Gönderen Konu: Dinlerarası Diyalog Nedir?  (Okunma sayısı 3555 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Dinlerarası Diyalog Nedir?
« : 17 Ocak 2012, 11:50:40 »

Dinlerarası Diyalog Nedir?

SON yıllarda İslam'a kabul eden Hıristiyanların ve Yahudilerin sayısı çoğaldı. Buna karşılık münferit vak'alar olarak, birkaç İslam'dan Hıristiyanlığa geçme (tanassur) vak'aları da var.

Hıristiyanlık birçok ülkede geriliyor. Fransa bunlardan biridir. Kiliselerdeki ayinlere pek katılan olmadığı için nicesinin kapısına kilit vurulmuştur. Yeterli sayıda papaz da yetişmiyor.

Papalık 28 Ekim 1965'te bir karar alarak Hıristiyanlığın beşiği olan toprakların tekrar Haç ve Teslis dininini hakimiyeti altına alınması için faaliyete geçmiştir.

Anadolu bu topraklar listesinin başında gelmektedir.

Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü doktrini Papalık tarafından 1960'lı yıllarda hazırlanıp uygulamaya konulmuş bulunmaktadır.

Diyalog bir misyonerlik metodudur.


İslam dininde diyalog kelimesi, kavramı, değeri bulunmamaktadır.

İslam'da davet., tebliğ, müjdeleme, uyarma, korkutma, Tevhid'e çağırma vardır.

Diyalogçulara göre Ehl-i Kitab ile Ehl-i İslam arasında Âmentü konusunda ittifak varmış.

Bu iddia gerçeklere aykırıdır.

Hıristiyan âlemi Teslis'e inanır, Müslümanlar Tevhide.

Baba, Oğul, Ruhülkuds üçlemesi ile şerikten, nazirden, benzerden münezzeh olan tek Allah inancı hiç bağdaşır mı?

Peygamberler konusunda da Ehl-i Kitab ile aramızda ittifak yoktur. Çünkü biz Müslümanlar bütün Peygamberlere, birini bile dışlamadan iman ederiz, onlar ise Hâtemürrüsul âhir zaman Peygamberi Muhammed Mustafaya (Salat ve selam olsun ona) iman etmezler, onu tekzib eder, hâşâ sahte peygamber derler.

İlahî kitaplar konusunda da onlarla aramazdı ittifak yoktur. Çünkü onlar Allah'ın kadim kelamı olan Kur'ana iman etmezler.

Din konusunda da aramızda ittifak yoktur. Onlar İslam'ın hak din olduğunu kabul etmezler.

Sonra birtakım diyalogçular kalkmışlar üç hak ibrahimî dinden bahs ediyor. Yahudiler ve Hıristiyanlar bizim dinimizi hak olarak kabul etmiyor, bizden bazı akılsızlar üç hak din vardır diyor. FesubhanAllah!

Bazıları diyalog üç din arasında iyi münasebetler, sohbetler, birbirini tanımaktır şeklinde konuşuyor. Bu da bir aldatmacadır. Üç hak İbrahimî din vardır, üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir, Ehl-i Kitab ile Âmentüde ittifakımız vardır sözleri iyi münasebetleri aşan sözlerdir. Bu işin içinde başka bir iş vardır.

Nüfusu bir milyarı aşan Ehl-i Sünnet aleminde çeşitli fetva merkezleri bulunmaktadır. Bu merkezlerin hocaları icazetli ulema, fukaha ve müftülerdendir. Diyaloğun ne olduğu, ne olmadığı niçin onlara sorulmuyor?

Kur'an ve Sünnet İslamlığının temel inançlarından biri "Allah katında tek makbul, hak, geçerli dinin İslam olduğudur."

Bu inanç Kur'an, Sünnet ve icmâ ile sabittir. Münkiri daire-i İslamdan çıkar.

Bazı diyalogçu ilahiyatçılar Kur'an Yahudileri İslam'a çağırmıyor, Kur'an Hıristiyanları İslam'a çağırmıyor diyor. Bu iddia da İslam'a, Kur'ana, Sünnete aykırıdır. Kur'an öncelikle Yahudileri ve Hıristiyanları İslam'a çağırmaktadır.

Kaldı ki, Hz. Musa'nın ve Hz. İsa'nın (aleyhimesselam) dinleri de usûl, itikad, temel ve esas bakımından İslam ve Tevhid idi. Sadece Şeriat ve füruat konusunda farklılıklar vardı.

Kur'an İslamlığına göre, Hz. Muhammed'in gönderilmesinden sonra eski şeriatlar nesh edilmiştir, hükümden kaldırılmıştır.

En kısa zamanda, İslam dünyasındaki belli başlı fetva meclislerinin Dinlerarası Diyalog konusunu inceleyip Ümmet-i Muhammed'i uyarması temenni olunur.


