Gönderen Konu: Deccal Kimdir?  (Okunma sayısı 6722 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı aydeniz

  • yazar
  • ****
  • İleti: 560
  • Hakka kul olmak
Deccal Kimdir?
« : 09 Şubat 2011, 10:39:01 »

Deccal, “de-ce-le” kökünden türemedir. Yalan söylemek, bir şeyi bir şeye karıştırmak, gizlemek ve örtmek manalarına gelir.

Deccal hakkında alimler şöyle demişlerdir:

Deccal, Yahudilerden bir adamdır. Bu ümmetin sonunda ortaya çıkar ve hakkı batılla karıştırıp hakkı gizlemeye çalışır. Deccal, taraftarlarıyla yeryüzünü karıştırır ve küfrünü insanlardan gizli tutar.

Deccal, rab olduğunu iddia eder. İşte bundan dolayı yalancılığı ile isim almıştır. Deccal, insanlara olayları karışık göstermesinden, batılı örtüp onu süslü göstermesinden dolayı bu şekilde isimlendirilmiştir.

Fatıma binti Kays radiyAllahu anha şöyle dedi:

“…Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

−‘Allah’a yemin olsun ki, ben sizi bir sevinç yahut bir korku yüzünden toplamadım. Sizi, ancak (şu olaydan dolayı topladım) Temim Ed-Darî, Hristiyan idi, geldi biat edip Müslüman oldu. Benim size Deccal hakkında anlattıklarıma uygun bir olay anlattı. Temim Ed-Darî şöyle anlattı:

−Temim, Lahım ve Cuzam kabilelerinden otuz kişiyle deniz yolculuğuna çıkmıştı. Dalgalar bir ay boyunca onlarla oynadı. Sonra güneş batımına yakın bir zamanda denizde bir adaya gemiyi yanaştırdılar. Sandallara binip adaya çıktılar. Müteakiben çok kıllı, hatta kıllarının çokluğundan önü neresi, arkası neresi belli olmayan bir yaratığa rastladılar.

Ona:−Vay sana, sen de kimsin? diye sordular.

O:−Ben Cessase’yim, dedi.

Onlar:−Cessase nedir? diye sordular.

O yaratık:−Ey kavim! Şu manastırdaki adama gidin. O sizin haberinizi şevkle beklemektedir, dedi.

Temim diyor ki:

−Bize adamı söyleyince onun şeytan olmasından korktuk. Hızlıca ona gittik, manastıra girince bir de baktık ki, cüsse bakımından en büyük insan, elleri birleştirilmiş vaziyette boynuna sıkıca bağlı, diz kapağı ile topukları arasında demirler vardı.

Ona:−Vay sana sen de kimsin? diye sorduk.

O:−Siz benim haberimi aldınız. Söyleyin siz kimsiniz? dedi.

Onlar:−Biz Araplarız, bir deniz yolculuğuna çıkmıştık. Denizin dalgalı olduğu zamana denk gelmişiz. Dalgalar bir ay bizimle oynadı. Sonra bu, senin adana gemiyi yanaştırdık. Sandallara binip adaya çıktığımızda çok kıllı, hatta kıllardan önü neresi, arkası neresi belli olmayan bir yaratıkla karşılaştık.

Ona:−Vay sana sen kimsin? diye sorduk.

O da:−Ben Cessase’yim, dedi.

Biz:−Cessase nedir? diye sorduk.

O yaratık da:−Manastırdaki şu adama gidin, o sizin haberlerinizi şevkle beklemektedir, dedi. Hızlıca sana geldik. O yaratıktan korktuk, onun bir dişi şeytan olmadığından emin olamadık, dedik.

Manastırdaki demirlerle bağlı adam:

−Beysan hurmalıklarından haber verin, dedi.

Biz:−Onun neyini soruyorsun? dedik.

O:−Hurmalarından soruyorum, hâlâ meyve veriyor mu? dedi.

Biz:−Evet, dedik.

O:−Meyvelerinin kesilmesi yakındır, dedi.

Sonra:−Taberiye gölünden haber verin, dedi.

Biz:−Neyini soruyorsun? dedik.

O:−Gölde su var mı? dedi.

Biz:−Evet, suyu çoktur, dedik.

