Gönderen Konu: Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar  (Okunma sayısı 6292 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
« : 19 Temmuz 2012, 11:35:30 »

Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
Duâ için, kabul edilmesinin umulduğu bâzı mekânlar (yerler) vardır. Meselâ:
1- Kabe ilk görüldüğü ân,
2- Üç büyük mescid görüldüğü ân,
a) Mescid-i Haram,
b)  Mescid-i Nebevî,
c)  Mescid-i Aksa,
3- En’âm sûresinin 124′ncü âyetinde bulunan iki lafzatüllah arasında durulup dua edildiği zaman. O mübarek âyet şudur:
“Bunlara bir âyet geldiği zaman, “Allah’ın peygamberle-rine verilen risâlet, aynıyla bizlere verilmedikçe sana asla iymân etmeyiz,” diyorlar. Allah, risâletini nereye tevdi  edeceğini daha iyi bilir… Mekkârlıklanndan dolayı öyle mücrimlere, yarın Allah yanında, hem bir küçüklük, hem pek şiddetli bir azap isabet edecek.
4- Tavafta yapılan dua,
5- Mültezem’de (kâbenin kapısında) yapılan dua,
6- Zemzem kuyusunun yanında,
7- Zemzem suyunu içerken,
8- Safa ve Merve (tepelerinin) üzerinde, (1/298)
9- Safa ile Merve arasında sa’y yaparken,
10- Makam-ı ibrahim’in arkasında,
11 - Arafatta,
12-Müzdelifede,
13- Minâ’da,
14- Üç Cemerâtta; hacda üç yerde şeytana taş attıktan sonra,
10-Peygamberler  (a.s.)   hazretlerinin  kabirlerinin yanında
okunan dualar makbuldür. Denildi ki, Efendimiz (s.a.v.) haz­retlerinin kabr-i şeriflerinden başka hiç bir peygamberin kabri kesin olarak bilinmemektedir. İbrahim Aleyhisselâm’m kabri şeriflerinin yeri tam olarak bilinmeksizin sûrun içindedir. Yâni bulunduğu çevre biliniyor. Diğer peygamberlerin kabirleri hakkındaki bütün rivayetler, kesin değildir.
11 - Sâlihlerin kabirlerinin yanında okunan dualar. Ehlince bilinen şartlara riâyet edildiği zaman, sâlihlerin (evliyâ’nın) kabirleri yanında yapılan duaların kabul olduğu tecrübeyle sabittir.
Allah’ım, üzerimize sâlihlerin bereketini saç. Âmin
Duada Tevessül
Kişiye gereken, Esmâ-i hüsnâ (Allahü Teâlâ hazretlerinin güzel isimleriyle) ona dua etmesi ve selef-i kiramdan rivayet ve nakil ile gelen tesirli dualar ile dua etmektir. Dua’da sâlihler, evliya ve peygamberler ile tevessül ederek Allah’a dua edilmelidir
.

Kaynak :İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/364-365.


Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ynt: Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
« Yanıtla #1 : 19 Temmuz 2012, 11:36:04 »
Mü’min Ve Fâcirin Duası
“Kuşeyrî risâlesi”nde buyuruldu. Haber’de şöyle rivayet olundu:
“Muhakkak ki bir kul, Allah’a dua eder. O kul Allah’ın sevdiği bir bir kul ise, Allahü Teâlâ, Cebrail Aleyhisselâm’a şöyle der:
-”Bu kulumun ihtiyacının gereğini yap, yerine getir; ama hemen verme, ihtiyacının kendisine verilmesini geciktirin. Çünkü ben bu kulumun sesini işitmeyi seviyorum,“
Ama Allah’ın kendisine buğzettiği ve sevmediği bir kulu kendisine dua ettiği zaman da Allahü Teâlâ hazretleri, Cebrail Aleyhisselâm’a şöyle emir buyurur:
-”Bu kulumun ihlası karşılığında onun ihtiyaçlarını giderin. İstediklerini hemen acele olarak kendisine verin. Çünkü ben onu sevmiyorum ve sesini işitmekten ikrah ediyorum.
Kaynak :Kenzü’l-Ummâl hadis no: 3264

İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/362.

Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ynt: Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
« Yanıtla #2 : 19 Temmuz 2012, 11:36:28 »
Sehl bin Abdullah Tüsteri (k.s.) hazretleri Kimdir ?

