YILDIZ POSTASI
Hasta Kız - Bir doktordan başka bir doktora koşarken amansız hastalığıma şifa arıyordum. Bu arada yakınlarım devreye girmiş, kimi şifalı otlara, kimi doğal gıdalara, kimi de mübarek zatlara başvurmam gerektiğini söylemişlerdi. Ceplerim bir sürü reçetenin yanı sıra, şifa formüllerinin yada “evliya” dedikleri kişilere ait adreslerin yazıldığı kağıtlarla doluydu.
Eveeet, meşhur doktorun adresine bir defa daha geldim.
Merhaba doktor bey,
doktor=Merhaba, buyrun sizi tanıdım.
Hasta Kız - ben sonuç öğrenmek için gelmiştim.
doktor=Üzgünüm ama hastalığınız daha da ilerlemiş. Maalesef az bir ümit ışığı var .(kız yüzünde solgun bir ifade ile oturduğu yerden kalkarak, dışarı çıkar)
Hasta Kız - birkaç ay sonra, hastalığım daha da ağırlaştı. Bana göre bu iş artık bitmişti. Cebimdeki kağıtları fırlatıp atayım. En iyisi, gidip biraz veda ziyaretleri yapayım. Sokağın köşesinde simit satan bir kız çocuğu var ona doğru gideyim.
(cebinden yirmi lira alıp uzatırken)
Hasta Kız - simitlerin taze herhalde kokusunu duyunca hemen geldim.
simitçi (sıcak bir tebessümle) - Biraz önce gelmişlerdi henüz sıcaklar. Kaç tane isterdiniz .
Hasta Kız - iki tane alacağım. (kız simitleri oldıktan sonra paranın üstünü almadan yürüdü .).
simitçi=Durun bir dakika paranın üstünü unuttunuz.
Hasta Kız - Artık onların benim için bir değeri yok.
Hasta Kız –(kendi kendine) Simitcinin eski tişortunun üzerinde kocaman bir ‘E’ yazıyor. Bu ‘E’ harfi kesinlikle Evliyanın ‘E’ si olmalı. Belki de bana öyle geldi. Zaten bütün çocuklar günahsız olduğundan evliya değil mi?
Hasta Kız - Birkaç yıldan beri hastayım. İyileşmem için bana dua eder misin?
(çocuk şaşırmıştı kafasını “olur!” anlamında sallarken)
simitçi=Ben de çok sık hastalanırım ama dedem Allah’a inananların ölünce yıldızlara uçtuklarını ve oradan cenneti seyrettiklerini söylüyor. Bu yüzden de hiç korkmuyorum hastalıktan.(kız ,her nedense bir anda ferahladı, çocuğa bir öpücük kondururken)
Hasta Kız - Deden çok haklı , ama ben, yine de yardım istiyorum senden
Simitçi ( Karşı kaldırımdaki baloncuyu gösterip =Size dua edeceğim! Ama eğer hastalıktan kurtulursanız bana 10 tane balon alacaksınız, tamam mı?
(bu sefer kız başını salladı)
simitçi=Uçan balon almanıza gerek yok! Normalinden 10 tane istemiştim.
(kız,elini uzatıp çocukla tokalaştı.)
Hasta Kız - Hastalıktan kurtulmam halinde, altı ay sonraki ramazan bayramında buluşacağız bir aksilik çıkarsa ,önceden hazırlanan balonların sana ulaşmasını yada postalanmasını sağlayacağım
(kız küçük çocuğun adını ve adresinin bir kağıda yazdıktan sonra onunla vedalaştı)
Hasta Kız - Hoşçakal Ramazan Bayramı’nda görüşmek üzere.
simitçi=Görüşmek üzere ..
Hasta Kız - Aradan soğuk bir kış geçmiş ve Ramazan gelmişti. Hastalığımdan eser bile kalmadı. Bayramın ilk gününü iple çektim ve zamanı geldiğinde önceden belirlenen buluşma yerine koştum, küçüklerin cıvıl cıvıl kaynaştığı lunaparktaki diğer simitçileri her nedense çocuğu tanımıyordu, onu köşedeki markete sordum.
Hasta Kız - Burada esmer, orta boylarda simit satan bir kız çocuğu gördünüz mü?
Marketçi - Evet ama o çocuğun ciğerleri hastaydı! Geçen hafta aniden ölüverdi.
Hasta Kız – Çok iyi bir çocuktu öyle değil mi?
marketçi - Evet, çok iyiydi ve şirindi.
Hasta Kız - Ne zamandan beri hastaydı?
marketçi - Bir senedir falan
(Oradan koşarak ayrılırken, aniden durdu. Karşısına bir baloncu çıkmıştı.Cebinden bir tomar para çıkartıp)
Hasta Kız - On tane balan istiyorum! Çabuk olun gecikmeden ulaşmalı yerine!
(aldığı balonları bir araya topladı ve iplerini birbirine düğümledikten sonra, besmeleyle gökyüzüne bıraktı.
baloncu - Yaptığınız şeyi çok merak ettim. Neden bıraktınız onları öyle?
Hasta Kız -Onları bekleyen birisi var! Hem de evliya biri. Balonları adresine postaladım sadece.
Alıntı