Gönderen Konu: Dinsizliğe köprü *  (Okunma sayısı 9278 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fırka-i naciye

  • okur
  • *
  • İleti: 51
    • http://www.dinibilgiler.org
Dinsizliğe köprü *
« : 05 Kasım 2005, 22:34:40 »

Her ramazan olduğu gibi bu ramazanda da, gazetelerin bazıları hediye olarak kupon karşılığı “Kur’an-ı kerim meali” verdi.Gazeteler bu vesile ile satışlarını arttırdı neticede kazandı, fakat okuyucu manevi yönden büyük zararda.

Son yıllarda dış destekli meal okuma propagandaları dinde çok büyük bir tahribata ve karışıklığa sebep oldu... İslâmî otorite ve hiyerarşi kavramları yıkıldı... Söz ayağa düştü... Bir sürü ukalâ müctehid taslağı türedi... Dinde reform hareketleri başladı... Alimlere, mezheplere itimat yıkılarak mezhepsizliğin önü açıldı... Hemen arkasından da dinsizlik yayılmaya başladı. Zahidül Kevseri’nin dediği gibi “Mezhepsizlik dinsizliğe bir köprüdür”zaten.

İslâm düşmanları, asırlardır yaptıkları tecrübelerden, kaba kuvvetle bir yere varamayacaklarını anladılar. İslâm âlimleri, hak mezhepler, fıkıh kitapları olduğu müddetçe, kısmen zarar verebilseler de, ciddî bir zarar veremediklerini gördüler. Çünkü, İslâm âlimleri, mezhepler, fıkıh kitapları, İslâmiyeti koruyan sağlam birer kaledir. Bu kale sağlam olduğu müddetçe, İslâmiyete zarar vermeleri mümkün değildir.

Bunun için, 18. asırdan itibaren, hücumlarını bu yöne çevirdiler. Âlimleri, kitapları kötülemek ve Müslümanların gözünden düşürmek, onları cahil bırakmak için ne lazımsa yaptılar. Cahil kimseyi kandırmak kolaydır. Bugün, reformcuların bu kadar taraftar toplamasının sebebi budur. Peygamber efendimiz, “İlim olan yerde Müslümanlık vardır, ilim olmayan yerde Müslümanlık yoktur” buyurmuştur.

Bir Müslümanın önüne, dinini öğrenmesi için meal, tefsir koymak buna yapılabilecek en büyük kötülüktür aslında. Çünkü, herkes zekâsına, bilgisine göre bir şeyler anlayacak fakat, bu anladığı din olmayacak, kendi düşüncesi olacak. Zaten istenilen de bu. Hristiyanlarda olduğu gibi, İslâmiyetin sadece “adı” kalsın.

İngiliz Casusu Hempher bakınız hatıralarında bu konuyu nasıl anlatıyor:

“İslam dinini yıkma çalışmalarından bir netice alamayınca, ümitsizliğe düştüm. Görevi bırakmak istedim. Müstemlekeler Bakanı bana şunları söyledi: Sen bu işlerin, birkaç senelik çalışma ile neticeleneceğini mi zannediyorsun? Bırak birkaç seneyi, bu ektiğimiz tohumların meyvelerini, ben de sen de göremeyeceğiz, belki de senin, benim torunlarımız bile göremeyecek. Bu tohumların meyvelerini en az yüz senede, belki de 150-200 senede ancak alabileceğiz. Çünkü, bugüne kadar İslâmiyeti ayakta tutan, din bilgileri olmuştur. Âlimleri, ilmi yok edip, halkı cahil bırakmadıkça, onların dinlerini bozmak mümkün değildir. Bunun için, âlimleri, mezhepleri hissettirmeden kötüleyeceğiz. Bir müddet sonra da, peygamber sözleri (hadis-i şerifler) hakkında, ‘Uydurmaydı, değildi’ diyerek şüpheye düşüreceğiz. Âyetleri istediğimiz gibi yorumlayacağız... Ancak bunları başarıp, halkı cahil bıraktığımız zaman, meyveleri toplamaya başlayacağız. Bir kültürü, hele asırların birikimi olan din kültürünü yıkmak, kısa zamanda olacak şey değildir.”