O:−Suyun gitmesi yaklaşmıştır, dedi.

Sonra:−Zugar pınarından haber verin dedi.

Biz:−Neyini soruyorsun? dedik.

O:−Suyu var mı, ahali o pınarın suyuyla ziraat yapıyorlar mı? diye sordu.

Biz:−Evet, suyu çoktur, ahali onunla ziraat yapıyorlar, dedik.

O:−Ümmilerin Nebisinden haber verin, ne yaptı? diye sordu.

Biz:−Mekke’den çıktı, Yesrib’e yerleşti, dedik.

O:−Araplar onunla savaştı mı? diye sordu.

Biz:−Evet, dedik.

O:–Onlara ne oldu? diye sordu.

Biz:−Ona karşı gelen Araplara üstün olduğunu ve Ona itaat ettiklerini haber verdik.

O:−Öyle mi oldu? dedi.

Biz:−Evet, dedik.

O:−Ona itaat etmeleri onlar için hayırlı olur. Ben kendimi size haber vereyim:

−Ben Deccal’im, bana çıkmam için izin verilmesi yakındır. Çıkarım ve yeryüzünde dolaşırım. Kırk gecede girmediğim hiçbir belde bırakmam. Ancak Mekke ve Taybe hariç. O iki belde bana haramdır. Her ne zaman onlardan birine girmek istesem, yalın kılıç bir melek beni karşılar ve oraya girmemi engeller. Oraların her geçidinde koruyucu melekler vardır, dedi.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bastonunu minbere vurarak:

−‘Taybe budur, Taybe budur, Taybe budur. Yani Medine’dir. Dikkat! Ben size bunu haber verdim mi?’ diye sordu.

İnsanlar:

−Evet, dediler.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem:

−‘Temim’in anlattıklarının, benim Deccal ve sıfatı hakkında anlattıklarıma uygun olması benim hoşuma gitti. Dikkat! Deccal, Şam denizindedir (yahut Yemen denizindedir) Hayır, bilakis o doğu tarafındadır, doğu tarafındadır, doğu tarafındadır’ buyurdu ve eliyle doğu tarafına işaret etti.”

Müslim 2942/119, Ebu Davud 4326, İbni Mace 4074

Cessase: Saçları ve vücudundaki kılları yerde sürünecek derecede çok kıllı bir kadındır. Ebu Davud 4328

Beysan: Ürdün nehri deltasında bir belde ismidir.

Zugar: Şam’ın kuzey taraflarında bir belde ve bu beldede bulunan bir pınar ismidir. Galiba ismini şuanda Yahudilerin elinde bulunan Tevrat’ta geçen ‘Sûgar’dan almıştır.
Deccal Yahudi Milletindendir

Nebi sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal, Yahudi’dir, onun çocuğu olmaz. Allah ona Mekke ve Medine’yi haram kılmıştır.”

Müslim 2927/90

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal, kâfirdir! O kısırdır, çocuğu olmaz! O Medine ve Mekke’ye giremez.”

Müslim 2927/91

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal’e İsbehan Yahudilerinden yetmiş bin kişi tabi olacaktır. Onların başlarında ve omuzlarında miğfer vardır.”

Müslim 2944/124

devamı var

« Son Düzenleme: 09 Şubat 2011, 10:43:24 Gönderen: aydeniz »

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Deccal Kimdir?
« Yanıtla #1 : 09 Şubat 2011, 18:29:15 »
Bu konuyla ilgili araştırma yapmak istiyordum, sizin bu yazınız çok iyi oldu.

Teşekkürler Aydeniz, devamını bekliyoruz...
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı melmir

  • okur
  • *
  • İleti: 57
Ynt: Deccal Kimdir?
« Yanıtla #2 : 10 Şubat 2011, 04:10:34 »
 &) Allah razi olsun efendim... Cok müstefit oldu
Yüzüne gülenler yüzde yüz yalandir
Menfaat kaygisi falan filandir
Cebin delik ise vermezler bir yudum su
Bos ver kardesim gecer dünya malidir bu...

