Gönderen Konu: çok önemli konu: çalgılı ilahi *  (Okunma sayısı 20665 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fırka-i naciye

  • okur
  • *
  • İleti: 51
    • http://www.dinibilgiler.org
çok önemli konu: çalgılı ilahi *
« : 20 Kasım 2005, 22:24:17 »

Olup bitenleri, din adına yapılan rezaletlikleri gördükçe, ahir zamanda olduğunu daha iyi anlıyor insan. Hemen Ehli Sünnet Kasidesi’ndeki şu dörtlük akla geliyor: “Bugünkü şaşkın halleri eylemişti, Resul beyan/ Demişti: Bir gün gelecek; garib olur bana uyan/ Her evde çalgı çalınır; işitilmez olur ezan/ Alim bulunmaz bir yerde cahillere kalır meydan...”Bu girizgahtan sonra, gündem yoğunluğu ile bahsedemediğim geçen ramazan ayında görülen renkli görüntülere yer vermek istiyorum bugün. En renkli yerlerden biri de dini kitap fuarları. Buralara giden kendini, halk türküleri konserinde veya saz evinde zannediyor. Her türlü çalgı aleti eşliğinde söylenen ilahiler, dinleyenlerin nefsini okşayan yine çalgılı, defli ve dümbelekli kadın sesli ilahiler...

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum; son yıllarda hızlı ve sinsi bir şekilde dinin içine müzik sokulmaya çalışılıyor. Çünkü dini bozmanın en kolay yollarından biri budur. Hristiyanlığı aslından uzaklaştıran önemli unsurlardan biri de Kiliselere müziğin sokulmasıdır. İslamiyeti de Hristiyanlığın durumuna düşürmek için müziğe ağırlık verilmektedir.

Tabii ki böyle bir proje iç dinamiklerle yapılamaz. Etkili dış destek de lazım. Aşağıdaki gazete haberlerine bakılınca bu desteğin planlı bir şekilde sinsice fazlasıyla verildiği görülüyor:

“Yedikule Zindanları, iftardan sonra zindan duvarlarını sarsacak kadar tempolu bir konsere tanıklık etti. Mustafa Özcan’ın Kur’an tilavetinden sonra Avusturya’dan gelen ve daha çok Türk Tasavvuf Musikisi icrasıyla tanınan Abdurrahman Toprak, soğuktan titreyen kalabalığı kendine eşlik ettirmeye çalışarak ilahi söyledi. Ardından bir zamanların ‘Yeşil Pop’çuları sahneye çıktı. Daha sonra heyecanla Yusuf İslam’ın geldiği müjdelendi. Hip Hop şarkılarıyla İslam çağrısı yapan, ramazan münasebetiyle özel olarak getirtilen Amerikalı müzik grubu Native Deen (Yerli Din) de sahnede yerini aldı. Her biri en fazla 20 yaşında üç tane çikolata renkli Afro-Amerikan, başlarındaki beyaz takkeler ile koşarak sahneye fırladı. Grubun üyeleri Joshua Salem, Naim Muhammed ve Abdülmelik Ahmed sahnede izleyici ile kurdukları diyalog açısından Yedikule Zindanlarındaki kalabalığı adeta kendinden geçirdi. En fazla ortaokul öğrencisi oldukları her hallerinden belli çocuklar, başlarına beyaz namaz takkelerini geçirmiş sahnenin hemen önünde ‘hip hop’ figürleriyle dans ettiler. Gece, Native Deen’in genç üyeleri ile öncüleri olan Yusuf İslam’ın birlikte söylediği sazlı sözlü ‘Taleal Bedru’ ile noktalandı...”

Yedikule’de verdikleri konser büyük rağbet gören Amerikalı Native Deen grubu Eyüp Sultan’ı ziyaret edip, biri imam olup camide cemaatle namaz kılmayı da ihmal etmiyorlar. Gazetelerde bu fotoğraflar da yayınlanıyor. Verilen mesaj açık; namazımızı da kılıyoruz. Müziğin namaza, Müslümanlığa manisi yok.

