Gönderen Konu: D Vitamini  (Okunma sayısı 13903 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
D Vitamini
« : 15 Ekim 2009, 20:21:34 »


Kışın güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak için neler yapılabilir?Haberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit 

Yazın sağlıklı kalmanın nasıl daha kolay olduğunu merak ettiniz mi? Grip mikropları yaz boyunca tatile mi çıkıyor? Ya da soğuk algınlığı virüsü yazın nereye gidiyor? Kışa göre yazın daha az hastalanmamızın bir dizi nedeni var.



Bunlardan biri bağışıklık sisteminizin yazın daha güçlü olması. Peki kışın da güçlü bir bağışıklık sistemi için neler yapabiliriz?

Ehow isimli internet sitesinde yer alan haberde, sağlıklı bir bağışıklık sistemi kurmak için bazı öneriler bulunuyor:

1. D vitamini alın:

En büyük D vitamini sentezleme kaynağımız güneş. Ancak kış aylarında kendini bize göstermeyen güneşten yeterince yararlanamayız. Son yapılan çalışmalar, D vitaminin bağışıklık sistemini desteklediğini ve günde 1,000-2,000 IU D vitamini takviyesi almamız gerektiğini gösterdi.

2. Kaliteli takviye ilaçları:

Keşke tükettiğimiz gıdalardan tüm ihtiyacımızı karşılayabilsek, ancak bu basit bir durum değil. Özellikle de bayram ve okul tatillerinde daha çok hazır gıdalar ve atıştırmalıklar ile besleniyoruz. Bu nedenle, bir doktora ya da eczacıya danışarak vücudumuz için gerekli kaliteli vitamin takviyeleri almalıyız.

3. Sağlıklı düşün, pozitif kal:

Sürekli hasta olduğundan şikayet eden bir arkadaşınız mı var? Cevabınız evetse, bir an önce o arkadaşınızdan uzaklaşın. Çünkü, insanın kendisini özellikle de kış mevsimi boyunca mutlu, sağlıklı ve fiziksel olarak güçlü hissetmesi bağışıklık sistemi açısından çok önemlidir.

4. Sarımsak çiğneyin:

Sarımsağın nefesinizi kötü kokutacağını düşünebilirsiniz. Ancak, sarımsak bağışıklık sisteminizi desteklemenin en kolay ve ucuz yollarından biridir. Sarımsak doğal olarak anti-viral etkiye sahiptir ve bir diş sarımsak bile yeterli olacaktır. Nefesinizin kokmasından endişe ediyorsanız, yedikten sonra dişlerinizi fırçalayabilirsiniz ya da biraz maydonoz çiğneyebilirsiniz.

5. C vitamini alın:

Grip mevsiminde vücudunuzun güçlü kalması ve hastalanmamak için günde 1-2 gram C vitamini alın.

6. Şekeri azaltın:

Şekeri seviyorsanız, kış aylarında içtiğiniz çaya, ıhlamura ya da sahlebe fazla şeker atmamaya çalışın. Çünkü araştırmalar, şekerin bağışıklık sistemi yanıtını yüzde 50 oranında düşürdüğünü gösteriyor. Şeker, vücudunuzun grip ya da soğukalgınlığı ile savaşmada kullandığı doğal yeteneğini azaltıyor, bu nedenle çok fazla şeker yemeden önce iki kez düşünün. Böylece, vücudunuz ve bel çevreniz size minnettar kalacak.

Aktif Haber
〰〰〰〰🐠

fasulye

  • Ziyaretçi
Ynt: Bağışıklık Sistemini Güçlendirme Yolları
« Yanıtla #1 : 15 Ekim 2009, 20:27:48 »
Çok ihtiyacım var.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin 10 yolu
« Yanıtla #2 : 15 Şubat 2010, 02:02:21 »
1. Alkali olun

Bağışıklık sistemi alkali ve oksijenli bir ortamda güçlenir. Çünkü pek çok bakteri ve virüs asidik ortam sever ve sağlıklı alkali ortamda yaşayamaz. Egzersiz yapın, bol miktarda su ve limon suyu için ve vücudunuzda alkali ortamı sağlamaya yarayan yeşil sebzeler yiyin.

2. Pozitif olun

Mutlu, pozitif, gün boyunca kahkaha atan ve arkadaşlarına, ailesine, çocuklarına sarılan ve hayvan besleyip seven bir insanın bağışıklık sistemi bunları yapmayan bir insanınkinden çok daha kuvvetlidir. Hayata bakış açınız nasıl? Şanslı olduğunuzu hangi sıklıkta hatırlıyorsunuz?

3. Yeşil yiyin

Sebzeler vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olan vitaminler, mineraller ve bitkisel besinlerce zengindir. Lifli yeşillikler ve brokoli, karnabahar ve kabak gibi sebzeler ise besinler ve antioksidanlarca zengindir

4. Sarımsağın büyüsü

Organik sarımsak harika bir besindir. Vücudumuzu mikroplardan korur; aynı zamanda da bağışıklık sistemi güçlendiricisidir. Sarımsağın kendi savunma sistemini oluşturan elementler, bizim de bağışıklık sistemimizi güçlendirir.

5. Özel besinler

Pek çok vitamin ve mineral bağışıklık sisteminde başroldedirler, özelikle de gıdalardan alınan çinko ve C vitamini. Meyvelerin çoğu ve kırmızıbiber, C vitaminin en mükemmel kaynağıdır. Çinko ise zencefil, kuru yemişler ve tohumlarda bulunur. Özellikle Brezilya cevizi, kabak ve karpuz çekirdeklerinde zengin miktarda çinko vardır. Çekirdekleriyle birlikte sıkılmış karpuz suyunu karıştırıp için; yaz için mükemmel bir serinleticidir, aynı zamanda hem alkalize eder, hem protein hem de çinko sağlar. Hepsi bir arada!

6. Çok miktarda su için

Su bütün besinleri ve atıkları vücutta kan ve lenf sıvıları yoluyla taşıyan bir çözücüdür. Günde en az 2 litre su içmek besinlerin hücrelerimize nüfuz etmesine, atıkların boşaltılmasına, sümüksü maddelerin sulanmasına, bizi hasta eden bakterilerin ve virüslerin etkisiz hale gelmesine yardımcı olur.