Çevrimdışı cennet_nuru

  • Cennet ucuz değil Cehennem dahi lüzumsuz değil...
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 485
  • Her nefesimi SANA yönelmiş dualar eyle ...
    • sadakat.net
Ynt: Deccal Kimdir?
« Yanıtla #3 : 10 Şubat 2011, 12:42:49 »

Teşekkürler Aydeniz, devamını bekliyoruz...
O göremediğin koskoca derya gönlümdür...Gördüğün sahil ise dilim...Kıyılarıma vuran dalgalara şaşırma...!!Onlar aşktan gel-git'im...Beni kendinde,kendimde arama...Ben hem bende hem sende bir gizim...!!Beni Mecnun'dan Leyla'dan sorma...!!Ben sadece MEVLA'dan bir izim ... !!!

Çevrimdışı aydeniz

  • yazar
  • ****
  • İleti: 560
  • Hakka kul olmak
Deccal’in Çıkma Sebebi ve Çıkış Yeri
« Yanıtla #4 : 11 Şubat 2011, 10:54:35 »
Rica ederim         
-----------------------                                                                                                     
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Deccal, doğuda Horasan denilen bir bölgeden çıkar. Yüzleri deri üzerine deri kaplanmış kalkanlar gibi olan bir kavim ona tabi olur.”

İbni Mace 4072

Yüzlerinin deri üzerine deri kaplı kalkan gibi olması, Tatarların ve Türklerin vasfıdır. Çıkma sebebine gelince, mü’minlerin annesi Hafsa binti Ömer radiyAllahu anhuma’nın naklettiğine göre, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Deccal ancak kendisini kızdıran bir şey sebebiyle çıkar. Deccal’i insanlar üzerine gönderecek ilk sebep, onu gazaba getirecek bir kızgınlıktır.”

Müslim 2932/98, 99

Biz Deccal’i kızdıracak şeyin ne olduğunu bilmiyoruz. Mescidu’l-Aksa’nın Yahudi işgalinden kurtulması mı? Yoksa dünyada Yahudilerin yönettiği Hristiyanlara karşı, Müslümanların zafer kazanmasıyla haçlı gücünün yok olması mı? Allah azze ve celle en iyi bilendir.

Ancak Deccal’i kızdıracak sebebin İslam ümmetinin iyiliğine olan bir iş olduğunu söyleyebiliriz. Allah-u Teâlâ’dan yakın zaferi müyesser kılmasını dileriz. Deccal zuhur ettiği zaman, hedefi Medine-i Münevvere olacaktır. Allah-u Teâlâ kendisinin bildiği bir sebepten dolayı orayı korumaktadır.

Muhtemelen Medine o zamanlar İslam ve Müslümanlar için bir kale ve sığınak olacaktır. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şu hadisinde bunu bize bildirmektedir:

“İslam, garip (kimsesiz) başladı ve başladığı gibi kimsesiz hale dönecektir. İslam, yılanın deliğinde kıvrılıp toplandığı gibi iki mescit arasında toplanır.”

Müslim 232/146

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal’in hedefi Medine olduğu halde doğu tarafından gelir. Uhud dağının arkasına iner. Sonra melekler onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur.”

Müslim 1380/486

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Mekke ve Medine hariç Deccal’in uğramayacağı hiç bir belde yoktur. Oraların her geçidinde koruyucu melekler vardır. Deccal (Medine civarında) çorak bir yere konaklar. Sonra Medine ahalisi ile birlikte üç kere sarsılır. Akabinde her kâfir ve münafık Deccal’e çıkar. (Katılır)”

Buhari 1758

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Medine’ye Mesih Deccal’in korkusu giremez. O gün Medine’nin yedi kapısı vardır ve her kapıda iki melek bulunur.”

Buhari 1757
Mesih Deccal’in Sıfatı

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Allah, Âdem zürriyetini yarattığından beri yeryüzünde Deccal fitnesinden daha büyük bir fitne olmamıştır. Allah’ın gönderdiği her Nebi, ümmetini Deccal’den sakındırmıştır. Ben Nebilerin sonuncusuyum, siz de son ümmetsiniz. Şüphe yok o (Deccal) sizin içinizde çıkacaktır.”

