Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1016761 defa)

0 Üye ve 9 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Allah’tan En Çok Âlimler Korkar | Ölümü Çok Hatırlamanın Fazileti
« Yanıtla #1605 : 04 Mayıs 2015, 17:09:20 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَلَا أُخْبِرُكُمْ عَنِ الْأَجْوَدِ الْأَجْوَدِ: اَللهُ الْأَجْوَدُ الْأَجْوَدِ، وَأَنَا أَجْوَدُ وَلَدِ آدَمَ، وَأَجْوَدُهُمْ مِنْ بَعْدِي رَجُلٌ عَلِمَ عِلْمًا فَنَشَرَ عِلْمَهُ ... . (ع

“Size cömertlerin en cömerdini bildireyim mi? Cömertlerin en cömerdi Allâhü Teâlâ’dır. Ben de insanların en cömerdiyim. Benden sonra insanların en cömerdi ise (dînî) ilim öğrenip o ilmini (cimrilik yapmadan) insanlara yayan, öğreten kimsedir.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ebû Ya’lâ)



01
Mayıs Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 18 Nisan 1431 - Hicrî: 12 Recep 1436

Manisa'nın Fethi (1390) • TRT'nin Kuruluşu (1964)


Allah’tan En Çok Âlimler Korkar

Yezîd bin Kümmeyt (rh.) anlattı:

İmâm-ı A‘zam Ebû Hanîfe (r.a.) Allah’tan çok korkardı. Bir gece yatsı namazında müezzin “İzâzülzile” sûresini okudu. Ebû Hanîfe (r.a.) onun ardında idi.

Namaz bitip insanlar çıktı. Ona baktığımda derin düşünceler ve tefekkür içinde buldum. “Kalkayım da kalbi benimle meşgul olmasın” diyerek çıktım. Bu sırada kandilin yağı pek az kaldığından söndürmedim.

Sabah namazı vaktinde geldiğimde onu ayakta şöyle derken buldum:

“Ey zerre miktarı hayır işleyene hayrının karşılığını veren;

Ey zerre miktarı şer işleyene onun karşılığını veren Allâh’ım. Kulun Nu‘mân’ı cehennemden kurtar. Huzûruna getirdiği fena amellere karşılık sen onu geniş rahmetine koy.”

Sonra ezan okudum. Kandil ise hâlâ yanıyordu. Beni görünce:

“Kandili almak mı istiyorsun” dedi.

“Sabah namazı için ezân okudum” dedim.

“Gördüklerini gizle, kimseye söyleme” dedi. Sonra gecenin başındaki abdestiyle bizimle sabah namazını kıldı.


Ölümü Çok Hatırlamanın Fazileti

Ölümü çok hatırlayan kimseye üç şey ikram edilir:

1- Günahlarından tevbeye acele etmek,

2- Elindeki rızka kanaat etmek,

3- İbadetlerinde gayretli olmak.

Ölümü unutan kimse de üç şeyle cezalanır:

1- Yarın tevbe ederim diyerek tevbe etmeyi geciktirir,

2- Elindeki rızka razı olmaz,

3- İbadetlerinde tembellik gösterir.

Beyt:

Cem‘-i kütüble ref‘-i hucüb kâbil olmadı
Bildim ki maksûd bilmek imiş okumak değil

(İbn-i Kemâl Paşa rh.)

(Kitap toplayarak (cehalet) perdelerini kaldırmak mümkün olmadı. Anladım ki maksat okumak değil bilmekmiş.)





Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Cennete Girmenin Yolu: Tevbe | İmâm Muhammed Şeybânî
« Yanıtla #1606 : 04 Mayıs 2015, 17:22:11 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلتَّوْبَةُ مِنَ الذَّنْبِ أَلَّا يَعُودَ إِلَيْهِ أَبَدًا. (هب

“(Nasuh) Tevbe, bir daha günaha asla dönmemek üzere yapılan tevbedir.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabu’l-Îmân)



02
Mayıs Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 19 Nisan 1431 - Hicrî: 13 Recep 1436

Altından Irmaklar Akan Cennete Girmenin Yolu: TEVBE

Allâhü Teâlâ, Tahrîm sûresinin, 8. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor -meâlen-: “Ey îmân edenler! Allâh’a nasûh (gayet ciddî, samîmî) bir tevbe ile tevbe edin. Ta ki Rabbiniz günahlarınızı örter de sizleri altından ırmaklar akan cennetlere koyar…”

Tevbe, dinin çirkin gördüğü ve yasakladığı şeyleri terk etmek, övdüğü ve izin verdiği şeylere dönmektir. Günahlar ve isyanlar, helâk eder. Allâh’tan ve cennetlerinden uzaklaştırır. Onları terk etmek de Allâh’a ve cennetlerine yaklaştırır.

Bir kulun günahlardan tevbe ettiğinin alâmeti dörttür:

1- Dilini, boş sözlerden, gıybet ve yalandan koruması,

2- Müslüman bir kimseye karşı kalbinde hased ve düşmanlık beslememesi,

3- Kötü arkadaşlardan uzak olması,

4- İşlemiş olduğu günahlardan dolayı pişmanlık duyarak tevbe ve istiğfar edip Rabbine de ibadet ederek ölüme hazırlık yapmasıdır.



