“Kişiyi iyi tanıtırsan kimseyi inandıramazsın. Ama kötülersen herkesi inandırırsın.” John Darper
İnsan yapısı gereği sosyal bir varlıktır. Hayatın her sürecinde diğer insanlarla ilişki içindedir.
Bazı insanlar, ilişkilerini düzenlerken, sosyalleşme aracı olarak, başkaları hakkında konuşmayı, şikayet etmeyi, kullanırlar.
Aslında görüntüde amaç sosyalleşmek olsa da, dipteki düşünceye baktığımızda, daha başka gerçeklerle karşılaşabiliriz. Çünkü biz bir şey sormadan, konu bir şekilde kişilere, olaylara geliyorsa, burada bir art niyet olabilir. Dedikoduya giriş olabilir.
Dedikodu, başkalarında kusur arama alışkanlığının sonucudur. Boş, gereksiz söz, arkadan söyleme, çekiştirmedir.
İnsanlar Neden Dedikodu Yapar?
İnsanlar, bazen taraf toplamak için, karşı cephe oluşturmak için dedikodu yapabilirler. Devamlı başkalarını karalama girişimindedirler . Kişilerin gizli yönlerini ortaya çıkararak, bizimle paylaşırlar. Ve o kişiler hakkında olumlu olan düşüncelerinizi yok etmeye çalışırlar. Ve sanki bildiğimiz şeylermiş gibi, bizi de dahil etmeye çalışırlar.
Bazen faydalı bulduğu, kendisinde olmayan şeylerin, başkalarında olmasına tahammül edemediği için, dedikodu yapabilirler. Bu yolla kendini rahatlatmak isterler.
Bazen de yanlış bulduğu, kendisinde olmadığını düşündüğü durumların başkalarında olmasından dolayı böbürlenmek ve takdir toplamak için kullanabilirler.
Bu sebepler daha da çoğaltılabilir. Ama her ne olursa olsun, biz istemeden, birilerinin bizimle, bir bilgiyi paylaşmak istediği anlar, dedikodu için en müsait anlardır. Ve insanların çok çabuk düştüğü bir tuzaktır. Çünkü dedikoduyu yaparken çok sıradan şeylerden bahsedilerek fark ettirmeden konuya girilir.
“Dedikoducu, tüccar gibi aldığı lafı hemen satmak zorundadır.” John Jewel
Dedikodu Tuzağına Düşmemek İçin Neler Yapmak Gerekir?
Öncelikle böyle bir olay karşısında, bu yapılanların doğru olmadığını belirtmek gerekir. Yapılabilecek bir diğer davranış ise, derhal o ortamdan uzaklaşmak veya hiç cevap vermeden, yorum yapmadan, dinleyen olabilmektir. Ancak bu da yeterli olmayabilir.
Çünkü bu yapıdaki kişiler sürekli, “Haksız mıyım?, Sen ne düşünüyorsun?” gibi temelde onaylatma maksatlı, sorular sorarak, bizi konunun içine çekmeye çalışabilirler. O süre içersinde de “ Bu konu hakkında cevap vermek istemiyorum, Lütfen başka bir konuya geçelim” gibi cevaplarla, fikrimizi açıkça ortaya koyan, net bir duruş sergilemek gerekir.
Eski Yunanda, Sokrates bilgiyi saklaması sebebiyle saygıdeğer bir ün yapmıştı. Bir gün büyük filozof, bir tanıdığına rastladı ve adam ona dedi ki:
''Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?''
"Bir dakika bekle" diye cevap verdi Sokrates.
"Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü Filtre Testi” deniyor." Dedi.
Adam: " Üçlü Filtre mi?" diye sordu.
''Doğru'' diye devam etti Sokrates. "Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Üçlü filtre testi dememin sebebini birazdan anlayacaksın.
Şimdi birinci filtre; “Gerçeklik Filtresi” Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin ?"
'' Hayır,'' dedi adam ''Aslında bunu sadece duydum ve ....''
"Tamam,'' dedi Sokrates. "Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim,
“İyilik Filtresi” Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?"
'' Hayır, tam tersi...''
'' Öyleyse'' diye devam etti Sokrates, "Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. “İşe Yararlılık Filtresi” Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?"
Adam: ''Hayır, pek değil." dedi.
''İyi'' diye tamamladı Sokrates. "Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar değilse bana niye söyleyesin ki?"
“Dünyada en kolay şey dedikodu yapmak, en zor şeyse kendini tanımaktır.” John Lubbock
Kendini Tanıyan Kişilerle, Sevgi Dolu Yaşamlar…
Aynur Birkan