğretmenleri, danışmanları ve rehberleri veya ana babalarının arkadaşları olabilir.

Ailesi içinde geçimsizlik ve dengesizlik olan ergenlerde, bir baskı hakim ise masum arkadaş grupları yerine çeteye yönelir.

Onun için çocuklara arkadaşça davranmak çok önemlidir. Onlara talimat verme yerine birlikte çalışma yapmalıdır. Ders verme yerine bilgilendirme yapmalı, hatta bunu çocuktan izin isteyerek yapmalıdır. Hani arkadaşsınız ya, aranızda alt üst farkı yok ya...

Hata yapmalarına hoşgörüyle bakmalıdır. Hatalar birer tecrübedir. Çünkü hata yaparak tekrar hata yapmamayı öğreneceklerdir.




d. Kız-erkek ilişkileri

Ergenliğin ortalarına doğru karşı cinse olan ilgi artar.
Ergen karşı cinsin ilgisini çekebilmek için giyim kuşamına dikkat eder.




e. Ergenlik Dönemiyle İlgili Duygular

Kızlar, erkeklerden daha erken duygusal olgunluğa ulaşır ve duygularını kontrol ederler. Ergenin duygularında bir yoğunlaşma görülür, bunu dışarı vurma ihtiyacı güder. Ergen yaşadığı olumsuz duyguları bağırarak, ağlayarak, el-kol hareketleri yaparak belli eder.
Ergenin yaşadıkları olumlu duygularsa, şiir, hikâye yazar, ya da hatıra tutar. Aşık olmak bu dönemde baskın bir duygudur. Bazen bunu karşı cinse belli edebilir, bazen de duygularını saklamayı tercih eder. Bu dönemde aşırı şekilde hayal kurma görülür. Yalnız kalma isteği vardır.
Sevgi, ergenin ihtiyacı olan bir duygudur.






f. Soyut İşlemler Döneminin Özellikleri

Zihinsel işlemleri (tümden gelim, tüme varım) gibi rahatlıkla yapabilir. Bir sorunun çözümünde bir çok faktörü görebilir ve ele alabilir.
Mecazî konuşmaları anlayabilir.
Mizah ve espri anlaşı gelişmiştir.
Mantık oyunlarını sever ve onlarla uğraşır.
Tartışmalara katılmayı sever.

İnsanlık, hürriyet, adalet ve din gibi soyut kavramları anlamaya başlar ve düşünebilir.
Kişiye, yere ve zamana göre değişen görece kavramlar da bu dönemde edinilir. Kuralların değişebileceğini kavramaya başlar.

Ergen kendi kendini çok eleştirir, kendini çok eleştirdiği için herkes tarafından da çok eleştirildiğini sanır.

Sanki herkesin dikkati onun üzerindedir. Onun için dış görünüşüne çok önem verir.
Ergenin ben merkezli düşünce biçiminin diğer bir özelliği de kendi düşüncesinin, kendi inançlarının en doğru ve orijinal olduğunu sanmasıdır.

Ergen bu çelişkiler dünyasında yaşamaktadır. Bir yandan çevresindekilerin kendisiyle ilgili düşüncelerine çok önem verirken, bir yandan da kendisini herkesten daha akıllı sanır.

Ergenler, kendilerini yargılamadan olduğu gibi kabul eden, sevgi saygı gösteren güven ve destek veren ve onlarla arkadaşça davrananlarla karşılaşma şansına sahip olurlarsa, sağlıklı bir kimlik geliştirebilirler.

Ergenlik dönemi, kısaca kişinin kendisi ve çevresiyle çatışma halinde olduğu bir dönemdir.





g. Kimliğe Karşı Rol Karışıklığı

Ergenlik dönemi boyunca cinsel olgunlaşma ve bedensel büyüme oldukça hızlıdır.
Kadın ya da erkek kimliği gelişir.

Arkadaşlarıyla toplumun veya ailenin söyledikleri birbirine uymadığı zaman çatışma olur.

Özetle ergenlik dönemi, büyümenin hızlandığı, biyolojik değişim ve olgunlaşmanın tamamlanarak çocuğun artık erişkin dönemine girdiği dönemdir. Ergen ne çocuktur, ne de yetişkindir. Kimliğini belirlemeye çalışan bir kişidir.
Ergenliğe girme yaşının alt ve üst basamakları cinslere göre değişir. Kızlar, 8-13 yaşlarında ergenliğe girebileceği gibi, erkekler, 9,5- 15 yaşlarında girebilir. (Dr. Meryem Ustaoğlu)






NASIL DAVRANMALI?





