Gönderen Konu: Sarık ve cübbeli namaz kılmanın ehemmiyeti nedir ?  (Okunma sayısı 15601 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

Sarık ve cübbeli namaz kılmanın ehemmiyeti nedir ?
Sarık ve cübbe kullanırken nelere dikkat edilmelidir?
Kullandığımız sarığın ve cübbenin ölçüleri, şekli, rengi vs. özellikleri nasıl olmalıdır?


Çevrimdışı omur

  • ömür
  • yazar
  • ****
  • İleti: 651
Ynt: Sarık ve cübbeli namaz kılmanın ehemmiyeti nedir ?
« Yanıtla #1 : 11 Nisan 2011, 03:15:44 »
Kisinin namazi sarikla kilmasi sevap kazadiran kiymetli amellerdendir.
Nitekim sarik sarmanin, erkegi kadina karsi üstün kilan meziyetlerden oldugu, insanin ahlakini düzeltecegi, agirbasliligini artiracagi, meleklerin sarikli olduklari ve sarigin müsriklerle müminler arasinda bir alamet-i farika oldugu hususunda bir çok hadis-i serif ve rivayetler vardir. Söyle ki:

''Allah'in, bir kisimlarini diger bir kisma karsi üstün kilmis olmasi ve mallarindan harcamis olduklari seyler sebebiyle erkekler kadinlar üzerine son derece hakimdirler." (Nisa Suresi:34) ayet-i kerimesinde geçen üstün kilinma nedenlerini beyan sadedinde ''el-Kessaf ve ''en-Nefesi'' tefsirlerinde: Üstün akil, güzel yönetim, fazla güç, kararlilik, istikrar, sakal ve sarik gibi özellikler konu edilmistir.

Ibn-i Abbas(RadiyAllahü Anhüma) dan rivayet edilen bir hadis-i seifte Rasulüllah(SallAllahü Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:

''Sarik sarin ki, hilminiz (yumusak huylulugunuz, halim-selimliginiz, vakariniz, agir basliliginiz ve sukunetiniz)artsin.'' (Heysemi, Mecma'u'z-zevaid, Libas, 2, no:8496, 5|208; Bezzar, no2945, Taberani, el-Mu'cemü'l-kebir, no:2946, 517

Ibn-i Ömer (RadiyAllahü Anhüma) dan rivayet edildigine göre, Rasulüllah(SallAllahü Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:

''Sarigi terketmeyin, zira o, meleklerin alametidir ve onu sirtinizin arkasina dogru sarkitin. (Heysemi, Mecma'u'z-zevaid, Libas:2, no:8503,5|210; Taberani, el-Mu'cemü'l-kebir, no:13418)

Aise(RadiyAllahü Anha) söyle anlatmistir: Rasulüllah(SallAllahü Aleyhi ve Sellem), Abdurrahman Ibni Avf'in basina kendi eliyle sarik sardi ve ucunu dört parmak sarkittiktan sonra söyle buyurdu: ''Ben semaya yükseldigimde meleklerin ekserisini sarikli gördüm.'' (Heysemi, Mecma'u'z-zevaid: Libas:2, no:8498, 5|209)

Ebu'd-Derda(RadiyAllahü Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i serifte Rasulüllah(SallAllahü Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu: ''Süphesiz Allah(-u Teala) melekleriyle beraber, cuma günü(cuma namazinda) sarik saranlara salat eder(feyiz ve rahmet yagdirir).'' (Taberani, el-Mu'cemü'l-kebir; Heysemi, Mecma'u'z-zevaid, Salat:230, no3075, 2|394)

Rükane(RadiyAllahü Anh) söyle demistir: Bir kere Rasulüllah(SallAllahü Aleyhi ve Sellem) i söyle buyururken isittim: Gerçekten bizimle müsriklerin arasindaki fark, (çiplak basa degil) takkelerin üzerine sardigimiz sariklardir.''(Tirmizi, Libas, 42, no:1785, sh:506)

Amr ibni Ümeyye (RadiyAllahü Anh) babasinin söyle dedigini rivayet etmistir: Sanki ben su anda Rasulüllah(SallAllahü Aleyhi ve Sellem) i minber üzerinde, basinda, ucunu iki omuzu arasina sarkittigi siyah bir sarik bulundugu halde görüyor gibiyim.'''(Nesei, Ziynet, Bab irhai'l imame beyne'l-ketifeyn: 8|211)

Cabir (RadiyAllahü Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i serifte Rasulüllah (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:''Sarikla kilinan iki rekat namaz, sariksiz kilinan yetmis rekattan üstündür." (Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs, no: 3233, 2|265)