Ramazan aylarında yoğunlaştırılan bu faaliyetler projenin birinci aşamasıdır: Bu aşamada, dinimizce haram olan müziği meşru hale getirmek. (İbadetlerin içine sokulursa, mesela müzikli Kur’an-ı kerim okumak, mevlid, ilahi söylemek küfür olur.) Daha sonra da, müziği Hristiyanlıkta olduğu gibi ibadetin bir parçası haline sokmak. Birinci aşamada hayli yol alındı. Müziğin girmediği Müslüman evi neredeyse kalmadı.


Geçen ramazanda pek çok otelin kapısında, “Canlı müzik eşliğinde iftar” afişlerini gördük. İşte Istanbul’da beş yıldızlı bir otelin ilanı: “Zengin bir mönünün sonunda Çeşmi bülbül Fasıl Grubu eşliğinde her akşam iftar...” Dört kız, ellerinde tambur, bendir, kanun ve ut eşliğinde, “Ben yanarım yane yane”,”Sordum sarı çiçeğe...” ilahilerini seslendiriyorlar iftarda. Ardından saz eserleri...

Akşama kadar Allah için oruç tutan, akşam genç kızların seslendirdiği Klasik Türk Müziği eşliğinde iftar ediyor. Açıkça, ibadete haram karıştırıyor. Eğer bu yaptığını helal kabul ediyorsa bu haram küfre dönüşür.

Artık şap ile şeker karıştı. Eskiden saflar ayrı ve netti. Kim ne yaptığını biliyordu. Her şeyin cılkı çıkmamıştı, curcunaya dönmemişti. İçki içecek olan meyhaneye, eğlenecek olan eğlence yerine, ibadet edecek olan da, camiye giderdi. Haram işleyen de günahını bildiği için üzülürdü. Üzüldüğü, yaptığını meşru görmediği için de küfre düşmezdi. Şimdi her şey birbirine karışmış durumda. İbadet mi yapıyor, eğleniyor mu belli değil. Bütün bunlar müziği ve haramları meşrulaştırmanın, haramı helali birbirine karıştırmanın yani “Dini sulandırma” projesinin bir parçasıdır.

Görünüşe bakıldığında bu davranışlar halkın cahilliğine veriliyorsa da, bu o kadar basit bir hadise değildir. Müslümanlar bu hale planlı bir şekilde, belli bir proje doğrultusunda getiriliyor. Bu projenin içeride ve dışarıda bayraktarlığını yapan pek çok kimse var. Rock Müziğin başını çeken Cat Stevensdiğer ismi ile Yusuf İslam’ın takip ettiği çizgi hayli enteresan. Önce İslam âlimlerinin kitaplarından ve çevresindeki Müslüman kimselerden müziğin haram olduğunu öğrenip Müslüman olmasıyla beraber müziği de bırakıyor. Daha sonra birden fikir değiştiriyor. Bu değişikliği de kendince şöyle yorumluyor: “Başlangıçta müzik konusunda şüphelerim oluşmuştu. Daha sonra Kur’ana ve hadislere baktım, müzük ile ilgili bir şey göremedim. İyi, faydalı şeyleri İslamiyet emrediyor. Müzik iyi ve faydalı olduğuna göre, haram olamaz diye yorumladım. Yeniden çalışmaya başladım...”
Binlerce İslam alimi, Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayanarak Müziğin haram olduğunu söylüyorlar; bu ise, göremedim, diyor.

Kendisine, “Yedikule’de hip-hop grubu Native Deen ile birlikte sahneye çıktınız. Bu hip-hop tarzını nasıl buluyorsunuz?” diye soruyorlar, o da, “ Native Deen, gençleri İslam’a ve Allah’a çağırıyor. Albümleri insanlık adına son derece olumlu mesajlar içeriyor. Bence gayet de başarılı bir hip-hop örneği ortaya çıkarıyorlar” diyor. Yani dinimizin haram kıldığı müzik vasıtasıyla gençler İslama çağrılıyor. Böyle çağrılarla gelenlerin İslami anlayışını, yaşayışını artık siz düşünün.