7. Terleyin

Vücudunuzda enfeksiyon olan bir bölgede ısının yükseldiğini fark ettiniz mi? Vücut ısımızdaki artış bağışıklık sistemimizin enfeksiyona ve hastalıklara karşı aktif olarak savaşmasının bir yoludur. Terleme ise vücudumuzda birikmiş toksinlerin deri yoluyla atılmasını sağlar. Egzersiz yaparak veya sauna, buhar banyosu veya hamam gibi terapileri düzenli olarak uygulayarak, terleme yoluyla toksinlerinizden arınır ve kendinizi daha iyi hissedersiniz.

8. Kötü alışkanlıklarınızı terk edin

Paketlenmiş ve işlenmiş hazır gıdalar, kafein, alkol ve sigara bağışıklık sistemimizi tehlikeye sokan zararlı alışkanlıklardır. Bunları bırakarak yerlerine tam gıdalar, ekinezya ve ginseng gibi bitkisel çaylar, taze meyve ve sebze suları koyun. Bu şekilde bağışıklık sisteminize ve vücudunuzun işleyişine destek verin

9. Sık sık dinlenin ve gevşeyin

Stres ve yorgunluk bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve bu bitkinlik bizi daha kolay hasta eder. Dinlenme ve uyku zamanlarında vücudumuz kendini toparlar ve onarır. Stres seviyenizi azaltmaya çalışın ve gevşemek için kendinize zaman ayırın. Mutlaka her gece 7-9 saat arası uyuyarak vücudunuza kendisini toparlaması ve hastalıklarla savaşması için izin verin.

10. Soğuk duş zindeleştirir

Banyodan çıkmadan önce son duşunuzu soğuk alın. Soğuk su bağışıklık hücrelerine giden lenf dolaşımını hızlandırır. Temizlenmenin ve bağışıklık sistemini güçlendirmenin zindelik veren bir yoludur

ekolay
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
D Vitamini
« Yanıtla #3 : 21 Nisan 2010, 01:30:02 »
Günümüz insanının güneşle teması aşağıdaki nedenler yüzünden azalmıştır:

(1) Şehirleşme nedeniyle yüksek ve kapalı binalara hapsolmamız vücudumuzun yeteri kadar güneş görmesini engelliyor,
(2) Güneş yağı üreticisi firmaların pompaladığı cilt kanseri korkusu nedeniyle bilinçli olarak güneşten kaçıyoruz,

Sonuç olarak, milyonlarca yıl boyunca haşır neşir olduğumuz güneş ışığından eskisi kadar yararlanamıyoruz bu da vücudumuzun yeteri kadar D vitamini sentezlemesini engelliyor, başta kemik erimesi olmak üzere, kanserden tutun kalp hastalıklarına, basit bir gripten tutun bunamaya kadar pek çok rahatsızlığa yakalanma riskimizi artıyor.

D VİTAMİNİNİN FAYDALARI

1-D vitamini zihinsel faaliyetleri olumlu etkiler, felç geçirme riskini azaltır.

Yaşlandığınızda bunama sorunu ile karşılaşmak istemiyorsanız, Alzheimer olmak istemiyorsanız kandaki D vitamini seviyenizi artırın. 65 yaşın üzerinde, 1766 kişide yapılan bir çalışmada D vitamini seviyesi düşük olanlarda zihinsel fonksiyonlarının gerilediği bulunmuştur. Sydney Üniversitesi tarafından yapılan bir başka çalışmada D vitamini takviyesi alan huzurevi yaşlılarında düşme oranını azaldığı gösterilmiştir.

2-Grip başta olmak üzere enfeksiyonlara karşı koruyucu rolü vardır.

Vücudumuzun salgıladığı steroid hormonların mikroplarla mücadelede antibiyotik vazifesi gördüğünü biliyoruz. Vücudumuzdaki 200 e yakın steroid hormonu D vitamini olmazsa antibiyotik etkisini yapamaz. Mahkûmlara verilen günlük 2000 IUlik D vitamininin gripal enfeksiyonları önlediği gösterilmiştir. Huzurevinde kalanların, mahkûmların, hep evde oturup dışarı fazla çıkmayan yaşlı insanların, örtünme yüzünden güneş ışığı ile direk teması azalanların mutlaka ağız yoluyla D vitamini takviyesi alması gerekir.

3-D vitamini kemikleri güçlendirir, kırıkları önler.

The Archieves of İnternal Medicine dergisinin Mart 2009 sayında yayınlanan bir makalede bu konuda yapılmış 12 çalışmanın sonuçları gözden geçirildi. Ağız yoluyla yüksek doz D vitamini alanlarda kırık riski %18-23 oranında azalıyor. (D vitamini seviyenizin düşük olması halinde aldığınız kalsiyum hiçbir işe yaramaz.)

4-Kalp damar hastalığından korunmada etkilidir.

Arc İntern Med. Dergisinin 2008 Haziran sayısında yayınlanan bir araştırma, D vitamini seviyesi düşük olan insanların kalp krizi geçirme riskinin 2.4 misli daha yüksek olduğunu göstermiştir.

5-D Vitamini Hipertansiyonu önlüyor.

Michigan Bone Health and Metabolism Çalışmasında 559 kadın 15 yıl süreyle takibe alınıyor. Kadınların dörtte birinde zaman içinde hipertansiyon oluşuyor. Çalışmanın başında vitamin D eksikliği olan kadınlarda gelecekte hipertansiyon görülme riskinin daha yüksek olduğu anlaşıldı.

6-D Vitamini kanser riskini azaltıyor.

Vitamin Dnin kanser oluşumunu ve gelişmesini önleyen rolü hakkında yayınlanmış 3.000e yakın makale, 275 adet epidemiyolojik çalışma vardır. Bir çalışmada D vitamini seviyesi düşük olan hastalarda meme kanseri riskinin 5 misli daha fazla olduğu gösterilmiştir. Kandaki D vitamini seviyesinin 32 ng/ml üzerine çıkarılması kolon kanseri riskini dörtte bir azaltmaktadır.

7-Yukarıda saydığım faydaların dışında D vitamini, şeker hastalığı riskini azaltır, Parkinson hastalığının önlenmesine ve yavaşlatılmasına etkilidir, kronik ağrı çeken hastalarda ağrının kontrol altına alınmasını kolaylaştırır.

Dr.Murat Kınıkoğlu
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
D Vitaminini Nasıl Alacağız
« Yanıtla #4 : 21 Nisan 2010, 01:33:37 »
Güneş cilt kanserine neden olmuyor mu?