İmâm Muhammed Şeybânî (M. 750-805)

İmâm Muhammed (rh.), İmâm-ı Âzam’ın (rh.) pek büyük talebelerinden müctehid bir zattır.

İmâm Muhammed, 132 (750) tarihinde Vâsıt’ta doğmuş, 189 (805) senesinde Hârûn Reşid ile beraber gittiği Rey şehrinde vefat etmiştir. Büyük nahiv ve lügat âlimi İmâm Kisaî ile İmâm Muhammed, Rey’de aynı günde vefât etmişlerdi.

Hârûn Reşîd pek üzülmüş ve “Rey ne uğursuz beldeymiş ki ona girdiğimde yanımda lügat ve fıkıh vardı. Lügat ile fıkhı Rey’de defnettim! Rey’den çıkarken ikisi de artık yanımda yok” demiştir. Rahmetullâhi aleyhim.

Hz. İmâm Şâfiî (rah.) “Şu iki gözüm Muhammed bin Hasen gibi kimse görmemiştir. Bu zamanda analar onun gibisini doğurmamışlardır. İmâm Muhammed’in ilimde ve dünyalık hususunda üzerimdeki hakkı kadar kimsenin üzerimde hakkı yoktur” der ve her zaman ona rahmet ile dua ederdi.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ezan’ın Faziletlerinden | Mutfağımız: Mercimek Sıkması (6 kişilik)
« Yanıtla #1607 : 04 Mayıs 2015, 17:27:31 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(أَبُو هُرَيْرَةَ يَقُولُ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَامَ بِلَالٌ يُنَادِي فَلَمَّا سَكَتَ قَالَ رَسُولُ اللهِ صلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ قَالَ مِثْلَ هٰذَا يَقِينًا دَخَلَ الْجَنَّةَ. (ن

Ebû Hüreyre (r.a.) buyurdu:
"Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile berâber bulunuyorduk. Bilâl (r.a.) kalkıp ezân okudu. Bitirince Efendimiz (s.a.v.) ‘Kim müezzinin dediklerini yakînen inanarak söylerse cennete girer.’ buyurdu."
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Nesâî)



03
Mayıs Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 20 Nisan 1431 - Hicrî: 14 Recep 1436

Fatih Sultan Mehmed Han'ın Vefatı (1481)


Ezan’ın Faziletlerinden

Ezanda birinci “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh” okunurken “Sallallâhü aleyke yâ Resûlallâh” demek; ikincisinde ise “Karret aynâye bike Yâ Resûlallâh” demek müstehabdır.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hazretleri bir gün Mescid-i nebevîlerinde direk yanında oturuyorlardı. Hz. Ebûbekir radıyallâhü anh da onun hizasında oturmaktaydı. Bu sırada Hz. Bilâl-i Habeşî ezân okuyup:

“Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh” dedi. Hz. Ebûbekir de bu mübârek kelâmı tekrar etti, sonra başparmak tırnaklarını öptü, gözlerine koydu ve “Karret aynî bike Yâ Resûlallâh” buyurdular ki: “Gözlerim seninle aydınlandı, Yâ Resûlallâh” demektir.

Ezân bittiğinde Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ebûbekir’e:

“Yâ Ebâbekir, ümmetimden her kim senin yaptığın gibi yaparsa Cenâb-ı Hak o kimsenin bilerek ve hata ile işlemiş olduğu (küçük) günahlarının tamamını mağfiret eder.” buyurdular.


Mutfağımız: Mercimek Sıkması (6 kişilik)

Malzemeler: 1,5 su bardağı kırmızı mercimek, 3 su bardağı su, 1,5 su bardağı ince bulgur, 1 - 2 adet kuru soğan, 1 demet maydanoz, yarım su bardağı zeytin yağı, 5 adet yeşil soğan, 1 yemek kaşığı domates salçası, yarım yemek kaşığı biber salçası, yetecek kadar tuz, kuru nane, kimyon, pul biber, karabiber, nar ekşisi.

Yapılışı: Mercimekler yıkanıp 3 bardak su ile yumuşayana kadar haşlanır. Haşlandığında içinde biraz su bırakılır. Üzerine bulgur konulup karıştırılır. Kapağı kapalı olarak yarım saat bekletilir. Bu sırada soğanlar ince doğranır, yağda kavrulur, salça ve baharatları eklenip biraz daha kavrulur. Kavrulmuş soğan, mercimek ve bulgur kabına karıştırılıp kapağı tekrar kapatılır. Biraz daha dinlendirdikten sonra geniş bir tepsiye alınır. İnce kıyılmış maydanoz ve yeşil soğan eklenip 5-10 dk. yoğrulur. İstenilen kıvama gelince küçük parçalar alıp elde hafif sıkarak şekil verilir. Marul vb. yeşillik ve limon ile ikram edilir.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Resûlullâh’ın Mucizesi: Yemeğin Bereketi
« Yanıtla #1608 : 04 Mayıs 2015, 17:33:01 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: طَعَامُ الْاِثْنَيْنِ كَافِي الْأَرْبَعَةِ، وَطَعَامُ الْأَرْبَعَةِ كَافِي الثَّمَانِيَةِ. (طب