Yapılan bu kadar İslam dışı davranışlardan sonra insan ister istemez şüpheye düşüyor. Acabalar akla geliyor. Bu tip insanlar, bu tip gruplar acaba belli maksatlar için mi Müslümanların arasına sokuluyor?! Dinimiz zahire göre hüküm verir. Müslüman oldum diyeni Müslüman kabul ederiz. Fakat bu, ihtiyadı elden bırakmaya da mani değildir.

İstanbul’a geldiğinde görüştüğümüz Beyzadelerden yaşı doksanın üzerinde olan Fethi Sami Baltalimanı amca var. Bir konuşmamızda şunu söylemişti: “Evladım, ben altmış yıldır İngiltere’deyim. Siz benim kadar İngilizleri tanımazsınız. Bir İngiliz, ‘ben Müslüman oldum’ dese, dinimiz zahire göre hareket etmemizi emrettiği için onu Müslüman kabul ederim. Fakat onun samimiyetinden şüphe duyarım!..”

İngiliz Cat Stevens(Yusuf İslam), İngiltere’de müzik eğitimini tamamlayan Yusuf İslam’ın yetiştirmesi Azeri Sami Yusuf ve Amerikalı Native Deen gibi şarkıcılardan sonra şimdi de İngiliz kültürünün hakim olduğu Malezya’da ortaya çıkan şarkıcı İmad üzerinden, “İslami Müzik” adı altında İslam âlemine dolayısıyla İslamiyete müzik sokulmaya çalışılıyor.

Son çalışmasının tanıtımı için İstanbul’a gelen ve basında geniş yer verilen İmad’ın ramazan ayında İngilizce, Arapça, Fransızca ve Türkçe “müzikli ilahi” albümleri çıkmış. Sanatçı bir aileden geldiğini söyleyen İmad, 14 yaşında medrese eğitimi aldığını, okulda hocalarının sesinin güzel olduğunu fark ederek kendini müziğe yönlendirdiklerini ifade ediyor. Burada çaktırmadan ince bir mesaj veriliyor. Nedir bu? Medrese, dini eğitim verilen bir yer. Dolayısıyla müziğin dini açıdan bir sakıncası olmadığını, hatta medrese tarafından yönlendirildiğini vurgulamış oluyor.

“İslami Müzik” dedikleri nedir, diğer müziklerden farkı nedir? Aslında fark yok aralarında. Fark denebilecek tek şey bestelerde, “Allah” “Peygamber” gibi kelimelerin ve isimlerin geçmesi.

Bir şeyin “İslami” olabilmesi için, dinî kaynaklarda geçmesi, emredilmesi gerekir. Dinimizin asli kaynakları olan Kur’an-ı kerimde ve Hadis-i şeriflerde müziğin yeri yoktur. Aksine İslam âlimleri, Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayalı olarak söz birliği ile müziğin İslamda yeri olmadığını, haram olduğunu bildirmişlerdir.

Bunun için müzik kelimesinin “Tasavvuf” veya “İslam” kelimesi ile yan yana gelmesi mümkün değildir. “İslami Müzik” saçmalığını savunmak, zemzemin içine şarap katmak gibi çirkindir. Bu, zemzeme yapılacak en büyük hakarettir. Birileri, vazifeleri gereği kasıtlı olarak bunu yapabilir fakat Müslümanların buna alet olması affedilebilir hata değildir.

