Gönderen Konu: Dua  (Okunma sayısı 6055 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Dua
« : 29 Mayıs 2005, 07:16:01 »

Yarabbi sana Meryem'in temizliğiyle gelmek istiyorum,günahlarla kirlenmeme izin verme.
Sana Musa'nın duasıyla geliyorum.Şeytana uymam için peşimden koşanlardan kurtar beni.
İsmail'in tevekkkülüyle boynumu büküyorum.Beni ve soyumu sana kul olarak yaşat.
Sana İbrahim'in şefkatiyle geliyorum.Sana gelmeme engel olan şeyleri bana göster.Göster ki onları kurban edeyim.
 Sana  İsa'nın ruhuyla geliyorum.Beni katına almanı diliyorum.
Sana Yunus'un duasıyla yalvarıyorum.Beni yutan nefsimin karanlıklarından kurtarmanı bekliyorum.Beni selamet sahiline ulaştır.
Sana Yusuf'un gömleğiyle geliyorum.Beni düştüğüm ümütsizlik kuyusundan çıkarmanı diliyorum.
Sana Muhammed'in (a.s.m.) kulluğu ve aşkıyla geliyorum.Ubudiyetimi Mirac'ın sırryla taçlandırmanı diliyorum.(Amin)

Çevrimdışı zambak313

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 187
Ynt: Dua
« Yanıtla #1 : 29 Mayıs 2005, 12:38:47 »
AMİN. Allah razı olsun.
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.. Kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece...

Çevrimdışı zambak313

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 187
Ynt: Dua
« Yanıtla #2 : 29 Mayıs 2005, 13:02:04 »
Allahım! Bizi gaflet ve tembellik uykusundan uyandır. Ecel vakti gelmeden önce bizim gözümüzü aç. Bizdeki uzun düşünceleri kısalt. Bizi salih amel işlemeye  ve husnü hatimeye muvaffak kıl.
Ömrümüz gafletle geçip tükenmeden bize kıyamet günü için güç ver ve bizim için tevbeyi kolaylaştır.
Maddi manevi hastalık orduları bize hucum etti, matlup ve maksadımız kayboldu.
Gözün semaya dikildiği, sesin kesildiği, geçeni tedarik etmenin mümkün olmadığı ölüm Meleğinin can almaya geldiği vakit bize merhamet et.
Bizi kefene sarıp, noksanlık, çirkinlik ve kusurla beraber çürüme ve karanlık yurdu olan kabre götürdüklerinde bize acı.
Sığınacak hiçbir yer olmadığı zamanda münker ve nekirin sualini kolay kıl. O gün insanlar sicim gibi gözyaşı akıtır, kabirde biz parça parça oluruz, fakat bundan gafiliz.
Kabirden fakir olarak kalkıp en değersiz bir varlığa dahi sahip olamadığımız ve günahlarımız sebebiyle sersemlediğimizde bütün korktuklarımızdan bizi kurtar.
Allahım sırat ve mizanın kurulduğu, yüz ve renklerin değiştiği, falan oğlu falan şakidir diye seslenildiği, sıkıntılardan dolayı çocukların ak saçlı ihtiyar haline geldiği gün bize merhamet et.... (AMİN)
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.. Kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece...

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Dua
« Yanıtla #3 : 16 Ağustos 2012, 21:03:57 »
Dua

Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!

Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!

Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!
 


Arif Nihat Asya

Çevrimdışı huhu

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Dua
« Yanıtla #4 : 27 Aralık 2012, 21:09:15 »
Dua aynı duâ, ya okuyan ağız...
   
   Muhyiddin-i  Arabi (kuddise sirruh) hazretlerinden:
   Fakirin biri bir ağaç dibinde gölgelenmekte olan Hz. Ali (r.a.)'ye gelir ihtiyaçlarını arz eder:
   —Çoluk-çocuk sıkıntı içindeyim, ne olur bana biraz yardımda bulunun, der.
   Hz. Ali (r.a.) hemen yerden bir avuç kum alır, üzerine okumaya başlar. Sonra da avucunu açar ki, kum tanecikleri altın külçeleri hâline gelmiş...
   —Al, der fakire. İhtiyacını karşıla!
   Fakirin gözleri yerlerinden fırlayacak gibi olur:
   Allah aşkına söyle yâ Emîre'l-mü'minîn! Ne okudun da kum tanecikleri altın oluverdi? der.
Hz. Ali (r.a.) anlatır:
   Kur'ân-ı Kerîm, Fatiha sûresinde gizlenmiştir. Ben de Kur'ân-ı Kerîm'i okudum, yani Fatiha sûresini okudum bu kumlara...
   Bunu öğrenen fakir durur mu? 0 da bir avuç kum alır ve başlar okumaya. Okur, okur, okur... Ama kumlarda bir değişiklik yoktur. Altın filan olmuyor, aynen duruyor. Tekrar gelir ve imam Ali kerremallâhü vechehû hazretlerine:
   Ben de okudum, ama bir şey değişmiyor; kumlar altın olmuyor, der. Emîrü'l-Mü'mînin Hz. Ali (r.a.) boynunu büker, mahcup bir edâ ile cevap verir:
   Ne yapayım, der. Duâ aynı duâ; ama, okuyan ağız aynı değildir! Duâ tamam; lâkin, okuyanın ihlâsı ve teveccühü tamam değildir!..
   İşte bütün mesele buradadır. Okuyanın ihlâsında ve tevec¬cühünde... Aynı duâ; aynı îman, aynı ihlâs ve aynı teveccühle oku¬nacak ki, aynı netice elde edilebilsin. Yoksa kumu altın yapmak gibi bir iksire sahip olabilmek mümkün olmaz.
     
« Son Düzenleme: 28 Aralık 2012, 00:22:00 Gönderen: Tuğra »