Gönderen Konu: Cübbeli Ahmet gözaltında  (Okunma sayısı 12349 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Cübbeli Ahmet gözaltında
« : 09 Aralık 2011, 19:07:57 »

Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü Karagümrük çetesine düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alındı. Sağlık kontrolünden geçirilen Ünlü adliyeye sevk edildi."Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki sağlık kontrolünün ardından Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Ünlü'nün Karagümrük çetesine yönelik operasyonda bu sabah gözaltına alındığı öğrenildi. Öğle saatlerinde Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen Ünlü, hakim ve savcıların kullandığı protokol kapısından içeri sokuldu. Ünlü’nün görüntüsünün alınmaması için giriş kapısının önü çevik kuvvet polisi ile perdelendi

CÜBBE VE TAKKESİ İLE ADLİYEDE

Sivil polis aracı ile adliyeye getirilen Ünlü’nün üzerinde cübbe, kafasında yeşil takke ve elinde yeşil tesbih olduğu görüldü. Ünlü’nün koruması ve şoförü de geçtiğimiz gün aynı operasyon kapsamında gözaltına alınmıştı. Bu arada İstanbul Emniyeti’nin Karagümrük çetesine yönelik operasyonda gözaltına alınan şüpheliler Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi.



Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
İsmailağa'dan açıklama: Cemaatimizin hiçbir internet sitesi yoktur
« Yanıtla #1 : 14 Aralık 2011, 05:12:03 »
İsmailağa Camii emekli imamı Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi'nin oğlu Ahmet Ustaosmanoğlu, Ahmet Mahmut Ünlü'nün tutuklanması ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada İsmailağa Cemaati'nin hiçbir internet sitesi bulunmadığına dikkat çekildi. Bu nedenle çeşitli internet sitelerinde yer alan haber ve yazıların hiçbirinin İsmailağa Cemaati ile bir ilgisi olmadığı belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Ahmet Mahmut Ünlü ( Cübbeli Ahmet Hoca)'nın başına gelen olaylar bizi son derece üzmüştür. Ancak, bu zor ve üzüntü verici durumdan yararlanmak isteyen bazı kişiler, mihraklar, fitne ve fesat odakları bu durumu fırsat bilerek Cemaatimiz adına fikir beyan etmekte, diğer Cemaatleri ve idarecileri rencide edecek yanlış ve yalan beyanlarda bulunmaktadır.

Şu durum kesin olarak bilinmelidir ki Cemaatimize ait resmi bir internet sitesi mevcut değildir. Çeşitli İnternet sitelerinde bu konuda beyanat verenlerin hiçbirisinin İsmailağa Cemaati'ni temsil etmek gibi bir yetkisi yoktur."

zaman

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Derin şüphe
« Yanıtla #2 : 14 Aralık 2011, 05:40:56 »
Cübbeli Ahmet Hoca'nın tutuklanması ekseninde dönen tartışmalar, İsmailağa cemaati üzerindeki derin hesapları tekrar gündeme getirdi.

Cemaatin önde gelen isimleri Hızır Ali Muradoğlu ile Bayram Ali Öztürk Hoca cinayetlerinin perde arkası bir türlü aralanmazken, Fatih'in Çarşamba semtinde bulunan cemaatin

Kamuoyunda ‘Cübbeli Ahmet Hoca' olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü'nün, Karagümrük Çetesi'ne yönelik soruşturma kapsamında tutuklanmasına ilişkin tartışmalar, İsmailağa cemaati üzerinde oynanan oyunları tekrar gündeme getirdi. Cemaatin önde gelen isimleri Hızır Ali Muradoğlu ile Bayram Ali Öztürk Hoca'nın cinayetlerinin perde arkası bir türlü aralanmazken, Fatih'in Çarşamba semtinde bulunan cemaatin adı, sürekli provokatif eylemlere karıştırılmaya çalışılıyor.

PATRİKHANE ERGENEKON'A BAŞVURDU İDDİASI

Hükümeti yıkmaya çalışan Ergenekon terör örgütünün de, irtica kılıfıyla darbeye zemin hazırlamak amacıyla yakın takibe aldığı İsmailağa cemaati üzerinde çok ciddi planlar yaptığı açığa çıkmıştı. Cemaatin merkezi Çarşamba semti, jeopolitik konumuyla dikkat çekiyor. Fener Rum Patrikhanesi ile cemaat komşu konumunda.