Genç, bu dönemde manen hasta kabul edilmeli, bir hastaya davranılır gibi ona şefkatle davranmalıdır. Hastayı “Neden hasta oldun?” diye azarlayamayacağımız gibi, yaptıkları için azar ve şiddet kullanmak bu dönem gençleri üzerinde olumlu sonuç bırakmaz.

Anne babalar, en çok bu dönemde hata yaparlar. Çünkü çocuklarının yalpalamalarından “Acaba oğlum, kızım kötü yollara mı düşecek, yoldan mı çıkacak?” diye korkuya kapılırlar. Bunda büsbütün haksız sayılmazlar. Ancak, endişelerinden kurtulmak için azarlama ve şiddet yolunu seçmelerinde haksızdırlar. Çünkü bu dönemde şiddet gençlerin düşüşünü ve kayışını hızlandırır. İstenmeyen yollara daha çabuk itilmesine sebep olur. Aile büyükleri bu dönemde çok kere yapıyorum derken yıkar, yaklaştıracakken, uzaklaştırırlar. Bu yanlışlıklar, onları umduklarına nail etmez, korktuklarına uğratır. Arılarla uğraştıkça saldırmaları, kendi halinde bıraktıkça ilgisiz kalmaları gibi.


Psikologlar bu çağdaki gençler için ıslak sabun örneğini verirler. Sabunu elinizde fazla sıkarsanız kayar, fazla gevşek bırakırsanız yine kayıp düşer. O halde orta bir yol izlemeli. Ne büsbütün serbest ve ilgisiz kalmalı, ne de büsbütün sıkmalıdır. Özellikle babalar, şu cümlede özetlenen tavsiyeye kulak vermelidirler:

“Oğul ne kadar serkeş de olsa baba, şefkat-ı fitriyesini ona karşı esirgemez ve esirgememelidir.” (E.L, 88 )

Bu döneme tolerans dönemi diyoruz. Çocuğun ihtimal dahilinde olan daha kötü yollara düşmediğini düşünüp hatalarını bir tür ehven-i şer gözüyle karşılamalıdır. Hataları fazla büyütmeden, orta bir yol takip etmelidir. Çünkü genç, hayatında en hassas dönemden geçmektedir. Bu geçidi aştıktan sonra fırtınalı kişiliği durulacak, yerine oturacak, yönünü ve yolunu bulacaktır. Anne babalar bu dönemi sabır ve temkinle karşılamalı, toleransla savmaya bakmalırdırlar.

Bu dönemde otoriter anne baba rolünü bir kenara bırakıp, gençle özdeşleşen arkadaş rolünü üstlenmelidir. Çünkü arkadaş tavırları gençlere daha sıcak ve yakındır. Düşünceler bir direktif olmaktan çıkıp, karşısındaki gence kişilik veren ve onu muhatab alan bir boyutta gerçekleşmelidir. Örneğin, “Şu konuda ben böyle düşünüyorum, acaba senin fikrin nedir?” gibi ifadelerle onlara değer verildiği hissettirilmelidir. Kendi doğru fikirlerimizi onlara ancak bu yolla benimsetebiliriz. O zaman genç, paylaştığı görüşlere kendi malı gibi sahip çıkar.

Bundan önceki dönemler şartlarına uygun geçirilmişse, fazla endişeye kapılmaya gerek yok. Çünkü yapılması gerekenler zamanında yapılmış, zincirin halkalarında kopukluk bırakılmamıştır. Ergenlik çağının etkisiyle genç biraz yalpalasa da ilk altı yaş döneminde atılan çekirdekler üzerinde boy atmaya devam edecek ve yörüngesini bulacaktır.

Fakat geçmiş dönemlerde ihmaller ve hatalar yapılmışsa, elbette ergenlik dönemi veya diğer adıyla bulûğ çağı çok daha zor geçecektir.

Ergenlik çağındaki bazı özentiler, şekil değişiklikleri, moda ve marka tutkuları fazla abartılmamalıdır. Bunların çoğu gelip geçici heveslerdir. Çocuk çok büyük bir hataya düşmedikçe bunları bir süre deneyip bırakacaktır. Bu gerçeği bilip anne-baba gençle zıtlaşma ve çatışmaya girmemelidir.

Aslında hiçbir zaman yasak çare değildir. Tersine, yasaklanan şeye merak ve ilgi artar.

Çocukların meşru isteklerini yerine getirmeğe dikkat etmek lâzım. Dar çerçevede sıkı bir hayat, ters tepkiyle karşılık verir.





İHSAN ATASOY
« Son Düzenleme: 07 Ağustos 2008, 03:25:45 Gönderen: isra »
I dream of rain.I dream of gardens in the desert sand.I wake in pain.Those dreams are tied to a horse that will never tire.This desert rose.Each of her veils, a secret promise,This desert flower.She moves in the logic of all my dreams.I realize that nothings as