Gönderen Konu: Durmadan abdestim bozuluyor ya da öyle zannediyorum?  (Okunma sayısı 44715 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net

 İnsaniyetin ebedi düşmanı olan şeytan-ı aleyhillane yegane magsadı olan insanları Allahın emirlerinden uzaklaştırma çalışmasını kıyamete kadar yorulmadan, bıkmadan, üşenmeden yerine  getirecektir. Kuranı kerimde de mezkur olduğu vechiyle sadece ihlaslı kullara dokunamayacağını belirten melun, beşeriyyet adedince değişik manevi derecelere vakıf olan insanoğlunun manevi derecelerine göre, onların açıklarına göre muamelede bulunmaktadır. Biraz daha açık şekliyle; sadece zahiri insanlarla uğraşarak onlara içki içirerek, kumar oynatarak mesleğini yerine getirmemekte, Müminin imanına ilişemeyeceğini anladı mı, onun ibadetiyle uğraşarak; ibadetsiz bir mümin olmasını arzu etmektedir. Bunu başaramazsa, farzlarla yetinmesini, sünnetlere, nafilelere yanaşmamasını ister. . Bu yazıda abid kullara verdiği ve çok yaygın olan bir vesveseye değinmek isteriz.

Bizzat kendimizde ya da çevremizdeki bazı insanlarda müşahede etmişizdir ki, özellikle ibadet ile ile meşgul insanlarda bazı şüpheler boy göstermekte ve bir türlü baş edememektedirler.
-Abdest alırken, acaba abdestim oldu mu? Kuru yer kaldı mı ? Namazda iken, sureyi unuttum mu? Gusül alırken, burnuma su tamamen girdi mi? Üzerime damlayan şu suda acaba necis var mı? gibi örnekleri çoğaltılabilen çeşitli acabalar sürekli kafaları meşgul etmekte ve ibadetlerden soğutmaktadır.
 Öncelikle bu tür durumların vesvese olduğundan ve şeytandan gelen  zerre mikbir vesvese olduğundan zerre miktarınca şüphemiz olmamalıdır.
Vesvese, şeytanın kalbe attığı boş, basit ve batıl düşüncelerdir. Şeytanın kalbe vesvese vermekten başka yaptığı bir şey yoktur. Vesvese, Allah'a yönelen mü'minlere gelir. Eğer kafir ve münafıklar, bizde vesvese yoktur diyorlarsa, doğrudur. Çünkü onlarda, iman, islam, Allah, ahiret, tevbe, zikir, salih amel gibi bir endişe bulunmadığı için, şeytan onları kendi tarafına çekmek için özel bir çaba harcamaz. Zaten onlar, şeytanın dostu ve askerleridir. O halde şeytanın vesvesesine itibar edilmemelidir. Mümin her çeşit vesvesenin karşısına sağlam bir iradeyle dikilmeli ve şeytanın hilelerine tepeden bakmalıdır. Nitekim Kuran-ı Kerimde: Muhakkak ki, şeytanın hilesi zayıftır (Nisa, 76) . And olsun ki, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliyoruz ve Biz ona şahdamarından daha yakınız." (Kaf, 50/16) buyrulmaktadır.Hadisi Şerifte ise;Vesvese şeytandandır. Abdestte, gusülde ve necâset temizlerken, şeytanın vesvesesinden sakının buyruluyor.


Vesveseye itibar edilmediği zaman söner, edildiği zamanda ziyadeleşir.O halde bizlerde bu tür vesveselere hiç bir zaman itibar etmemeliyiz.Nasıl mı? Bir kaç vesvese örneğini ve tedavi yollarını zikredelim. Aslında vesvesenin olmasındaki sebeplerden birisi de o konu hakkında dinimizin ne dediğini bilmememizden kaynaklanmaktadır. O halde İslam fıkhının bu konudaki beyanatlarına göz atmamız icap eder.Eğer yukarıdaki acabalar karşımıza ilk defa ya da çok nadir çıkıyorsa o zaman bu vesvese değildir ve tekrar yapmamız lazımdır( şüphe abdestte ise abdesti yenilemek gibi).Ama sürekli oluyorsa ki buna vesvese diyoruz o zaman bu kişiler hangi türden olursa olsun, yaptıkları amellerin üzerinde, oldu mu olmadı mı, diye durmamalı ve Allah kabul eder inşAllah demelidirler.Yani abdestli ise herhangi bir şüphede abdestinin bozulmadığını varsayar tekrarlamaz, namazının eksik olmadığını kabul eder ve tekrarlamaz.