Ekümenlik almaya çalışan Patrikhane'nin, cemaat mensuplarının Çarşamba'da bulunmasından rahatsız olduğu ve bazı girişimlerde bulunduğu iddiaları zaman zaman gündeme geliyor. Ergenekon sanığı Erol Ölmez, Akit'e yaptığı açıklamalarda, Patrikhane'nin İsmailağa cemaatinin yok edilmesi için Ergenekon'a müracaat ettiğini ve Bayram Ali Öztürk ile Hızır Ali Muradoğlu'nun bu talep doğrultusunda katledildiğini söylemişti.

SAADET'TEN DİKKAT ÇEKİCİ AÇIKLAMA

Ünlü'nün tutuklanmasıyla ilgili bir açıklama yapan Saadet Partisi İl Başkanlığı da Patrikhane'nin faaliyetlerine dikkat çekti. “Masumiyet karinesi, suçsuzluk ilkesi suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eder” denilen açıklamada, cemaatin bir araya geldiği bölgenin jeopolitik konumuna işaret edildi.

Muradoğlu ile Öztürk Hoca'nın şehit edilmesine ilişkin kafalardaki soru işaretlerinin henüz netleşmediğinin hatırlatıldığı açıklamada, “Kamuoyu bu gelişmeleri aynı bölgede bulunan Patrikhane'nin etki alanını genişletmek için dış istihbarat birimleri tarafından yapıldığı yönünde bir kanaate sahiptir” ifadeleri kullanıldı.

“İKİNCİ ADRESLERİ FENER RUM PATRİKHANESİ OLUYOR”

Batılı ülkelerin Patrikhane'ye özel önem atfettiğine dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “AB'nin azınlıklarla ilgili dayatmaları, Ekümeniklik tartışmaları, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılma görüşmeleri, Batılı ülkelerden ülkemize gelen her üst düzey yöneticinin ikinci ziyaret adresinin Fener Rum Patrikhanesi olması da, bu algının güçlenmesine neden olmuştur.

Ülkemiz kamuoyu, adli süreç sonucu, hangi karar çıkarsa çıksın bu bölgeye olan hassasiyetini korumalı ve sahip çıkmalıdır. Bu tarz korkutmaları kullanarak, devletiyle, milletiyle hiçbir problemi olmayan bu insanların, bölge ile oluşan bağı zayıflatılmak istenmektedir. Her bir yeni gelişme de bu hedefin hayat bulması için kullanılmaktadır.”

CEMAATE AJAN SOKMUŞLAR

Diğer taraftan Ergenekon'un ayrıca cemaate ajanlarını yerleştirdiği ortaya çıkmıştı. Erol Ölmez'in, Kuvvai Milliye Derneği Genel Sekreteri ‘İmam Hüseyin' lakaplı Hüseyin Görüm'ün yardımcısı Kahraman Şahin'le yaptığı telefon görüşmesi, ilginç bir sızma girişimini ortaya çıkarmıştı. Ölmez, Görüm'ün yardımcısı Şahin'e İsmailağa cemaatine sızma girişimini anlatıyordu.

“MOLLA OLDUM BEN DE!”

İşte teknik takibe takılan ETÖ sanıkları arasındaki o konuşma:

- Kahraman Şahin: Neredesin?
- Erol Ölmez: Taksim'e geçiyorum. Ordan da Çarşamba'ya geççem. İftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani. Sen ne yapıyorsun ne var, ne yok?
- Erol Ölmez: Biz de molların arasına takıldık. Girdik işte ne yapalım. Soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya.
- Kahraman Şahin: Hayırlısı olsun kardeşim , görevini tam yerine getir.
- Erol Ölmez: Görevi getiriyoruz, ne var ne yok? Ne yapıyorsun?
- Kahraman Şahin: Kartal'dayım. İşim var öyle. Görülmüyorsun hiç?
- Erol Ölmez: Yarın karargaha geliyorum. Ne yapıyon? Oruçlu musun?
- Kahraman Şahin: Yok değilim.
- Erol Ölmez: Yok ben tutarım. Ben hoca adamım biliyorsun. Sakal bıraktım. Molla oldum ben de.
- Kahraman Şahin: İmam Hüseyin de bıraktı. Yarın geldiğinde görüşürüz.

habervaktim

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #3 : 14 Aralık 2011, 09:35:21 »


Hepiniz cübbelisiniz
 

Sizin için “reyting malzemesi”ydi, ekrana çıkarıp hoşça vakit geçiriyordunuz, gülüyordunuz, yaptığı benzetmelerde “espri” vehmedip bilmiş bilmiş kafa sallıyordunuz...