Hempher, 1700’lü yıllarda bu faaliyeti gösteriyordu. Gerçekten de iki yüzyıl sonra, 1900’lü yıllarda meyvelerini toplamaya başladılar.
Mealden din öğrenmenin mümkün olmayacağı o kadar açık ki... Kur’an-ı kerim, İslâmiyetin temel kitabıdır, anayasasıdır. Bunu, Resulullahın, müctehid imamların ve diğer âlimlerin sözleri açıklar, tatbikini sağlar. Kur’an-ı kerimden başkasını kabul etmemek, bir devletin anayasasının dışındaki bütün kanunlarını, tüzüklerini, yönetmeliklerini, genelgelerini kabul etmemek, onları yok saymak gibidir.

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için meal nedir, ilk defa ne zaman ve kimler tarafından çıkartılmış bunu da ele almak istiyorum.

Mealciliğin geçmişi

Dün, bazı gazetelerin promosyon olarak verdikleri “Kur’an-ı kerim meali” konusunu ele almıştım. Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için, tercüme, meal işi ne zaman ve kimler tarafından başlatılmış, bugün de bunun üzerinde durmak istiyorum.

Sebilürreşad Mecmuası’nın 18 Safer 1924 tarihli ve 618 numaralı sayısında, “Yeni Kur’an Tercümesi” başlıklı yazıda, bu konu özetle şöyle anlatılıyor:

Kur’an-ı kerimi tercüme etmek, basıp yaymak bir müddetten beri moda oldu. Ne gariptir ki, ilk defa bu işe teşebbüs eden, Zeki Megamizisminde, Arap asıllı bir Hristiyandır.

Daha sonra Cihan Kütüphanesi (yayınevi) sahibi Ermeni Mihran Efendiacele olarak, diğer bir tercümenin basımına başladı ve az zamanda sona erdirerek, “Türkçe Kur’an” ismiyle yayınladı.

Asırlardır, bütün ömürlerini dini yaymakla geçiren, bu uğurda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan İslâm âlimlerinin, Kur’an-ı kerimin tercümesini, meallerini hazırlamayıp da, gayri müslimlerin böyle bir çalışma yapması, düşündürücü olsa gerekdir... Tercüme ve meal, gerçekten dine faydalı olsaydı, İslâm büyükleri bu faaliyeti gayri müslimlere bırakırlar mıydı?
Hristiyan yayımcılar tarafından başlatılan Kur’an tercümesi kampanyaları, şiddetli tenkitlere mâruz kalmıştır. Kur’an-ı kerim tercüme ve meallerinin yayılması karşısında, Diyanet İşleri Başkanlığı da hareketsiz kalmamış, Müslüman halkı uyandırmak maksadıyla o tarihte bir beyanname yayımlamıştır. Bu beyanname özetle şöyleydi:

1- Kur’an tercümesi furyası, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra başlamış zararlı bir faaliyettir.

2- İkinci Meşrutiyet’ten önce devlet, dini yayınları kontrol altında tutuyor ve ulu orta, yalan-yanlış tercüme ve tefsirlerin neşrine asla müsaade etmiyordu.

3- Meşrutiyet’ten sonra, basın hürriyetinden istifade eden birtakım art niyetli kimseler, gayri müslimler, sinsi gayelerine uygun Kur’an tercümeleri neşrine başlamışlardır.

4- Türkçe Kur’an demek, küfür sözüdür. Kur’an-ı kerim İlâhidir. Kur’an’ın tercümesi olmaz.