İbni Mace 4077

Deccal’i ayırt eden en belirgin özellik; onun sağ gözünün şaşı, sol gözünün sönük ve iki gözünün arasında kâfir yazılı olmasıdır.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

“Ben size Deccal’i anlattım hatta onu anlamayacağınızdan korktum. Mesih Deccal; ayakları dengesiz ve çarpık, saçı oldukça kıvırcık, bir gözü kör olup ne yüksekçe ne de çukurca olan biridir. Eğer onun durumu size karışık gelirse biliniz ki sizin Rabbiniz kör değildir. Siz ölünceye kadar Rabbinizi göremeyeceksiniz.”

Ebu Davud 4320

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah’ın gönderdiği hiçbir Nebi yoktur ki, ümmetini Deccal hakkında uyarmış olmasın. Nuh da ondan sonraki Nebiler de kavimlerini uyarmıştır. O sizin aranızda çıkacaktır. Onun işinden hiçbir şey size gizli kalmamıştır. Rabbinizin kör olmadığı size gizli kalmamıştır. Deccal ise sağ gözü şaşıdır.(Diğer gözü ise) sanki içi çıkarılmış üzüm tanesi gibidir.”

Buhari 7277

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal; ‘ben sizin rabbinizim’ der. Siz ölünceye kadar Rabbinizi göremezsiniz. O, tek gözü kör biridir. Sizin Rabbiniz kör değildir. Onun iki gözünün arasında kâfir yazılıdır. Okuması olan yahut olmayan her mü’min o yazıyı okur.”

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem, Deccal’i rüyasında görmüş ve bize şöyle vasfetmiştir:

“Sonra bana bir adam gösterildi. Saçları kıvırcık, sağ gözü şaşı, diğeri içi çıkarılmış üzüm tanesi gibiydi. Ben ‘Bu kim?’ diye sordum. ‘O, Mesih Deccal’dir’ denildi.”

Müslim 169/273

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal’in sol gözü yoktur, üzerinde sadece zar vardır. İki gözü arasında kâfir yazılıdır.”

Müslim 2933/103

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal’in gözü cam gibi yeşildir.”

Ahmed 5/123, 124

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“…Daha sonra sağ gözü şaşı ve çok kıvırcık saçlı, gördüğüm insanlardan en çok Katan’ın oğluna benzettiğim bir adam gördüm. Ellerini bir adamın omzuna koymuş, Kâbe’yi tavaf ediyordu. ‘Bu kimdir?’ diye sordum. ‘Mesih Deccal’dir’ dediler.”

Müslim 169/274

Deccal, Müslümanların İstanbul’u ikinci defa fethetmesinden sonra ortaya çıkacaktır. İlk fetih, Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmed Han komutasındaki Müslümanlar tarafından gerçekleştirilmiştir.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Rumlar A’mak yahut Dabık’a ininceye kadar kıyamet kopmaz. O gün onların karşısına yeryüzü ahalisinin hayırlılarından bir ordu çıkar. Saf saf dizildikleri vakit, Rumlar:

−Bizimle bizden esir alanların arasını boşaltın da onlarla savaşalım, derler.

Müslümanlar:

−Hayır, Allah’a yemin olsun ki sizinle kardeşlerimizin arasını asla boşaltmayız, derler. Bunun üzerine onlarla savaşırlar. Müslümanların üçte biri hezimete uğrar ki, Allah onların tevbesini kabul etmez, üçte biri öldürülür ki onlar Allah katında şehitlerin en faziletlisidir. Kalan üçte biri de fethe devam eder. Onlar asla fitneye düşmezler. İstanbul’u fethederler. Onlar ganimetleri taksim ederken kılıçlarını zeytin ağacına asmışlardır. Bu arada onların içinde şeytan:

−Deccal sizin ailelerinizin arasında çıktı, diye sayha atar. Bu haber yalan olduğu halde çıkarlar. Onlar Şam’a geldikleri vakit Deccal çıkar.

Diğer bir rivayette:

−Onlar ganimetleri taksim ederken, bir ses ‘Deccal çıktı’ diye nida eder. Onlar da her şeyi bırakıp dönerler.”

A’mak ve Dabık; Suriye’nin Halep şehri yakınlarında iki mevki ismidir.

Müslim 2897/34

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“…Sizden kim Deccal’e yetişirse, ona Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun. Deccal, Şam ile Irak arasında bir mevkide çıkar. Sağa gider ifsat eder, sola gider ifsat eder. Ey Allah’ın kulları! Sebat edin.”

