Ey dilberi rana!
Osmanlı zamanında bir beyefendi bir hanımefendinin karşısına geçer der ki; ”-Ey dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsıldım. Niyetim acizane-i taciz etmek değildir. Bilakis efkar-i umumiyede ufak bir aile bacası tüttürmektir. Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet, zevc-i izdivacınıza talibim!”
Hanımefendi de cevaben der ki; ”-O mahrem suratınıza bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz…..”
..
********************************************
VASİYET
Adamın biri, ağır hasta olan arkadaşına yaptığı ziyareti uzattıkça uzatır. Lafları bir türlü bağlayamaz. Nihayet kendisi de sıkılmaya başlayınca izin isteyip kalkarken, üzüntülü bir tavır ve ifade takınarak sorar:
— Bir vasiyetin var mı arkadaşım?
— Evet, benden sonra bir başka hastayı daha ziyarete gittiğinde ne olur Allah aşkına yanında çok oturma.
****************************************************
Aranızda Müslüman olan var mı?
Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:
Aranızda Müslüman olan var mı?
Korkudan kimse birşey diyemez. Birazdan yaşlı bir adam ayağa kalkar:
“Ben Müslümanım ” der.
Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar.
Adam dışardaki inek sürüsünü gösterip:
amca,bunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin?
Yaşlı adam baya bir hayvanı kestikten sonra “ben yoruldum başka birini bul” der.
Adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve sorar:
Aranızda başka Müslüman var mı?
Az önceki adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar,
İmam:
Ne bakıyosunuz bana iki rekât namaz kıldırdık diye hemen Müslüman mı olduk? der.
****************************************
Mahkum`un son istegi !
“Biri arap, diğeride başka bir milletten olan iki kişi idama mahkum olur.
Mahkümları dar ağacına getirirler ve önce araba sorarlar “son arzun nedir?“
Arap “annemi görmek isterim “ der.
Sıra diğer mahkuma gelir ve O’na da son isteğini sorarlar.Düşünür,düşünür,düşünür…
En sonunda “Arap anasını görmesin“ der.
************************************************
COCA COLA
Dışişleri Bakanı ,bürokratları çağırmış ve ‘Bana, ülkelerin dış politika anlayışları hakkında bir rapor hazırlayın’ demiş. İki gün sonra bir dosya getirmişler önüne. Bakmış,içinde tek bir yaprak ve üzerinde 10-15 satır yazı. Şaşırmış
önce ve ‘Bu ne?’ der gibi dudaklarını büzmüş, sonra okumuş.
‘Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde, farklı ülkelerden gelen bir turist grubu, bir dinlenme yerine giderek buz gibi kola ısmarlamışlar. Kolalar gelince bardaklarında birer karasinek olduğunu farketmişler.
İNGİLİZ, başka bir bardakta yeni bir kola istemiş.
İSVEÇLİ, aynı bardakta yeni bir kola istemiş .
FİNLANDİYALI, sineği bardaktan çıkardıktan sonra kolayı içmiş .
RUS , kolayı sinekle birlikte içmiş .
ÇİNLİ, sineği yemiş, kolayı içmemiş ..
YAHUDİ, sineği yakalayıp Çinli’ye satmış .
JAPON, değerlendirilmek üzere, sineği Tokyo’ya göndermiş.
YUNANLI, kolanın yarısını içtikten sonra itiraz ederek yeni bir kola istemiş.
NORVEÇLİ, kolayı içtikten sonra bardaktaki sineği balık yemi olarak kullanmış ..
İRLANDALI, sineği ezip kolayla karıştırmış ve İngiliz’e içirmiş..
AMERİKALI, 5 milyon dolarlık tazminat davası açmış. Arabistan hükümeti, özür dileyerek, 10 milyon dolar tazminat ödemiş.
Bakan , bıyık altından gülerek rapordan hoşlandığını belirtmiş. ‘İyi, güzel de, bu turist
grubunun içinde bizden biri yok muymuş?‘ diye sormadan edememiş. ‘Varmış efendim‘ diye
cevaplandırmışlar. Bakan devam etmiş, ‘Peki, o zaman, O ne yapmış?’. Bürokratlar biribirinin yüzlerine bakmışlar. İçlerinde en tecrübeli olanı, bir adım öne çıkıp,
cevap vermiş ,
‘TÜRK, olayı şiddetle kınamis