Gönderen Konu: Diziler üzerinden ailede yapılmak istenen reform  (Okunma sayısı 7456 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Diziler üzerinden ailede yapılmak istenen reform
« : 06 Ağustos 2008, 11:29:45 »

Geçenlerde, gazetelerin magazin sayfalarında, yerli Türk TV dizilerinin Ortadoğu ülkelerinde büyük rağbet gördüğüne dair haberler vardı. Haberde, Türk dizilerine Ortadoğu ülkelerinde gösterilen yoğun ilgiye dikkat çekiliyor. Dublajı yapılan Türk dizileri, o kadar benimsenmiş ki izleyicilerinin Türk dizilerini izlediğinin farkına bile varmadığı kaydediliyordu.

Aynı gün bu konu ile ilgili başka bir haber de vardı gazetelerde: Mısır Müftüsü; Türk dizilerinin ülkedeki aile düzenin sarstığını, ailede büyük yıkımlara sebep olduğunu bunun neticesinde bu dizileri seyredenler arasında boşanmaların hızla arttığını bahsederek, Müslümanların bu dizilerden uzak kalmasını tavsiye ediyordu.

Bu, basit önemsiz bir haber olarak gazetelerde yer aldıysa da, aslında çok tehlikeli gidişin işaretidir bu haber. Sebebi şu: Batı Hıristiyan alemi, ekonomik ve siyasi gücüne güvenerek Müslümanlığı 20. yüzyılın ikinci yarısında tamemen yok etmeği veya en azından varlığı ile yokluğu bir hale getirmeyi planlamıştı. Fakat plan tutmadı; islam alemi dinine daha çok sarıldı, sahiplendi.

“MADEM Kİ YOK EDEMİYORUZ… “

Bu durum yeni projelerin gündeme alınmasına sebep oldu. “Madem ki yok edemiyoruz, kaleyi içeriden fethedelim” projesini yürürlüğe koydular: Müslümanlar, sinsice İslamdan uzaklaştırılacak, hissettirmeden İslamdan soğutulacaktı. Bunu, okulda, işyerinde kısaca  sokakta başarı ile yürüttüler. Fakat ulaşamadıkları bir saha vardı; o da aile idi. Bütün tahribata rağmen aile; yaşayışı, kültürü, inancı nesilden nesile ulaştırıyordu. Bunu fark edince, aileyi dejenere etmedikçe istedikleri neticeyi alamayacaklarına karar verdiler.

Bunun için de ailenin ulaşamadıkları fertlerine ulaşmaları gerekiyordu.Ulaşamadıkları fertlerin başında da, çalışmayan evde çoluk çocuğunun etiğimi ve yetişmesi ile uğraşan anne ve kız çocukları vardı. Bir şekilde bunların yuvalarından çıkartılması gerekiyordu.

Bütün bu işlerin denemesini öncelikle Türk halkı üzerinden yaptılar. Son yıllardaki kadının sesi, kadın hakları gibi programlarla sözde kadının özgürlüğü konusu her gün işlendi. Kadının mutlaka ekonomik yönden bağımsız olması, kendi ayakları üzerinde durması programların ana konusu idi. Programa çıkarttıkları ruh hastası zorbacı, dayakçı koca tipleri ile korkutulan kadınlar ekonomik bağımsızlığa, çalışmaya şartlandırıldı. Bir mesleği, kariyeri olmayan, sadece koca parasına bağlı olan kadının mutlaka bir gün sokakta kalacağı korkusu salındı. Öyleki kadınlarımız rızkından endişe eder hale getiridi. Böylece huzur yuvası olan aileler huzursuzluk yuvası haline getirildi.

Malum aile toplumun en küçük birimidir. Bir toplumun başsız olamayacağı gibi ailenin de başsız olması mümkün değildir. En küçük iş yerinde bile son sözü söylecek bir amir yoksa orada kargaşa, husursuzluk olur. İşte bu programlarla devamlı kadın - erkek eşitliği konusu dile getirerek evde son sözü söyleyecek kimse bırakılmadı. Örfümüzde, kültürümüzde olan evin resi baba anlayışı yıkıldı. Evde herkes kendi başına buyruk hale geldi.