“İki kişinin yemeği (kanâatkâr) dört kişiye yeter, dört kişinin yemeği de sekiz kişiye yeter.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr)



04
Mayıs Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 21 Nisan 1431 - Hicrî: 15 Recep 1436

Halid bin Zeyd Ebu Eyyubi'l-Ensari RadıyAllahü Anh'ın Vefatı (672) • Sultan Çelebi Mehmed'in Vefatı (1421)


Resûlullâh’ın Mucizesi: Yemeğin Bereketi

Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri anlatıyor:

(Medîne’ye hicretin ilk günlerinden) bir gün Peygamber Efendimize (s.a.v.) ve Ebûbekir’e (r.a.) yetecek kadar yemek hazırladım ve götürüp ikram ettim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bana: “Git, Ensâr’ın eşrâfından otuz kişiyi yemeğe davet et.” buyurdular. (Çağrılan kişiler henüz Müslüman değillerdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onlara “Ensar” buyurmakla bir mucize olarak gelenlerin Müslüman olup İslâm’a yardım edeceklerini ve Ensar’dan olacaklarını haber vermiştir.)

Yanımda, hazırladığım yemekten başka bir şey bulunmadığından, bu bana çok ağır geldi. Biraz ağırdan aldım. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tekrar: “Git, Ensâr’ın eşrâfından otuz kişiyi yemeğe davet et.” buyurdular.

Bunun üzerine gidip onları çağırdım, geldiler. Onlara:

“Yemek yiyiniz.” buyurdular. Önlerindekinin ancak bir kısmını yiyebildiler! Bu mucizeyi görünce, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Resûlullah” olduğuna şehâdet ettiler ve henüz oradan ayrılmadan ona bîat ettiler.

Peygamberimiz (s.a.v.), sonra yine “Git, Ensâr’ın eşrâfından altmış kişiyi yemeğe davet et.” buyurdular. VAllahi, altmış kişi beni otuz kişiden daha çok korkuttu! Gidip onları da çağırdım, geldiler. Onlara: “Yemek yiyiniz.” buyurdular. Onlar da önlerinden ancak bir kısmını yiyebildiler! Bu mucizeyi görünce, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Resûlullah” olduğuna şehadet ettiler ve henüz oradan ayrılmadan ona bîat ettiler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), sonra yine:

“Git, Ensâr’ın eşrâfından doksan kişiyi yemeğe davet et.” buyurdular. Bu doksan kişi, beni, altmış ve otuz kişiden daha çok korkuttu. Onları da gidip çağırdım. Yemekten yediler. Onlar da önlerinden ancak bir kısmını yiyebildiler. Bu mucizeyi görünce, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Resûlüllah” olduğuna şehadet ve henüz oradan ayrılmadan ona bîat ettiler.

İşte o zaman hazırladığım (iki zatın) bu yemeğinden hepsi Ensâr’dan olan yüz seksen zât yedi.” Radıyallâhu anhüm. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hazret-i Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) Buyurdular | İsimlerimiz
« Yanıtla #1609 : 05 Mayıs 2015, 10:07:43 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خِيَارُ أُمَّتِي عُلَمَاؤُهَا وَخِيَارُ عُلَمَائِهَا رُحَمَاؤُهَا. (كر

“Ümmetimin en hayırlıları, âlimleridir. Âlimlerinin en hayırlıları da, (insanlara karşı) merhametli olanlarıdır.”
(Hadîs-i Şerîf, İbn-i Asâkir, Târîh-i Dımaşk)



05
Mayıs Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 22 Nisan 1431 - Hicrî: 16 Recep 1436

Avrupa Konseyi'nin Kuruluşu (1949)


Hazret-i Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) Buyurdular

• “Nerede! Gençlikleri ile öğünen, şehirler kurup, onları surlarla çeviren hükümdarlar nerede?

Harp meydanlarında dâimâ galip gelenler nerede?

Zaman üzerlerinden geçince, güvendikleri her şey ellerinden çıktı, kabir karanlıklarına gömüldüler.

Haydi, hemen hayırlı amellerle meşgul olun ki kurtuluşa erebilesiniz.

“Ağlayabilen ağlasın, yoksa ağlar gibi görünsün, ağlamaya çalışsın.”

“Bir kardeşin Allâh rızâsı için, kardeşine yaptığı dua kabûl olunur.”

“Müslüman, her şeyden, hattâ başına gelen her türlü sıkıntıdan ve ayakkabısının bağının kopmasından bile mükâfatlandırılır; elinde olan bir şeyi kaybeder, fevkalâde telâşlanır; sonra onu elbisesi arasında bulur. Bundan da ecir kazanır.”


Hz. Ebûbekir (r.a.) şöyle duâ ederdi:

“Allâh’ım! Ömrümün sonu hayatımın en hayırlı vakti olsun. Amellerimin neticesini hayırlı kıl ve sana mülâki olacağım (kavuşacağım) günü, en hayırlı gün eyle!”

