Sual: Tarihte Hadis uyduranlar olduğuna göre âlimlerin kitaplarında uydurma hadis yok mudur?
CEVAP
Hadis uyduranlar olmuş ise de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında asla uydurma hadis yoktur. Çünkü onların her biri, (Âlimler, peygamberlerin vârisleridir) ve (Âlimler, Allah’ın güvendiği kimselerdir) gibi hadis-i şerifler ile övülen büyük insandır. Hadis uydurmanın ve uydurma hadisi nakletmenin vebalinin büyüklüğünü bilirler. (Söylemediğim sözü hadis diye bildiren Cehenneme gidecektir) hadis-i şerifini nakleden o âlimler, kitaplarına nasıl olur da uydurma hadis alabilirler?
Resulullahın vârislerine olan itimadı sarsmak için böyle iftira ediyorlar. Bir müctehid, başka bir müctehide hata ettin demez. Çünkü Mecellede (İctihad ictihadla nakzedilemez) buyuruluyor. (Madde 16)
Dört mezhepte birbirinden farklı hükümler vardır. Fakat hiçbiri, diğerini sapıklıkla, hata etmekle itham etmemiştir. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Âlimlerin farklı ictihadları rahmettir.) [Beyheki]
(Âlim ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevap alır.) [Buhari]
Hanefi ve Hanbeli’de gusülde ağzın içini yıkamak farz iken, Maliki ve Şafii’de farz değildir. Bunun için mezhebin birine doğru, ötekine yanlış denemez. Her müctehidin bir hadisten hüküm çıkarması farklıdır. Bir müctehidin sahih dediği bir hadise, başka bir müctehid mevdu diyebilir.
Hadis ilminde müctehid bir âlim, bir hadise mevdu derse, diğer müctehidler buna sahih diyebilir. Çünkü mevdu diyen müctehid, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için "Mezhebimin usulünün kaidelerine göre mevdudur" der. Yani bu sözün hadis olduğu bence anlaşılamamıştır, der. Yoksa "Bu söz, Peygamber efendimizin sözü değildir" demek istemez. Aynı hadis için başka bir müctehid sahihtir diyebilir. Sahih olduğunu söyleyen müctehid ötekine, "Peygamber efendimizin bu sözüne nasıl mevdu dersin?" demediği gibi öteki de, "Bu uydurma söze sen nasıl hadis diyebilirsin?" demez. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebut 43]
(Bilmiyorsanız âlimlerden sorun!) [Nahl 43]
(Bunun hükmünü peygambere ve ülül-emre [âlimlere] sorsalardı, öğrenirlerdi.) [Nisa 83] [Âyet-i kerimede geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, fıkıh âlimleridir) buyurdu. (Darimi)]
(Allah’tan en çok korkan ancak âlimlerdir.) [Fatır 28]
[Allah’tan korkmak büyük mertebedir. Peygamber efendimiz (Allah’tan en çok ben korkarım) buyurdu. (Buhari)]
(Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?) [Zümer 9]
Hadis-i şeriflerde ise buyuruldu ki:
(Âlimlere tabi olun! Çünkü onlar, dünya ve ahiretin ışıklarıdır.) [Deylemi]
(Âlimler, kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve kılavuzdur.) [İ. Neccar]
(Âlimler olmasaydı, insanlar helak olurdu.) [İ. Maverdi]
(Bilmediklerinizi salih [âlim]lerden sorup öğrenin!) [Taberani]
Mezhebe uymanın lüzumu
Allahü teâlâ ve Resulü, âlimleri böyle överken, onların kitaplarında uydurma hadis olduğunu söylemek ne kadar çirkin iftira olur.
Eğer herkes Kur'an-ı kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şeriflere, Eshab-ı kirama ve âlimlere ihtiyaç kalmazdı. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber efendimiz de âlimlere uymamızı emrediyor.
İki hadis-i şerifin birbirine zıt gibi olduğunu gören, mezhebinin hükmüne uyar. Zaten müctehid olmayanın hadis-i şerifle amel etmesi, hüküm çıkarmaya kalkması caiz olmaz.
Her müslümanın dört hak mezhepten birine uyması gerekir. Uymayanın mülhid olacağını imam-ı Rabbani hazretleri Mebde ve Mead kitabında bildiriyor.
Dört mezhepten birine uymayan Ehl-i sünnetten ayrılır. Ehl-i sünnetten ayrılanın da sapık veya kâfir olacağı S. Ahmet Tahtavi hazretlerinin Dürr-ül-muhtar haşiyesinde yazılıdır. Abdülgani Nablüsi hazretleri de, (Bugün dört mezhepten başkasına uymak caiz değildir. Kur'an-ı kerimin manasını öğrenmek isteyen, Ehl-i sünnet âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalıdır!) buyuruyor. (Hadika)