Bazıları, Peygamber Efendimizin Medine’ye teşriflerinde, kadınların tef eşliğinde karşılamalarını, “Talea’l-Bedru”yu söylemelerini ve Hz. Aişe’ye kadınların tef çalıp oynamalarını dinletmesini delil göstermeye çalışıyorlar. Büyük İslam alimi İbn-i Hacer hazretleri bunların Benî Neccâr cariyeleri, köleleri olduğunu zaten kendilerinin”Bizler Benî Neccar’ın cariyeleriyiz, Muhammed ne güzel komşudur!” dediklerini bildirmiştir. Hz. Aişe’nin, Peygamberimizin yanında kasidelerini dinlediği kadınlar da birer cariyedir, hür kadın değildir. Görüldüğü gibi tef çalıp kaside okuyan kimseler küçük çocuklarla cariyelerdir. Bunun böyle olduğunu İmam-ı Buharî de bildirmiştir.
Çalgı aleti eşliğinde söylenen, ilahinin, şarkının, kasidenin dinimizde haram olduğunda söz birliği vardır. Hatta ilahinin müzik aleti ile söylenmesi ile ibadete müzik sokulduğu için haramdan öte küfür olduğu bildirilmiştir. Hadis-i şeriflerde, “İlk tegannî eden şeytândır” “Müzik, kalbde nifâk hâsıl eder”, “Allahü teâlâ, beni âlemlere rahmet olarak ve çalgıları, cahiliye âdetleri ve putları yok etmek için gönderdi” buyurulmuştur.

Harama helal diyen ve haramı ibâdete karıştıran kâfir olur. Resulullah efendimizin geldiği bir evde, küçük kızlar tef çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. “Benden bahsetmeyin! Beni övmek (mevlid, ilahi) ibâdettir. Eğlence, oyun arasında ibâdet caiz değildir” buyurdu (Kimya-i saadet). Tef, çalgı çalarak veya oyun arasında Kur’an okuyan, ibadet eden kâfir olur, dinden çıkar. (Tergib-üs-salât)
« Son Düzenleme: 05 Nisan 2009, 22:10:01 Gönderen: enfa »
"Mezhepsizlik Dinsizliğe Köprüdür." [ Zahid-ül-kevseri ]

Çevrimdışı abdülhamid

  • okur
  • *
  • İleti: 97
çok önemli konu: çalgılı ilahi
« Yanıtla #1 : 20 Kasım 2005, 23:26:34 »
Aslinda bu isin temelini yillar önce sevgili turgut özal atmisti.Öldügü tarihlerde Taha Akyol Milliyet"teki kösesinde (Tarih olarak tesbit edilip özal"in ölümünü müteakip günlerdeki köse yazilarina bakilabilir; veya Taha Akyol"un kendisine sorulabilir) bunu söyle ifade ediyordu ; "Özal;Kur"an-i kerim tefsirlerini okuyarak , sosyolojik tesirleri olacagini düsündügü dini mevvzuularda zaman zaman beni arayarak fikir teatisinde bulunur ve hatta söyle bir müslüman veya müslümalnlik tipi tasavvur ettgini söylerdi: camiide namaz kildiktan sonra cami müstemilatinda (en azindan avlusunda) müzik dinlenebilen bir Islam..."  Yani ritm ile camiii, müzikle namazi bagdastiran bir din anlayisi.
Buna benzer misallleri daha da uzun yillar önce Ord.Prof.Ali fuat basgil"in, Prof.Mehmet Kaplan"in ortaya koydugunu daha önceki yazilarimda (eger profilimde mevcutsa zannediyorum görülebilir; Necip Fazil"la ilgili kisa yazilarimda ) ifade etmeye calismis idim.
Kannatimce  ve anlasildigi kadari ile bu is, uzun yillarin neticesinde henüz ortaya konulabilen veya henüz kivamina getirlebilmis; olgunlastirilabilmis
bir ham meyvedir ve halkimiz de bunu kemal-i afiyetle yemektedir.
Imdi, bu tip ilahi(!) lerin sözlerini hic duymasaniz yani sadece enstrümantal olarak dinleseniz, bunun müzik diye ortaya konulan seylerden bir farki olmadigini görürsünüz.BUnun da bir yol oldugunu düsünenlere her zaman sunu söylerim; Kardesim müzik dinleyecekseniz, üretecekseniz adam gibi müzik dinleyin adam gibi müzik üretin.Bu ne müziktir; ne de ilahidir.Bunlar  müzigi islam formatiyla yumasattigini düsünenlerin ve bu sekilde hizmet kervanina katildigini zannedenlerin hamakatinden baska bir sey degildir.Daha önce bendeniz bir kitapci dükkani isletmis idim ve bu tip kasetleri mümkün mertebe satmamaya calistim ancak piyasa maalesef bunu istiyor. dedik ya halkimiz kemal-i afiyetle bunlari yemeye devam ettikce daha neler görecegitz neler.MEVLAM HAYREYLEYE...

