Gönderen Konu: Çocukta dinsel yaşam nasıl oluşturulur?  (Okunma sayısı 2795 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Çocukta dinsel yaşam nasıl oluşturulur?
« : 06 Eylül 2011, 02:59:06 »

Çocukta dinsel yaşam nasıl oluşturulur?

Çocukta dini hayat oluşturacağım diye yanlışlıklar yapıyoruz milletçe bol bol. Ardından çocuklarımız ne istersek, tersini yapan hayatlar yaşamaya başlıyorlar...

Öyle çok soruyorsunuz ki bu konuyu. “Çocukta sağlıklı dini hayat nasıl oluşturulur? Allah’tan korkan, kuldan utanan, iyi Müslüman bir çocuk yetiştirmek istiyorum. Ne yapmam gerekir?” diye. Fazlasıyla önemli bir mesele, çünkü çocukta dini hayat oluşturacağım diye yanlışlıklar yapıyoruz milletçe bol bol. Ardından çocuklarımız ne istersek, tersini yapan hayatlar yaşamaya başlıyorlar. Alkol istemiyorsunuz, köprü altlarında içiyorlar… İbadetlerini yapsınlar istiyorsunuz, işkence etmişsiniz gibi tepki koyuyorlar. O zaman bir şeyler yanlış gidiyor. Hatta bebekliklerinden itibaren bazı şeyler yanlış başlatılıyor.

Doğrusunu hemen öğrenelim. Allah’ın bize verdiği evlat nimetini Müslüman bir birey haline getirmek için gerekli yöntemleri gözden geçirelim adım adım.

1) Çocuğu olan aileler bilirler. Minik kuzucuklarımız yavaş yavaş büyümeye başlarlar. Karşılaştıkları her yeni şeyin büyüleyici olduğunu düşünürler. Ortalama 6.aydan itibaren yeni girdikleri ortamlarda, kendilerine farklı görünen kişileri keşfettiklerinde hayretle karışık coşku davranışları yapmaya başlarlar. Her zaman kemirdiği diş rahatlatan ürünlerin yerine değişik bir nesne verseniz mutluluktan zıplayıp dururlar.

Çocuğunuz zaman ilerledikçe dünyayı keşfetmeye başlar. Yolda gördüğü kedilerin arkasına takılmak ister. Konuşmaya başladığında her türlü yenilik için kendine özgü kelimelerle hayret ifadelerini sıralar. Dedim ya, anne-babalar bilirler…

2) Çocuklar bu büyüme süreci içinde “din” kanalıyla kendi toplumları içinde doğal olarak tanışırlar. Doğaya, çevreye, tabiata olan hayranlık, bilinçaltlarına (Allah’ın hikmeti resmen) zamanla ruhların da yaşamı olduğu hissini vermeye başlar. İçinde büyüdüğü aile, çevre ve toplum ne kadar sevgi dolu, tatlı davranırsa, içinde bir yerlerde çok iyi hissedecektir. İşte o iyi hissediş, ruhsal bir bünyenin varlığını hissetmesine vesile olacaktır. Canı yandığında öptüğünüzde, içinde bir şeylerin acımadığını, durumun taa derinlerde telafi olduğunu hissedecektir. Kısacası ne kadar çok sevilirse anne/babası ve yakın çevresi tarafından, o kadar çok ruhsal alt yapısı sağlam atılacaktır. Dolayısıyla fizik bedeninin dışında, ruhunun varlığını keşfedecektir.

3) Çocuğunuzun dini duyguları gelişim sürecine göre şekillenecektir.
Özellikle okul öncesi dönemde henüz “gerçek”le “gerçek olmaya”nı birbirinden ayırt edemediği için çok ciddi sıkı bilgiler vermemeniz gerekir. Çocuklar gözlerinin önünde olup bitenler için bile hayret içindedir o yaşlarda. Karnını acı içinde tuttuğunda, annesi yanına yaklaşıp “Ahh canım kızım benim… karnın mı ağrıyor… gel birazcık masaj yapalım rahatlasın, sonra doktora gidelim gösterelim…” dediğinde bile annesinin insanüstü olduğunu düşünür. Bilgisayarların çok akıllı olduğuna inanır. Eline verdiğiniz oyunlarda bilgisayarla yarışır ve onunla konuşur. Kocaman gözlerini açarak hayret içinde: “OOfff anneee… bu yaramaz bicıklar (bilgisayarın bebekçesi) çok akıllı değil mi? Hep beni yeniyooo…” der.