Cübbesi üzerinde ilk tepinen siz oldunuz.

Oturduğu saray yavrusu villayı “müşterinin” gözüne sokarak esasında ne anlatmaya çalışıyorsunuz? “Bu dinciler işte böyle ahlaksız adamlar” mı?

Stüdyoda ağırladığınız günlerde de biliyordunuz hal-i pür melalini ve o saray yavrusu villada oturduğunu... “Ben artık Cem Yılmaz’a değil, cübbeli hocaya gülüyorum” dediğiniz zamanlarda da biliyordunuz eğilimlerini, zaaflarını, müktesebatını, dindar çoğunluk nezdinde ifade ettiği değeri...

Her bir şeyini farkındaydınız...

Üstelik, kaset ilk size gelmiş de, yayınlamamışsınız...

Bununla övünüyordunuz...

Utanmadan da, “etik, ilke, özel hayatın dokunulmazlığı, pornografik merakın insanı düşürdüğü çirkin tecessüs hali” filan gibi laflar ediyordunuz.

Nasıl da şahane, nasıl da her derde deva, nasıl da ergonomik laflar ediyordu oysa, değil mi?

Hoca konuştukça kendinizden geçiyordunuz...

Mesela, “cemaat” diyordu; cemaatin güya sapkın hallerinden söz ediyordu; ağzınız kulaklarınızda sırıtarak, ne sırıtması, “böğürerek” gülüyordunuz...

Mesela, “dinler arası diyalog” diyordu; dinler arası diyalogdan yana olanların cebinde gizlice haç taşıdığını söylüyordu... Gülmekten gözlerinizden yaşlar geliyordu.

Mesela “İran Müslümanlığı” diyordu... İran Müslümanlığının küfürle eş değer olduğunu söylüyordu... Yerlerde tepiniyordunuz.

Dönüp, bir Yaşar Nuri Öztürk’e vuruyordu.

Bir Hayrettin Karaman’a...

Bir Cumhurbaşkanı’na vuruyordu...

Bir Başbakan’a...

Bir AK Parti’ye vuruyordu...

Bir parlamentoya.

Memnundunuz...

Karalamadık cemaat, grup, oluşum, siyaset, dernek, ocak, parti, mezhep, meşrep, farklı din anlayışı bırakmıyordu...

Dudağınızı kemire kemire, göbeğinizi
hoplata hoplata gülüyordunuz.
Hem para getiriyordu ve reytinglerinize tavan yaptırıyordu; hem de siyasi getirisi olan konularda “nokta atışlar” yapıyordu...

Dolayısıyla, biricik din bilirkişisi, biricik cemaat önderi, biricik İslam âlimiydi...

Ne oldu?

Elinize gelen ama “yayınlamamakla” övündüğünüz kaset faş edildiği için mi “Uçkur düşkünü, ilkesiz, ahlaksız adam” oluverdi?

İşte efendim, oturduğu saray yavrusu villada her türlü konfor varmış ve her tarafta Osmanlı motifleri hâkimmiş... Yerden tavana kadar yaklaşan ahşap duvar saati, kristal avize, şamdan ve aynalar, porselen vazolar, duvarda büyük boy tablolar, kadife perdeler, vs... Çalışma odasında ise “ortopedik bir koltuk” tercih edilmiş...

Böyle de dünyevi zevklere düşkün bir adammış...

Ele verir talkını imiş...

Madem öyleydi, neden gecelerce stüdyoda ağırladınız?

Neden söylediği her sözde “keramet” ve “yüksek siyaset” vehmettiniz?

Başkalarının zaafları ve uçkur düşkünlüğü üzerinden kendinizi temize çekmeyi bırakın da, dönüp “kendi vaziyetinize” bakın...