Mehmet Şevket EYGİ - 17 Ocak 2012 Salı

Çevrimdışı Şecaatli

  • okur
  • *
  • İleti: 83
  • TEK DÂVÂM İSLAM'DIR.GERİSİ BAŞKASININ OLSUN.
Ynt: Dinlerarası Diyalog Nedir?
« Yanıtla #1 : 05 Aralık 2012, 10:49:32 »
Diyaloğun Hedefi

Diyaloğun birinci şartı:

Müslüman halkı Hıristiyanlaştırmak için faaliyet gösteren misyonerler, Ortadoğu’da büyük bir dirençle karşılaştılar. Bunu kırmak için, bu bölgede yaşayan Müslümanların, dini şuurunun yok edilmesi gerekiyordu. Dinlerarası diyalog ile, Hıristiyanlığın da hak bir din olduğu, korkulacak bir şey olmadığı konusu işlenerek, Müslümanların Hıristiyanlara karşı olan husumetini kırmayı gaye edindiler.

Bunu sağlamak için de, "Benim dinim son dindir, diğerleri yanlıştır” inancından vazgeçirmeği prensip edindiler. Dinlerarası diyaloğun mimarlarından M.Watt, "Modern Dünyada İslam Vahyi" adlı çalışmasında bunu açıkça yazmaktadır.

Watt'a göre diyaloğun şartı "Benim dinim son dindir" inancından vazgeçmektir: “Dinlerin karşılaştırılması, yani üstünlük ve aşağılık açısından herhangi bir değerlendirmeye gitmemektir. Objektif anlamda geçerli olmadığı için gerçek diyalog anlayışı, bu çeşit karşılaştırmalardan vazgeçmeyi icab ettirir. Taraflardan biri "Benim dinim son dindir" derse bu olmaz; çünkü buradaki "son" kelimesi diğer dinlerden üstün olma veya diğer dinleri geçersiz kılma anlamlarına gelir. Bunun için, benim dinim diğerlerinkinden daha üstündür inancının terk edilmesi gerekir."

Halbuki Kur’an-ı kerim, İslamiyetin “son din” olduğunu, diğerlerinin geçersiz olduğundan kabul edilemez olduğunu açıkca bildirmiştir. Dolayısıyla bir Müslüman bunun aksini düşünemez. Böyle düşündüğü, inandığı hatta şüphe ettiği takdirde dinden çıkmış olur. İslamiyetin son din olduğu ayet-i kerimelerde meal şöyle bildirilmiştir:

“Bugün, dininizi kemale erdirdim, ikmal ettim. Size olan nimetlerimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmı seçtim.” (Maide 3)

“Allah indinde hak din ancak İslâmdır.” (A. İmran 19)

“Kim İslâmdan başka din ararsa, bilsin ki, bulduğu din asla kabul edilmeyecektir.” (A. İmran 85)

M.Watt’ın bu fikrinin, dini bilgilerde nakli yani vahyi esas olan “Ehli sünnet” inancına sahip Müslümanlara kabul ettirmenin mümkün olmayacağını bildikleri için de, Müslümanları Endülüs'te İbn Tufeyl ve İbn Rüşd'ün temsil ettiği "Felsefî İslama" yönlendirmeye karar verdiler.

Watt’a göre, bu filozoflar, İslam'ın dışında kalan dinleri, açıktan açığa tartışma konusu etmediler, onları da hak din kabul ettiler.

R. Arnaldez, Ehli sünnet bir Müslümana diyaloğu kabul ettirmenin pratikte imkansız olduğunu, bu inancın tahrip edilmesi gerektiğini söyledikten sonra, İslami esasları, nakil ile değil, akıl ile anlamayı bir metod haline dönüştürmüş Vehhabi, Selefi anlayışının temsilcisi olan “Abduh ekolü”nün hakim kılınması halinde, dinlerarası diyaloğun oldukça kolaylaşacağını ifade etmektedir.( R. Arnaldez: Contidions dun avee İslam)

Dinlerarası Diyalog fikrinin babası olan Louıs Massignon, “Onların (Müslümanların) her şeylerini tahrif ettik. İnançları, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye tam inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. İntihar ve anarşi için olgun hale geldiler” demektedir.


http://www.sadakat.net/diyalog-tuza/1197-diyaloun-hedefi.html
« Son Düzenleme: 05 Aralık 2012, 10:52:07 Gönderen: Mücteba »
Neden mi mutluyum?.Çünkü Allah var, sıkıntı yok!
Gerisi imtihanımdır.

Bir ayet:“Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız;
oysa o, hakkınızda hayırlıdır.Olur ki, siz bir şeyi seversiniz;ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır.
Allah bilir, siz bilmezsiniz. ” (BAKARA SURESİ-216)

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Dinlerarası Diyalog Nedir?
« Yanıtla #2 : 29 Kasım 2014, 08:13:51 »
Necran Hıristiyanlarından Konuşması Güzel Ağırbaşlı ve Heybetli Birisi Medîne’ye Geldi.
Birisi,
“Yâ Rasülullah, Bu Hıristiyan Ne Kadar da Akıllıdır...”
Dedi.
Rasülullah Aleyhisselâtû Vesselâm,
 O Adamı Bu Sözden Men’ Edip,
Sus! Akıllı Adam, Allah’ın Birliğine İnanan ve O’nun Emrine Boyun Eğen Kimsedir!” Dedi.
alıntı