Ya gerçekten de bozulmuşsa ve biz de abdestliyiz diye namaz kıldıysak? İslam dini kulun taakat getiremeyeceği şeyleri emretmez. Mesel din kula; gusül abdeseti alırken su değmeyen yer kalmayacak şekilde yıkanın kalırsa guslünüz olmaz, eğer abdestte başınızı mesh etmemişseniz ya da ayağınızın kenarında kuru yer kaldıysa o absest olmaz demez.Bilakis; burada kişinin dinin emrettiğini gördüğü kadarıyla yapması önemlidir.Yani din kula vücudunun tamamını yıkadıysan ya da yıkadım diyerek tamamladıysan faraza kuru yer kalsa bile guslün tamamdır der.Diğerleri de aynı şekildedir.
Bunun için, dînin emrine uyularak noksan veya fazla yapılmış olsa mahzûru olmaz. İbâdetlerimizi eksik yapmakla, hâşâ Allahü teâlânın bir kaybı, fazla yapmakla da bir kazancı olmaz. Fıkıh kitaplarının yazdığı budur. İade ederse şeytanın tuzağına düşmüş olur.


Su vesvesesine yakalanmış kimselerde tuvalette başlar vesvese. Acaba idrar damladı mı elbiseme diye. Çıkınca da abdest töreni başlar. Bir yıkar, bir daha yıkar, bir daha yıkar, olmadı! Baştan başlar abdest almaya ve abdest alma olayı tam bir törene dönüşür. Halbu ki necaset olsa bile bizzat görmediği için ibadetine ve elbisesinin temiz kabul edilmesine mani olmayacağını bilse bu tür sorunlar olmayacaktır.
Bir diğer önemli vesvese de abdesti aldıktan sonra acaba abdestim bozuldu mu ya da bozulacak mı diye sürekli aklında abdestin tasavvuru ve kalpteki rahatsızlık ve huzursuzluk. Namaza başladığı zaman şeytan o kişinin gerisinden üfler, o kişi de namaza her duruşunda kendinden bir şey çıktı zanneder ve namazı bozar. Tekrar abdest, tekrar namaz, tekrar abdest...Halbu ki Peygamber s.a.v efendimiz:
Sizden biriniz namazda iken dübüründe bir hareket hisseder (abdestim) bozuldu (mu)?, bozulmadı (mı)? şüpheye düşerse namazı bozmasın ta ki sesi duyana veya koku olana kadar. buyuruyor.. Görüldüğü gibi bu da şeytanın insanların zihnini çok meşgul eden ve izahı bu kadar basit ve açık olan bir mesele.


Abdesti alan bir kimse eğer en son ne zaman abdest aldığını hatırlıyor ve o andan bu ana kadar bozulup bozulmadığını hatırlamıyorsa o zaman abdesti var demektir; ama en son ne zaman abdest aldığını bilmiyor ve acaba abdestim var mıydı yok muydu diye düşünüyorsa abdestin iadesi lazım gelir.Bunun vesveseyle bir bağlantısı yoktur.
Diğer bir şüpheye değinecek olursak çocuğumuz elbisemizin sağ koluna bevletse, fakat biz sağ kol olduğunu bilmiyoruz, galiba sol kol diyerek ceketin sol kolunu yıkasak idrar bulunan sağ kol da temiz gibi kabul edilerek namazımız sahih olur. Önemli olan kuru yerin kalmaması değildir. Kuru yer kalsa da biz bunu bilmiyorsak bu tamamdır. Ölçü yapılıp yapılmadığını bilmemektir.