Biz:−Ey Allah’ın Rasulü! Deccal yeryüzünde ne kadar kalır? diye sorduk.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

−“Kırk gün kalır. Birinci günü bir sene gibi, ikinci günü bir ay gibi, üçüncü günü Cuma’dan diğer Cuma’ya kadar, diğer günleri sizin günleriniz gibidir.”

Biz:−Ya RasulAllah! O bir senelik günde bir günün namazı kâfi gelir mi? diye sorduk.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

−“Hayır, siz o bir senelik gün için namaz vakitlerini ölçerek tayin edin.”

Biz:−Ya RasulAllah! Deccal’in yeryüzündeki hızı ne kadardır? diye sorduk.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

−“Rüzgârın yönlendirdiği yağmur gibidir. Deccal bir kavme gelir, onları davet eder. Onlar da davetine icabet edip ona iman ederler. Bunun üzerine Deccal semaya emreder onlara yağmur yağdırır, yere emreder onlara nebatat bitirir. O kavmin otlağa çıkmış hayvanları akşam olunca zirveleri en yüksek, böğürleri daha geniş ve memeleri sütten dopdolu olarak dönerler.

Sonra Deccal başka bir kavme gelir, onları davet eder. Onlar Deccal’i reddedip iman etmezler. Deccal onları bırakıp gider. O kavim kuraklığa ve kıtlığa uğramış olarak sabahlar, malları ellerinden gider. Deccal bir harabeye uğrar ve ‘hazinelerini çıkar’ der. Bunun üzerine o harabenin hazineleri, arıların arıbeyinin arkasından takip etmesi gibi onu takip ederler.

Sonra Deccal, gençlik dolu bir adamı çağırır, ona kılıçla vurup iki parçaya ayırır. Her bir parçayı ok atımı mesafesinde uzaklaştırır. Sonra onu çağırır, o genç güler halde yüzü parlayarak gelir. Deccal bu şekilde iken Allah azze ve celle Meryem oğlu İsa’yı gönderir. İsa aleyhisselam, Dimeşk’in doğusunda “Beyaz Minare” denilen mevkide herd ile boyanmış iki parça elbise içinde ellerini iki meleğin kanatlarına koymuş bir halde iner. Başını öne eğse su damlatır, yukarı kaldırsa inci tanesi gibi su bulunur. İsa’nın nefesinin rüzgârını hisseden hiçbir kâfir yaşayamaz. Onun nefesinin rüzgârı göz alabildiğincedir. İsa, Deccal’i arar, nihayet ona Lüdd kapısında yetişir ve onu öldürür.

Sonra Meryem oğlu İsa aleyhisselam’a Allah’ın Deccal’den koruduğu bir kavim gelir. İsa, onların yüzünü sıvazlar ve cennetteki derecelerini onlara söyler. Onlar bu durumda iken Allah, İsa’ya:

−‘Bana ait bir takım kullar çıkardım ki onlarla savaşmaya kimsenin kudreti yoktur. Sen kullarımı Tur dağında muhafaza et’ diye vahyeder. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ, Ye’cuc ve Me’cuc kavmini gönderir. Onlar her tepeden süratle inerler. Onların ilkleri Taberiye gölüne uğrar ve içmeye başlarlar. Onların sonları göle uğradıklarında:

−Andolsun bir zamanlar burada su vardı, derler. Allah’ın Nebisi İsa ve ashabı, Tur dağında mahsur kalırlar. O zaman onlardan birinin yiyecek olarak bir sığır başı olması, sizden birinin şu anda yüz dinarı olmasından iyidir. Sonra Allah’ın Nebisi İsa ve ashabı, Allah’a dua ederler. Bunun üzerine Allah azze ve celle Ye’cuc ve Me’cuc kavminin boyunlarına negaf denilen kurtlardan gönderir. Hepsi de tek bir kişinin ölmesi gibi ölü olarak sabahlarlar.

Sonra İsa ve ashabı yeryüzüne inerler. Yeryüzünde onların cesetlerinden ve pis kokularından dolmamış bir karış dahi yer bulamazlar. Sonra İsa ve ashabı yine Allah’a dua ederler. Allah azze ve celle develerin boyunlarına benzeyen kuşlar gönderir. Kuşlar onların cesetlerini Allah’ın dilediği bir yere taşırlar. Sonra Allah bir yağmur gönderir, balçıktan yapılan ve de kıldan yapılan hiçbir ev kalmaz, hepsi dümdüz olur. O yağmur yeryüzünü yıkar, hatta ayna gibi yapar.