Yezid ibni Rükane (RadiyAllahü Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i serifte Rasulüllah (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) söyle buyuruyor: "Ümmetim takkeler üzerine sarik sarmaya devam ettigi müddetce (Islam) fitrat (i) üzere daim olacaklardir."(Deylemi, Müsnedü"l-Firdevs: no: 7569, 5|93)

Ibn-i Abbas (RadiyAllahü Anhuma) dan rivayet edildigine göre Rasulüllah (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu: "Sarik, Müminin vakari, Arab`in izzet (ve seref)idir, Araplar sariklarini (bir kenara) koyduklarinda muhakkak ki izzet ve sereflerini terketmis olacaklardir." (Deylemi, Müsnedül Firdevs, no: 4147, 3|88)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Sarık ve cübbeli namaz kılmanın ehemmiyeti nedir ?
« Yanıtla #2 : 11 Nisan 2011, 13:13:44 »
Allah Razı olsun Omur.
Peki, Sarık ve cübbe kullanırken nelere dikkat edilmelidir? Kullandığımız sarığın ve cübbenin ölçüleri, şekli, rengi vs. özellikleri nasıl olmalıdır?

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: Sarık ve cübbeli namaz kılmanın ehemmiyeti nedir ?
« Yanıtla #3 : 11 Nisan 2011, 19:56:05 »
Allah Razı olsun Omur.
Peki, Sarık ve cübbe kullanırken nelere dikkat edilmelidir? Kullandığımız sarığın ve cübbenin ölçüleri, şekli, rengi vs. özellikleri nasıl olmalıdır?


okadar teferruata girmeyelim icinden cikamayiz sicak beldelerde beyaz soguk beldelerde siyah giymek faideli olur
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Sarıkla kılınan iki rekât namaz, sarıksız olarak kılınan yetmiş rekâttan daha hayırlıdır"
{ Seyyid Mansur Ali Nâsıf el-Hüseynî, Tâcu’l-Usûl, 1, 169 }

"Sarık sarmaya devam ediniz. Çünkü o meleklerin simasıdır.Onları sırtınıza sarkıtınız"
{ Taberanî }

"Bizimle müşrikler arasındaki fark, kalansuveler üzerindeki sarıklardır."
{Ebu Davud, Libas 24, (4078); Tirmizî, Libas 47, (1785).}

"Sarık sarın da hilminiz ziyadeleşsin!"
{Camiu's-Sağir, (1, 555)}

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) başına sarık sardığı zaman, ucunu iki omuzu arasından sarkıtırdı."
{Tirmizî, Libas 12, (1736).}

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana bir sarık sardı, onu önümden ve arkamdan birkaç parmak sarkıttı."
{Ebu Davud, Libas 24, (4079).}

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı gördüm, üzerinde siyah bir sarık vardı. İki ucunu omuzları arasından sarkıtmıştı."
{Müslim, Hacc 453, (1359); Ebu Davud, Libas 24, (4077); Nesâî, Zinet 109, (8, 211).}

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabının kalansuveleri geniş idi."
{Tirmizî, Libas 40, (1783).}


Cübbe Hakkındaki Hadis-i Şerifler


Muğîre İbnu Şu'be (radıyAllahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a üzerinde yünden Şamî bir cübbe olduğu halde abdest suyunu döktüm. Cübbenin yenleri dar idi. Elini çıkar(ıp cübbenin yenlerini çemre)mek istedi. Fakat kol dar gelince, (cübbeyi omuzuna atarak)  ellerini bedeninin altından çıkardı ve yıkadı."
{Tirmizî, Libas 30, (1768, 1769).}

İbnu Mes'ud radıyAllahu anh anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Hz. Musa aleyhisselâm'ın Rabbi Teâlâ hazretleriyle konuştuğu gün, üzerinde yünden bir şalvar, yünden bir cübbe, yünden bir kisâ, yünden küçük bir serpuş (takke) vardı. Ayağında da ölü eşek derisinden mâmul bir ayakkabı vardı."
{Tirmizî, Libâs 10, (1734).}


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
“Başı açık (takkesiz) namaz kılmak mekruhtur”
« Yanıtla #5 : 14 Temmuz 2015, 01:40:43 »
47. Mekruh: Namazda tembellikten ve gevşeklikten dolayı başı açık bulundurmak mekruhtur. Tembellikten maksad, baş örtmeyi bir ağırlık saymaktır. Gevşeklikten maksad da, namazda baş örtmeyi önemsememektir. Hâlbuki bu bir sünnettir. Böyle olmayıp da özürden dolayı olursa, başın açık bulunmasında bir kerahet yoktur. Sadece sıcaktan veya hafiflemekten dolayı başı açık bırakmak ise, mekruh görülmüştür, bu bir özür sayılmaz.