İşin güzel yanı, tüm bunların kendisine doğuştan ihsan edilmiş ayrıcalıklar olduğunu hisseder. Doğuştan verilen hediyeler için mutludur. Ve böylece Allah’ın varlığını doğrudan bilmese bile, Allah’ın ikramları hakkında içine cici veriler yerleşir. Demek ki endişelenip bu tarz bilgileri çocuğun gözüne gözüne sokmaya gerek yok, nasılsa hissederek öğreniyorlar kendiliklerinden bazı şeyleri.

4) Okul öncesinde durumla ilgili olarak minik tatlı sorular sormaya başlarlar. Kafalarını karıştırmayan, pratik cevaplar vermemiz yeterli. En şanslı yanımız 18 aydan itibaren suya bayılmaları. Bizler abdest alırken yanımıza gelip eşlik ederler, suyla oynamak için dibimizden ayrılmazlar namaz vakitleri. Böyle böyle seveceklerini hatırlayıp, ıslanıyor diye azarlayarak banyodan çıkarmayın! Bırakın sizinle abdest alsın. Size göre ibadet ona göre oyun. Ama böylece anne/babasının dinsel yaşamını taklitlemeyi öğrenir. Ritüelleri zihnine kaydeder. Dinin ananelerine hevesle bağlanmayı öğrenir.

5) Ancak tüm bu doğal kayıtlar olurken mesafeli de yaklaşır. Örneğin 3,5 yaş civarında başımızı neden örttüğümüzü sorar. Geçen gün benim yeğenimin sorduğu gibi. Bebekliğinden beri birlikteyiz. 5 aydan sonra başımızı örterken sokağa çıkacağımızı keşfedip, başını örten bayan görünce heyecandan kalbi duracak gibi olan yeğenim, örtünmenin “sokağa çıkış” ritüeli olduğunu zaten biliyor. Kapı çalsa, eline geçirdiği bir başörtüyü getirip “hii kapı çaldı, sucu geldi gabila… hemen başını ört” diyor. ama ilk kez geçen gün merak ederek sordu; “Mittapppp sen niye başına bunu örtüyorsun” diye.. esprili ve onun hoşlanacağı bir tarzla öpmek için kovalamaca tribimizi yaparak cevap verdim… “çüünnküüü seni çookkk seviyorum da ondannn! Allah öyle dedi… Mittap dışarı çıkarken başını ört dedi… seni mıncıklıycam.. çok tatlısın sen… minik aşkım benimmm…”

Cevap verildi… 3,5 yaşında bir çocuğa verilmesi gereken cevap kadar… “ve benim başımın örtüsü senin hayatında hiçbir şeyi değiştirmeyecek! Bak öpmek için seni kovalamaya devam ediyorum…” der gibi süreç yaşatıldı. İşte doğru yöntem bu! Çünkü çocuklar dinsel hayatımızla ilgili veya başka konularda soru sorduklarında iç dünyalarında kaygı yaşarlar. Yani bizimle ilgili bir durumu keşfetmişledir… ve bu keşif “acaba hayatımda ciddi bir değişiklik olacak mı, eyvahhh!” keşfidir.

Siz cevabınızı tatlı şekilde verir, hayatınızın eskisi gibi devam ettiğine dair oyunlu bir davranış sergilerseniz, ne başınızdaki örtüden endişelenir, ne de kıldığınız namazdan. Tam tersine sizinle duygusal bağı devam ettiği için sizin severek yaptığınız her ibadeti, iç dünyasında benimser. Sizinle ortak dil oluşturabilmek adına taklitler.