Sehl bin Abdullah Tüsteri (k.s.) hazretleri, evliyâ’nm büyüklerindendir. 200 (M. 81 S) yılında doğdu. İyi bir eğitim gördü.
Dayısı Muhammed bin Suvâr’dan ders aldı. Zünnûn-i Mısrî hazretlerine talebe ve mürid oldu. Takva sahibi idi.
Geceleri ibâdetle geçirirdi. 30 sene yatsının abdestiyle sabah namazı kıldığı rivayet edilir.
Duası makbuldü. Bir ara vali Yakub bin Leys hasta olmuştu. Doktorlar tedaviden acizdiler. Ona senin bölgende Sehl bin Abdullah var, onun duasını al şifa bulursun, dediler. O da Sehl bin Abdullah hazretlerine gelip dua etmesi için ricada bulundu. Sehl bin Abdullah; senin hapishanende suçsuz insanlar yatarken, senin için yapmış olduğum dua nasıl kabule mazhar olur,” dedi. Bunun üzerine vali hapishanesinde bulunan bütün suçluları salıverdi. Sehl bin Abdullah: Ya Rabbi bu zata ma’siyet ve musibet zilletini gösterdiğin gibi taat ve izzeti de göster. Bunu yakalanmış olduğu hastalıktan kurtar,” diye ona dua etti:. Vali iyileşti. Vali. Sehl bin Abdullah hazretlerine çok mal, altın ve gümüş vermek istedi. Sehl bunları kabul etmedi, çevresindeki talebe ve muridleri: “Keşke kabul edip fakirlere dağıtsaydı. dediler. Bunun üzerine Sehl bin Abdullah Tüsteri hazretleri, taş ve kayalara nazar etti. Taş, kaya ve çakıl taşları altın ve mücevherat kesildiler.
283 (M. 896) yılında Basra’da vefat etti.
Kaynak: İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri,: 2/363.

Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ynt: Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
« Yanıtla #3 : 19 Temmuz 2012, 11:36:48 »
Dünya Dört Şeyle Ayaktadır
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
“Dünyanın ayakta durması dört şey sebebiyledir:
1-Âlimlerin ilmi,
2- Âmirlerin adaleti,
3- Zenginlerin cömertliği,
4- Fakirlerin (gönül erlerinin) duası.
.

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/364.


Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ynt: Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
« Yanıtla #4 : 19 Temmuz 2012, 11:37:59 »
Kul Hakkı – Hikâye – MAZLUM`UN AHI.

Hikâye olunur. Hıristiyanm biri, hanımını bir eşeğe bindirip Müslüman kasabalarından birine geldi. Rindâne hayat yaşayan serserilerden biri eşeğin kuyruğunu kesti. Eşeğin kuyruğunun kesilmesiyle eşek can havliyle ürküp sıçradı. Kadın eşekten düştü, kolu kırıldı ve hamlini (yani karındaki çocuğunu) düşürdü. Kadın hamileydi.
Hıristiyan adam o memleketin kâdı’sına gitti. Mahkemede durumu anlattı. Şikâyetçi oldu. Kadı efendi işi ciddiye almadı. O Rindâneye şöyle dedi:
-”Kesmiş olduğun eşeğin kuyruğunu yerine yerleştirip tut. Ta ki kuyruk eski haline gelesiye kadar.” Hıristiyan adama :
-”Sen de bekle, kadın hamile kalıncaya kadar. Kolu da zaten kendiliğinden iyileşir,” dedi.
Hıristiyan adam şaşırdı. Kadı efendiye sordu:
-”Sizin adaletiniz bu mu? Şeriatınız bunu mu emrediyor?“
Hıristiyan adam, kadı efendinin cevab vermesini beklemeden. başını göğe kaldırdı, ellerini açtı ve şöyle dedi:
-”Yâ ilâhî! Sen halim’sin; ama buna benim sabrım yok. Ey zaif ve horlananları gören ve zulme uğrayanlara yardım eden (bana yardım et!)”
Allah o kadı efendiyi neshetti yani yaratılışını değiştirdi. Hemen o anda taş oluverdi.
Bu hikâyede iki şey vardır.
1 - Bu kadı efendi zulmüyle en büyük belâ’ya uğradı.
2- Mazlumlardan mutlaka zulmü kaldırmak lazım. Bu kişi kâfir olsa bile… Çünkü Allah, mazlum olan kâfirin duasını işitir, yani kabul eder.
.

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri, Fatih Yayınevi: 2/383-384.

Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ynt: Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
« Yanıtla #5 : 19 Temmuz 2012, 11:38:39 »
Dünya Ve Âhiret Seferlerinde Azık
Azığın hayırlısı, yemek olarak hazırlanan değil; takva olarak hazırlanandır. Kelâmın tahkikinde şu ortaya çıkmaktadır: Muhakkak ki insanın seferi (yolculuğu) vardır.
1 - Dünyanın içinde olan sefer,
2- Dünyadan (ölümle) olan seferdir.
Dünya’nın içinde yâni bir yerden bir yere yolculuk yapmak suretiyle meydana gelen seferlerde elbette azık lâzımdır.
Azık, yol için lâzım olan; yiyecek, içecek, binek ve maldır.
Dünyadan (ölümle) yapılan sefer ve yolculukta da elbette azık lâzımdır.
Dünyadan âhirete giden seferin azığı ise şunlardır:
1-Ma’rifetüllah,
2- Muhabbetüllah,
3- Taat ile meşgul olup, mâsivâdan yüz çevirmek,
4- Allah’a muhalefet etmekten kaçınmak,
5- Ve  Allah’ın   nehiylerinden  yâni  yasaklarından ictinâb edip kaçınmaktır.
Bu azıklar, dünyâ seferlerinde lâzım olan azıklardan daha hayırlıdır. Çünkü dünyâ azığı, seni münkati* (gececi bir azâb’dan) halâs edip kurtarmaktadır. Âhiret azığı ise, seni daimî elan bir azâbtan ve Cehennem ateşinden kurtarmaktadır.
Dünyâ azığı fânîdir; âhiret azığı ise, seni bakî, hâlis ve temiz olan lezzetlere yâni Cennete kavuşturur.
.

