Geçtiğimiz günlerde basında bu yönde bir haber çıktı belki okuyanlarımız vardır.Ancak bu Diyanetin bazı mensupları tarafından ilk kez söyleniyor değil daha önceleri de söylenmişti.Yani bu Diyanet mensuplarına göre hem de Prof ünvanlı, Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerince söylenen bir konu:
Dini nikaha gerek yoktur!Şimdi biz Diyaneti eleştirmeyelim de ne yapalım...Aşağıdaki kaynakları okuyup, Dİyanetin ne işe yaradığını, kimin neyi, hangi dinamiti ateşlediğini iyice bir düşünelim...
Haber çok uzun olduğu için sadece ilgili kısmını alıyorum:İslam açısından küçük yaşta evlendirilmenin değerlendirmesini yapan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Eğitim Uzmanı İbrahim Ural, evliliğin karşılıklı bir akitten ibaret olduğunu, bunun karşılıklı irade beyanıyla yapıldığını söyledi.
Ural, evlenmek isteyenlerde ''akıl baliğ'' denilen ergenlik çağına gelme şartı arandığını, İslam dininde akıl baliğ olmamış kişilerin evlenmesinin söz konusu olmadığını belirtti.
1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesinde yer alan erkeklerde 18 yaş, kadınlarda ise 17 yaş şartının genel olarak dünyada kabul gördüğünü anlatan Ural, Osmanlı dönemindeki evliliklerin mahalli kadılar tarafından ve ''izinname'' adlı belge düzenlenmek suretiyle yapıldığını, nikahın ilan edilip, düzenlenen törenlerle de topluma duyurulduğunu söyledi.
Günümüzde beşik kertmesi, akrabalıkların yakınlaştırılması veya fakirlik sebebiyle evliliklerin yapılabildiğine dikkati çeken Ural, İslam'a göre küçük yaşta iradesi dışında evlendirilen kişinin, akıl baliğ olduktan sonra zorlamayla yaptığı evliliği tek taraflı feshedebildiğini bildirdi.
İbrahim Ural, şöyle devam etti:
''Küçük yaşta evliliklerin, İslami geleneklere yüklenmesinin ilmi dayanağı yoktur.
Dini nikah zaruri olmadığı gibi nikahta akit, ilan, tescil aranıyor. İslam'da 'imam nikahı' veya 'dini nikah' kavramı yok, sadeci nikah var. İki şahit huzurunda, irade beyanıyla evlilik gerçekleştiriliyor. Toplumda evliliğin ilan edilmesi, törenlerle yapılıyor. Resmi nikah kıyılmasıyla İslam dininin evlilik şartları yerine getirilmiş oluyor. Dini nikah daha çok örf, adet ve geleneklerden kaynaklanıyor. Dini nikahta, nasihatler yapılıyor, tövbe istiğfar ediliyor, topluca dualar yapılıyor, dini mesajlar veriliyor. Resmi nikah yapılmasıyla evlilik aktı gerçekleştirilmiş olur.''
Haberin ayrıntısı:
http://www.haber7.com/haber/20100120/Diyanet-Islamda-dini-nikah-zorunlulugu-yok.phpBununla ilgili geçmişte de bir haber çıkmıştı:Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem, İslam dininde ''dini nikahın'' olmadığını belirterek, ''Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kıyılan resmi nikah, İslam dininin de geçerli saydığı nikahtır'' dedi.
Prof. Dr. Yeprem, ''dini nikahın'', kilisede, rahip ve papazlar tarafından kıyılması mecburi olan Hristiyan nikahı için kullanılan bir terim olduğunu söyledi.
İslam'da bu anlamda bir ''dini nikah'' olmadığını ifade eden Yeprem, ''Her işte olduğu gibi nikahta da Allah'a dua ederek hayır talep etmek, Müslümanların iyi davranışlarındandır. Bu yapılmadığı takdirde resmi nikahın geçerliliği de ortadan kalkmaz'' dedi.
Dini nikahın, Hristiyanlıkta geçerli olduğunu vurgulayan Yeprem, şunları kaydetti:
''Dini nikahın kıyılması için nikahı kıyan din adamının Allah adına hüküm veren biri olması, nikahın kıyıldığı yerin kutsal yer olması ve yapılan işin de dini işlem olması lazım. Dini nikah için bu üç unsurun olması gerekir ki, bu da Katoliklerde olan bir nikahtır. Kilise kutsal sayılan yerdir, papaz, Allah adına konuşan din adamıdır, nikah da ebediyen bozulmayacak olan dini bir işlemdir. İslam'da, Allah adına söz söyleyen bir din adamı ve kutsal bir mekan yoktur. Namaz kılınan her yere mescit, cami denir ve başka amaçlarla da kullanılabilir. Buraların, kilise gibi kutsiyeti yoktur. Medeni Kanunun hükümlerine göre kıyılan resmi nikah geçerlidir. İslam dininde bu anlamda dini nikah yoktur.''
Osmanlı İmparatorluğu döneminde mahalle imamları tarafından kıyılan nikahların bugün belediyelerce kıyılan nikahtan farklı olmadığını vurgulayan Yeprem, ''Mahalle imamlarının, devletin itibar ettiği kayıtları tutan, evlilik cüzdanını veren, mahkemelerin kayıtlarını tutan niteliği vardı, bugünkü belediyelerin evlendirme daireleri gibiydi. Bu işlemleri o zaman mahalli imamlar yürütüyordu'' diye konuştu.
***