Güneşe maruz kalmanın cilt kanseri riskini artırdığı doğrudur ama güneşin dik geldiği öğlen saatleri dışındaki on onbeş dakikalık kısa süreli güneşlenmeler cilt kanseri yapmaz. Güneşin kanser yapıcı etkisi daha çok güneşin tepede olduğu saatlerde uzun saatler güneş altında kalanlarda görülür.

Özellikle çocukluk döneminde vücudunda büller şeklinde güneş yanıkları olanlarda, meslek icabı bütün günlerini güneşin altında geçiren denizci ve çiftçilerde risk yüksektir. (Ben ve çocuklarım, yaz tatilinde bile onbeş dakikadan fazla süre güneşin altında kalmamaya dikkat ediyoruz.)   
Yazın tatilde aldığımız D vitamini bütün yıl yeter mi?

Yetmez. Yazın aldığımız D vitamini depoları kısa sürede tükenir. Bu yüzden özellikle kış aylarında mümkün olan her fırsatta güneşlenmeye çalışmalıyız. Kuzey Avrupa ülkelerine gidenler, orada yaşayan insanların parklarda ve bahçelerde güneşi görür görmez soyunduklarını görmüşlerdir. 

D vitamini eksikliği açısından esmerlerle beyaz tenliler arasında fark var mı?

Esmer insanların D vitamini sentezi, cildimize renk veren pigmentin yaptığı engelleme yüzünden daha zor olur. Beyaz tenli bir İngilizin güneşte beş dakika yatmayla sentezlediği D vitamini için bizim 15 dakika, bir zencinin ise yarım saat güneşte kalması gerekir. Bu yüzden esmer insanlarda ve zencilerde D vitamini eksikliği daha çok görülmektedir.

Türkiyede D vitamini eksikliği görülüyor mu?

Kendi hastalarımda, erkeklerin yaklaşık % 60’ında kadınların % 80’inde D vitamini eksikliği görüyorum. Özellikle banka çalışanları gibi tüm günlerini kapalı binalarda geçirenlerde D vitamini eksikliği daha sık görülüyor.   
 
Kan D vitamini seviyesini kimler ölçtürmeli?

Güneydeki bol güneşli şehirlerimizden birinde yaşıyorsanız D vitamini seviyenizi ölçtürmenize gerek yoktur. Bundan böyle her gün on dakika (yanmadan) güneş almaya dikkat edin yeter. Türkiye’nin kuzey yarısında yaşıyorsanız, gün boyu kapalı bir mekânda çalışıyorsanız D vitamini seviyenizi ölçtürmenizde yarar var.

D vitamini seviyesini nasıl ölçtüreceğim?

Derimiz tarafından sentezlenen cholecalciferol karaciğerimizde 25 (OH)D adını verdiğimiz D3 vitaminine dönüşür. Bir laboratuvara gidip kanınızda 25(OH)D seviyesini ölçtürmek istediğinizi söyleyin. Sonuç 20 ng/ml altında çıkarsa D vitamini eksikliği var demektir.   

D vitami seviyem düşük çıktı, ne yapayım?

Yukarıda anlattığım gibi D vitamini seviyenizi yükseltmenin en ucuz ve en doğal yolu güneşlenmektir. Çeşitli nedenlerle güneşlenme imkânı bulamayanların ağız yolu ile D vitamini almasında fayda vardır. (Eczanelerde satılan D vitamini içeren damla ve ampulleri doktorunuzun önerdiği dozda suya veya süte katarak alabilirsiniz.) Dikkat! Aldığınız D vitamininin sadece D3 olduğundan emin olun, birlikte A vitamini de içeren kapsüllerden uzak durun. 

Yiyeceklerle D vitamini ihtiyacımı karşılayabilir miyim?

D vitamini, yiyecekler içinde en çok balıkta, sütte ve yumurtada bulunur. Balıklardan en çok somon balığında bulunur. Bizim Lüfer balığının 100 gramında 310 IU D vitamini vardır. Günde on Lüfer yeseniz bile günlük vitamin ihtiyacınızı karşılayamazsınız. Bir litre tam yağlı sütte yaklaşık 60 IU D vitamini vardır. Yağsız sütün D vitamini değeri ise sıfıra yakındır. D vitamini ihtiyacınızı karşılamak için her gün birkaç kova süt içmeniz gerekir. Özet olarak, yiyeceklerle D vitamini ihtiyacını karşılamak mümkün değildir. 

Kullandığım multivitamin içindeki D vitamini yeterli mi?

Multivitaminlerin içinde genelde 200-400 ünite D vitamini vardır. Bu miktar ihtiyacımızı karşılamaya yetmez.

Yaşlılar D vitamini almalı mı?

Yaşlılar, evden dışarı daha az çıktıkları için D vitamini seviyelerine özellikle dikkat etmeleri gerekir. D vitamini takviyesi ile kemik erimesini geciktirmek mümkündür.

Pencerenin arkasından güneşlenebilir miyiz?

Pencere camından 300 nm altındaki ultraviyole ışınlarının % 90’ı geçmez. Bu yüzden cam arkasından güneşlenmenin D vitamini sentezini katkısı sınırlıdır

Dr. Murat Kınıkoğlu
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Faydaları, Eksikliği, Hangi Besinlerde Bulunur?
« Yanıtla #5 : 14 Haziran 2010, 11:16:52 »

D Vitamini, Kalsiyum ve fosfor emilimini düzenleyerek kemiklerin ve dişlerin güçlenmesini sağlar.

Raşitizmi önler. Kemik ve diş gelişimi üzerindeki etkileri nedeniyle özellikle bebeklerde ve büyüme çağındaki çocuklarda D Vitamini ihtiyacını karşılamak önemlidir. Sindirim sistemine iyi gelir, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Kaslar, cilt ve pankreas için de yararı vardır. Tiroit fonksiyonları ve normal kan pıhtılaşması için gereklidir.

D Vitamini Hangi Besinlerde ve Nelerde Bulunur?

Normalde yeterli miktarda güneş ışığı alan yetişkinlerde ve çocuklarda D vitamini vücut tarafından yeterince üretilir. Bununla birlikte; yenidoğanlarda, büyüme çağındaki çocuklarda, gebelikte ve süt emzirme dönemlerindeki kadınlarda D Vitamini ihtiyacı arttığı için besinlerle dışardan daha fazla miktarda alınması gerekir. Güneş başlıca D Vitamini kaynağı olmakla bilikte, “D Vitamini Hangi Besinlerde bulunur?” dersek, balıketi, balıkyağı, süt ve yumurta sarısı D Vitamini içeren besinler olarak sayılabilir.