Kaynak: Tefeir-i kebir, c. S/179 – İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/434-435.


Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ynt: Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
« Yanıtla #6 : 19 Temmuz 2012, 11:39:28 »
Bir Gencin Hakiki Haccı
Mâlik bin Dinar (r.h.) buyurdular: Mekke’ye doğru yola çıktım. Yolda bir genç gördüm. Gece olup üzerine gecenin karanlığı çökünce bu genç yüzünü göğe kaldırıyor ve şöyle yakarıyordu:
-”Ey taatların kendisini sevindirdiği ve isyanların kendisine zarar vermediği Rabbim! Bana, seni sevindiren şeyi (taat ve ibâdeti) ver, sana zarar vermeyen şeylerden (günah ve isyanlar­dan) beni bağışla!” insanlar ihrama girip birlikte ve yüksek sesle telbiye getirdiklerinde, o sessizdi. Kendisine sordum:
-”Sende neden insanlar gibi yüksek sesle telbiye getir miyorsun?” O:
-”Ey Şeyh! (yani ey yaşlı kimse) bu telbiye beni, gelecek günahlardan, eskiden işlenmiş, suç ve masiyetlerden kurtarmaz. Benim korkum şudur: Ben “Lebbeyk” diye telbiye getirirken, bana: Senin, “Lebbeyk ve sa’deyk” diye telbiye ge­tirmene gerek yoktur. Senin sözünü işitip kabul etmiyorum ve sana rahmetle bakmıyorum,” denilmesinden çok korkuyorum. Onun için insanların içine karışıp onlarla beraber yüksek sesle telbiye getirmekten utandım,” dedi.
Sonra yolculuğumuza devam ettik. Uzun bir zaman geçti. O genci Minâ’da gördüm. Minâ’da şöyle dua ediyordu:
-”Allah’ım! Beni bağışla! Allah’ım herkes kurbanlarını kestiler ve sana yaklaştılar. Benimse nefsimden başka, beni sana yaklaştıracak bir şeyim yok! (Ne olur) bunu benden kabul eyle!“
Bu acıklı yalvarmasından sonra, bir çığlık attı ve cansız bir şekilde yere düştü.
Allah’ım! Bize kereminin kemâliyle muamele et ve bizleri en yüce katına ve haremine ulaştır! Amin
.

Kaynak: İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/427-428.


Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ynt: Duanın Kabul Edildiği Bâzı Mekânlar
« Yanıtla #7 : 19 Temmuz 2012, 11:39:46 »
Güzellikleri Özetleyen Bir Hadîs-İ Şerif
Abdullah bin Ömer, o da babasından (Allah ikisinden de razı olsun) şöyle rivayet etti:
Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine soruldu:
-”İslâm nedir?” Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-”Güzel söz, yemek yedirmek ve selâmı yaymaktır.” Soruldu:
-”Hangi Müslümanlar daha faziletlidir?” buyurdular:
-”İnsanların, elinden ve dilinden selâmette olduğu yani zarar görmediği kişidir.” Soruldu:
-”Hangi namaz daha faziletlidir?” Buyurdular:
-”Kıyamı (yani ayakta durulması) uzun olan.” Soruldu:
-”Hangi sadaka daha faziletlidir? Buyurdular:
-”Azlık ve yoklukta vermeye çalışılan sadaka!” Soruldu:
-”Hangi iman faziletlidir?” Buyurdular:
-”Sabretmek ve müsamaha edip hoşgörmek.” (1/307) Soruldu:
-”Hangi iman faziletlidir?” Buyurdular:
-”Güzel ahlak!” Soruldu:
-”Hangi cihât faziletlidir?” Buyurdular:
-”Yaralanması ve kanlarının akmasıdır.” Soruldu:
-”Hangi köleyi azad etmek daha faziletlidir?” Buyurdular:
-”Para cihetinden en pahalı olanı!” Soruldu:
-”Hangi hicret daha faziltelidir?” Buyurdular:
-”Senin, Rabbin azze ve celle hazretlerinin sevmediği şeylerden (fiil söz ve hareketlerden) hicret edip uzaklaşmandır!” Soruldu:
-”Hangi saat daha faziletlidir?” Buyurdular:
-”Gecenin yarısından sonraki zamandır. Sonra farz ve meşhûd olan (yani meleklerin şâhid olduğu) sabah namazından güneşin doğuşuna kadar devam eden zamandır.
.

Kaynak :Bu hadis-i şerif değişik lafızlar ile Musned-i Ahmed bin Hambel 18618′de geçmektedir. Tamamlılık arzetmesi bakımından Rûhu’I-beyanda bulunmayan kısımları oradan aldım. İlim talebelerinin ezberlemeleri için bu hadisi şerifi bu günkü dizgi tekniğine göre dizdim…Mutercim

.

İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/402-403

.