Kendi oturduğunuz saray yavrusu villaya, kendi ilişkilerinize, kendi yatak odanıza, kendi ahlakınıza, kendi nezahetinize...

Hangi değeri, hangi ilkeyi temellük ettiğinize bakın...

Bakalım, kaç “cübbeli potansiyeli” taşıyorsunuz içinizde.
14 Aralık 2011 Çarşamba
Ahmet KEKEÇ-.akekec.@star.gazete.com

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #4 : 14 Aralık 2011, 13:00:53 »
vurdukları,kına yakıyordur......

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #5 : 14 Aralık 2011, 13:24:55 »
vurdukları,kına yakıyordur......

O kesin. Herkes karsilikli göbek atiyorlardir,
Dinler arasi diyalog´da engeller yavas yavas aciliyor diye.
Eeee ne yapacaksin. Dünya iste. üstü var, birde alti var.
Bakalim son gülen, kim olacak!
Yazacak cok sey var aslinda´da, bagzilari zarar görür diye Sabir ediyorum.
Ama bu hesap elbette kesilecek ve bizler´de kesildigi gün´de hep orada olacagiz!
« Son Düzenleme: 07 Nisan 2012, 06:12:44 Gönderen: tarihman »

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #6 : 14 Aralık 2011, 14:22:07 »
fitne zamanı susmak lazım.

 gf1))

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #7 : 14 Aralık 2011, 22:11:56 »
fitne zamanı susmak lazım.

 gf1))

Evet haklisin. Ama bagzen olmuyor iste.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #8 : 15 Aralık 2011, 02:32:21 »
Cübbeli Ahmet Hoca'dan ilk açıklama

Cübbeli Ahmet Hoca, bu zorlu günlerinde kendisini yalnız bırakmayan ve desteklerini esirgemeyen sevenlerine avukatları aracılığıyla öncelikle 'Selam' gönderdi. milligazete.com.tr, Cübbeli Hoca'nın açıklamasını aynen yayınlıyor.

 Büyük yeminler ederek tüm suçlamaları reddeden Cübbeli Ahmet Hoca; sizlerle paylaşılması için şunları dile getirdi:

"Evvelden beri size bildirdiğim üzere ilmî reddiyeler yaptığım çevrelerden bu tür komplolar beklemekteydim. Hakkı söylemeseydim bunlar başıma gelmeyebilirdi. Ama Efendi Hazretleri'nin emri ile acı da olsa hakkı söylemeye devam ettim. Ve bugün bu duruma düşürüldüysem de bundan dolayı hiçbir sıkıntı çekmiyorum. Allâh'ı, Rasûl'ünü ve Meleklerini şâhit tutarım ki; ben ne Kazakistan'dan ne de Fas'tan, ne fuhuş için ne de nikâh için hiçbir kadın getirtmedim. Eğer getirttiysem Allâh'ın, Meleklerin ve bütün insanların lâneti benim üzerime olsun. Ama eğer getirtmediysem Allâh'ın, Meleklerin ve bütün insanların lâneti bana bu iftirayı düzenleyen ve beni bu duruma sevk edenlerin üzerine olsun.

Şu da bilinsin ki; yanımdaki eski bâzı arkadaşların pervasızca işlemiş oldukları hataların asla benimle alâkası yoktur. Herkesin ameli kendini bağlar. Fakat burada kötü niyetli kişiler beni ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Ne İsmailağa Cemaati'nden, ne de dışarıdan hiçbir hoca veya hoca geçinen kimseleri ne tehdit ne de şantaj yoluyla mağdur etmemişimdir. Ama beni kıskanan bâzı çevreler bu hususta bana iftira ederek Emniyet'e şikâyet edecek kadar küçülmüşlerdir. Bunların cezasını Allâh'a havâle etmekteyim. Hiçbir çete mensubu ile gayr-i meşrû, gayr-i kanûnî bir talep nedeniyle asla hiçbir görüşmem ve konuşmam olmamıştır. Bu manada hiç kimseye mektup yazmam da vaki olmamıştır. Ama herkes tarafından ilgi ile izlenen biri olmam hasebiyle, her sınıf insanın beni dinleyip etkilenmesi ve bana selam vermesinden daha doğal bir şey olamaz.