D Vitamini Eksikliği:

Yetersizliği, kemik ve diş yapısının bozulmasına, kemiklerin gücünü ve sertliğini kaybetmesine neden olur. Çocuklarda raşitizm denilen kemiklerde gelişim bozukluğu ve dişlerin geç çıkması gibi hastalık ve şikâyetlere neden olabilir. Yetişkinlerde ise kemik yumuşaması, diş çürümesi, huzursuzluk, uyku bozuklukları D vitamini eksikliği belirtileri arasındadır.
   
D Vitamini Fazlalığı:

Kişinin yaşına, yaşam tarzına, güneş ışınından yeterince yararlanıp yararlanamamasına bağlı olarak D vitaminine olan ihtiyacın miktarı değişir. Ancak vitaminden çok fazla alındığı takdirde, mide bulantısı, kusma, ishal, iştahsızlık, yüksek tansiyon ve kolesterol yüksekliği, baş ağrısı, kılcal damarlarda deformasyon hatta ölümler görülmektedir.
   
Özellikle Bebeklerde ve Çocuklarda D Vitamininin doğru miktarda alınması önemlidir.

D Vitamininin İhtiyaç kadarı gelişimi desteklerken gereğinden fazla alınması kemiklerde aşırı kalsiyum birikmesi sonucu bebeklerde fiziksel ve zihinsel geriliklere, çocuklarda ise kemik gelişimini zamanından önce durdurarak boyun kısa kalmasına neden olabilir.

Günlük D Vitamini İhtiyacı: 10 mg. (400 IU)

mydearbody.com
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bağışıklık sisteminin anahtarı
« Yanıtla #6 : 10 Temmuz 2010, 01:12:15 »

Kopenhag Üniversitesi'nden bilim adamları, D vitamininin, bağışıklık sistemini güçlendirmedeki önemini keşfetti.

Araştırmacılara göre, Güneş ışığı vitamini olarak adlandırılan D vitamini, bağışıklık sistemini desteklemede anahtar rol oynuyor. D vitamini, istilacı bakteri ve virüsleri arayıp yok eden vücut T hücrelerinin harekete geçmesine yardımcı oluyor ve onları destekliyor.

D vitamini yetersizliğinde, T hücrelerinin vücuttaki ciddi enfeksiyonlarla savaşamak için harekete geçemediği tespit edildi.

T hücrelerinin, bakteri ve virüs kümeleri gibi hastalık yapıcı etkenleri saptayıp öldürebilmeleri için, harekete geçmeleri ve öldürücü hücrelere dönüşmeleri şarttır. Araştırmacılar, T hücrelerinin harekete geçmeleri ve baskın konumda kalabilmeleri için D vitaminine ihtiyaç olduğunu tespit ettiler.

D vitaminin kanda az bulunması halinde ise T hücreleri olası bir tehdit karşısında harekete bile geçemiyor. Uluslararası Sağlık, İmmünoloji ve Mikrobiyoloji Departmanı'ndan Profesör Carsten Geisler, şunları söyledi:

"Bir T hücresi, hastalık yapıcı bir etkenle karşılaştığında, sinyal gönderen bir cihaz ya da anten olarak bilinen D vitamini reseptörünü uzatır ve onunla D vitamini arar. Bu, T hücresinin D vitamini alması gerektiğini gösterir, aksi halde hücrenin çalışması duracaktır. Hatta T hücreleri kanda yeterince D vitamini bulamazlarsa, seferber dahi olamayacaklardır."

Bilim adamlarına göre bu keşif, bağışıklık sistemi hakkında ihtiyaç duyduğumuz bilgileri sağlayacak. Bu bulgular sadece hastalıklarla savaşmada değil ayrıca vücuttaki anti –immun reaksiyonları için ve organ nakillerindeki organların reddedilmemesi açısından da önemli. Aktif T hücreleri, inanılmaz oranlarda çoğalabilir, vücut için çok ciddi sonuçları olabilecek iltihaplı bir ortam oluşturabilirler.

Organ nakillerinden sonra T hücreleri, donör organı yabancı bir işgalci olarak algılayıp saldırabilirler. Bazı oto immun hastalıklarda ise T hücreleri yanılarak vücudun bazı bölümlerini yabancı işgalci olarak algılayarak saldırıya başlarlar. Profesör Geisler, bulguların, bulaşıcı hastalıkları ve küresel salgınları kontrol altına almada yardımcı olabileceğini söyledi.

D vitamini en fazla derinin Güneş ışığına maruz kalması sonucu üretiliyor. Ayrıca balık ciğeri yağında ve yumurtasında, somon, ringa ve uskumru gibi yağlı balıklarda bulunuyor.

Araştırma ekibine göre; T hücrelerini aktive etmede D vitamininin oynadığı rolün tanımlanması, çığır açan bir buluş.

Kaynak: Richard Alleyne, "Vitamin D 'Triggers and Arms' the İmmune System", telegraph.co.uk

D Vitamini Eksikliği: Yağlanma ve Güç Kaybıdır

Klinik Endokrinoloji ve Metabolizma Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmaya göre; deneklerin %59'unun kanında D vitamininin şaşırtıcı şekilde az miktarda bulunduğu saptandı. Grubun neredeyse dörtte birinde, bu önemli vitaminin olması gereken miktardan ciddi anlamda eksik (20ng/ml'den az) olduğu görüldü.

D vitamini yetersizliği, vücuttaki yağ artışıyla, kas gücünde azalma ve bir dizi bozuklukla bağlantılıdır, bu nedenle ciddi bir sağlık sorunudur. MUHC Araştırma Enstitüsü Kas-İskelet Ekseni Yardımcı Yöneticisi, baş araştırmacı Dr. Richard Kremer:

"D vitamini eksikliği diğer hastalıklar içinde risk faktörü oluşturuyor. Çünkü bu eksiklik vücut yağında artışla bağlantılı ve bu vücudun birçok farklı bölgesini etkileyebilir. Anormal D vitamini değerleri kanser, osteoporoz, diyabet, kardiyo vasküler ve oto –immün bozuklukları gibi hastalıklar dizisi ile ilişkilidir." dedi.

