Gönderen Konu: Gönderdiklerinde hayır, iyilik vardır!  (Okunma sayısı 2820 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Gönderdiklerinde hayır, iyilik vardır!
« : 09 Ağustos 2008, 13:11:38 »

İmam-ı Rabbani hazretleri iftiralar sebebiyle zamanın hükümdarı tarafından Gwaliyar’da habse konulunca, başa gelene razı olmakla ilgili talebelerine şu ibretli nasıhatı yaptı:

İyi düşünceli olan kardeşlerimizin derdlerden kurtulmamız için, her çareye baş vurduklarını, hiçbirinin fayda vermediğini haber aldım. “Allahü tealanın yarattıklarında, gönderdiklerinde hayır, iyilik vardır” hadisi şerifi meşhurdur. İnsan olduğumuz için, başımıza gelenlerden, bir aralık üzülmüştük.Şimdi, onların yerine sevinc, genişlik geldi. Bizimle uğraşanlar, Allahü tealanın istediğini istemekte ve yapmaktadırlar. Böyle olunca, sıkılmanın, üzülmenin yersiz olduğu, Allahü tealayı seviyorum diyenin böyle olmaması gerektiği anlaşıldı. Çünkü, sevene, sevgilinin gönderdiği acıların da, Ondan gelen iyilikler gibi sevgili ve tatlı olması lazımdır. Sevgilinin iyilikleri tatlı geldiği gibi, Onun acıtması da tatlı gelmelidir. Hatta, Ondan gelen acılarda, tatlılardan daha çok lezzet bulmalıdır. Çünkü, acılar, sıkıntılar nefse tatlı gelmez. Nefis, böyle şeyleri istemez.

Bizimle uğraşanların diledikleri, istedikleri, Allahü tealanın dilediğine uygun olduğu için ve bunların dilekleri, O sevgilinin dilediğini gösterdiği için, bunların diledikleri ve yaptıkları da, elbette güzeldir ve tatlı gelmektedir. Sevgilinin işini gösteren bir kimsenin işi de, sevene sevgilinin işi gibi, sevimli ve tatlı gelir. Bunun için bu kimse de, sevene sevgili olur. Acılar, sıkıntılar, ne kadar çok olursa, sevenin gözüne o kadar çok tatlı görünür.

Demek ki, sıkıntı veren kimseye karşılık yapmak, onu kötü bilmek, sevgiliyi sevmeğe uymaz. Çünkü, o kimse, sevgilinin işlerini gösteren bir ayna gibidir. Bizimle uğraşanlar, incitenler, başkalarından daha sevimli görünüyorlar. Kardeşlerimize, dostlarımıza söyleyiniz! Bizim için üzülmesinler, sıkılmasınlar. Bizi incitenleri kötü bilmesinler. Onlara kötülük yapmasınlar! Bunların yaptıklarına sevinseler, yeridir. Evet, dua etmekle emir olunduk. Allahü teala, dua edenleri, Ona boyun bükenleri ve yalvaranları, sızlıyanları sever.

Muhyiddin-i Arabi , “Arifin niyeti, maksadı olmaz” buyuruyor. Yani, Allahü tealayı tanıyan kimse, beladan kurtulmak için birşeye başvurmaz demektir. Çünkü, dert ve belaların, sevgiliden geldiğini, Onun dileği olduğunu bilmektedir. Evet dua ederek, gitmesini söyler. Fakat, dua etmeğe emir olunduğu için, bu emre uymaktadır. Yoksa, gitmesini hiç istemez. Ondan gelen herşeyi de sever, hepsi kendine tatlı gelir.

Mehmet Oruç

Çevrimdışı dört mevsim

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 278
Ynt: Gönderdiklerinde hayır, iyilik vardır!
« Yanıtla #1 : 10 Ağustos 2008, 02:19:09 »
  Meslek Lisesi'nde din dersi hocamız, ''çocuklar  hayır da şer de Allah'tandır.
Allahü Teala'nın yarattıklarında, gönderdiklerinde hayır, iyilik vardır” hadisi şerifini hocamız da söylerdi ve şöyle derdi ''Şer bildiklerimizde hayır, hayır bildiklerimizde de şer olabilir''.Biz de ''yapmayın hocam kötü şeyler nasıl iyi olabilir'' diye.O zaman hocamız,''bakın çocuklar nasıl ki küçük bir çocuk hastalanır, ailesi onu doktora götürdüğünde doktor ona şurup verir.Şurubun tadı acıdır, çocuk içmek istemez fakat içtiği taktirde iyileşecektir''demişti.O günden sonra şer görünen şeylerde hayır olduğunu ve bize iyi gelebileceğini düşündüm.
« Son Düzenleme: 10 Ağustos 2008, 02:38:42 Gönderen: ibrahimim »

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Ynt: Gönderdiklerinde hayır, iyilik vardır!
« Yanıtla #2 : 10 Ağustos 2008, 12:22:41 »
Teşekkürler,

(Kendilerine bir iyilik dokununca, "Bu Allah'tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senin yüzünden" derler.''Küllün min indillah [Hepsi Allah'tandır] de, bunlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar.) [Nisa 78]


Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Sebeplere yapışmak lazımdır
« Yanıtla #3 : 17 Ağustos 2008, 23:56:28 »
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: İnsana gelen hastalıklar, elemler, taktiri ilahi ile gelmektedir. Razı olmak lazımdır. İbadetlere devam, elemlere, hastalıklara sabr edilmelidir. Allahü tealanın kereminden afiyet beklemelidir. Mahluklardan birşey beklememeli, herşeyin Hak tealadan geldiğini bilmelidir. Derdlerden, elemlerden kurtulmak için dua ve istigfar etmelidir. Tesiri, faydası kati olan sebeblere yapışmalı, sebeblerin tesirini Allahü tealadan beklemelidir.

Onun taktiri, iradesi olmadıkca, kimse kimseye zarar veremez. Bununla beraber, sebeblere yapışmak, Peygamberlerin yoludur. Sebeplere yapışmamızı, tehlükelerden, zararlardan korunmamızı emir etti. En büyük zarar, nefsimize ve İslam düşmanlarına aldanmaktır. Sebeblerin tesirini Allahü tealadan taleb etmelidir.

Sebeblere yapışmak lazımdır. Bu ise, tevekküle muhalif değildir. Sebeblerin tesir etmesinin Allahü tealadan olduğunu bilen ve tesiri Allahü tealadan bekleyen ve tesiri tecrübe edilmiş faydalı sebebleri kullanan kimse, Allahü tealaya tevekkül etmiş, yalnız Ona güvenmiş olur.

Tesir etmeyen, hayali sebebleri kullanmak, tevekkül olmaz. Tesiri çok görülmüş olan faydalı sebebleri kullanmak lazımdır. Ateş yakar. Fakat, ateşe yakmak kuvvetini veren, Allahü tealadır. Aç olan, birşey yir. Bu şeye doyurma kuvvetini veren Odur. Lazım olduğu zaman, böyle faydalı sebebleri kullanmadığı için zarar gören kimse, Allaha asi olur.

Sebebler üçe ayrılır: Hayali sebebleri terk etmek, tecrübe edilmiş faydalı sebebleri kullanmak vaciptir. Şüpheli olanlar, bazen kullanılır. Allahü teala, meşveret etmeği, bilenlere danışmağı emir etti. Meşveret de, sebebe yapışmaktır. Meşveretten sonra tevekkülü emir eyledi.

Ahiret işlerinde tevekkül olmaz. Bunlarda çalışmak emir olundu. Burada, azabından korkmak ve merhametinden ümmidli olmak lazımdır. Allahü tealanın keremine, ihsanına güvenmeli ve emir olunan ibadetleri yapmalıdır. İslamiyet'e uymamız, yani emir edilenleri yapmamız ve yasak edilenlerden sakınmamız vazifemizdir. (Tevekkül) budur ve kulluk böyle olur.

Allahü teala, insanları başı boş bırakmadı. Her istediklerini yapmağa izin vermedi. Nefislerinin arzularına ve tabii, hayvani zevklerine, taşkın ve şaşkın olarak ta'bi olmalarını, böylece felaketlere sürüklenmelerini dilemedi. Rahat ve huzur içinde yaşamaları ve sonsuz seadete kavuşmaları için arzularını ve zevklerini kullanma yollarını gösterdi ve dünya ve ahiret seadetine sebep olan faydalı şeyleri yapmalarını emir etti. Zararlı şeyleri yapmalarını yasak etti.

Mehmet Oruç