“Allâh’ım! Son nefesimde hakkımda hayırlı olanı senden isterim."

“Allâh’ım! Bana ihsan edeceğin en son hayır senin rızan ve Cennet’ten yüksek dereceler olsun.”


• (Birgün), Hz. Ebûbekir’e, avlanmış kanatları tam bir karga getirildi. Elinde çevirdikten sonra “Avlanılan her hayvan, kesilen her ağaç (Allâh’ı) tesbihi terk ettiğinden dolayı ölür.” dedi.

• Hz. Ebûbekir (r.a.) methedildiği vakit şöyle söylerdi:

“Allâh’ım! Sen nefsimi benden iyi bilirsin, ben de onlardan iyi bilirim. Allâh’ım! Beni onların zannettiklerinden daha hayırlı kıl! Bilmedikleri günâhlarımı da affeyle, bu söylediklerinden dolayı beni muâhaze etme; hesaba çekme.”

Hz. Ebûbekir (r.a.): “Mü’min bir kulun bir kılı olabilsem.” derdi.


İsimlerimiz: Erkek: Îsâ, Kız: Feriha



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kimler Birbiri İle Evlenemezler
« Yanıtla #1610 : 06 Mayıs 2015, 09:58:05 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ثَلَاثٌ جِدُّهُنَّ جِدٌّ وَهَزْلُهُنَّ جِدٌّ اَلنِّكَاحُ وَالطَّلَاقُ وَالْيَمِينُ. (نصب

“Üç şey vardır ki, ciddîsi ciddîdir, şakası da ciddîdir. Bunlar; nikâh, talak ve yemindir.”
(Hadîs-i Şerîf, Zeylaî, Nasbu’r-Râye)



06
Mayıs Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 23 Nisan 1431 - Hicrî: 17 Recep 1436

İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin Vefatı (767)


Kimler Birbiri İle Evlenemezler

Her Müslüman, aile hayatına dâir dînî meseleleri, bilhassa mahremiyeti; kimlerin birbiriyle evlenip evlenemeyeceğini bilmeli ve bu hususlara riâyet etmelidir.

Babalar, dedeler, analar, nineler, erkek ve kız kardeşler, amcalar, dayılar, halalar, teyzeler arasında nesep akrabalığından dolayı ebedî bir mahremiyet vardır: Bunların arasında nikâh aslâ câiz değildir. Meselâ: Bir kimse, hiç bir vakit anası, kızı ve halası ile evlenemez. Bir kimse, kendi kardeşinin kızını veya torununu da alamaz.

Fakat bir kimse, halasının veya teyzesinin kızı ile evlenebilir.

İki kardeş çocukları da birbirleriyle evlenebilirler.

Süt itibariyle kardeşlikten gelen mahremiyet (haramlık) da neseb mahremiyeti gibidir. Bir kimsenin süt babası, süt anası, süt dedesi, süt ninesi, süt kardeşi, süt kardeşin evlâdı, süt halası, süt teyzesi ebedî olarak kendisine mahremdir. Bunlar, birbirleriyle evlenemezler.

Kadın ile kocasının bir kısım akrabası ile kendileri arasında evlilikten dolayı bir mahremiyet meydana gelir. Şöyle ki:

Bir kimse, kendi karısının anasını, ninesini, önceki kocasından olan kızını veya torununu asla nikâhlayamaz. Bir kadın da kendi kocasının babasıyla veya başka zevcesinden olan oğlu, torunu ile asla evlenemez. Bunların arasında da ebedî bir mahremiyet (haramlık) vardır.

Bir erkekle kendi karısının kız kardeşi, halası ve teyzesi arasında geçici bir haramlık vardır. O erkek, evlilik devam ettikçe bunlardan biri ile evlenemez.

Bir kimse, -evlilik bitmiş olsa bile- üvey anasıyla veya kendi oğlunun veya torununun karısı ile asla evlenemez.

Bir müslüman, başkasının nikâhında bulunan veya iddet bekleyen bir kadını alamaz.

Bir müslüman kadın ise Müslüman olmayan biri ile evlenemez. Bu, kat’î sûrette haramdır. Böyle bir hal, İslâm şerefine, İslâm menfaatine ve bir müslümanın şahsî selâmet ve saadetine aykırıdır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Çok Şükreden Bir Kul Olmayayım mı?" | Beyt
« Yanıtla #1611 : 07 Mayıs 2015, 10:22:54 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا تَجْلِسُوا عِنْدَ كُلِّ عَالِمٍ إِلَّا عَالِمٌ يَدْعُوكُمْ مِنَ الْخَمْسِ إِلَى الْخَمْسِ مِنَ الشَّكِّ إِلَى الْيَقِينِ وَمِنَ الْكِبْرِ إِلَى التَّوَاضُعِ وَمِنَ الْعَدَاوَةِ إِلَى النَّصِيحَةِ وَمِنَ الرِّيَاءِ إِلَى الْإِخْلَاصِ وَمِنَ الرَّغْبَةِ إِلَى الزُّهْدِ. (كر

“Her âlimin sohbetinde bulunmayınız. Ancak beş şeyden beş şeye; tereddütten yakîne (gözle görür gibi inanmaya), kibirden tevazua, düşmanlıktan muhabbete, riyadan ihlâsa, (dünyaya) rağbetten zühde (dünya sevgisini kalbe koymamaya) davet eden âlimlerin sohbetinde bulununuz.”
(Hadîs-i Şerîf; Târîh-i Dimaşk)



07
Mayıs Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 24 Nisan 1431 - Hicrî: 18 Recep 1436

Osmanlı-Amerikan Ticaret ve Dostluk Antlaşmasının İmzalanması (1830)


"Çok Şükreden Bir Kul Olmayayım mı?"