Dr. Kremer ve Southern Üniversitesi'nin L.A. Çocuk Hastanesi'ndeki kas-iskelet görüntülemenin başı, araştırmacı Dr. Vincente Gilsanz'ın araştırması, kas dokularında yağ toplanması-ki kasın gücünde ve genel sağlıkta etkili bir faktördür- ve D vitamini seviyeleri arasındaki açık bağlantıyı gösteren ilk çalışmadır.

Bilim adamları D vitaminin kas gücü için gerekliliğini yıllardır biliyordu. Önceki çalışmalarda, yatalak hastalara D vitamini verildiğinde, hastaların çabucak güç kazandıkları görülmüştü. Bu son çalışmanın sonuçları oldukça şaşırtıcı oldu. Çünkü iyi beslenen, hareketli bir yaşam süren, çok güneş alan genç insanlarda neden D vitamini eksikliği olduğu kesin bir şekilde anlaşılamadı. Mc Gill Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde profesör olan Dr. Kremer şunları söylüyor:

"Yüksek oranlardaki D vitamini, vücut yağını azaltıyor olabilir. Veya yağ dokuları D vitaminini emiyor ya da tutuyor olabilir. Böylece daha şişman insanlarda, D vitamini eksikliği görülebilir. Biz bu çalışmada D vitamini ve kas yağları arasında ters bir bağlantı olduğunu bulduk. Yani daha düşük seviyede D vitamini, daha fazla yağ anlamına geliyor."

Kaynak: "Low Levels of Vitamin D Linked to Muscle Fat, Decreased Strength in Young People", sciencedaily

Çeviri: Ayşe Güldoğan/ yaklasansaat.com
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirin!
« Yanıtla #7 : 16 Kasım 2010, 22:34:01 »
Bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirin!
 
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmede kullanılan destekleyici ürünler

Bağışıklık sisteminin tıbbi ismi İmmun Sistem olup, temel işlevi vücudun enfeksiyonlardan ve vücuda zarar verebilecek hücresel değişikliklerden korumaktır. Bağışıklık sistemini oluşturan organ ve yapılar; dalak, kemik iliği, lenf bezleri, timus bezi ve bademciklerdir.

Bağışıklık sistemi, mikrobik canlılara karşı antikor ismi verilen ve bu canlıların ortadan kaldırılmasını, vücuda zarar vermesini engelleyen maddeler salgılar. Bu antikorlar, genellikle mikrop vücuda ilk girdiğinde üretilmekte ve ikinci girişinde enfeksiyon gelişimini engellemektedirler.

AİDS ve lupus gibi bazı hastalıklarda, kan kanserlerinin çoğunda ve ileri evre kanserlerin çoğunda bağışıklık sisteminde ciddi bozukluklar oluşabilmektedir. Ayrıca aşırı stres gibi psikolojik veya soğuk hava gibi fizyolojik değişikliklerde de normal insanlarda bağışıklık sistemi zayıflayabilmektedir. Bu nedenle mikroplara karşı direnç azalır, savunma bozulur ve kolaylıkla enfeksiyon gelişebilir.

Bağışıklık sisteminin desteklenmesinde yaşam değişiklikleri yapılmalıdır. En basit yaşam değişiklikleri düzenli olarak ellerin yıkanması, sağlıklı beslenme, vücut ağırlığının kontrol altına alınması ve düzenli egzersiz yapılmasıdır. Şeker gibi besinler beyaz kan hücrelerinin mikropları öldürme yeteneğini azaltır. Alkol ve yağdan zengin beslenme bağışıklık sistemini bozmaktadır.

Günümüzde bağışıklık sisteminin desteklenmesinde bir çok doğal ürün kullanılabilmektedir. Aşağıda bunlardan bahsedilmektedir.

• Asidofilus: normalde yoğurt ve kefir gibi ürünlerde bulunan, destekleyici ürün preparatları da bulunan bir bakteridir. Bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemimize yardımcı olmaktadır.

• A vitamini: cilt ve mukozaların sağlam olmasını, mikropların buradan vücuda girmesini engeller. Destekleyici olarak kullanılması enfeksiyonlara karşı direnç kazanılmasını, ishal ve kızamık gibi hastalıklarda daha hızlı iyileşme olmasını sağlayabilir.

• C vitamini: vücutta interferon isimli bağışıklık sisteminin önemli maddelerini arttırarak grip gibi virus enfeksiyonlarına karşı vücudun direncini arttırır. Az miktarda alınsa bile hastalığın şiddetini ve süresini azalttığı saptanmıştır. Bazı çalışmalarda hepatit gibi enfeksiyonların riskini azalttığı saptanmıştır.

• Çinko: destekleri, bağışıklık yanıtını uyarmaktadır. Soğuk algınlığı başlar başlamaz çinko pastillerinin alınması hastalığın süresini ve şiddetini azaltmaktadır. Enfeksiyonlara karşı koruyucu olup olmadığı bilinmemektedir.

• Astragalus: romatoid artrit ve lupus gibi hastalıklarda otoimmuniteyi azaltarak vücudun hasar görmesini azaltır. Kanser hastalarında ise bağışıklık sistemini uyarır.

• Cat’s claw: bazı bileşenleri bağışıklık sistemini uyarır. Ayrıca romatoid artritte enflamasyonu baskılar.

• Ekinezya: bağışıklık sistemini desteklemektedir. Enfeksiyonlardan koruyucu veya tedavi edici özelliği bulunmaktadır. Hastalıklarla savaşan öldürücü beyaz hücrelerin sayısını arttırmaktadır. Hem kendi etkisi hem de diğer tedavilerin etkisini arttırıcı özelliği nedeni ile yararlı olmaktadır. Fakat uzun süreli kullanıldığında bağışıklık sistemi üzerine olumsuz yan etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle dikkatli kullanılmalıdır.

• Yeşil çay: antibakteryal özelliği olup bağışıklık hücrelerinin yapılmasını uyarmaktadır.

Ender SARAÇ'tan METABOLİZMAYI CANLANDIRAN ÇAY

Yeşil çayın metabolizmayı olumlu etkilediği ve zayıflamaya yardımcı olduğunu biliyoruz. Size vereceğim özel formülle metabolizmanızın canlanmasına katkıda bulunabilirsiniz. Bu çayı günde 3-4 fincana kadar içebilirsiniz. Ancak içine şeker veya tatlandırıcı koymayacaksınız. Eğer herhangi bir tatlı tadı almadan içemiyorsanız tıpkı eskilerin yaptığı gibi ağzınıza 3-4 adet kuru üzüm alarak içebilirsiniz.