Aileyi bozmak için bunlar yetmedi. Brezilya dizileri tarzı yeri TV dizileri ortalığı sardı. Kim kimin karısı veya kocası belli olmayan diziler. Her dizide boy gösteren gayri meşru çocuk olgusu. Kahvaltına bile içki içen aile fertleri. Yetişkin kızının erkek arkadaşı olmadığı için üzüntü duyan anne baba tipleri. Gayri meşru beraberlikleri, birliktelikleri evliliğe tercih eden gençlik anlayışı.

Yıllarca birliktelikleri huzurlu gösterip evlilikleri kavgalı gürültülü gösteren; sakın evlenmeyin evlenirseniz başınıza bunlar gelir, siz gayri meşru yaşamaya devam edin düşüncesini telkin eden dizi seneryoları…Bütün bunlarda nihai hedef, aileyi dejenere edip, İslami özelliğini yok etmek; İslamın yeni nesillere intikaline mani olmak!

KURULAN TUZAĞIN FARKINA VARILAMIYOR!

Batı Hıristiyan alemi, son yıllarda bu ve buna benzer projelerle: Türk aile yapısında; kültüründe, yaşayışında hissettirmeden istedikleri doğrultuda önemli reformlar gerçekleştirdiler, gerçekleştirmeye devam ediyorlar.

Şimdi, Türkiye üzerinden gerçekleştirdikleri bu projeleri diğer İslam ülkelerine ihraç etmektedirler. İslam ülkeleri, Batı’nın dizilerine karşı ön yargılı olduğu için bunlara karşı mesafeli duruyor; kendinden kabul ettiği Türk dizilerine ön yargısız yaklaştığı için bunlara daha sıcak yaklaşıyor. Kendisine kurulan tuzağın farkına varamıyor. Mısır Müftüsü’nün feryadı da bundan.

Mehmet Oruç

Çevrimdışı dört mevsim

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 278
Ynt: Diziler üzerinden ailede yapılmak istenen reform
« Yanıtla #1 : 06 Ağustos 2008, 14:49:06 »
Bu düşüncelere tamamen katılıyorum.İnsan neye yönelirse onu severmiş.

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Ailenin bozulmasında çok kesimin menfaati var!
« Yanıtla #2 : 07 Ağustos 2008, 21:11:17 »
Dün, TV dizileri ile geleneksel aile yapımızın hızla değişime uğratıldığından bahsetmiştik. Kültürün, örf ve adetlerin yeni nesillere intikalinde ailenin çok büyük önemi vardır. Ailenin orijinal yapısı buzulduğunda, o milletin medeniyeti, kültürü de sona ermiş olur.

Ailenin sarsıntı geçirmesi, boşanmalarının artması geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız için de büyük tehlikedir. Californialı psikiyatrist Judith VVallerstein, ana-babası boşanmış 131 çocuk üzerin­de onbeş yıl müddetle yaptığı inceleme sonucunda,  "Üzerinde  boşanma hadisesinin tesiri kalmayan, uyumlu, normal bir yetişkin hali­ne gelen bir tek çocuk görmedik." diyor. Boşanmalarında ana sebebinin de “eşitlik” mücadelesinden kaynaklandığını söylüyor. Psikiyatrist Wallerstein devam ediyor: “ Bo­şanma ve kadının erkekle eşit olma arzusunu elde etmesi ile her şeyin hallolacağı sanıldı. Gelin nokta bunun ne kadar yanlış olduğunu ortaya koydu”

“YENİ ROLDE KADIN ZARARDA!”

Batı’da bugün evliliklerin yarısından çoğu boşanma ile neticeleniyor. 30-40 sene önce böyle değildi. Peki bu geçimsizliğe sebep ne? Wallerstein bunu şöyle izah ediyor: "O zamanlar ailede roller net bir şekilde paylaşılmış, benimsenmişti. Erkek ekmeği getiren, kadın onu pişirendi.Halbuki bugün böyle değildir. Bugün roller karışmıştır. Sahnedeki rol karışıklığı oyunun düzensizliğine ve bozulmasına yol açmaktadır.