Bütün bu sözlerimin doğruluğuna dair; Allâh'ı, Arş'ı taşıyan melekleri, tüm melekleri, tüm Nebî ve Rasülleri ve bu sözün ulaştığı tüm mahlûkatı şâhit tutar ve Cenâb-ı Mevlâ'dan bu şâhitliğimin âhirette bana sorulmasını niyâz ederim!"

Cübbeli Ahmet Hoca; sabır ile herkesin merakla beklediği bu önemli açıklamasından sonra sizlere bir an evvel kavuşması için, 41 Yâsîn-i Şerîf, 16641 defa 'Yâ Latîf' ism-i şerifi ve Salât-ı Tefrîciye gibi önemli duaların okunmasını siz sevenlerinden beklemektedir.

Kamuoyuna saygılarımızla  duyurulur...


14 Aralık 2011 Çarşamba

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #9 : 15 Aralık 2011, 08:58:06 »
Allah mutlaka mazluma yardimci olan´dir.
Oralar Yusuf a.s yeridir. Nice Evliya, Mürsidi Kamiller oralar´dan gecmisler´dir.
Kisi bir iftira sebebi oralara düsmüs ise, ne mutlu. Onlarin Sünnetini islemis olmak´da.
Ancak oralara Allah dostlari düsmüslerdir ve onlarin sevdikleri.
Kisi bu minval üzere degilse, bu bir musibettir. Musibetin nerden geldigi belli´de, ne icin geldigini arastirmak lazim!
Misal olarak:" Müslümanin agzina bagzi kelimeler yakismaz. Hele hele kürsiden hic yakismaz!
Müslüman Insanlarin maskarasi olmaz. Onlari cok güldürmez. Onlari fazlasi ile düsündürmesi lazim. Müslüman
bir baska Kardesi icin, illem Sakal birak, birakmadigi icin´de alayci konusmaz. Kimin ne oldugu hic belli olmaz!
Aklima gelenler bunlar. Varsa bu durum Cübbeli´de, bu Musibettir. Iyi derleyip toparlamak lazim durumu.
Allahüteala InsaAllah Tövbelerimizi kabul ederde, gelmis olan musibetler bizler´den tekrar ayrilir.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #10 : 15 Aralık 2011, 09:31:50 »

Akit'ten çarpıcı Cübbeli yazısı




Cübbeli'nin suçu evinin perdesinin kadife olması mı?
Soru şu: “Cübbeli Ahmet Hoca'ya ait olduğu ileri sürülen bir evde, polislerin çekmeceleri karıştırırken
göründüğü kamera kayıtları ile, ne denilmek isteniyor? Evdeki kadife perdeler uzun uzun gösterilerek, ne mesaj verilmek isteniyor?”

“Polisin dağıttığı kareler.. Mahkeme kararı ile gerçekleştirilen aramada polis kamerasına yansıyan görüntülere göre...” başlıkları ile yayınlanan haberlerle, ne yapılmak isteniyor?

Eli kanlı katillerin evlerine bile girildiğinde, suç delilleri aranırken çekilen kamera kayıtlarını, kimsenin görme imkanı yok iken..

Polisin, Cübbeli Ahmet Hoca'ya reva gördüğü muamelenin anlamı nedir?

“Ahşap duvar saati”nin.. “Porselen vazolar”ın... “İşlemeli çekmeceler”in döndüre döndüre gösterilmesinin anlamı nedir?..

Ne olmuştur da, cezaevine gönderilen bir hocanın evindeki perdelerin kadifeden olduğunun tesbiti, polis görüntüleri ile “medyaya servis” edilmiştir? Ne olmuştur da, Ergenekon sanıklarında bile saygı duyulan özel hayat, Hoca'da delik-deşik edilmiştir..

Kadifeden perdeler, suç delili mi oldu bu ülkede?

Hemen belirtmeliyim, “Biz isterdik ki, hocamız, Hz. Peygamber'in; kimi zaman aç kalıp, karnına taş bağladığı örnekliği yaşasın, bize de örneklik etsin” diyebilirsiniz. “Bir çarşafı penceresine assa, öyle korusaydı, mahremiyetini” diyebilirsiniz..

Sonsuz saygım var..
Ama, “kadife perde”den hareketle, polisin/savcının yaptığı o çirkin isnatların doğruluğunu da, tescilleyemezsiniz herhalde!