MALZEMELER :

- Her fincan için yarım tatlı kaşığı kaliteli yeşil çay veya 1 poşet yeşil çay
- 1 Küçük poşet mate
- Parmak ucu kadar kabuk tarçın
- Çeyrek tatlı kaşığı biberiye

HAZIRLANIŞI :

1 bardak suyu kaynatın ve içine bu karışımı koyun. Sadece 30 saniye kadar kaynatın, sonra 3 dakika demleyin ve süzün İçine bir dilim limon koyun ve sıcak için. Çok aç olmamak şartıyla çayı aç karnına da içebilirsiniz.

Diyet Notları :

* Günde 2-2,5 litre su tüketin.
* Ara öğünleri atlamayın.
* Yemekle birlikte su içmeyin.
* Genel olarak yemekten 15-20 dakika sonra sıcak su veya diğer sıvıları içmeye başlayın.
* Akşam yemeklerini mümkün oldukça hafif ve erken yiyin.
* Gece öğününü akşam yemeğinden 1,5-2 saat sonra yiyin.
* Gün içinde mutlaka bir küçük şise maden sodası için. (2'de olabilir.)

• Meyankökü: diğer bitkisel tedavilerin etkinliğini arttırmak için Çin tıbbında uzun süredir kullanılmaktadır. Arttırıcı etkisinin temelinde bağışıklık sistemini uyardığının yattığına inanılmaktadır. T hücreleri ve interferonların yapımının uyarılması dahil bir çok yolaktan bağışıklık sistemini aktive etmektedir. İlaçlarla etkileşimi olması nedeni ile dikkatli kullanılmalıdır.

Prof. Dr. Erkan Topuz'dan MEYAN KÖKÜ NASIL KULLANILIR

Meyan kökünü nasıl tüketmem gerekiyor?

Aktardan bir miktar meyan kökü aldım. Acaba çiğnemem mi, yoksa kaynatıp suyunu mu içmem gerekiyor? M.İ.

CEVAP :

Meyan kökünü mutlaka toz haline getirin, daha sonra 1 çorba kaşığı tüketin. Vücutta tuz tutarak ödeme yol açtığı için meyan kökünü 2 ay kullandıktan sonra 3 ay dinlenin.

Böbrek, şeker, tansiyon, kalp hastasıysanız meyan kökü kullanmayın. Meyan kökü çok şifalıdır. Bazı çalışmalarda, mide ülserlerini tedavi eden ve asidi ortadan kaldıran ilaçlarla eş değer hatta üstün bulunmuş. Hayvan çalışmalarında mide kanseri ve ülserinden koruduğu gösterilmiş. Ayrıca prostat ve akciğer kanserlerinden de koruyor ve bu kanserlerin tedavisi sırasında yararlı etki gösteriyor.

• Kurtbağrı meyvesi, tümörün büyümesinin baskılanması dahil bağışıklık sistemini uyarıcı etkileri vardır. Beyaz kan hücrelerini arttırmaktadır.

• Maitake mantarı: bağışıklığı uyarmakta ve vücudun kanser hücrelerini kontrol altına almaya yardımcı olduğuna inanılmaktadır.

• Shiitake mantarı: interferon üretiminin arttırılması yönünde beyaz kan hücrelerini uyarmaktadır. Laboratuar çalışmalarında bağışıklık sistemini uyardığı saptanmıştır.

• MGN-3: pirinç kepeğinden elde edilen doğal üründür. Bağışıklık sistem yanıtını ve doğal öldürücü hücreleri öldürdüğü saptanmıştır. Bu konuda yapılan yayınlar yetersiz olmakla birlikte MGN-3’ ün kanser, AİDS ve diğer bağışıklık yetersizliklerde yararlı olabileceği düşünülmektedir.

Bağışıklık Sistemini Kuvvetlendirmek İçin

150 gr Zencefil
150 gr Zerdeçal
100 gr Tarçın
100 gr Karabaş Otu
150 gr Isırgan Tohumu
100 gr Bamya Tohumu
100 gr Turp Tohumu
150 gr Üzüm Çekirdeği tozu
100 gr Nar Çekirdeği
1 kg Arı sütü
2 cc Polen
2 kg Bal

NOT: Eğer şekeriniz varsa 2 kg bal yerine 2 kg yoğurt koymalısınız

Doç.Dr. Canfeza Sezgin

xprodoksit
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
A Vitamini
« Yanıtla #8 : 12 Şubat 2011, 00:51:52 »
A vitamini, yağda eriyen bir vitamin olup, karaciğerde depolanır. Bebeğinizin embriyonik gelişimi, hücre büyümesi, göz, kalp ve kulak gelişimi için önemlidir. Ayrıca sağlıklı bir cilt, iç zarlar, enfeksiyonlara dayanıklılık, kemik gelişimi ve yağ metabolizması için de gereklidir. A vitamini özellikle gebe kadınlar için çok gerekli bir vitamindir. Çünkü doğum sonunda doku tamirine yardımcı olur, normal görme ve enfeksiyonlarla savaşmada yardımcı rol oynar.

Günlük A vitamini ihtiyacı ne kadardır?

Gebelik sırasında günlük A vitamini ihtiyacı 770 mikrogram(mcg) kadardır. Bu da yaklaşık 2,565 IU(International Unit) ye denk gelmektedir. Emzirme döneminde ise ihtiyacınız 1300 mcg a (4,330 IU) yükselir. Normal bir diyetle A vitaminini bol miktarda alabilirsiniz. Et, balık, süt, yumurta ve tahıllarda A vitamininin öncü şekli bulunur.

Çoğu meyve ve sebzede bulunan beta karoten şekli ise vücutta ihtiyaç duyuldukça A vitaminine çevrilir. Gebelik sırasında A vitamininin fazlası doğumsal anormalliklere ve karaciğer hasarına yol açabilir. Tablet şeklinde veya hayvansal gıdalarla alabileceğiniz maksimum A vitamini miktarı 10,000 IU olarak hesaplanmıştır.