Bugün aile hayatındaki sarsıntı sahnedeki iki esas oyuncu arasındaki çekişmeden, rol kavgasından kaynaklan­maktadır.Rol değişikliği isteyen kadın olduğuna göre bu işte en çok kadının kârlı çıkması beklenirken tam tersi oldu. Ekmek getirme sorumluluğunu paylaşacak birini bulduk­ları için erkekler, bu rol değişikliğinden kârlı çıktı. Yani kadınlar zararda. En büyük zarar gören ise, aile sıcaklığından eğitiminden uzak kalarak ruhi dengeleri bozulan çocuklar. ”

Yapılan araştırmalara göre, Türk aile yapısı Batı’ya göre daha kuvvetli olduğundan, boşanma oranı en düşük düzeyde. Dünyada en yüksek boşanma oranı İngiltere’de.

İngiltere’de, yakın bir gelecekte aile mefhumunun kalmayacağı görüşünden hareketle, yeni kanunlar hazırlanıyor. Boşanma oranının vahametini gören İngiliz hükümeti, giderek çöken aile kurumunu koruma altına alma gayretinde...

Ne hazindir ki, Batı’nın hali bu durumdayken, onlar aileyi kurtarmak için yeni arayışlar içindeyken, bizler olup bitenden ders almıyor, sonu belli olan bu yanlış yolda hızla ilerlemeye çalışıyoruz. Batı, geri dönemeyecek mesafede yol aldığı, geri dönüşü olmayan yola girdiği için, bir şey yapamıyor. Biz, onlara göre daha avantajlıyız. Ne yazık ki, basiretimiz bağlanmış, bunu değerlendirecek durumda da değiliz. Manevi değerlerimizi birer birer peşkeş çekmeye devam ediyoruz.

Geleneksel aile yapısını dejenere etmede birçok kurumun ortak menfaati var. Bunun için, aile yapımızın geleceği hayli karanlık. Aile yapısı bozulduğunda, islama zarar vermek kolay olacağı için misyonerlerin işine gelir. Kadın ucuz işçi olduğu için ve onların bedenleri istismar ederek mal pazarladıkları için patronların menfaatine geliyor. Onlara satış yapacakları için alış veriş merkezlerinin işine gelir. Tuzaklarına daha kolay düşürecekleri için feministlerin işine gelir…

“ONU SOKAĞA ÇEKMEMİZ LAZIM!”

Araştırmacı-yazar Sayın Aytunç Altındal kadını sokağa kimlerin, niçin çektiğini bakınız nasıl anlatıyor:  “Feminist hareketler Masonluğun etkisi altındadır. Son 50 yıldaki feminist hareketlere baktığımızda bunların arasında ilaç ve kozmetik üreticileri olduğunu görüyoruz. ‘Kadına bir şey satabilmemiz için onu sokağa ve inançsız bir alana çekmemiz lazım’, diyorlar.  Onun için birçok paneller düzenliyorlar. Önde kadın var, arkada ise görünmeyen bir sponsor. Ya da çok agresif bir kadını köşe yazarı yaptırıyorlar. Bu yeni değerleri savunması için.”(Sabah,10.8.2005)

Kadının istismarından memnun olan çok. Bu kadar “memnuniyet” menfaat birliğinden kadının dolayısıyla ailenin kurtulması çok zor.  (Ailemizi, bu tehlikelerden korumak için neler yapmamız konusunda, “Huzurun Kaynağı Aile” kitabını – Arı sanat, 0212 5204151- özellikle gençlere önemle tavsiye ederim.)

Mehmet Oruç

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
TV dizileri boşanmaları tetikliyor
« Yanıtla #3 : 24 Nisan 2009, 10:18:07 »
Eğitimci-Yazar Canten Kaya, boşanmalarda en büyük tetikleyicinin TV dizileri olduğunu söyledi.

Kaya, TV dizilerinde kullanılan lüks evler, son model arabalar ve eşlerin birbirlerini aldatmasının toplumu olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi.