 İmam-ı Gazali hazretleri gıdalarda domuz yağı gibi necis şeyleri anlatırken diyor ki:
Allah bize necis olmayan gıdaları yemeyin demiyor, necis olduğunu bilmediğiniz gıdaları yiyin buyuruyor. Eğer necis olmayanı yiyin deseydi bu çok zor, hatta imkansız olurdu. Yukarıdada bahsedildiği gibi Hz Allah abdest ve gusül için de kuru yer kalmasın demiyor, kuru yer kaldığını bilmiyorsak, kuru yer kalsa bile, her yer ıslanmış kabul edilir. Abdestte kuru yer kalsa, fakat kuru yer kaldığını bilmeyen o kısmı yıkamaz. Ben burada kuru yer kaldığını bilmiyorum öyle ise burası yıkanmıştır demelidir ve orayı artık yıkamamalıdır. Yine kalbde burası yıkanmadı galiba diye zan kalabilir, kalsın ona itibar edilmez. Dinimiz böyle emrederken niye dinimizin tersini yapalım ki? Kuru yer kaldı zannı ile tekrar yıkamayı dinimiz emretmiyor, aksine yasaklıyor. Yani insan yıkandığına kanaat getirmese de, dinimiz kanaate varmayı istemiyor. Kalbin tatmin olmasını istemiyor. Benden istenen üç kere yıkamak demeli ve kuru yer kaldığını bilmeyince bilmemek ölçüdür. Bu ölçüyü unutmamalı. Ben kuru yer kaldığını bilmiyorum, o halde abdestim tamam demelidir. Kalbin tatmin olmasını, kanaat hasıl olmasını beklememelidir.

« Son Düzenleme: 12 Eylül 2009, 16:04:23 Gönderen: Miftahulkuluub »
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Durmadan abdestim bozuluyor ya da öyle zannediyorum?
« Yanıtla #1 : 22 Ocak 2005, 13:57:43 »
Kardesim bu yazindan dolayi cok tesekkür ederiz son zamanlarin hastaliklarindan birisi olan (evham)Bir cok kardeslerimizi rahatsiz eden bir hastalik.H.z:Allah cümlemizi ve kardeslerimizi muhafaza buyursun.

Ayrica bu kardesinizi Ziyaretinizde hatirlamanizi ricaederim Istanbula ve karaca ahmete selamlarimla.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı maslak

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 454
Ynt: Durmadan abdestim bozuluyor ya da öyle zannediyorum?
« Yanıtla #2 : 02 Temmuz 2008, 20:51:23 »
Allah c.c razı olsun gerçekten çok faide aldım bu bilgilerden. tekrar Allah c.c razı olsun

Çevrimdışı fuducuk

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 200
  • Tevhid ve Sünnet!
    • Grafik&Tasarım Portföy
Ynt: Durmadan abdestim bozuluyor ya da öyle zannediyorum?
« Yanıtla #3 : 31 Ekim 2008, 08:30:27 »
Allah razı olsun, böyle bir açıklamaya ihtiyacımız vardı.

Yalnız, din kitaplarında birşeyin nasıl yapıldığı anlatılırken çok sert ve ağır cümleler kullanılıyor. İşte iğne ucu kadar yere su değmese kılınan namaz kabul edilmez, camide hocanın mikrofonla kıldırdığı cuma namazı kabul edilmez vb. gibi. Yani öyle bir anlatılyıor ki herşey kusursuz olmalı sanki. Bu de beni çok korkutuyor ve vesveselerimin artmasını sağlıyor. Şüpheye düşürüyor. Kitapta anlatılanları ben mi yanlış anlıyorum? :(

Çevrimdışı Saerox

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 3
Ynt: Durmadan abdestim bozuluyor ya da öyle zannediyorum?
« Yanıtla #4 : 13 Temmuz 2009, 15:40:51 »
Allah razı olsun senden kardeşim beni çok büyük bi dertten kurtardın namaza yeni başladım doğru düzgün tad alarak namaz kılamıyodum anlattığın şeylerin hepsi oluyor taharette abdest aldıktan sonra hep vesvese veriyor şeytan bende deli gibi itibar ediyorum onun vesvesesine çok şükür rahatladım .
Hak şerleri hayreyler

Zannetme ki gayreyler

Arif onu seyreyler;

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler...