Onun için diyorum ki; Ergenekon sanıklarının hiçbirisinde görmediğimiz, evdeki suç konusu olmayan eşyaların görüntüsünü çekip, medyaya servis edilmesi işlemi, Cübbeli Hoca'ya reva görüldüyse..

Bu; kompleksli tavrın delilidir. “Ergenekon sanıklarına zulmediliyor” eleştirileri, “Cübbeli Hoca ateşe atılarak, dengelenmek isteniyor” demektir.

Ve bu sebeple, hocaya komplo kurulmak istendiği konusundaki savunma ciddileşmektedir.

O kadar ağır isnatlara rağmen, hoca ile ilgili gösterecekleri tek somut delil yok da, evinin perdelerinin kadife olmasından medet umuyorlarsa, polis de savcı da vahim bir hata içinde demektir.

Hocayı suçlamak için, bugün geldiğimiz son noktada “penceresinden bakıldığında denizin görüldüğü” bilgisinden medet umulması, önceki çirkin iddiaların da, bir kompleksten kaynaklanmış olabileceği şüphesini bende doğurdu.

Öyle ya.. “Polis, sürekli sol kesimden insanları gözaltına alıyor. Ergenekon sanıklarına zulmediyor” eleştirilerini dindirmek ve dengelemek için, hocanın evindeki suçla ilgisiz özel eşyaları TV'lere servis edildi ise..

Hocaya yönelik, o çok ağır; hoca ile yanyana getirmek bile istemediğim isnatlar da, sistemin kompleksinden kaynaklanıyor olamaz mı?

Nasıl yani?

Şöyle: Hoca sürekli eleştiriyor ya.. “Zina etmeyin, fuhuşa bulaşmayın” diye....
Bu sistem de, zinayı serbest bırakarak, büyük bir hataya imza attı ya.. Fuhuş; devlet eliyle resmen vesika verilerek, vergi levhası astırılarak yaptırılıyor ya..

“Sen bizim, çok vahim bu iki hatamızı sürekli dile getirirsen, biz de sana böyle bir çamur atarız” denilmiş olamaz mı?

Samimi olmak lazım..

O suçlamaları Hoca'ya yapan resmi makamlar, gerçekten o fiillerin suç olduğunu düşünüyorlarsa, malûm evlerin kapısına dayanıp, hemen mühürü niye vurmuyorlar?

Hayır; "Malûm evleri kapatmıyorsanız, dindar insanlar bu işlere bulaştığında da, onlara karışamazsınız” iddiasında değilim. Hepimiz, her halükarda, o haramın en uzağında duracağız.

Durulmuştur da, inşaAllah.

Ama sistemin egemenleri cevap versin: “Bu ülkede, zina serbest değil mi? Fuhuşun, Ceza Kanunu'nda tanımını bile yapmadığınız yalan mı?”

Şaka yapmıyorum.

Hocaya yapılan o yakışıksız isnatlara inanmasam da.. İddia edilen olayların, başkalarının her gün tekrarladığı olağan işler olduğunu ve kimsenin bu suçtan tutuklanmadığını bildiğimden, kanundaki düzenlemeyi, büyük bir dikkatle bir daha okudum.

Aaa! O ne? Fuhuşun tanımını bile yapmamışlar!

Direkt konuya girmişler, “Bir kimse, küçük çocuğu fuhuşa teşvik ederse!..”

Önce şu fuhuşu tanımlasana be arkadaş!

Tanımla ki; ikinci bir hanımla evlenmek isteyen bir Müslümanın fiiline, siz fuhuş mu diyorsunuz, bilelim.

Ahmet Hoca, kendisine bu yönde isnat edilenlerin de doğru olmadığını açıkladı ama..
İddia edildiği hali ile bakalım: “Kadına nikahlanmak istediğini söylediği ve kadının çalışmayıp, evde oturmasının istendiği..”

Eee?!
 

Bu teklif, fuhuşa mı girer size göre?
 “Nikahlanmak”.. Ve “evde oturmak”..

Bunlar fuhuşun delilleri midir beyler?

Bu; fuhuşa mı girer, yoksa aile kurmaya mı?