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Re: çok önemli konu: çalgılı ilahi
« Yanıtla #2 : 24 Kasım 2005, 00:54:00 »
Alıntı yapılan: "fırka-i naciye"
Hemen Ehli Sünnet Kasidesi’ndeki şu dörtlük akla geliyor: “Bugünkü şaşkın halleri eylemişti, Resul beyan/ Demişti: Bir gün gelecek; garib olur bana uyan/ Her evde çalgı çalınır; işitilmez olur ezan/ Alim bulunmaz bir yerde cahillere kalır meydan...”


Bu isler gelisi güzel degil gayet güzel pilanlanmis batinin kilise de müzik calarak ibadet ettigi gibi lafizlari ilahi amma arasina sokulan calgi ve müzik aletleri ile nefsani haline gelen sözcükler.

Sahsen islami ölcülerle ölcüyorumda hic bir yere koyamiyorum.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı mars

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 256
çok önemli konu: çalgılı ilahi
« Yanıtla #3 : 24 Kasım 2005, 11:29:36 »
Ah kadesler ah. Aslında ehli insaf her müslümanın kabul ettiği bir gerçek bu. Çalgılar eşliğinde söylenilen sözde ilahlerin :!:  nefse en az hele bilmem kimin şarkıları kadar hoş geldiği. Maalesef bi kardeşlede ammada atışmıştık bu meseleden dolayı.
Ne diyelim Mevlam cümlemize akıl,fikir ve islam şuuru nasip eylesin....

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
çok önemli konu: çalgılı ilahi
« Yanıtla #4 : 27 Kasım 2005, 23:10:03 »
Istimaul-melahi ma´siyyetün vel-cülüsüfiha fiskun vettelezzüzü bihe küfrün) Hadisi serifi o calgilarin insana neler kaybettirdigini en güzel sekilde ifsde ediyor.

Manasi:Calgi aletlerini kullanmak seyyie yani günahtir.calgi aletlerinin calindigi yerde oturmak fasikliktir. Onlardan zevk almak ise küfürdür.
rabbim muhafaza eylesin.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı hulefai rasidin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 145
çok önemli konu: çalgılı ilahi
« Yanıtla #5 : 28 Kasım 2005, 08:03:55 »
gerçektende çok mühim husus helede caizdir diyerek yapılması yokmu :cry:  Allah muhafaza  :!: hz Allah uyanık müslümanlardan eylesin bizleri
dünyanın taşı yağsa başıma illa  dostun gülü öldürür  beni:(

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
çok önemli konu: çalgılı ilahi
« Yanıtla #6 : 05 Aralık 2005, 17:58:09 »
Müzik......

ister ilahide olsun ister sarkıda....

Allah seytanın elindeki bu en buyuk kozdan bizi muhafaza etsin...
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
çok önemli konu: çalgılı ilahi
« Yanıtla #7 : 05 Aralık 2005, 22:17:57 »
Alıntı yapılan: "ÖZ-67"
Istimaul-melahi ma´siyyetün vel-cülüsüfiha fiskun vettelezzüzü bihe küfrün) Hadisi serifi o calgilarin insana neler kaybettirdigini en güzel sekilde ifsde ediyor.