Çevrimdışı arada bir

  • @r@d@ b!r
  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 28
Ynt: Durmadan abdestim bozuluyor ya da öyle zannediyorum?
« Yanıtla #5 : 26 Temmuz 2009, 16:12:27 »
gerçekten Allah razıi olsun
ölümün bizi nerede beklediği belli değil,iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim

Çevrimdışı yamakasi

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 36
Ynt: Durmadan abdestim bozuluyor ya da öyle zannediyorum?
« Yanıtla #6 : 10 Eylül 2009, 17:07:30 »
ziyade faideli olmuş teşekkürler
ben buralardan gider oldum
kalanlara selam olsun......

Çevrimdışı deveci38

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Durmadan abdestim bozuluyor ya da öyle zannediyorum?
« Yanıtla #7 : 23 Eylül 2011, 20:43:38 »
SELAMIN ALEYKÜM DOSTLAR Allah SİZDEN RAZI OLSUN RABBİM İLMİNİZİ EKSİK ETMESİN SİZİNLE TANIŞMAKTAN MUTLU OLURUM always_sss@hotmail.com

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Şeytanî bir illet: Vesvese
« Yanıtla #8 : 22 Kasım 2015, 02:42:57 »
Şeytanî bir illet: Vesvese
 
Vesvesede Şeytan’ın hedefi

İnsanoğlunun apaçık düşmanı olan Şeytân-ı aleyhillâne’nin yegâne maksadı; onları Allah’ın emirlerinden, nurundan, feyzinden uzaklaştırmaya çalışmaktır. Kıyamete kadar üşenmeden, bıkmadan, usanmadan bu görevini yerine getirecektir. Kur’an-ı Kerim’de de zikredildiği üzere ‘sadece muhlâs yani Allah tarafından ihlâsa erdirilmiş kullara dokunamayacağını, zarar veremeyeceğini’ belirten mel’ûn, sürekli insanoğlunun açıklarına göre muamelede-hücumlarda bulunmaktadır.


Biraz daha açık şekliyle; sadece zâhirî-icmâli imana sahip insanlarla uğraşıp onlara içki içirerek, kumar oynatarak mesleğini yerine getirmemekte… Tafsilî iman sahibi maneviyat ehli mü’minin imanına ilişemeyeceğini anladı mı, onun, ibadetiyle, Allah yolundaki hizmetleriyle uğraşarak, zikirsiz-fikirsiz, nursuz-feyizsiz, âdeta korunmasız-savunmasız çıplak bir mü’min olmasını arzu etmektedir. Bunu başaramazsa, ona, farzlarla yetinmesini, sünnetlere yanaşmamasını, nafilelerle uğraşmamasını, bunlara gerek olmadığını telkin eder.

Öncelikle bu tür durumların vesvese olduğuna ve Şeytan’dan geldiğine dair zerre miktarı şüphemiz olmamalıdır. Zira Allah ve Rasûlü’nün ve Onun varislerinin beyanına göre vesvese, Şeytan’ın kalbe attığı boş, basit ve bâtıl düşüncelerdir. Dolayısiyle ibadetimiz/namazınız için de herhangi bir sıkıntı, mahzur oluşturmaz... Müsterih olmamız, ona itibar etmeyip kafanızdan-gönlünüzden kazıyıp atmamız gerekir.

***


Vesvese kimlere gelir

Vesvese, Allah'a yönelen mü'minlere gelir. Eğer kâfir ve münafıklar, bizde vesvese yoktur diyorlarsa, doğrudur. Çünkü onlarda iman, İslâm, Allah ve ahiret inancı yok; salih amel endişesi yok; tevbe-istiğfar, zikir-tefekkür gayreti mevcut değil ki, Şeytan onları kendi tarafına çekmek için neden özel bir çaba harcasın... Zaten onlar, şeytanın dostu ve askerleridir.