Tâbiîn’in büyüklerinden Hz. Atâ diyor ki:

Ubeyd bin Umeyr (r.a.) ile Hz. Âişe (r.anhâ)’nın ziyaretine gittik. Hazret-i Ubeyd (r.a.):

Resûlullâh’da (s.a.v.) gördüğünüz en acâib şeyi bize bildiriniz, dedi.

Hz. Âişe (r. anhâ) vâlidemiz sükût etti. Sonra buyurdu ki:

Gecelerden bir gece Resûlullâh Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem:

“Yâ Âişe, bana müsâade et, geceyi ibâdetle geçireyim” dedi.

“Vallâhi senin yakınlığını severim, seni sevindireni de severim” dedim.

Sonra kalkıp abdest aldı ve namaz kılmaya başladı. Hep ağladı, o kadar ki mübârek göğsü gözyaşıyla ıslandı. Yine ağlamaya devâm etti, mübârek sakalı ıslandı, ağlamaya devam etti ve yer ıslandı.

Sonra Hz. Bilâl geldi, namaz için ezan okudu.

Onu ağlıyor görünce:

“Yâ ResûlAllah! Niçin ağlıyorsun. Muhakkak Allâhü Teâlâ senin geçmiş ve geleceğini mağfiret buyurdu.” dedi.

Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz:

“Çok şükreden bir kul olmayayım mı?
Allâhü Teâlâ bu gece bir âyet indirdi. Vay bunu okuyup da onda tefekkür etmeyene”
buyurdular ve Âl-i İmrân sûresinin:

“Elbette o göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ard arda gelişinde şüphesiz kâmil akıllılar için âyetler var.” meâlindeki 190. âyetini okudular.


Beyt:

Merkezle âşinâ ol, etme muhîte rağbet
Müstağrak-ı hakîkat meyl-i kenârı neyler  (Nabi)

(Muhîte değil merkeze rağbet et, Hakîkat deryasındaki insan, kenara meyleder mi?)




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İhlâs Sûresini Okumanın Fazileti
« Yanıtla #1612 : 08 Mayıs 2015, 11:12:09 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ... وَمَنْ قَرَأَهَا أَلْفَ مَرَّةٍ لَمْ يَمُتْ حَتَّى يَرَى مَقْعَدَهُ مِنَ الْجَنَّةِ. (كنز

“İhlâs sûresini bin defa okuyan kimse, cennetteki yerini görmeden ölmez…”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



08
Mayıs Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 25 Nisan 1431 - Hicrî: 19 Recep 1436

İkinci Dünya Savaşı'nın Sona Ermesi (1945)


İhlâs Sûresini Okumanın Fazileti

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Kim Cuma namazından sonra Kul hüvallâhü ehad, Kul eûzü birabbi’l-felak, Kul eûzü birabbinnâs sûrelerini okursa sonraki Cuma’ya kadar Allâhü Teâlâ onu kötülüklerden muhâfaza eder.”

“Kim Kul hüvallâhü ehad sûresini evine girerken okursa o ev halkından ve komşularından fakirlik gider.” (Taberânî, Kebîr)

“Kim Kul hüvallâhü ehad sûresini elli defa okursa Allâhü Teâlâ onun elli senelik günahını bağışlar.”

“Kim Kul hüvallâhü ehad sûresini bin defa okursa muhakkak kendini Allâhü Teâlâ’dan satın almış olur.” Yani Allâhü Teâlâ onu Cehennem’den âzât eder.

“Kim ölüm hastalığında Kul hüvallâhü ehad sûresini okursa kabirde suâl görmez, kabir sıkıntılarından emîn olur, kıyâmet gününde melekler elleriyle sırâtı geçirir, cennete götürünceye kadar onu taşırlar.” (Taberânî, Evsat)

“Kim farz namazların arkasından on defa Kul hüvallâhü ehad sûresini okursa Allâhü Teâlâ rızâsını ve mağfiretini ona vâcib kılar.”

“Kim Kul hüvallâhü ehad sûresini on bir defa okursa onun için cennette bir köşk yapılır.” buyurdular. Hazret-i Ömer (r.a.): “Öyleyse biz onu çok okuruz, Yâ Resûlallâh” dedi.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v) de: “Onu ne kadar çok okusanız iyi yapmış olursunuz” buyurdular. (Müsned-i Ahmed)

“Kim Kul hüvallâhü ehad sûresini bir defa okursa Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birini okumuş gibidir. Kim onu iki kere okursa Kur’ân-ı Kerîm’in üçte ikisini okumuş gibidir. Kim de onu üç defa okursa Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını okumuş gibi olur.”