Manasi:Calgi aletlerini kullanmak seyyie yani günahtir.calgi aletlerinin calindigi yerde oturmak fasikliktir. Onlardan zevk almak ise küfürdür.
rabbim muhafaza eylesin.


Kaynağını sorarlarsa hadisi şerifin.Tecridi Sarih tercemesi cilt 11
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimdışı antepli

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 496
çok önemli konu: çalgılı ilahi
« Yanıtla #8 : 06 Aralık 2005, 09:10:22 »
Verdiğiniz,paylaştığınız bu değerli ve gayet önemli bilgilerden ötürü Rabbım razı olsun.Rabbım,muhafaza eylesin
Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez.gafil olmayın ilme çalışın geçen günler geri gelmez...

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: çok önemli konu: çalgılı ilahi *
« Yanıtla #9 : 12 Ekim 2009, 12:34:55 »
Teşekkür ederiz.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: çok önemli konu: çalgılı ilahi *
« Yanıtla #10 : 06 Kasım 2009, 14:39:30 »
Resulullah efendimizin geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [ilahi söylemek] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (Kimyayı Saadet-İmamı Gazali)
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
İbadete müzik karıştırmak
« Yanıtla #11 : 06 Kasım 2009, 14:43:35 »
İbadete müzik karıştırmak

Sual:

İbni Mace’nin bildirdiğine göre, Resulullah, Rübeyyi binti Muavviz’in düğününde, def çalarak Bedir savaşıyla ilgili kahramanlık türküleri söyleyen iki küçük kızı dinlemiştir. Bu esnada şarkı söyleyenlerden birisi; “Aranızda, yarın ne olacağını bilen bir Peygamber var” demesi üzerine, Resulullah Efendimiz, (Bırak o sözü, önceki söylediklerine devam et, gaybı ancak Allah bilir) buyurmuştur. Bu da her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?

CEVAP
Asla göstermez. Kahramanlık türkülerini söyleyenler cariyelerdir. Cariyelerin hükmü ise yukarıda bildirildi. İslam âlimleri buradan iki hüküm çıkarmışlardır:

1- Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)

2- Beni övmeyi bırak, önceki sözlerine devam et buyurması haram işleyerek ibadet yapılamayacağını göstermektedir. İslam âlimleri İlahileri çalgı aletleriyle söylemenin küfür olduğunu bu hadis-i şeriften çıkarmışlardır.
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: çok önemli konu: çalgılı ilahi *
« Yanıtla #12 : 06 Kasım 2009, 14:44:41 »
Sevinç türküleri

Sual: Habeşliler, harbeleriyle, [küçük mızraklarıyla] oynarken Hazret-i Ömer, yerden aldığı çakıl taşlarını onlara fırlattı. Resulullah (Ya Ömer, bırak onları oynasınlar. Zira onlar Beni Erfidedirler) buyurdu. (Buhari, Müslim) [Dikkat edilirse burada çalgı çalınmıyor, bir nevi kılıç oyunu oynanıyor.]

Resulullah Medine'ye hicret edince, onun gelişinden sevinen Habeşliler harbeleriyle oynadılar (Ebu Davud) [Dikkat edilirse burada da, çalgı çalınmıyor, bir nevi kılıç oyunu oynanıyor.]

İbni Mace bildiriyor ki: Hazret-i Peygamber bir kere Medine’de bir yerden geçerken def çalıp türkü söyleyen kızların, (Nahnu cevarin min beni’n-neccar /Ya habbeza Muhammedün min car) = (Biz Neccaroğuları kabilesine mensup kızlarız. Hazret-i Muhammed ne iyi ve ne hoş bir komşudur) beyitlerini söyleyen kızlara, “Allahu ya’lemu inni uhibbukünne” (Allah bilir ki ben de sizi seviyorum) diyerek iltifatta bulundu. [Resulullah efendimizin Müslümanlara sizleri seviyorum demesi gayet normaldir. Buradaki kızlar da cariyedir, hür kadın değildir.]