O halde Şeytanın vesvesesine itibar edilmemelidir. Mü'min her çeşit vesvesenin karşısına sağlam bir iradeyle dikilmeli ve Şeytanın hilelerine tepeden bakmalıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Muhakkak ki, şeytanın hilesi zayıftır.” [Nisa suresi, 76] “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını (verdiği vesveseleri) biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız." [Kaf suresi, 16] buyrulmaktadır.

***

Vesvese Şeytandandır

Vesvesenin Şeytandan olduğunu; abdestte, gusülde, namazda bu illetten sakınmamız gerektiğini bildiren Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:

“Biriniz namazda iken ona Şeytan gelir ve makadından bir kıl alır, onu uzatır. O kişi de abdestinin bozulduğunu sanır. Böyle bir durumda ses duymadıkça veya koku hissetmedikçe namazdan ayrılmasın.” [Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 96]

“Biriniz mescidde iken, karnında (makadında) bir hareket hissetse ve abdestinin bozulup bozulmadığı hususunda tereddüde düşse, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça (abdest almak için) mescidi terk etmesin.” [Müslim, Sahih, Hayz, 99; Ebû Dâvud, Sünen, Tahâret, 68, H. No: 177; Tirmizî, Sünin, Tahâret, 56; İbn Huzeyme, Sahih, I, 19]

“Biriniz namazda iken Şeytan ona gelir ve bir adamın hayvanını yumuşakça zaptettiği gibi, o kimseyi ele geçirir; ona hâkim olunca, o kişinin kalçalarının arasından, onu namazdan vazgeçirmek için, yellenme gibi bir şey yapar. Biriniz böyle bir durumla karşılaşırsa, şüphe bırakmayacak şekilde kesin olarak bir ses duymadıkça ya da koku hissetmedikçe namazını bozmasın.” [Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 330]

Bütün bunları Şeytan, sırf mü’mini ibadetten uzaklaştırabilmek için yapar. İşte bu duruma mâni olmak için hadis-i şerifte, "sesini veya kokusunu almadığınız şeylerden dolayı abdest almayınız" buyurulmuştur.

Burnun koku hissetmesi veya kulağın bir ses duymasından maksat, abdestin bozulduğunu kesin olarak bilmektir. Yoksa ses duymadığı veya koku hissetmediği halde yel çıkardığını bilen bir kimsenin de elbette ki abdesti bozulur. Çünkü çıkan her yelde mutlaka koku ya da ses olacak diye bir şart yoktur. Kişinin, kesin bir şekilde yellendiğini bildiği halde, "sesini ve kokusunu almadım" deyip, abdest almamak tehlikelidir, büyük hatadır. Bilindiği üzere, abdestsiz olduğunu bile-bile namaz kılan kimse kâfir olur.

Bu illete müptela olan insanların en çok karşılaştıkları vesvese türü budur. İdealinde en mükemmel ibadeti yapma düşüncesi vardır. Yanlışsız ve eksiksiz en iyi amel ve hizmeti yapma zannına kapılmıştır. Buna bir de takva düşüncesi ilave edilmişse, meselenin üstüne-üstüne gider. Gittikçe de vesvesenin şiddeti artar. Zaman içinde öyle bir dereceye varır ki, amel ve ibadetin en iyisine ulaşayım derken harama düşebilir!.. Bazen sünnet olan bir ibadeti ideal mânada yapmaya çalışırken, farkında olmadan bir farzı terk eder. Sonunda da "Acaba ibadetim sahih oldu mu?" diye peş peşe o ibadeti iade eder/tekrarlar durur. Zaman içinde bu hal devam eder, sonunda büyük bir ümitsizliğe düşer. Şeytan onun bu halinden istifade eder ve onu yaralar.

Bu tür vesveseye kapılan bir insan abdest almaya başlar, o anda vesveseye yakalanır, kollarını yıkarken tekrar başa döner, ayağını yıkayıp abdestini bitirmesi gerekirken bir daha başa döner… Veya abdestini aldıktan sonra, "Herhalde sağ kolumu yıkamadım, başımı meshetmedim" gibi bahanelerle üst üste üç-beş defa abdest alır. İşte burada Şeytan’ın attığı vesvese oku hedefini bulmuştur. Bu durum artık o insanda bir hastalık haline gelmiş demektir.