İbn-i Süreyc’e Resûlullâh Efendimiz (s.a.v)’in:

“Kul hüvallâhü ehad (sûresi), Kur’ân’ın üçte birine muadil (denk)dir” hadisinin tefsiri soruldu. Şöyle buyurdu:

“Muhakkak Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birinde hükümler, üçte birinde va’d ve vaîd (müjde ve korkutma), üçte birinde de (Allâhü Teâlâ’nın) isimleri ve sıfatları indirilmiştir. İhlâs sûresinde ise -Kur’ân’ın üçte biri olan- Allâhü Teâlâ’nın isimleri ve sıfatları vardır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları
« Yanıtla #1613 : 09 Mayıs 2015, 10:31:57 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّهُ مَنْ يَأْتِي الْخَطِيئَةَ وَهُوَ يَضْحَكُ يَدْخُلُ النَّارَ وَهُوَ يَبْكِي. (كنز

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Gülerek günah işleyen, ağlayarak cehenneme girer.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



09
Mayıs Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 26 Nisan 1431 - Hicrî: 20 Recep 1436

Sultan Sencer'in Vefatı (1157) • Osman Gazi'nin Doğumu (1258)


İhlâs Sûresini Okumanın Fazileti

Receb’in 1’i ile 10’u arasında 10 rek’at, 11’i ile 20’si arasında 10 rek’at ve 21’i ile 30’u arasında 10 rek’at kılınacak Hâcet Namazı vardır. Bunların üçünün de kılınış şekli aynıdır. Yalnızca namazların sonlarında okunacak duâlarda fark vardır.

Bu 30 rek’at namazı kılanlar, hidâyete ererler. Bu namazı kılanın kalbi ölmez. Bu 30 rek’at namaz Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) berberi Selmân-ı Pâk (r.a.) Hazretleri tarafından rivâyet edilmiştir.

Bu namazlar, akşamdan sonra da, yatsıdan sonra da kılınabilir. Fakat, cuma ve pazartesi gecelerinde ve bilhassa teheccüd vaktinde kılınması daha faziletlidir.

Kılınışı: Hâcet namazına şu niyetle başlanır:

“Yâ Rabbi, teşrifleriyle dünyâyı nûra gark ettiğin Efendimiz hürmetine, sevgili ayın Receb-i Şerîf hürmetine, beni feyz-i ilâhîne, afv-ı ilâhîne, rızâ-yı ilâhîne nâil eyle, âbid, zâhid kulların arasına kaydeyle, dünyâ ve âhiret sıkıntılarından halâs eyle, rızâ-yı şerîfin için” Allâhü Ekber.

Her rek’atte 1 Fâtiha, 3 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 3 İhlâs-ı şerîf okuyup, 2 rek’atte bir selâm verilir. Böylece 10 rek’at tamamlanır.

• İlk on gün içinde kılınan namazdan sonra, 11 defa “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît, ve hüve Hayyün lâ yemûtü biyedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr” okunup duâ edilir.

• İkinci on gün içinde yani Receb’in 11’i ile 20’si arasında kılınan 10 rek’atten sonra, 11 defa: “İlâhen Vâhıden Ehaden Sameden Ferden vitren Hayyen Kayyûmen dâimen ebedâ” okunup duâ edilir.

• Üçüncü on gün içinde, yâni Receb’in 21’i ile 30’u arasında kılınan 10 rek’atten sonra da 11 kere: “Allâhümme lâ mânia limâ a’tayte, velâ mu’tıye limâ mena’te, velâ râdde limâ kadayte, velâ mübeddile limâ hakemte, velâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-ceddü. Sübhâne Rabbiye’l-Aliyyi’l-a’le’l-Vehhâb, Sübhâne Rabbiye’l-Aliyyi’l-a’le’l-Vehhâb, Sübhâne Rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-Kerîmi’l-Vehhâb, Yâ Vehhâbü yâ Vehhâbü yâ Vehhâb” okunur ve duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ümmü Habîbe Validemiz | İsimlerimiz
« Yanıtla #1614 : 11 Mayıs 2015, 11:27:40 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا يَفْرَكْ مُؤْمِنٌ مُؤْمِنَةً إِنْ كَرِهَ مِنْهَا خُلُقًا رَضِيَ مِنْهَا آخَرَ. (م

“Bir mü’min, hanımına kin beslemesin. Onun bazı huylarından hoşlanmasa, diğer bazılarından hoşlanır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)



10
Mayıs Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 27 Nisan 1431 - Hicrî: 21 Recep 1436

Cezzar Ahmed Paşa'nın Napolyon'u Akka'da Mağlup Etmesi (1799)


Ümmü Habîbe Validemiz

Hazret-i Ümmü Habîbe (r.anhâ), Hazret-i Ebû Süfyan’ın kızıdır. Habeşistan’a hicret eden Müslümanlardan olup kocası Ubeydullah bin Cahşile hicret etmişti.