Sonra yeryüzüne:

−‘Meyvelerini, nebatatını bitir bereketlerini getir’ denilir. O vakit, bir topluluk, cemaat tek bir nar meyvesinden yerler ve onun kabuğunda gölgelenirler. Sütler de bereketlenir. Sağmal bir devenin sütünden büyük bir kalabalık içerler, sağmal bir ineğin sütünden bir kabile içer, sağmal bir koyunun sütünden bir oymak içer. Onlar bu şekilde iken Allah-u Teâlâ tatlı bir rüzgâr gönderir. Bu rüzgâr onların koltuk altlarından girer, her mü’min ve Müslümanın ruhunu kabzeder ve insanların en şerlileri kalır. Onlar eşeklerin ilişkiye girmesi gibi insanların gözü önünde ilişkiye girerler.”

Müslim 2937/110, Tirmizi 2341

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal’in tek gözü kördür. Onun yanında cennet ve ateş benzetmesi vardır. Onun cennet dediği ateşin ta kendisidir…”

Müslim 2934/104

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

“Deccal çıktığında kendisiyle beraber cennet ve ateş vardır. İnsanların ateş olarak gördükleri soğuk bir sudur. İnsanların su olarak gördükleri ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim ona yetişirse ateş olarak gördüğüne gitsin, çünkü o soğuk, tatlı bir sudur.”

Buhari 3264

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

“Ben Deccal ile beraber olanı ondan daha iyi bilirim. Onun yanında akar iki nehir vardır. Onlardan biri dış görünüş itibarıyla beyaz bir sudur, diğeri alevlenmiş bir ateştir. Sizden biri ona yetişirse ateş olarak gördüğü nehre gelsin. Sonra başını daldırıp ondan içsin, çünkü o, soğuk bir sudur. Deccal’in sol gözü yoktur, üzerinde kalın bir perde vardır. İki gözü arasında kâfir yazılıdır. Okuması olan olmayan her Müslüman o yazıyı okur.”

Müslim 2934/105

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

“Kim Deccal’i duyarsa ondan uzak dursun. Allah’a yemin olsun ki, bir adam ona mü’min olduğunu sanarak gider, onun attığı şüphelerden ona tabi olur.”

Ebu Davud 4319

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

“Deccal kendisine haram olduğu halde Medine geçitlerine gelir. Medine yakınlarındaki bir takım çorak toprağa konaklar. O gün insanların en hayırlısı olan yahut hayırlılarından biri olan bir kimse ona şöyle der:

−Şahitlik ederim ki sen Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’in bize bahsettiği Deccal’sin.

Deccal:−Bunu öldürsem sonra da diriltsem, rabliğimden şüphe eder misiniz? der.

İnsanlar:−Hayır, derler. Onu öldürür, sonra diriltir.

O genç:−Allah’a yemin olsun ki, bugün senin hakkında daha fazla kanaat sahibiyim, der. Bunun üzerine Deccal onu öldürmek ister ama güç yetiremez.”

Buhari 6981

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

“Deccal zuhur eder. Mü’minlerden bir adam ona doğru yönelir.

Deccal’in askerleri:

–Nereye gitmek istiyorsun? diye sorarlar.

O genç:−Şu çıkana gidiyorum, der.

Onlar:−Yoksa sen rabbimize iman etmiyor musun? derler.

O genç:−Rabbimizde gizlilik yoktur, der.

Bunun üzerine:

−Onu öldürün, derler. Sonra onlardan bir kısmı diğerlerine:

−Rabbiniz kendisinin haberi olmadan birini öldürmenizi yasaklamadı mı? derler. Onu Deccal’e götürürler.

Mü’min onu gördüğü vakit:

−Ey insanlar! Bu Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’in haber verdiği Deccal’dir, der. Deccal emreder, o mü’min karnı üzere yere yatırılır. Döve döve sırtı ve karnı genişletilir.

Deccal:

−Bana iman etmiyor musun? diye sorar.