Hazret-i Enes bildiriyor ki: Veda Haccında Resûlullahın kâfilenin yürüyüş temposunu ezgileriyle canlı tutan bir kölesi vardı ve adı Enceşe idi. Bu zat güzel sesli birisiydi ve Resûlullahın zevceleri ile bir kısım Müslüman kadınların develerini sevk ediyordu.

Enceşe bazı ezgiler okumuş, okuduğu ezgilerle develeri hızlandırmıştı. Resûlullah, Enceşe’den okuduğu ezgilerin ritmini değiştirmesini ve develerin yürüyüş temposunu ağırlaştırmasını emrederek

“Ey Enceşe ağır ol! Şişeleri kırma) buyurmuştu. (Buhari Müslim) [Dikkat edilirse burada da nağme söyleyen hür insan değil köledir. Kadın köleye cariye denir. Kölelerin statüsü farklıdır. Kadın kölelerin saçlarını kollarını açmaları günah değildir. Şarkı söylemeleri, şarkılarını başkalarına duyurmaları da günah değil. Bunlar örnek verilerek, sinsi bir şekilde Müslüman kadınların şarkı söylediğini bildirmek ne kadar çirkin bir oyundur.]

Resulullah, oynayan bir grup Habeşliyi görünce, takdir ederek (Yahudiler ve Hıristiyanlar bilsinler ki, bizim dinimizde genişlik vardır) buyuruyor. [Dikkat edilirse burada oynayanlar da Habeşli kölelerdir. Hür insanın bile mubah oyunlar oynaması haram değildir. Buradan haram olan çalgıların mubahlığına cevaz çıkarmak art niyetli olmayı gösterir.]

Bu olaylar, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?

CEVAP

Asla göstermez. İslam âlimleri bu ve benzeri hadis-i şeriflerden şu hükmü çıkarmışlardır:

Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)
« Son Düzenleme: 22 Ocak 2011, 16:13:14 Gönderen: Tuğra »
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: çok önemli konu: çalgılı ilahi *
« Yanıtla #13 : 06 Kasım 2009, 14:45:40 »
Sevgi gösterisi

Sual: Beyheki bildiriyor ki: Resulullah, hicret esnasında Medîne’ye teşrif buyurduğu zaman, kadınlar dam başlarında defli ve sesli olarak, “Taleal-bedru aleynâ….” diyerek sevinçlerini göstermişlerdir. Bu da, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?