Bir de “Namazda tevazu ve huşu maksadı ile başı açık bırakmakda bir kerahet yoktur”, denilmiştir. Bununla beraber deniliyor ki, “tevazu ve huşu bir kalb işidir.” O halde kalb ile tevazu ve huşuda bulunup başı örtmek daha iyidir. Yine denebilir ki, tevazu ve huşu maksadı ile başı açık bırakmak, kalbdeki tevazu ve teslimiyetin bir dış görüntüsüdür. Bunun için iyidir. Şu kadar var ki, namaza başlarken sadece tevazu ve huşu maksadı ile başları açık bırakacak kimseler pek az bulunur.

Şunu da ilâve edelim ki, biz namazlarımızı Peygamber Efendimizin kıldığı gibi kılmakla emrolunmuşuz. Çünkü bir hadis-i şerifde Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız sizde öyle namaz kılın." Peygamber Efendimiz ise, nâmazlarını mübarek başları örtülü olarak kılmışlardır. Bu bir âdet işi değildir. Doğrusu namazda peygamberimizin uyguladığı sünnet işine uymak ve başkalarına benzemekten sakınmak meselesidir. İhramda başların açık bulundurulması başka bir hikmete bağlıdır. O, mahşer hayatının bir örneğidir. Namaz buna kıyas edilemez. İbadetlerde kıyas geçerli olmaz. Artık gerçek bir özür bulunmadıkça, başı güzel bir şekilde secdeye engel olmayan bir giysi ile örtmenin daha faziletli olduğu kesindir: Böyle ki, secde esnasında baştan düşen bir giysiyi (tekel ile) başa yerleştirmek faziletli görülmüştür. Fakat iki elle (çok hareket ile) yapılmaz.

Bu konuda kerahet ve fazilet erkeklere göredir. Kadınlara göre ise, başlarının namazda örtülü olması her halde şarttır. Başlarının açık bulunması, namazlarını bozar. Bu konu, din kitablarımızın birçoğunda, özellikle Bahr-i Raik ile Reddü'l-Muhtar adlı eserlerde ayrıntılı olarak yazılmıştır.


{ Namazın Mekruhları, Büyük İslâm İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen }


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
“Başı açık (takkesiz) namaz kılmak mekruhtur”
« Yanıtla #6 : 14 Temmuz 2015, 01:41:08 »


57. Mekruh: Tezellül ve tadara kasdiyle değil de, tekasülen (67), başı açıkolarak namaz kılmak. (15. mekruhun hamişine bakınız)
(Kerahet varlığı veya yokluğu, erkeğe göredir. Hurrenin namazda başı açık bulunması, namazı müfsiddir).
Başında kalensivesi (68) düşen kimseye, efdâl olan onu başına almaktır. Meğerki tekvîre (dolamaya) ve amel-i kesîre muhtaç ola…

***

(67. Hamiş) Yahut sıcaktan veya başını tahfif için. Tekâsülen olmayıp, istihfafen olursa, —neuzü billâhi teâlâ— küfür olur.

(68. Hamiş) Kalensive, Hicaza mahsus baş kisvesidir. Meselenin hükmü bizim serpuşlara da şâmildir. Halebî merhum, başa giyilen şey demiştir.

***

15. Mekruh: Erkek kısmı, aksı-şaar etmek, yâni, saçlarını bir bağ veya tutkal ile toplayıp, tepeye yahut enseye almak (22).

15. Mekruh’un Hamişi:
(22) Bunda, eş'ar vardır ki, saçları irsal etmekle beraber, örmekte bir mâni yoktur. Mezkûr kerahet dahi, onu namazdan önce yayıp, namaza o halde durmaktadır. Onu gerek amden namaz için yapmış olsun, gerek olmasın. Amma eğer, onunamaz içinde yaparsa, —bil-icmâ— çok amelle olmakla, namaz fâsid olur. Aleyhis-selâm Efendimiz Hazretleri, bir kimseyi saçları makus (örülü) olarak namaz kılar görüp (Bırak saçlarını) buyurmuş oldukları gibi, “Ben namazda saç çözmemek ve elbise soymamakla emr olundum”, dahi buyurmuşlardır. Erkeğe saç salıvermenin ve başı açık namaz kılmanın cevazına —bil-işare— delâlet etmekte olan bu gibi mesail, ashaptan berâ bin malik radiyellâhü teâlâ anhu hazretleri hakkındaki medihai seniyeye nazarandır. Bizce, baş açık namaz kılmak mekrûhtur.

{ Namazın Mekruhları, Nimet-i İslâm (Mufassal İslâm İlmihali), Mehmet Zihni Efendi }