O mü’min:

−Sen çok yalancı Mesih Deccal’sin, der. Deccal emreder, o mü’min başının ortasından iki ayağının arası ayrılana kadar testere ile kesilerek ayrılır. Sonra Deccal bu iki parça arasında yürür.

Sonra:−Kalk, der. O mü’min dikilerek eski halini alır.

Sonra Deccal:−Bana iman etmiyor musun? diye sorar.

O mü’min:−Senin hakkında kanaatimi artırmaktan başka bir şey yapmadım, der.

Sonra:

−Ey insanlar! Deccal bunu benden başka hiç kimseye yapamayacaktır, der. Onu kesmek için Deccal tutar, boynu ile köprücük kemiği arası bakır bir levha haline gelir. Onu elleri ve ayaklarından tutar ve onu atar. İnsanlar onu ateşe attığını sanırlar, ancak cennete atılmıştır.”

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem:

“Bu mü’min, âlemlerin Rabbi katında şahadeti en yüce olandır” buyurdu.

Müslim 2938/113
Deccal’in Çıktışını Gösteren İşaretler

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Deccal’in çıkmasından önce üç şiddetli yıl olur. İnsanlar o yıllarda şiddetli kıtlığa maruz kalırlar. Sonra ilk yıl Allah semaya emreder, sema yağmurun üçte birini hapseder tutar. Yere emreder, yer nebatının üçte birini hapseder tutar. Sonra ikinci yıl Allah semaya emreder, yağmurunun üçte ikisini tutar. Yere emreder, nebatının üçte ikisini tutar. Sonra üçüncü yıl Allah semaya emreder, yağmurunun tamamını tutar, bir damla yağmur düşmez. Yere emreder, nebatının tamamını tutar, hiç yeşillik bitmez. Allah’ın dilediği hariç, çift tırnaklı (geviş getiren) helak olmayan hiç hayvan kalmaz.”

Denildi ki:

−O zaman insanlar ne ile yaşarlar? Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem:

−“Tehlil, tekbir, tahmid onlar için yiyecek yerine geçer” buyurdu.

İbni Mace 4077

Tehlil; ‘La ilahe illAllah’ demektir.

Tekbir; ‘Allah-u Ekber’ demektir.

Tahmid; ‘Elhamdulillah’ demektir.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ahlas fitnesi, insanların birbirinden kaçması, malının ve ehlinin yağma edilmesidir. Sonra bolluk fitnesi olacak. Bu fitnenin dumanı benim Ehl-i Beyt’imden, benden olduğunu iddia eden bir adamın ayaklarının altına kadar varacak, hâlbuki o benden değildir. Gerçekte benim dostlarım muttakilerdir. Sonra insanlar, eğreti düzgün olmayan, nizamsız bir adamın başına toplanacaklar.

Sonra düheyma fitnesi olacak ki bu ümmetten dokunmadığı kimse kalmayacak. Fitne bitti denildiğinde devam edip yaygınlaşacak. O fitne içerisinde, kişi mü’min olarak sabahlayacak, akşama kâfir olarak çıkacaktır. Hatta insanlar iki ayrı gruba ayrılacaklardır. Biri nifaksız iman grubu diğeri imansız nifak grubudur. Böyle olduğu zaman, o gün yahut ertesi gün Deccal’i bekleyin.”

Ebu Davud 4242

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Beytü’l-Makdis’in imar edilmesi Yesrib’in harap olmasına, Yesrib’in harap olması Rumlarla Müslümanlar arasında harp çıkmasına, harbin çıkması İstanbul’un fethine, İstanbul’un fethi Deccal’in çıkmasına işarettir.”

Ebu Davud 4294

Yesrib; Medine’nin eski adıdır.

Beytü’l-Makdis’in imarı, Allah’ın izniyle Yahudi işgalinden kurtulmasından sonra Müslümanların eliyle olacaktır. Mukaddes topraklar, o zaman hilafet yurdu olacaktır.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bunu şöyle bildiriyor:

“Ey Havale’nin oğlu! Mukaddes topraklara hilafetin indiğini görürsen; insanlara zelzeleler düşünce ve kederler, büyük hâdiseler benim şu ellerimin senin başına olan yakınlığından daha yakındır.”

Ebu Davud 2535

hadisler.com