Gönderen Konu: Dünya İşlerinde İnsanların Dediği Olmaz  (Okunma sayısı 2151 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Dünya İşlerinde İnsanların Dediği Olmaz
« : 14 Temmuz 2011, 11:23:42 »

Dünya İşlerinde İnsanların Dediği Olmaz

İslam'da şûra/danışma vardır. İşler kimlere danışılır? Âqil ve mu'temen kişilere. Bunların sayısı azdır. Onların özellikleri nelerdir:

İlim, irfan ve hikmet sahibidirler...

Tecrübeli ve birikimlidirler...

Firâset ve fetânet sahibidirler...

"Allah'ın nuruyla gören" kişilerdir...

Ahlak, fazilet sahibidirler...

Ufukları geniştir...

İnsanlar hukuk önünde eşittir ama kıymet ve derece olarak eşit değildir.

Kur'an "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" buyuruyor.

Ümmetin, ülkenin işleri işte böyle müsteşarlara danışılır.

Dünya işleri için en kötü şey, bu işlerin insanların keyfine ve iradesine bırakılmasıdır.

İnsan aklının, insan iradesinin üzerinde, onları kontrol eden, yönlendiren şeyler, değerler, hükümler olması gerekir.

İdarecilerin onlara bağlı olması, onlara uyması gerekir.

İnsanın en büyük düşmanı içindedir: Nefs-i emmâresi...

Müslümanların da nefs-i emmâreleri vardır.

İslam dinine göre, uyulacak değerlerin başında Allah'ın kitabı Kur'an gelir.

Ondan sonra Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) öğretileri, Sünneti, kılavuzluğu gelir.

Üçüncü olarak icmâ-i ümmet gelir.

Kur'andan, Sünnetten ve icmâ-i ümmetten çıkartılmış Şeriat gelir.

Yeterli miktarda ve seviyede icâzetli ulema, fukaha olmazsa, yine yeterli miktarda ziyalı Müslümanlar bulunmazsa Kur'an, Sünnet ve Şeriat hakkıyla anlaşılamaz ve uygulanamaz.

Halk ne derse, neyi isterse doğrudur, iyidir, haktır sözü ve ilkesi çok büyük bir yanlıştır.

Halk iyi bir eğitim görmemişse, halk iyi yetiştirilmemişse yanılır ve çok kötü tercihler yapabilir.

Müslüman halkın başında Resûl-i Kibriya Efendimizin vekili, halifesi, vârisi durumunda bir İmam-ı Kebir bulunmazsa vay o Müslüman halkın başına geleceklere!..

Böyle bir İmam halkın tamamına sormaz, kendileriyle istişare edilebilecek âqil, fâzıl, seçkin kimselere sorar.

Gerçek İmam âdildir, âlimdir, 'âmildir (bildiklerini hayatına uygular), 'âbittir, muttaqidir, sâlihtir.

İmamet'i, beşerî ihtiraslarını ve nefs-i emmâresini tatmin için değil, Din'e ve Ümmet'e hizmet ederek ilahî rızayı kazanmak için kabul etmiştir, onun ateşten bir gömlek olduğunu bilir.

Müslümanlar böyle bir reisten, İmam'dan, Emîr'den mahrum kalırlarsa vay onların başlarına geleceklere!

Zamanımızdaki Müslümanlar başlarına böyle bir İmam seçebilir mi?

Seçemez... Seçemiyorlar...

O halde ne yapacağız?

Mehdi-i âhir zamanı bekleyeceğiz...

Geleceği kesin mi?

Kesin... Muhbir-i Sâdık'tan bu konuda tevâtür beyyinesi ile sâbit haberler var.

Hem Mehdi gelecek, hem İsa aleyhisselam nüzul edecektir.

İşler o zaman düzelecektir.

Nasıl düzelecek?..

Büyük ve kanlı savaşlar olacak, Deccal katl edilecek, Süfyanîler yerin dibine geçecektir.

Şu anda zamanın İmam'ı kimdir?

Bilmiyoruz... Kendisine gıyabında biat ederiz.

Müslüman olup da Kur'ana, Sünnete aykırı ve zıt inançlara saplanan, bozuk ameller işleyen, Şeriat-ı Garrâ-i Ahmediyyeye sırt çeviren kimseleri uyarıyorum:

Doğru yola dönünüz... Allah haram yemeyi kesin olarak yasaklamıştır... Kötülüğü çok isteyen nefisleriyle büyük cihad etmeyenlerin sonu fena olur.

Tâğutların, Süfyanların, Deccalların, Kezzabların, Ekferlerin, ahbeslerin, fitne ve fesat erbabının peşinden gidenler çok büyük zarara uğrayacaktır.

Ne mutlu o sâlihlere ki, helâl tarhana çorbalarının yanında bulgur pilavları yoktur.

Büyük günlere hazırlanın.

Ne zaman?.. Olaylar başlamıştır. Peşpeşe gelecektir...

Dünya ne olacak?..

Dünya fânî, dünya hiç...

Büyük ve kanlı savaşlardan sonra sağ kalanlar iyi günler görecek, dünya tekrar bozulacaktır.

Mehmet Şevket EYGİ - 14 Temmuz 2011 Perşembe