5- Kur’an tercümeleri vasıtasıyla, İslâm dünyasında bir reform hareketi başlatmak istemişler ve muvaffak da olmuşlardır.

6- İslâmiyeti halka ve gençlere Kur’an tercüme ve mealleri ile öğretmeye çalışmak, son derece yanlış ve zararlı bir metoddur. İslâmiyet, Kur’an tercümesinden değil, islam âlimlerinin, halk için yazdıkları akaid, fıkıh, ahlâk (ilmihâl) kitaplarından öğrenilir. Kişinin kendi anladığı, kendi düşüncesi din olmaz.

Anadolu’muzun yetiştirdiği büyük âlimlerden İmam-ı Birgivîhazretleri, bu konu ile ilgili olarak şu hadis-i şerifleri bildirmektedir: “Bir kimse, Allahın kitabını kendi fikri, görüşü ile tefsir etse ve bu tefsirinde isabet etmiş bulunsa, açıklaması doğru olsa bile hata etmiş olur.” “Kim ki, Kur’an-ı kerimi kendi kafasına göre açıklarsa, cehennemdeki yerine hazırlansın.”

Son devrin büyük din âlimlerinden Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Mes’eletü Tercümeti’l-Kur’an adlı eserinde, Kur’an tercümesi modasının arkasındaki gizli ve sinsi emelleri ve dinimizi içten yıkma plânlarını açıklamaktadır. Bu kitap Bedir Yayınevi tarafından basılmıştır.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Asırlardır din, meallerden, Kur’an tercümelerinden değil, fıkıh kitaplarından, ilmihâl kitaplarından öğrenilmiştir. Dinimizi doğru olarak öğrenebilmek için, bu sağlam yolu devam ettirmemiz, çıkmaz yollara sapmamamız şarttır. Çıkmaz yollara sapan, kurda kuşa yem olmaya mahkûmdur!
« Son Düzenleme: 28 Nisan 2009, 00:13:47 Gönderen: enfa »
"Mezhepsizlik Dinsizliğe Köprüdür." [ Zahid-ül-kevseri ]

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #1 : 06 Kasım 2005, 02:24:38 »
Geçen akşam İslam Akademisi'nden bir arkadaşın evine misafir "hocaefendi" geliyor. Arkadaşın babası ile sohbet ediyorlar. Konuşma esnasında bu "hocaefendi" diyor ki:

"Ramazan hilâlini görünce, oruca başlayın; Şevval hilâlini görünce bayram yapın. Hava kapalı olur da, hilâl görülemezse Şaban'ı 30 güne tamamlayın" hadisinden ben şunu anlıyorum: ŞABAN DAİMA 29 ÇEKER.

Arkadaşın babası başka bir yorumda bulunuyor ve zannedersem bu husus hakkında bayağı bir sohbet oluşuyor.

Misafir gittikten sonra babası arkadaşa durumu anlatıyor. "Ben de şöyle şöyle anlıyorum" deyince arkadaş:

"Baba ben de bundan, kafamıza göre ayet ve hadis yorumlayamıyacağımzı anlıyorum" diyor.

Güzel bir hatıra..

Bakın birçok meselede hadis ve ayete sarılan var. Son dönemde sanki hiç İslam Alimi yetişmemiş zannedenler var. Bunlar acı ama gerçek.

Müslüman dikkatli olsun, fıkh alimlerine uysun. Fıkh alimlerinde bulamadığı meseleyi, Osmanlı uleması çözmüştür.

Selam ve dua ile..
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Çevrimdışı GEZGİN

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 353
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #2 : 06 Kasım 2005, 02:26:12 »
evet muallim abi... :x
An oluyor bir garip hisse kapılıyorum...
Ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum?'..........

Çevrimdışı Mstfx67

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 354
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #3 : 07 Kasım 2005, 00:53:45 »
haklisin  mualim abi
BA$KASININ AYIBINI SÖYLEMEYi DÜSÜNDÜGÜN ZAMAN NEFSININ AYIBINI hATIRLA!!!

