İşgâl dil'le başlar, gelir din'e dayanırAma hesap başka!..
Maksat bize İngilizce öğretmek değil!"
Vakit yazarı Hasan Karakaya, emparyalist bir tuzak olduğuna kanaat getirdiği yabancı dil eğitimi meselesiyle ilgili şunları yazıyor:
Atalarımız "dil" üzerine epey söz etmişler... Meselâ, "Dil söyler saklanır, belâsını baş çeker" demişler!.. Meselâ, "Dil ile düğümlenen, diş ile çözülmez" demişler!.. Şunu da demişler: "Dil, kılıçtan çabuk öldürür!"
Ama, benim en çok hoşuma giden söz şu: "Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez!"
Bu sözlerin temelinde, insanları "dikkatli konuşmaya sevk" amacı yatıyor!.. Zaten, bu yüzden olsa gerek ki; "Dil var bal getirir, dil var belâ!" demişler!..
Evet, bütün bunlar "fertler arasındaki ilişkiler"i iyiliğe ve güzelliğe kavuşturmak için söylenmiş sözler!..
Bu açıdan, hepsi de önemli, hepsi de "altın değerinde" sözler!..
***
BİZE VERİRLER TALKINI!
Ama, bir de "uluslararası" bir önemi var "dil"in!..
"Dil" deyip geçmeyin;
"Milletlerarası ve medeniyetlerarası mücadele"de, dilin çok büyük önemi ve etkisi var!..
Hatta, şunu söyleyebiliriz: "Kültürel işgâl"ler önce "dil"le başlar, sonra da "din"e kadar uzanır!..
Geçenlerde yazmıştım;
"Emperyalist" devletler, Türkiye'ye "yerel dil" ve "anadilde eğitim" dayatmasında bulunurken, kendi ülkelerindeki okulların "bahçelerinde bile" başka bir dil konuşulmasını yasaklıyorlar!..
Malûm, "teneffüste bile Almanca dışında bir dil konuşulmasını yasakladığı" için; bir okul, "2 ayrı vakıf" tarafından ödüllendirilmişti!..
Önceki gün de, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi; nasıl "koyu bir fundamantalist", yani nasıl "bir köktendinci" olduğunu, şu sözleriyle ortaya koydu:
"Biz, farklı etnik unsurlardan oluşan, çok kültürlü bir İtalya istemiyoruz. Kültürümüz ve geleneklerimizle gurur duyuyoruz. Yabancıların bizim yasalarımıza ve yaşama tarzımıza uyum göstermelerini istiyoruz. Önceki gün televizyonda, İtalyan Komünistler Partisi Genel Başkanı Oliviero Diliberto'nun; okullarda birkaç yıla kadar öğrencilerin yarısının Müslümanlardan oluşacağından bahisle; Müslüman öğrencilere Kur'an-ı Kerim öğretilmesi biçimindeki öneriye karşı olmadığını söylediğini duyunca, tüylerim diken diken oldu. Biz buna karşıyız. Çok ırklı, çok kültürlü bir İtalya istemiyoruz."
***
BURADAN İNGİLİZ TANKLARI MI GEÇTİ?
Peki; Almanya ve İtalya, hatta bütün Avrupa, böylesine bir "tutuculuk" içindeyken, "bizler" ne durumdayız... Bizler üzerinde nasıl "oyunlar" oynanıyor ve "amaçları" ne?.. Millet olarak niçin bu hâllere düştük?.. İçinde bulunduğumuz; "kompleks, yabancı hayranlığı ve yozlaşma" süreci kendiliğinden mi oluştu, yoksa "sinsî bir strateji"nin ürünü mü?..
Bütün bu soruların cevabını alabilmek için; bugün, sayın Ahmet Kökdemir'i misafir etmek istiyorum köşeme...
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi olan Yard. Doç. Dr. Ahmet Kökdemir, dil üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyor...
Sayın Kökdemir, "medeniyetler mücadelesinde; dilin en etkili yol, ucuz ve kalıcı bir fetih vasıtası olduğuna" inananlardan!..
"Samsun'da Çiftlik Caddesi'ne ne zaman çıksam" diyor;
"Buradan İngiliz tankları mı geçti?" diye sormaktan kendimi alamıyorum!..
Ve ilâve ediyor:
"Esasen İngilizler gelse ve o tabelaları indirmelerini söylese; bizimkiler silahını kuşanır, yine de indirmez o tabelaları!.. İşte, böylesine dehşetli bir dil kuşatması altındayız!"
"İngilizce"nin, dünyayı nasıl bir "ahtapot" gibi sardığını anlatırken; Hindistan, Pakistan ve Bangladeş'ten örnek veriyor:
***
YA ÖĞRENDİLER, YA DOĞRANDILAR!
"İngilizler, bu ülkede bir asır kadar kaldı... Ayrılalı da 50 küsur yıl oldu!.. Ama hâlâ resmî dillerinde İngilizce var!..
Peki, nasıl oldu bu?..
Oldu, çünkü; İngilizce bilmeyenleri kömür ocaklarında bile çalıştırmadılar!.. İngilizce'yi resmî dil ilan ettiler!.. Öğrenmeyenlerin parmaklarını, bileklerini kestiler, doğradılar!.. Bu ülkelerde böylece İngiliz kültürü hakim oldu!.."
***
KOLEJLİ BAKAN VE BAŞBAKANLAR!
http://www.halisece.com/islam-ve-sosyal-meseleler/190-isgal-dille-baslar-gelir-dine-dayanir.html