Gönderen Konu: İnsan aczini bilirse...  (Okunma sayısı 2551 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
İnsan aczini bilirse...
« : 25 Ocak 2011, 19:41:47 »

Bugün insanoğlunun en büyük yanlışı; insan olduğunu, belli gaye ile belli bir süre için dünyaya gönderilmiş olduğunu unutması... Hatta daha da ileri gidip yaratılmayı kabullenmeyip, -hâşâ- yaratıcılığa kalkışması! İşte insanı perişan eden bu haddi aşma cür’eti... Haddi aşma, cahillikten kaynaklanmaktadır. Çünkü, gerçek ilim, insana aczini, eksikliğini ve Rabbinin büyüklüğünü, üstünlüğünü bildirir. Yaratanına karşı korkusunu ve mahluklara karşı iyiliğini artırır.

BİR GARİP YOLCU...

Eğer insan, acizliğini kabul edip Yaratanına sığınırsa, her sıkıntısında Allahü teâlâ imdadına yetişir. Yeter ki can-ı gönülden, kırık kalple sığınmasını bilsin. Bununla ilgili ibretli bir kıssa anlatayım sizlere sevgili okuyucularım:

Kibirli, gururlu bir zengin, atı ile yolculuğa çıkar. Yolda eski püskü elbiseli garip birini görür, haline acır: “Bu ormanlıkta yaya olarak yalnız başına nasıl gidiyorsun, kendine bir zarar gelmesinden korkmuyor musun?” diye sorar. O da, “Başka çarem yok, gitmem gerekiyor, Allah’a sığınıp gidiyorum” der. Atlı, merhamet edip bunu atının terkisine alır...

Bir müddet yolculuktan sonra ıssız bir yerde eşkıyalar bunları çevirir. Garip kimseye bakarlar üzerinde işe yarar bir şey yok. Bunun için zengin kimseye gözlerini dikerler. Bu arada garip kimse, beklenmedik bir yol tutarak, eşkıyaların yanında yer alır. “Bu zengin biridir, ceplerine bakın altın olabilir” der. Eşkıyalar ceplerindeki altınları alırlar. Sonra, “Kaftanı kıymetli kumaştandır. Bunu da alın” der. Onu da alırlar. Zengin kimse üzülür, adamın bu şekilde davranmasına bir mana veremez. Garip kimse, gömleğini, pantolonunu... derken, sıra iç çamaşırlarına gelir.

Aslında eşkıyalar onun iç çamaşırlarını almak niyetinde değillerdir. Fakat adam, ısrar eder “Onu da alın çünkü, çok kıymetli bir ipekten dokunmuştur!” der. Eşkıyalar bunu da almak için yönelince zengin kimse gerçek manada çaresizliğini, aczini o zaman anlar. Artık, ne memleketindeki varlığının, ne de yol arkadaşının faydası vardı. Allah’a sığınmaktan başka çaresi yoktu. Şimdi çırılçıplak kalacak, herkese rezil olacak, bu haliyle yola nasıl devam edecek, memleketine nasıl girecek... Bu haleti ruhiye içinde, zenginliğini, kibrini, gururunu bir tarafa bırakıp, kalbi kırık şekilde Allah’a sığınır; yardım ister...

Tam bu sırada nal ve silah sesleri duyulur. Başka bir eşkıya grubu aradıkları rakiplerini buldukları için saldırıya geçer. Neye uğradıklarını anlayamayan birinci eşkıya grubu aldıkları eşyaları bıraktıkları gibi, saldırıya cevap vermeye başlarlar. Ortalık karışır. İki eşkıya grubu arasında kıyasıya bir kavga başlar. Çoğu ölür kalanlar da canlarını zor kurtararak kaçıp giderler.

Zengin ile garip baş başa kalır. Zengin kimse eşyalarını toplar, elbiselerini giyer. Garibi bırakıp yola devam etmek üzere iken, merakını yenemeyip sorar: “Yaptığını beğendin mi? Sana iyilik yaptım, atımın terkisine aldım, seni sıkıntıdan kurtardım. Fakat, sen eşkıyalardan yana oldun. Beni soymalarına yardım ettin. Bu insanlığa sığar mı?”

Garip adam şöyle cevap verir: “Önce seni üzdüğüm için özür dilerim. Hakkını helal et! Şunu da unutma ki, çok defa sıkıntılar zirveye çıkmadıkça ve mazlum kimseler canı gönülden Allah’a sığınmadıkça, imdad-ı İlahi yetişmez. Bu eşkıyalar, eşyaları aldıktan sonra bizi de öldürüp gideceklerdi.

Bu hâlden ancak bizi imdad-ı İlahi kurtarabilirdi. Bunun için de samimi bir şekilde kırık kalple Allah’a sığınmamız gerekiyordu. Elbiselerini aldıkları zaman, nasıl olsa yenisini alırım, diye üzülmedin. Fakat iç çamaşırına sıra gelince durum değişecekti...

Çaresiz kalıp can-ı gönülden kırık kalple Allah’a sığınacağını biliyordum. Bunun için, ben ısrar edip işi bu noktaya getirmek istedim. Neticede istediğim oldu. Çaresizliğin zirveye çıkması ve kırık kalp ile Allah’a sığınma bir araya gelince, imdad-ı İlahi yetişti ve kurtulduk. Anladın mı şimdi?”
Adam, “anladım” der ve biraz önce kızdığı garip adama bu sefer teşekkür eder...

Mehmet Oruç

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Ynt: İnsan aczini bilirse...
« Yanıtla #1 : 26 Ocak 2011, 01:21:34 »
Tşk İsra Güzel bir Hikaye Nakletmişsin bizlere .Şahsında Mehmet Oruç Beyede Tşk ler .
bazan insan yakınlarına kızı yor , oysaki çoğu zaman  iyliğimiz isteniyor ,bu kıssada olduğu gibi .
Aynen Musa a.s ve Hızır a.s kısasında oldugu gibi ,
Biraz sabır ve Tefekür ne güzellıikler katar yaşantımıza , hemen olur olmaz zan lara kapılmadan sabrede bilsek  :)
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .