İki keşiş yolda giderlerken su birikintisinden karşıya geçmek için bekleyen genç bir kadın görürler.
Keşişlerden biri genç kadını kucakladığı gibi suyun öteki tarafına bırakır.
Ötekisi, arkadaşının bu davranışına hayretle bakar. Hoş karşılamaz, farklı yorumlar, hatta içten içe ona kızar.
Yaklaşık bir kilometre yürüdükten sonra daha fazla dayanamaz ve arkadaşına hışımla döner:
-Sen!!! Böyle birşeyi nasıl yaparsın? Biz keşişiz!! Bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır!
Öteki keşiş oldukça sakin bir şekilde karşılık verir:
-Ben o genç kadını bir kilometre geride bıraktım. Ya sen? Sen ise hala onu taşıyorsun.
(Çoğunlukla biz de böyleyiz, karşılaştığımız olaylar, insanlar var, onlarla ilgili yaptığımız yorumlar var..
Hayatınızla ilgili yaşadığınız sorunlara nasıl baktığınız ve ne yorum yaptığınız aslında hem sağlığınızı hem de geleceğinizi belirliyor.
Sorunları kendinize yük olarak mı görüyorsunuz yoksa çözülmesi gereken problemler olarak mı?
Beyninizde gereksiz yere soru ve sorun taşıyorsanız hemen belirteyim ki, beyniniz bir sorunla başa çıkmak için veya bir travmayı atlatabilmek için en az 4.000 ile 6.000 sinir hücresini yani nöronu yok ediyor.
Bu yok olan hücrelerin yerine yenileri de gelmiyor. Bu hücreler bize sonradan lazım olacak hücreler aslında. O nedenle taşıdıklarınız bunu yapmaya değecek şeyler mi?
Hayır yanlış anlamayın. Sorumsuz olun, kafanıza hiç bir şey takmayın, amaaaan boşverin demiyoruz.
Sorunları çözmek ayrı, çözemediklerimizin üzerinde düşünmek ayrı, onları saplantı haline getirmek apayrı bir şeydir.
Bunun ayırdına varmaki problemlere çzöümcül yaklaşmanıza ve gereksiz yükleri taşımamanızı sağlayacaktır.)