6) Okul öncesinde dünyanın neresinde olursa olsun, dini değerleri idealleştirme ve yüksek taleplerin varlığını hissetme güdüsünden dolayı, çocuklar cennetin gökyüzünde olduğunu düşünürler. Özellikle okul öncesinde Allah’ın her yerde, cennetin öldükten sonra yeryüzünde olduğu gibi bilgileri kesinlikle söylememeliyiz. Zihinsel algılamalarının dışında verilecek bilgi kafalarını karıştırır ve endişelenip kaygı nöbetleri yaşamalarına vesile olur. Kocamannn çokkk büyük bir Allah, gözyüzünde cennette oturuyor olsun varsın! Nasılsa beyin gelişimi değiştikçe, bebekliğinden beri Allah’ın hikmeti olan hissederek bulma aygıtları onlara yardım edecek. Doğru bilgilerle buluşmaya başladıklarında geçmişteki inandıkları şeyleri kendileri bile gülecek.

7) Din duygusu çok rahatlatıcı ve huzur vericidir.
Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar, dini ibadetlerle yetişkinlerin mutlu olduklarını görerek büyürler. Din duygusu bir çocuğa dünyanın adil olduğu, dünyada kendi içinde dengeler olduğunu, uyurken bile anne/babası gibi kendisini koruyan bir üst makam olduğunu hisseder. Allah’a karşı derin duygular besler. Hasta olduğunda doktorlardan ziyade Allah’ın kendisini iyileştirdiğini düşünür. Kaldı ki bizler günlük hayatımızda Allah’ı kavramsal olarak da doğru ve tatlı kullanmayı başarırsak, içinde beliren Allah figürü inanılmaz koruyucu/kollayıcı/destekleyici olur.

8) Çok sevilen bir yakının ölmesi durumunda “Allah onu çok sevdiği için kendi yanına aldı” gibi ifadeler bu dönemde bana göre biraz tehlikeli.
Kendi adıma o dili kullanmamayı tercih ederim. Çünkü koruyan kollayan bir Allah imajindan, çocuğun elindeki en sevdiği kişiyi alan Allah imajı, çocukta derin kızgınlıklar uyandırabilir. O nedenle ölümü ve ölen kişiyi bu şekilde tanımlamamanızı tavsiye ederim.

Bunun yerine örneğin babası ölen çocuğa; “Baban çookk uzağa gitti.. o kadar uzağa gitmiş ki geri dönemiyor…” şeklinde açıklamak daha doğru. “Ama istersen özlediğinde birlikte fotoğraflarına bakarız. Allah’a dua ederiz birlikte, söylediklerimizi babana iletsin.” gibi ifadelerle açıklama yapmak iyidir.

Biraz daha büyümeye başladığında nasılsa Allah’ın izniyle ömrünü tamamladığını öğrenecek. Zaten büyüdüğündeki zihinsel kapasitesi bu durumun üstesinden gelebilecek. Ama 4 yaşındaki çocuk ne bilsin ilk anlatımı! Babası öldüyse, Allah aldı diye nefret duymaya başlar Allah korusun. 6-7 li yaşlarda bilgi zihnine doğru şekilde oturacak nasılsa.

9) Ev içinde sevgi dolu, saygılı davranışlar sergilememiz çok önemli. ve yaptığımız bu güzel davranışları da Müslüman olmamıza bağlamamız. “annecimmm sen çokk iyi birisin…” dediğinde “Ee ben kızını çokkk seven Müslüman bi annenim bitanemm “ diyerek, güzel ve iyi olan her davranışımızla Müslüman kimliğimizi buluşturabiliriz. Ama vur deyince  öldürmemek şartıyla. Yani günde 50 kere söylersek çocuğun midesi bulanır resmen. Arada sırada. 15 günde bir söylemeniz yeterli diye düşünün. Beyinleri inanılmaz güçlü ve aktardığımız her bilgiyi kaydediyor. Bize düşen işin suyunu çıkarmadan yeterli dozda, dengeli bilgiler vermek.



Çocukta dini yaşam oluşturmak çok önemli bir konu. Aslına bakarsanız çok da uzun. Şimdilik bu önemli noktalara vurgu yapmış olayım. Zaman içinde farklı zeminlerde aynı konuya açıklık getirmeye devam ederiz. Daha uzun bilgi almak isteyen, teke tek sorularını sormak isteyen olursa, başvurabilir ve bireysel yardım alabilir konu ile alakalı olarak…

Çocuklar melek… yaşadıkları ortamı da cennete çevirmek bizim elimizde olsa gerek…

Psikolojik Danışman&Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu
www.yuzlesme.tv / mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
mehtapkayaoglu@gmail.com