Fakat bu arada istediğiniz kadar sebze ve meyve yiyebilirsiniz. Multivitaminlerinizi doktorunuz tavsiye etmediği takdirde kendi kendinize artırmayın.

Bazı vitamin tabletleri beta karoten içerirken, bazıları ise A vitamininin öncü formunu içerirler. Bunun için etiketinin üzerini okuyun veya almadan önce doktorunuza sorun. Önemli bir konu da gebelik sırasında ve gebe kalmadan bir süre önce, akne ilacı olan izoretinon grubu ilaçlardan uzak durulmasıdır. Bu madde A vitamininin bir bileşenidir.

A vitamini dışardan alınması gerekli midir?

Genelde dengeli beslenme sonucu bu vitamin zaten bol miktarda alınır. Ancak çoğu multivitamin tableti A vitaminini içerir. Bu yüzden tabletin içerdiği A vitamini miktarını kontrol edin ve önerilen miktarın üzerinde olmadığına emin olun. Eğer içindeki madde beta karoten ise, bu madde A vitamini öncü maddesine göre daha güvenli bir maddedir.

En iyi A vitamini kaynakları nelerdir?

Meyve ve sebzeler en iyi A vitamini kaynaklarıdırlar. Özellikle portakal ve turunçgiller ile yeşil yapraklı yiyecekler beta karoten açısından zengin besinlerdir. Ayrıca süt ve tahıllardan da A vitamini almak mümkündür. Dana ve tavuk karaciğeri de yüksek miktarda A vitamini öncüsü içerir. Bu yüzden bir seferde fazla miktarda almamaya dikkat etmelisiniz. 100 gr dana karaciğerinde günlük tavsiye edilen A vitamini miktarının sekiz katı bulunur. Bir günde tüketilecek miktarın iki katını geçmemesi uygundur.

Aşağıda içinde A vitamini bulunan yiyecekleri bulabilirsiniz.

1 adet pişmiş tatlı patates: 28,058 IU
1 kase pişmiş havuç: 26,835 IU
1 adet çiğ havuç: 8,666 IU
1 kase haşlanmış ıspanak: 22,916 IU
1 bardak yağsız süt: 500 IU
1 paket yulaf ezmesi: 947 IU

A vitamini havayla temas ettiği zaman azalan bir vitamin olduğu için, hava almayan kaplarda saklanmalıdır.

A vitamini eksikliği belirtileri nelerdir?

Aslında A vitaminini et, süt, yumurta, meyve ve sebze gibi pek çok yiyecekten almak mümkün olduğu için eksikliğini görmek pek olası değildir. Eğer eksiklik varsa gece görmesinde azalma ve bağışıklık sisteminde zayıflama şeklinde belirtiler ortaya çıkabilir. Gözde kornea tabakasının kalınlaşması ve gözlerde kurulukla sonuçlanan kseroftalmi denilen durum da gelişebilir.

Op. Dr. A.Murat EMANETOĞLU
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
E Vitamini Deposu; Ruşeym!
« Yanıtla #9 : 07 Ağustos 2011, 13:13:42 »

E Vitamini Deposu; Ruşeym!



Her ton buğdayın işlenmesinden bir kilogram elde edilen ve E vitamini ve mineral bakımından zengin olan ruşeym tüketiminin her geçen gün arttığı, kullanımının yaygınlaştırılması için de tanıtım amaçlandığı bildirildi.
 
Adana'da uzun yıllar faaliyet gösteren Karşıyaka Un Fabrikası Dış Ticaret Müdürü Göktay Dönmez,  buğdaydan, un, makarna ve irmik gibi ürünlerin yanı sıra Türkiye'de yeni yeni tanınmaya başlanan ruşeym üretimi de yapıldığını söyledi.
 
Türk halkının beslenmesinde önemli yeri olan buğdayın her tonundan bir kilogram elde edilen ruşeymin, doğal E vitamini ve mineral zengini olduğunu belirten Dönmez, bu maddenin Avrupa ülkeleri ve ABD'deki tüketiminin hayli fazla olduğunu bildirdi.
 
Dönmez, üretimini yaptıkları ruşeymi tüketimi alışkanlığını Türkiye geneline yaygınlaştırma konusundaki çabalarının sürdüğünü kaydederek, şöyle konuştu:
 
Bu ürünü 250'şer gramlık ambalajlı paketlerde ulusal ve bölgesel zincir marketlere ve doğal ürün satışı yapan firmalara veriyoruz. Her paketi 5 TL'den satışa sunulan bu ürün, daha çok İstanbul, Ankara ve İzmir gibi nüfusu yoğun olan kentlerde rağbet görüyor.
 
Bu şehirlerdeki tüketim fazlalığı, aynı zamanda doğal ürün satışı yapan merkez sayısının fazla olmasından da kaynaklanıyor. Bu yıl yaklaşık 10 ton üretim yaparak piyasaya sürdük. Geçen yıl bu miktar hayli düşüktü. Sağlıklı yaşaman kaynağı olan bu ruşeymin üretim miktarının yükselmesi, tüketiminin gelecekte hayli artacağına işaret ediyor.
 
Dönmez, ruşeym tüketimini artırmak amacıyla firma olarak narenciyede olduğu gibi tanıtım programı hazırlayacaklarını da söyledi.
 
Tüketim alışkanlığının yaygınlaşması halinde ruşeymin vitamin tableti halinde üretiminin de yapılacağını ifade eden Dönmez, şöyle konuştu:
 
Dünyada 'wheat germ' olarak bilinen ruşeym, buğdayın en tepesindeki embryo. Bu embryo, tohumun üremesini ve çimlenmesini sağlıyor. Ruşeym, buğdayın kalbi ve hayat kaynağı olarak ifade ediliyor. 'Doğanın Altın Sırrı' olarak sunumunu yaptığımız bu ürün, lif değeri yüksek tokluk hissi veren lezzetli bir besin maddesi.
 

hastane.com.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Güneşten Vitamin Damlaları
« Yanıtla #10 : 16 Mayıs 2013, 10:59:06 »
Güneşten Vitamin Damlaları


Çalıştığım bölgede D vitamini eksikliğinden kaynaklanan rahatsızlıklarla pek sık karşılaşır oldum, Bu konuda Karadeniz’de kişi başı hastaneye başvurma oranı, diğer bölgelere bakarak 2 kat fazla, Bunun birçok sebebi olabilir, benim kanaatim insanların güneşten yeterince faydalanmaması güneşten yeterince istifade etmezse, hem psikolojisi hem de sağlığı menfi yönde etkileniyor. Herkesin az da olsa güneşte kalmaya ihtiyacı var. Çünkü insan cildi gün boyunca irili ufaklı darbelere, mikroplara ve sıcaklık değişimlerine maruz kalıyor. Günlük hayatta cildi besleyen unsurlardan biri de güneş ışınlarıdır. Güçlü kemik yapısı ve sağlam bir bünye için güneş ışınları önemli bir D vitamini kaynağıdır. Bu vitamini almak için güneşte çok kısa süreli kalmak yeterli oluyor.