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #4 : 07 Kasım 2005, 09:51:24 »
bu sene bazı cemaatler erken oruca basladı. merak ediyorum simdi onlar bizimle beraber mi bayram ettiler yoksa bizden bir gun once mi?



ikiside muallakta kaldı.
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #5 : 07 Kasım 2005, 10:30:20 »
Alıntı
1- Kur’an tercümesi furyası, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra başlamış zararlı bir faaliyettir.

2- İkinci Meşrutiyet’ten önce devlet, dini yayınları kontrol altında tutuyor ve ulu orta, yalan-yanlış tercüme ve tefsirlerin neşrine asla müsaade etmiyordu.

3- Meşrutiyet’ten sonra, basın hürriyetinden istifade eden birtakım art niyetli kimseler, gayri müslimler, sinsi gayelerine uygun Kur’an tercümeleri neşrine başlamışlardır.

4- Türkçe Kur’an demek, küfür sözüdür. Kur’an-ı kerim İlâhidir. Kur’an’ın tercümesi olmaz.

5- Kur’an tercümeleri vasıtasıyla, İslâm dünyasında bir reform hareketi başlatmak istemişler ve muvaffak da olmuşlardır.

6- İslâmiyeti halka ve gençlere Kur’an tercüme ve mealleri ile öğretmeye çalışmak, son derece yanlış ve zararlı bir metoddur. İslâmiyet, Kur’an tercümesinden değil, islam âlimlerinin, halk için yazdıkları akaid, fıkıh, ahlâk (ilmihâl) kitaplarından öğrenilir. Kişinin kendi anladığı, kendi düşüncesi din olmaz.


işin özü bu olsa gerek.
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #6 : 07 Kasım 2005, 15:54:18 »
Alıntı yapılan: "muallim"
bu sene bazı cemaatler erken oruca basladı. merak ediyorum simdi onlar bizimle beraber mi bayram ettiler yoksa bizden bir gun once mi?



ikiside muallakta kaldı.


Hilali göremediler güya.. Ramazan başlangıcında da gördükleri falan yoktu, attılar tutturmaya çalıştılar.. Bu sene Bayram'ı aynı gün yaptık..
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #7 : 07 Kasım 2005, 16:48:25 »
ee dolayısıyla son gun onlara bayram olması gerekiyordu. Ne oldu simdi adamalr bayramda oruc tuttu.

bunun hukmu de acık...
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #8 : 07 Kasım 2005, 16:53:46 »
Alıntı yapılan: "muallim"
ee dolayısıyla son gun onlara bayram olması gerekiyordu. Ne oldu simdi adamalr bayramda oruc tuttu.

bunun hukmu de acık...


Şaban ayı'nı 30'a tamamladılar..
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
Dinsizliğe köprü
« Yanıtla #9 : 07 Kasım 2005, 18:12:00 »
Alıntı

Müslüman dikkatli olsun, fıkh alimlerine uysun. Fıkh alimlerinde bulamadığı meseleyi, Osmanlı uleması çözmüştür.

 :x

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Dinsizliğe köprü *
« Yanıtla #10 : 25 Aralık 2009, 02:36:53 »
Teşekkür ederiz.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Dinsizliğe köprü *
« Yanıtla #11 : 16 Şubat 2010, 19:50:26 »
Allah razı olsun.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Dinsizliğe köprü *
« Yanıtla #12 : 03 Eylül 2012, 01:56:02 »

....

Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Asırlardır din, meallerden, Kur’an tercümelerinden değil, fıkıh kitaplarından, ilmihâl kitaplarından öğrenilmiştir. Dinimizi doğru olarak öğrenebilmek için, bu sağlam yolu devam ettirmemiz, çıkmaz yollara sapmamamız şarttır. Çıkmaz yollara sapan, kurda kuşa yem olmaya mahkûmdur!

...