Tekrar hatırlatayım. Hoca bunu kabul etmiyor!

Yine hatırlatayım, bugünkü şartlarda, milyonda bir diyebileceğimiz çok istisnai durumlar haricinde,

Müslümanların ikinci hanım muhabbeti yapmasını bile doğru bulmam..

Ama; şu an, Ahmet Hoca'ya o ağır isnatları yapan, o isnatla tutuklandığını açıklayan savcılık, hakim açıklasa ya: “Nedir, Ahmet Hoca'ya isnat ettiğiniz somut eylem?”

“Ev perdelerinin kadifeden olması” mı?
Haber vaktim .com

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #11 : 15 Aralık 2011, 11:54:49 »
"""""Allâh'ı, Rasûl'ünü ve Meleklerini şâhit tutarım ki; ben ne Kazakistan'dan ne de Fas'tan, ne fuhuş için ne de nikâh için hiçbir kadın getirtmedim. Eğer getirttiysem Allâh'ın, Meleklerin ve bütün insanların lâneti benim üzerime olsun. Ama eğer getirtmediysem Allâh'ın, Meleklerin ve bütün insanların lâneti bana bu iftirayı düzenleyen ve beni bu duruma sevk edenlerin üzerine olsun."""""

.......""Polisin, Cübbeli Ahmet Hoca'ya reva gördüğü muamelenin anlamı nedir?

“Ahşap duvar saati”nin.. “Porselen vazolar”ın... “İşlemeli çekmeceler”in döndüre döndüre gösterilmesinin anlamı nedir.??????????...bir vatandaş olarak bizde bir soru soralım.polisimiz bir hocaefendinin evini ifşa etmekle KAHRAMAN mı olacak..?yada ona  o emri verenler akşam yatağında vicdanı sızlamadan nasıl uyuyacak..?
« Son Düzenleme: 15 Aralık 2011, 11:58:28 Gönderen: ihvan »

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #12 : 15 Aralık 2011, 22:26:54 »
İnşeAllah bunların hepsi iftiradır ve asılsızdır.



mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #13 : 16 Aralık 2011, 09:54:25 »
Cübbeli Ahmed Hoca


Hatırlayalım..

Daha önce 'kasetle' sıkıştırılıp, zor durumda bırakılmıştı Ahmet Ünlü Hoca.

O olayda 'kuru iftiraya' maruz kaldığı iş işten geçtikten, müstevliler emellerine ulaştıktan çok sonra anlaşılmıştı.

Hocaya en ağır yüklenmeyi de 'Muhafazakar' camianın 'anadan doğma müçtehitleri' yapmıştı.

İnancın kapısını çalmayı akıllarına getirmeden, güne ve zamana göre geviş getirmiş, ortama uymuşlardı.

Allah'ın verdiği, dört evlilik ruhsatını külliyen inkar edip, 'feminist ayetler' yumurtlayarak icabına bakmışlardı Hocanın.

Röntgenleyenleri değil, mahremi sonuna kadar ihlal edileni suçlu bulmuşlardı. Sağa sola yaranma içgüdüsüyle kaç ayetin, hadisi şerifin üstünden takla atarak geçmişlerdi.

Allah ıslah etsin, afetsin; hak ettiklerini versin.

***

Bu günkü durum.

Öncelikle;

- Suç/iddia ispatlanıncaya kadar herkes masumdur ilkesini unutmayalım. Şu an için çok şey yazılıp çiziliyor ama ispatlanmış, kesinleşmiş bir şey yok.

-Her halükarda 'insaf ehli' olmak lazım. En azından durum netleşene kadar.

Kafama takılanlar

-Bir yığın kişinin/grubun sizinle uğraşıp, faka bastırmaya çalıştığı bir ortamda, tek eşle, olmadı iki eşle idare etme imkanı yok muydu?

-Hadi üçüncüyü, dördüncüyü aldın (ruhsat var), bu işleri daha şeffaf yapamaz mıydın? Ne diye, bir sürü aracıyla iş çevirmeye kalkar, olmadık alengirli yollara girersin?

-Tamam, röntgenlendin, kasetini yayınladılar (Allah onları bildiği gibi yapsın). Haliyle bu alçak işi yapanlara kızdın. Yasal yollara başvursan ve 'komplocuları' Allah'a havale edip, inzivaya çekilip, üzüntünün ve sabrının karşılığını Rabbinden beklesen daha iyi olmaz mıydı?