Ümmü Habîbe hazretleri anlatıyor:

“Rüyamda Ubeydullâh bin Cahş’ı en kötü ve çirkin bir sûrette gördüm ve korktum. VAllahi onun halinde bir değişiklik var, dedim. Sabah olduğunda Ubeydullâh Hıristiyan olduğunu söyledi. Ben ‘VAllahi sende hayır yoktur’ dedim. Rüyamı ona anlattım. Buna aldırmadı ve içkiye mübtela olup öldü.

Sonra rüyamda bir kimsenin gelip bana:

‘Ey mü’minlerin annesi’ dediğini işittim ve korktum. Bunu da Resûlullâh’ın beni nikâhlayacağına yordum.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) hicretinin 7. senesinde Habeş Necâşîsi (Hükümdarı) Ashame bin Bahr’e İslâm’a davet mektubu göndermiş, Ümmü Habîbe’nin de kendisine nikâhının kıyılmasını emretmişti.

İddetim dolduğu vakitlerde bana Necâşî’nin hizmetçisi geldi.

“Hükümdar, seni Resûlullâh’a nikâhlamak üzere bir mektup aldığını bildirmektedir. Nikâhınızın yapılması için bir vekîl tayin ediniz” dedi. Sevincimden kendisine kollarımdaki iki gümüş bilezikle parmaklarımdaki gümüş yüzükleri hediye ettim ve Hâlid bin Said’i vekîl kıldım…”

Necâşî, Resûlullah’ın (s.a.v.) emri üzere Hz. Ümmü Habîbe’yi muhâcirler ve diğer Müslümanlar huzurunda Resûlullâh (s.a.v.)’a nikâhladı. Daha sonra Necaşî:

“Oturunuz, zira nikâhlarında düğün yemeği yedirmek peygamberlerin sünnetidir” dedi ve yemeğe davet etti.


İbn-i Abbâs hazretleri, Mümtehıne sûresinin 7. âyetinin Resûlullâh Efendimiz Ümmü Habîbe’yi nikâhladığı zaman nazil olduğunu bildirdiler.

İsimlerimiz: Erkek: Beşîr, Kız: Büşra


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ شَهِدَ أَنْ لَا اِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللهِ  حَرَّمَ اللهُ عَلَيْهِ النَّارَ. (م

“Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed aleyhisselâmın onun resûlü olduğuna şehâdet ederse, Allâhü Teâlâ cehennem ateşini ona haram kılar.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)



11
Mayıs Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 28 Nisan 1431 - Hicrî: 22 Recep 1436

Necâşî'nin Hizmetkârının Resûllullâh'a Selâmı

Ümmü Habîbe radıyallâhü anhâ, Habeşistan’da Resûlullâh (s.a.v.) ile nikâhlanmasını şöyle anlattı:

“Mehrimi teslim alınca tamamını bana nikâh müjdesini getiren hanım hizmetçiye gönderdim ve:

‘Sana müjdeyi verdiğin gün elimde olan bilezik ve yüzükleri vermiştim. O zaman elimde onlardan başka şey yoktu. Şimdi şunları al, faydalan’ dedim. Lâkin almadı ve bir kutu çıkarıp kendisine daha önce verdiklerimi de iade etti ve dedi ki:

"Necâşî, senden hiçbir şey almamam hususunda bana sıkı tenbihde bulundu. Ben onun husûsî hizmetkârlarındanım ve Muhammed aleyhisselâmın dinine uyanlardanım; Müslümanım. Necâşî ayrıca, kadınlarına yanlarındaki bütün güzel kokuları sana göndermelerini emretti."

Ertesi gün bana pek çok güzel kokular getirdi. Habeşistan’dan dönünce bunların tamamını Resûlullâh’a arz ettim. Onları yanımda görür, bir şey demezdi.

Sonra hizmetçi bana: ‘Senden bir isteğim vardır. Benden Resûlullâh’a selâm söyle ve onun dinine uyduğumu kendisine bildir’ dedi ve bana latifelerde bulundu. Benim yol hazırlığıma da yardımcı olmuştu. Her yanıma girdiğinde ‘senden isteğimi unutma’ derdi.

Resûlullâh’ın yanına geldiğimde nikâhın nasıl cereyan ettiğini ve o hanım hizmetçinin yaptıklarını bildirdim. Resûlullâh (s.a.v.) tebessüm etti. Selamını tebliğ ettim ‘Ve aleyhesselâm ve rahmetullah ve berekâtüh’ diyerek selâmını aldı.”


İLMİHAL: İmama Uyan Nerede Durmalıdır

Namazda imama uyan:

Bir kişi ise imamın sağında durur.

İki veya daha fazla kişi ise imamın arkasında dururlar.