Haftada iki kez 30’ar dakika kadar güneşe çıkılması, beden için gerekli D vitamininin depolanmasını sağlar. Bunun yanında bünyenin ihtiyaç duyduğu D vitamini, çeşitli besinlerden de alınabilir. Süt ve diğer günlük ürünlerde, yağlı balıkta, yumurtanın sarısında bolca D vitamini vardır. Ancak D vitaminin %10 gibi küçük bir oranı beslenme ile alınabilir. Geri kalan % 90’ı güneş ışığından alınır.

Faydalı olan güneş ışığı

Güneşten yayılan mor ötesi ışınlar, yani ultra viole (UV) ışınlarının dalga boylarına göre UV-A, UV-B ve UV-C olmak üzere 3 tipi vardır. Bunlardan bizim İnsan için önemli olan ultra viyole A ve B ışınlarıdır. Bu ışınlardan UV-B ışını, D vitamini yapımında etkili olan ışındır. Faydalı UV-B ışını öğle saatlerinde dik gelen güneş ışınlarında fazlaca bulunur. Ultra viyole A ışınları ise daha ziyade yatay gelen güneş ışığında mevcuttur; sabah erken saatlerde ve akşamüstü bu ışınlar yoğundur.

Bir de cilt için son derece zararlı olan ultra viyole C ışınları vardır. Bu ışınlar atmosferin dış tabakası tarafından emildiği için yeryüzüne ulaşmaz. UV-B ışınlarının büyük kısmı atmosferin ozon tabakası tarafından emilir, ancak UV-A ışınlarının tamamı yeryüzüne ulaşır. Faydalı olan UV-A ve UV-B ışınlarına uzun süre maruz kalmak cildin yanmasına, ciltte kırışıklıklara ve cilt kanserine yol açıp, vücuda faydadan çok zarar verir.

Cilt kanserinden koruyucu olsun diye kullanılan güneş yağları UV-B ışığını kırarak D vitamini oluşumu engeller. Güneşlendikten sonra cildin yüzeyindeki yağ tabakasında oluşan D vitamini, 48 saat içinde yavaş yavaş emilerek kana karışacağı için, güneşlendikten hemen sonra sıcak su ve sabun ile duş alınmamalıdır. Böyle yapılırsa oluşan D vitamini özelliğini kaybeder. Bazı mide koruyucu ilaçlar, epilepsi ilaçları ve kolesterol ilaçları D vitamini oluşumunu bozar. Bu tür ilaçları uzun müddet kullananlara D vitamini takviyesi gerekebilir.

Zatürreye yakalanmış çocukların % 80′inde D vitamini eksikliği var

Daha önceleri D vitaminin sadece vücuttaki kalsiyum dengesini sağlayarak kemik erimesine karşı koruyucu bir faktör olduğu bilinirdi. Şimdi ise bağışıklık sisteminde, kalp rahatsızlıklarında, kanser, depresyon, şeker hastalığı ve kilo verememe gibi problemlerde de D vitamini eksikliğinin ön planda olduğu araştırmalarla ispatlandı. Ayrıca araştırmalarda D vitamini yetersizliğinin göğüs, prostat, bağırsak (kolon), deri ve pankreas kanserleri başta olmak üzere 17 kanser türünü tetiklediği görüldü. Yine bir araştırmada da zatürreye yakalanmış çocukların % 80’inde D vitamini eksikliği tespit edildi.

Anne veya bebekteki D vitamini düşüklüğü ilerde otizm, şizofreni ve öğrenme güçlüğünü arttırabiliyor. Otoimmun hastalıklar denen lupus hastalığı, tipi diyabet, hepatit, crohn, multiple skleroz, guatr, astım bazı alerjik ve romatizmal hastalıklar, astımda da D vitamini eksikliğinin bir göstergesi. Ayrıca kemiklerin doğru gelişiminde de D vitamini olmazsa olmaz bir ihtiyaç.

Vücudunun her yerinde devamlı eklem ağrıları hisseden, bir sebep olmadığı halde iç huzursuzluğu olan, grip, nezle gibi ateşli hastalıklara sıkça yakalanan kişilerde D vitamini eksikliği olabilir. Panik atak, depresyon gibi hastalıkların artması da D vitamini eksikliğinden kaynaklanıyor. Doğu Karadeniz’de stres ilaçlarının fazlaca kullanılmasının sebebi bu olsa gerek.

Vücudunun her yerinde devamlı eklem ağrıları hisseden, bir sebep olmadığı halde iç huzursuzluğu olan, grip, nezle gibi ateşli hastalıklara sıkça yakalanan kişilerde, özellikle bayanlarda, D vitamini eksikliği olabilir, Panik atak, depresyon gibi hastalıkların artması da D vitamini eksikliğinden kaynaklanıyor,

4 Maddede D Vitamini Depolama

1. D vitamini ihtiva eden gıdalara ağırlık verilmeli, bunun için başta yağlı balık, yumurta sarısı, süt ve süt ürünleri yenilmelidir.

2. Güneşin zirvede olduğu öğlen saatlerinde 10-15 dakikada olsa açık alanlarda bulunulmalıdır. Bilinmelidir ki günlük 10-15 dakikayla 2-3 haftalık güneşlenme vücut için 5-6 ay yeterlidir.

3. Güneşlenme pencere ardından olmamalı, güneş yağı kullanılmamalı, güneşlenme sonrası hemen sabun ile yıkanmamalıdır.

4. Her 0-1 yaş arası bebeklere tetkik yapılmaksızın koruyucu D vitamini damla tedavisi veriliyor. Yetişkinlere de genellikle kış aylarında, yılda bir defa D vitamini tedavisi uygulanabilir.


Fahrettin TANIR |  07 Mayıs 2013 | İnsan ve Hayat Dergisi