Orhangazi Halk Eğitim Merkezi (HEM) tarafından düzenlenen aile içi iletişim konulu seminere Eğitimci-Yazar Canten Kaya katıldı.

Orhangazili bayanlara yönelik düzenlenen program Orhangazi Halk Eğitim Merkezi toplantı salonunda gerçekleşti. Mutlu yaşamın sırları, aile içi iletişim ve bireyler arası iletişim konularında bir çok kez seminer veren Canten Kaya, Orhangazi'deki seminerinde evlilik olgusunun bir çok noktada yanlış algılandığına değindi.

Eşler olarak anne ve babadan alınan kalıplarla evlenildiğini, ve çiftlerin birbirlerini olduğu gibi kabul etmelerinin mutluluğun sırrı olduğunu dile getirdi. Kaya, evlilik öncesi eşlerin birbirlerini iyi tanımalarının ilk şart olduğunu vurgulayarak, başlangıçta iletişimin sağlam kurulamamasının boşanmaları kaçınılmaz hale getirdiğini söyledi.

Canten Kaya, boşanmalarda en büyük tetikleyicinin TV dizileri olduğunun altını çizdi. TV dizilerinde kullanılan lüks evler, son model arabalar ve eşlerin birbirlerini aldatmasının toplumu olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi.

TV yapımcıların aile unsurunu dikkate alarak dizi yapması gerektiğini kaydeden Kala, boşanmalara neden olan bir diğer etkenin ise eşlerin kendi aralarındaki sıkıntılarını kendi içlerinde değil de anne ve babaları aracılığıyla çözmeye çalışması olduğunu sözlerine ekledi.

(CİHAN)
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Diziler üzerinden ailede yapılmak istenen reform
« Yanıtla #4 : 24 Nisan 2009, 12:35:03 »
“Madem ki yok edemiyoruz, kaleyi içeriden fethedelim” sözünü görünce aklıma geldi.Dün bir arkadaşın bloğunda gördüğüm bir söz: ikna edemiyorsan kafaları bulandır.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
'Polat'ın selâmı var beni işe alın'
« Yanıtla #5 : 05 Aralık 2009, 17:54:14 »
Dizinin bir insan üzerindeki etkisine güncel bir misal:

Bursa'da, izlediği televizyon dizisinin etkisinde kalarak gittiği banka şubesinde, "Beni Polat abim gönderdi, beni işe alın" diyen genç olumsuz cevap alınca bankayı yakmaya kalkıştı.

Devreye giren polis zanlıyı etkisiz hale getirirken, zanlının elindeki benzine de el konuldu.

İddiaya göre, merkez Osmangazi ilçesi Atatürk Caddesi'ndeki bir kamu bankası şubesine gelen bir kişi, banka şube müdürüyle görüşmek istedi. Bir süredir psikolojik sorunları olduğu öğrenilen Demir K. (28) şube müdürünün odasına alındı. "Ben kamu güvenliği teşkilatındanım. Beni Polat abim yolladı. Beni işe almanızı istiyor" diyen zanlı banka müdürü ve çalışanlarını şaşırttı. Odadan çıkartılan Demir K., elindeki pet şişede bulunan 1 buçuk litre benzini şubenin ortasında dökerek yangın çıkartmak istedi. Olay sırasında banka işlemlerini takip etmek için şubede bulunan 2 polis, zanlıyı kısa sürede etkisiz hale getirdi.

Sorgulamasında Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin etkisinde kaldığını belirten Demir K. çıkarıldığı adliyede serbest bırakıldı.

(CİHAN)
 

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Diziler üzerinden ailede yapılmak istenen reform
« Yanıtla #6 : 05 Aralık 2009, 22:50:15 »
Çocuklardan sonra artık yetişkinlerde böyle sonuçlar veriyor olması cidden vahim....
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Diziler üzerinden ailede yapılmak istenen reform
« Yanıtla #7 : 07 Ağustos 2011, 16:50:44 »
Çocuklardan sonra artık yetişkinlerde böyle sonuçlar veriyor olması cidden vahim....

 zs2))
〰〰〰〰🐠