Birçok insan tanırız, Ezan okunmazdan yarım saat önce abdest almaya başlar, namazın farzına zor yetişir... Üst üste en az beş defa abdest aldığı olur... Bundan kurtulmak elbette ki zordur ama, imkansız da değildir. İradenizi sağlam tutarsanız, Allah’ın izniyle sür’atle ruh sağlığınıza kavuşursunuz.

Boy abdestinde de vesveseye kapılan insanlar, bir kere gusül yeterliyken, kurulandıktan sonra kendilerini tekrar tekrar yıkanmaya mecbur hissederler…

Bu çeşit vesvese abdest ve gusülde görüldüğü gibi, en çok da namazda karşılaşılır. Normal olarak namazda insanın aklına her türlü düşünce gelebilir. Özellikle Şeytanın işlettiği bu düşünce akımına kapılan insan, namazını bir türlü bitiremez; şayet camide ise, cemaate yetişemez. Gerek abdesti tekrar-tekrar alır, gerekse sünneti dönüp dönüp yeni baştan kılar. Namazın içinde ise Fatiha ve zamm-ı sureleri birkaç defa okumak zorunda hisseder kendini... Yahut namazın müstehap ve sünnetlerini en ideal bir şekilde yapayım derken, ya vaciplerini veya farzını tehir ya da terk terk etmek gibi bir duruma düşer; kısacası hata üstüne hata yapar.

Bir de meselenin şu yönü vardır:

İnsan bu çeşit vesvesenin Şeytan’dan kaynaklandığını bildiği halde veya sevdiği, itimat ettiği, ilmine güvendiği birisi tarafından kendisine haber verildiği halde, hiç aldırmadan vesveseye uymaya devam ederse, bu sefer vebal altına girmiş, hatta günah işlemiş olur. Çünkü bu takdirde Allah Teala’yı, Rasûlü’nü ve Allah dostlarını dinlemiyor, Şeytan’a kulak veriyor demektir. Bu durumda kişi, tercihini belirleyecektir: 'Allah'a mı itaat edeceğim, yoksa Şeytan’a mı kulak vereceğim?' Birinci tercih kendisini hep güzelliklere götürecek, ikinci tercih ise musibetten musibete sürükleyecektir. Rabbim cümlemizi muhafaza buyursun.

***

Abdestte vesvese

Abdestte oluşan vesveseye karşı nasıl hareket edilmesi gerektiği hususunda Efendimizin (s.a.v.) tavsiyelerine kulak verelim:

Ubey bin Ka'b'in (r.a.) rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Abdeste musallat olan bir Şeytan vardır ki, ona velehân (şaşkınlık veren) derler. Onun için abdest ve gusülde su vesvesesinden korunun.” [Tirmizi, Sünen, Taharet, 43; İbn Mâce, Sünen, Taharet, 48] Velehân’ın kelime manası; akıl gidip tembel olmaktır, şaşkınlıktır. Abdest alırken vesvese veren Şeytan’a isim olmuştur.

Abdest işinde vesvese veren Şeytan’a bu adın verilmesinin sebebi, mü'mini abdest esnasında vesveseye itme yolundaki aşırı hırsıdır. Yahut Şeytan verdiği vesveseyle insanı öyle telaşa sokar ki, insan şaşırır kalır, Şeytan’ın kendisiyle oynadığını bile anlamaz. Abdest alırken azasını ıslatıp ıslatmadığını ve kaç defa yıkadığını bilemez hale gelir.

Abdestte görevli Şeytan’dan kaçınmanın manası da şöyledir:

Yani abdest azası ıslandı mı ıslanmadı mı, bir defa mı iki defa mı yıkandı, su temiz mi, kirli mi gibi Velehân adlı Şeytan’ın suyla ilgili yapmak istediği bu ve benzeri vesveseden kaçının demektir.

