Metin elinizde olmadığından soruyu hatırlamadınız herhalde..Buyrun metin burda..
Doktordan, az kullanılmış, (ucuz) Cennet satılmıyor
DR. CAN
Işık Süvarisi - Yolcu
Doktor abi… 10 yıldır, yurtdışındayım. Şaşılacak güzellikte gelişmeler oldu; oluyor da. Ancak şahsen kendim için endişeler yaşıyorum. Vakitsizlik, koşturmaca yüzünden manevi dinamiklerimi, nokta kontrolünü yapabildiğimi sanmıyorum. Bir ruh aynasında kendimi görüp bir mihenk taşında ayarımı tutturamıyorum. Yoruldum mu, vasfımı mı yitirdim, ülfet mi oldu; yoksa her şey normal de ben mi şaşkınım?
Dr. Can
Sevgili Yolcu. Havacılıkta pilotların baş derdi VERTİGO dur. “Where to go” “Nereye gidiyorsun ahbap!”ın kısaltılmışı olan VERTİGO kısaca baş dönmesi, konumunu ve yerini tanımlayamama anlamına gelir. İnsanlarda da tansiyon, hipoglisemi, collaps, meniere vs. de olduğu gibi kişiliğini, kendini tanımlamama depresyonel durumlarda ortaya çıkar; ya da şoklarda. Benim bu okullar konusunda öyle bir heyecanlanmam vardır ki, aklıma geldikçe dumur durumuna geçerim. Hafsalam almaz. Apışır kalırım. Ağzım düşer. Göz yaşlarım şuursuzca akar. Yarısını dolaştığım dünyanın diğer yarısını da hayalen gezer, adı sanı bilinmeyen, 4 milyonluk, yolu-beli olmayan, “Orada insan mı varmış?” denilen şivesinden daha düzgün konuşan 4 dil bilen 11 yaşındaki çocukların “tintin tinimini hanım”ı söylemesi; benim gibi ahşap imalatının defolu bir ürününü bu derece yamultuyorsa, kolay değil, senin de 10 senede depresyona “Selamün” deyip “Aleyküm” demeye hazırlanman gayet normaldir. Normal gidiyorum zanneden pilotun atmosferi delip yıldızlarla kucaklaşmaya hazırlanması gibi, insanın beynini dondurur. Kolay değildir Süvarim, “kerkenez” görünümlü kartal, ya da insan görünümlü melek olduğunu fark etmek ve yaptığın işi bir ayna programında VERGİTO ile yaşamak. Kolay değildir ya da, bir gökdelenin temelindeki, yüz binlerce tonu kaldıran, yüz binlerce kum tanesinden biri olduğunu fark etmek zordur.
İki kum tanesi
100 katlı gökdelenin temelinde iki küçük kum tanesi vardı. Konuştular.
- Üzerimde binlerce ton yük var. Bütün gökdeleni içindekilerle beraber benim üzerime yüklemişler. O kadar bunalıyorum ki, nefes alamıyorum. Sanki başka biri yokmuş gibi. Bir de şu yanımdaki kum taneleri başlarını eğip dizlerini bükmüyorlar mı? Daha fazla yük biniyor üstüme…
Bu sıkıntıyı hak edecek ne yaptım?
Diğer kum tanesi bunları sessizce dinler ve;
- Ben seni bu yükten kurtarabilirim ister misin, der.
- Nasıl yani? Nasıl olacak bu? Ayrıca bunu niye yapacaksın?
- Sen bana her gün yardım ediyorsun, ben de sana edeceğim. Hani sen hergün; “Üzerimde binlerce ton yük var. Bütün gökdeleni içindekilerle beraber bana yüklemişler. O kadar bunalıyorum ki, nefes bile alamıyorum.” diyorsun ya; işte ben de ne kadar şanslı bir kum tanesiyim ki, yüzbinlerce tonluk gökdeleni benim sırtıma yüklemişler ve içindekilerle beraber bu ONURLU görevi taşıyorum. Ne kadar şükredersem azdır, diyorum… Diğer kum alayla karışık gülerek;
- Peki bu kadar onurlu bir görevi yapıyorsun da, sana madalya mı takıyorlar. Ayrıca burada milyonlarca kum tanesi var. Senin farkın ne?
- Benim farkım; FARKINDAYIM… Ayrıca aman yavaş ol, kimse duymasın bunları. Çünkü, her yiğidin gönlünde bir aslan yatar. Benim gibi milyonlarca kum tanesi, bu şekilde düşünüyor… Eğer biri çıkıp “Gökdeleni ben taşıyorum” derse herkesin hayalleri yıkılır. Hayallerin yıkılmasıyla tam bir felaket olur. O zaman başlar öne eğilir, dizler bükülür… Senin yanındaki arkadaşların yaptığını biliyorsun. Bereket hayalleri olanlar var. Var da gökdelen, içindekilerle birlikte hâlâ ayakta…
Hem bana madalya verseler ne olur? Belki sırtımdaki yükü kaldırıp beni gökdelenin tepesine koyarlar. Bir elim yağda öteki balda rahatıma bakarım. Düşünüyor musun o zaman; BU ŞEREFLİ GÖREVİ YAPAMAMIŞ OLURUM. Bu sence büyük bir CEZA değil mi? Ayrıca orada, şiddetli rüzgarlar ve yağmurlar varmış… Benim aldığım karşılık BURADA OLMAKTIR. “IŞIKÇI.”
Sevgili Süvari. İlave edeceğim bir şey olduğunu sanmıyorum. Sadece Sevgili Gizem Umut kızımın bana gönderdiği ve yatağımın baş ucuna serlevha olarak astığım SLOGAN’ı sana hediye ediyorum.
“Güzel görüp, güzel düşünmek ve
hayattan lezzet almak için,
kendime, ülkeme ve insanlığa
faydalı olmak için sloganım...
Sadece bir kişi yeterli Ve o BENİM…”
Elbette buradaki BEN; benlik değil; hizmet inanç ve hedef adına özgüvenle YE’S’e düşmemek anlamındadır. Haydi fikir işçisi, ışık yolcusu, küheylanım… Sen ne yapacağını bilirsin. Fatih Terim’in dediği gibi derim… “Çık ve oyna” Başarılar Süvari…