Dünya ve Ahiret hayati ve yasantimiz
İnsan yaşadığı her an Allah'ın kendisi için yaratmış olduğu yüzlerce nimet ve güzellikle karşılaşır; soluduğu temiz hava, her biri birbirinden farklı ve etkileyici güzellikteki doğa manzaraları, hayvanlardaki eşsiz güzellikler ve birbirinden ihtişamlı bitkiler, çiçekler ve insan güzelliği ruhta derin etkiler bırakır. Ama dünya hayatındaki tüm bu güzelliklere dair bilinmesi gereken çok önemli bir gerçek vardır; Rabbimiz'in bildirdiği gibi, "...Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir." (Âl-i İmran Sûresi, 185)
Dünya hayatının aldatıcılığı, onun geçiciliğinden, bir gün mutlaka yok olacak olmasından kaynaklanmaktadır. Kur'an'ın "O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı..." (Mülk Sûresi, 2) âyetiyle hatırlatıldığı gibi, Allah yeryüzünü ve dünya nimetlerini insanlardan hangilerinin salih davranışlarda bulunacaklarının denenmesi için yaratmıştır. İnsan burada çok kısa bir süre kalacak ve dünya nimetlerinden ancak sınırlı bir süre için faydalanabilecektir. İnsanın gerçek hayatını yaşayacağı yer ise ahirettir. Allah, Kur'an'da ahiretin insanların "asıl hayatı" olduğunu şöyle bildirmiştir:
"Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve ?(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi." (Ankebut Sûresi, 64)
Dolayısıyla insanın çok kısa olan dünya hayatını kendisine amaç edinip geçici dünya nimetlerinin hırsıyla hareket etmesi büyük bir aldanıştır. Allah, dünya hayatında elde edilen yararların geçici ve değersiz olduğunu hatırlatarak insanları uyarmıştır:
"...(Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve ?Yakında bağışlanacağız' diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdirmeyecek misiniz?" (Araf Sûresi, 169)
Peygamber Efendimiz (sav) de, bir hadis-i şerifinde, cennet ile dünya arasındaki farkı şöyle bir örnek ile açıklamıştır:
Ebû Hureyre rad?yAllahu anh anlat?yor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Cennette, yay kadar bir yer, güneşin üzerine doğduğu veya batt?ğ? şeyden (dünyadan) daha hay?rl?d?r." (Buhari, Bed'ü'l-Halk 8, Tefsir, Vak?'a 1; Müslim, Cennet 6, (2826); Tirmizi, Cennet 1, (2525).)
Aynı hadis, Hz. Enes'ten şu şekilde aktarılmıştır: "Sizden birinizin yay? kadar veya kamç?s? kadar cennetteki bir yer, dünya ve içindekilerden daha hay?rl?d?r..."
Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi, bu dünyadaki nimetler cennet nimetlerinin ancak çok küçük bir örneği olabilir. Dünya hayatının nimetleri ne kadar güzel, etkileyici ve kalıcı görünse de, insan bunların ardında gizlenen bu önemli gerçeği hiçbir zaman unutmamalıdır. Yalnızca bir aldanıştan ibaret olan bu dünyanın sahte süslerine kapılmanın, kendisini hem dünyada hem de ahirette hüsrana sürükleyeceğini bilmeli, her anında bu bilinçle hareket etmelidir.
Allah, gerçek hayatın yaşanacağı sonsuz ahiret için çaba harcayanlara hem dünyada hem de ahirette "güzel bir hayat" vereceğini vaat etmiştir (Nahl Sûresi, 97). Aksinde ise, insanlar için dünya hayatında "sıkıntılı bir geçim" vardır:
"Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (Taha Sûresi, 124)
Müminler Kur'an'da bildirilen bu gerçeklerin farkındadırlar. Yaşadıkları her anın, dünya hayatında karşılarına çıkan her şeyin imtihanlarının bir parçası olduğunu bilirler. Bu nedenle çekici kılınan dünya nimetlerine karşı tutkulu bir sevgi duymaz, bütün hayatlarını kendilerine vaat edilen ahireti kazanabilecekleri şekilde geçirirler. Kendilerine Allah'ın rızasını kazanmayı amaç edinir, dünya hayatına ise ancak gereği kadar değer verirler. Bu yüzden hem hayatları güzel geçer hem de kalpleri rahat ve huzurludur. Bu gerçeklerden gaflet içinde olan insanlar ise, dünya hırsı sebebiyle çoğu zaman bir sıkıntı ve memnuniyetsizlik içindedirler.
Bu nedenle de insanlar, Allah'ın "Size verilen her şey, yalnızca dünya hayatının metaı ve süsüdür. Allah Katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de, akıllanmayacak mısınız?" (Kasas Sûresi, 60) âyetiyle bildirdiği gerçeği hiç unutmamalı, "daha hayırlı ve daha sürekli olana" ulaşmak için Allah'ın rızasına uygun bir hayat sürmelidirler.