Tespitler

- Cübbeliye ciddi anlamda 'hınç' duyan bir odak olduğu anlaşıldı.

- Cübbelinin artan tirajından (reyting) rahatsızlık duyulduğu anlaşıldı.

- Anlattıklarıyla, seçtiği konularla çakma müçtehitlerin, reformcu, diyalogcu grupların gazabına uğramış olabileceği ihtimali yüksek.

Sonuç

-İlk kaset olayıyla (ki, anlaşılan, bir planın ilk adımıydı o hadise), itibarı gölgelenerek, vaaz ve sohbetlerine olan ilgi azaltılmaya çalışıldı.

-Beklenen olmadı. Hocaya olan ilgi azalmadı, arttı.

-Bunun üzerine, öldürücü darbe vurularak (İkinci ve son adım), 'itibarsızlaştırılıp' öyle ya da böyle, halkın hafızasından, gündeminden çıkarılmak istendi.

-Sağ, sol, muhafazakar, laik, ulusalcı, cemaatçi herkes Cübbeliye vuruyor. Hem de hiç kollamadan, gözünün üstünde kaşın var demeden.

-Tam bir linç kampanyası yürütülüyor.

***

Arkadaş ricası

Arkadaşım, bir soru sormamı istedikten sonra 'İlgilenenlere yardımcı olmak için, şu üç ipucunu yazar mısın?' diye de ekledi.

Soru: Cübbeli Ahmed Hocanın vaazlarından, varlığından kim/kimler rahatsız olmuş olabilir?

İpuçları.

1- En son vaazlarında ısrarla, 'imanın şartlarını üçe indirmek' için tezgah kurup, mücadele edenlere dikkat çekiyordu.

3-'Allah indinde tek din İslam'dır' ayetini üstüne basa basa ve tafsilatlı bir şekilde anlatıyordu.

2- 'Hıristiyanlar ve Yahudiler ebedi cehennemliktir' konusunu sıklıkla işliyordu. Bir çok dersinde bu konuda ki ayet ve hadisleri okuyordu.

Bana bakmayın, cevabı bana da söylemedi.
Cübbeli,Ahmed Hoca
kasimtiryaki.@timeturk.,com
13.12.2011

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Cübbeli Ahmet gözaltında
« Yanıtla #14 : 07 Nisan 2012, 03:10:25 »
Cübbeli Ahmet Hoca'ya 45 yıl hapis istemi

Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü hakkındaki soruşturma tamamlandı. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede Cübbeli Ahmet Hoca’nın 45,5 yıla kadar hapsi istendi.
İddianamede Ünlü, “Haksız çıkar sağlamak için kurulan örgüte yardım etmek, 2 kez insan ticareti yapmak, cinsel saldırı ve hürriyetten yoksun bırakmak" la suçlanıyor.

Karagümrük çetesi olarak bilenen suç örgütüne yönelik operasyonda tutuklanan Ahmet Mahmut Ünlü ile ilgili soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Uysal tarafından hazırlanan 92 sayfalık iddianamede aralarında Ünlü’nün de bulunduğu 4’ü tutuklu 16 şüpheli yer alıyor.

BİR NUMARALI SANIK NEJAT ERGİN

İddianamenin bir numaralı şüpheli Karagümrük çetesi lideri Nuri Ergin’in ağabeyi Nejat Ergin.İddianamede şüpheliler “Haksız çıkar sağlamak için örgüt kurmak, yönetmek, örgüte üye olmak, tehdit, insan ticareti, cinsel saldırı, hürriyeti tahdit, fuhuşa aracılık ve resmi belgede sahtecilik" ile suçlanıyor.

CÜBBELİ’NİN 45 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR

İddianamede Ahmet Mahmut Ünlü’nün ise, “Haksız çıkar sağlamak için kurulan örgüte yardım etmek, 2 kez insan ticareti yapmak, cinsel saldırı ve hürriyetten yoksun bırakmak" suçlarından 25,5 yıldan 45,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Cübbeli Ahmet Hoca, soruşturma kapsamında 12 Aralık 2011 tarihinde tutuklanmıştı.