Abdestte gelen vesveseyi temelinden halleden ve herkesin rahatça tatbik edebileceği Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) bir tavsiyesi de şu şekildedir:

Bedevinin birisi Rasûlullaha (s.a.v.) gelerek abdestin nasıl alınacağını sordu.

Rasûlullah (s.a.v.) azalarını üçer defa yıkayarak ona abdest almayı gösterdi. Sonra da şöyle buyurdu:

"İşte abdest budur. Bundan fazla yapan sünneti terk ederek hata yaptı, sınırı aştı ve nefsine zulmetti demektir." [İbn Mâce, Sünen, İkame, 48]

Bu hadisin izahında İbn Hacer (rh.) der ki:

"Elini yüzlerce defa yıkadığı halde abdestsizliğinin kalkmadığına inanan çok vesveseli insanlar gördük."

İbn Hacer (rh.) hazretleri beş asır önce yaşamış bir hadis âlimidir. Demek ki, ibadetlerdeki vesveseyle sadece günümüz insanı karşılaşmıyor, asırlar öncesinden beri insanlık hep bu musibete maruz kalmış... Zira Şeytan her zaman aynı taktiği kullanarak, Allah'a verdiği, ‘salih kulları saptıracağı’na dair sözünü hep tutuyor, diğerlerine ise verebildiğince zararlı olmaya çaba gösteriyor.

***

Namazda karşılaşılan vesvese

Abdestte olduğu gibi, namazda da yanılma, şüphe ve vesveselere karşı neler yapılacağı hususunda hadis-i şeriflerde pratik çözümler verilmektedir.

Bu hadislerden bazıları şöyledir:

Abdullah bin Amr'in (r.a.) rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Herhangi biriniz namazda iken Şeytan ona gelerek, 'Falan şeyi ve şu şeyi hatırla’ der. Ta ki, kul gafletle namazdan çıkıp gitsin. Ve her hangi biriniz yatağında uzanmış iken Şeytan onun yanına varır ve kişi uyuyuncaya kadar Şeytan durmadan onu uyutmaya çalışır.” [İbn Mâce, Sünen, İkame 32]

Başta abdest ve namaz olmak üzere ibadetlerde unutma illeti ile karşılaşabiliriz; ne okuduğumuzu, ne kadar okuduğumuzu, kaç rek’ât kıldığımızı bir an için aklımızda tutamayabiliriz. Böyle durumlarda hemen telâşa kapılmamalı, çareyi yine ibadetin kendi içinde aramalıyız. Hiçbir insan unutkanlıktan kurtulamadığı gibi, en üstün insan olan Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bile çok az da olsa unutkanlığa maruz kalabiliyordu. Çünkü o ne kadar büyük ve mükemmel bir beşer olsa da, insanî halleri itibariyle bizden birisi gibiydi. Acıktığı, susadığı, hasta olduğu ve sıkıntıya düştüğü gibi, unuttuğu da olurdu. Abdullah bin Mes'ud (r.a.) şöyle anlatıyor:

"Rasûlullah (s.a.v.) namaz kıldırdı. Ya fazla yaptı, ya eksik yaptı. Bunun üzerine, 'Yâ RasûlAllah! Namaza bir şey mi ilave edildi?' denildi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Ben de ancak (sizin gibi) bir insanım. Siz nasıl unutursanız, ben de unuturum. Biriniz unuttuğu vakit, oturduğu halde iki secde yapıversin" buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) kıbleye dönerek iki secde etti.” [İbn Mâce, Sünen, İkame, 129]

Şeytan’ın tek isteği ve vazifesi vardır; o da insanı ibadetten, bilhassa namazdan alıkoymak… Kendisi namaz ve secdeden mahrum kaldığı gibi, insanlığı da bu nimetten mahrum bırakmak ve uzak tutmaktır. Bunu, hayatımızın hiçbir safhasında unutmamamız lazımdır. Aksi halde bir anlık gaflet bile, bize fevkalade pahalıya mâl olabilir!


http://www.halisece.com/islami-makaleler/859-seytani-bir-illet-v-e-s-v-e-s-e.html