CEVAP
Kesinlikle göstermez. Bu olay, henüz İslamiyet’in başında olmuştur. O zaman henüz hicab âyet-i kerimesi inmemişti. Yani kadınların kapanmaları yasak edilmeden, kadın erkek beraber oturulması yasak edilmeden önce idi. Kadın sesinin haram edilmediği vakitte idi. Eshabı-ı kiram, içki yasak edilmeden önce içki içip namaz kılarlardı. Bunu örnek gösterip de içki içmenin caiz olduğunu söylemek nasıl yanlış ise, hicab âyetinden önceki olayları gösterip, kadınların şarkı söylemesine cevaz vermek de o kadar yanlış olur.
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: çok önemli konu: çalgılı ilahi *
« Yanıtla #14 : 06 Kasım 2009, 14:46:34 »
Düğünlerde def çalmak
Sual: Bir evden kulağına gelen def sesleri üzerine Resulullah, evde ne olduğunu sorar. Düğün cevabını alınca, (Bu nikâhtır, sifah [zina] değildir” der. İbni Mace bildiriyor ki: Hazret-i Âişe, Medineli bir yakınını evlendiriyor. Düğün yerine gelen Peygamber Efendimiz, (Kızı gelin ettiniz mi?) diye sorar. Evet derler. Peygamber Efendimiz, (Kızla birlikte türkü söyleyecek birini de gönderdiniz mi?) buyurur. Hazret-i Âişe, hayır deyince, Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
(Ensar arasında böyle günlerde eğlence geleneği vardır. Keşke kızla birlikte şarkı söyleyecek birisini gönderseydiniz de onlar şöyle söyleyiverseydi: “Size geldik, size geldik. Bize şenlik, size şenlik”)
Muâz İbni Cebel anlatır: Ensârdan birinin düğününde bulunuyorduk. Hazret-i Peygamber, nikâhı kıydıktan sonra, (Allah iyi geçim, hayırlar ve uğurlar nasip etsin, rızkınıza bolluk bereket versin, sizi mübarek kılsın) diye duâ eder. Âdet veçhile damadın başı üzerinde def çalınmasını söyler. Def çalınır.
Nesai bildiriyor ki: Amir b. Sa’d anlatıyor: “Bir düğünde, Bedir ashabından olan Kurayza b. Ka’b ve Ebûl-Mesûd-ül-Ensârî’nin yanına vardım. O esnada genç kızlar [cariyeler] türkü söylüyorlardı. Ben, Siz Resulullahın ashabından ve Bedir savaşına katılanlardansınız. Sizin yanınızda kızlar türkü söylüyorlar; siz ise ses çıkarmıyorsunuz” dedim. Onlardan biri dedi ki: “İstersen otur, bizimle beraber dinle; istersen git! Düğünde eğlenmemize izin verildi! [Dikkat edilirse burada çalgı çalınmıyor, ikincisi, düğün için sevinç gösterisinde bulunuluyor, üçüncüsü de bunları söyleyenler cariyelerdir, hür kızlar değildir. Buradan kızlara şarkı söyletmenin caiz olduğunu çıkarmak, Resulullahın arkadaşlarının karı kız oynattıklarını çıkarmak olur ki çok çirkin bir art niyettir.]
Nâfi anlatıyor: Abdullah ibni Ömer, bir çalgı sesi işitince kulaklarını parmaklarıyla tıkayarak yoldan uzaklaştı. Bana “Ey Nâfi, kulağına hâlâ ses geliyor mu?” diye sordu. “Hayır” dedim. Bunun üzerine parmaklarını kulaklarından çıkarıp,“Bir defasında Hazret-i Peygamber ile beraberdim. Böyle bir ses işitti ve aynen benim davrandığım şekilde davrandı.
Eğer çalgı haram olsa idi. Nafi’ye sen de kulağını kapa derdi. Bu olaylar, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Olay eksik anlatılmış. Doğrusu şöyledir:
Tabiinin büyüklerinden Nafi anlatır: Abdullah ibni Ömer ile beraber gidiyorduk. Ney sesi işittik. Abdullah, kulaklarını parmakları ile kapadı. Oradan hızla uzaklaştık. Ney sesi daha işitiliyor mu, dedi. Hayır işitilmiyor dedim. Parmaklarını kulaklarından ayırdı. Resulullah da böyle yapmıştı dedi. Nafi, sonra dedi ki, ben o zaman çocuk idim. Bundan anlaşılıyor ki, Nafi’ye kulaklarını kapamasını emretmemesi, çocuk olduğu için idi. Çünkü çocuk isteyerek dinlese de ona günah olmaz. Yoksa, Abdullah takvası sebebi ile kulaklarını kapattı demek doğru değildir. Nafi, böyle yanlış anlaşılmaması için, çocuk olduğunu bildirdi. (Eşiat-ül-lemeat)

Müziği helal göstermek için, hadis-i şerifleri ve olayları değiştirenler için, yukarıda delil gösterdikleri olayda Peygamber efendimizin mübarek kulaklarını kapatması kendi aleyhlerine delildir. Madem Peygamber efendimiz güya çalgıya müsaade ve teşvik etti, niye mübarek kulaklarını kapatıyor? Kapatmasına lüzum yoktu ki. Buradan İslam âlimlerinin çıkardığı hüküm, müziği istemeyerek duymanın haram olmadığıdır. Özel dinlemek ayrı, gayri ihtiyari duymak ayrı. Abdullah bin Ömer hazretlerinin de yaptığı gibi yapmak dinin emridir.
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...