Cemaatin imamdan ileride durması caiz değildir. Bu hususta secde edilen yere değil, ayaklara itibar olunur. Cemaatin ayak topukları; ökçeleri, imamın ayak topuklarından ileride olmamalıdır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Maddî ve Manevî Bir Temizlik: Abdest
« Yanıtla #1616 : 12 Mayıs 2015, 11:19:04 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَرَأَ فِي إِثْرِ وُضُوئِهِ إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ وَاحِدَةً كَانَ مِنَ الصِّدِّيقِينَ، وَمَنْ قَرَأَهَا مَرَّتَيْنِ كَانَ فِي دِيوَانِ الشُّهَدَاءِ، وَمَنْ قَرَأَهَا ثَلَاثًا يَحْشُرُهُ اللهُ مَحْشَرَ الْاَنْبِيَاءِ . (كنز)

“Kim abdestten sonra bir kere -İnnâ enzelnâhü fî leyleti’l-kadr (sûresin)i okursa sıddîklardan olur. İki kere okuyan şehîdler dîvânına yazılır.
Üç kere okuyanı Allâhü Teâlâ, peygamberler topluluğu ile beraber haşreder.”

(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



12
Mayıs Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 29 Nisan 1431 - Hicrî: 23 Recep 1436

Maddî ve Manevî Bir Temizlik: Abdest

Abdest; belli uzuvları usûlüne göre yıkamaktan ve başı meshetmekten ibâret bir temizlik ve ibâdettir.

Abdestin manevî birçok faydaları ve sevâpları olduğu gibi, maddî olarak da pek çok faydası vardır. Vakit vakit abdest alan bir müslüman temizliğe riâyet etmiş, temizliği alışkanlık hâline getirerek kendisini, birçok hastalıklara sebep olacak kirlerden korumuş olur. Hadîs-i şerîflerde:

“Abdest üzerine abdest, nur üzerine nurdur.”

“Her kim emrolunduğu gibi abdest alır ve emrolunduğu şekilde namaz kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” buyurulmuştur.

Namaz gibi bir kısım dînî vazîfeleri yerine getirmek için abdest farzdır. Abdestsiz bir kimse namaz kılamaz, Kâbe’yi tavaf edemez, Mushaf-ı Şerîf’i (Kur’ân-ı Kerîm’i) bitişik olmayan bir kılıf içinde bulunmadıkça eline alamaz, Kur’ân-ı Kerîm’in bir âyetine bile el süremez. Bunlar haramdır. Fakat Kur’ân-ı Kerîm’i ezbere olarak veya karşıdan Mushaf’a bakarak abdestsiz okuyabilir.

Akıllı ve büluğ çağına giren ve suyu kullanmaya gücü yeten her müslüman, lüzûmu hâlinde abdest almakla mükelleftir.

Abdestin farzları dörttür:

Birincisi: Yüzü bir kere su ile yıkamaktır.
İkincisi: İki elleri dirseklerle beraber bir defa yıkamaktır.
Üçüncüsü: Ayakları topuklarla beraber bir kere yıkamaktır.
Dördüncüsü: Başın dörtte birini ıslak bir elle bir kere meshetmektir.

Abdestin sünnetlerinden bazıları şunlardır:

Eûzü ve besmele ile başlamak, niyet etmek, misvak kullanmak, tertibe riâyet etmek; yani âzâları sıra ile önce yüzü, sonra kolları yıkamak, sonra başı meshetmek ve ayakları yıkamak, kolları ve ayakları yıkamaya sağ taraflardan başlamak, her âzâyı üçer defa yıkamak, el ve ayak parmaklarını hilallemek, başın tamamını meshetmek.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Onun Maiyyetindekilerden: ŞEHİT EBÛ UKAYL (R.A.)
« Yanıtla #1617 : 13 Mayıs 2015, 11:17:00 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قِيلَ يَا رَسُولَ اللهِ أَيُّ النَّاسِ أَفْضَلُ فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُؤْمِنٌ يُجَاهِدُ فِي سَبِيلِ اللهِ بِنَفْسِهِ وَمَالِهِ. (خ

“Yâ Resûlallâh, insanların en faziletlisi kimdir?” diye soruldu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Canıyla, malıyla Allah yolunda cihad eden mümindir.” buyurdular.
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)



13
Mayıs Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 30 Nisan 1431 - Hicrî: 24 Recep 1436

Onun Maiyyetindekilerden: ŞEHİT EBÛ UKAYL (R.A.)

Ebû Ukayl Abdurrahman bin Abdullah (r.a.), Bedir harbine katıldı, Resûlullâh (s.a.v.) ile bütün seferlere iştirak etti ve ilk Halife Hz. Ebûbekir zamanında dinden dönenlerle yapılan Yemâme harbinde şehit oldu.

Ca’fer bin Abdullâh (r.a.) şöyle anlatır: Yalancı Peygamber Müseyleme’nin öldürüldüğü Yemâme harbi başlayıp da insanlar saf tutunca, ilk yaralanan Ebû Ukayl (r.a.) oldu. Bir ok atıldı, iki omuzunun arasına ve kalbinin yakınına isabet etti. Ok çıkarıldı. Fakat sol tarafı tutmaz oldu, onu geriye taşıdılar.

Harb kızışıp Müslümanlar geri çekilmeye mecbur kalmışlardı. Ebû Ukayl (r.a.) de yarasından dolayı takatsiz olduğundan istirahat ediyordu. Ma’n bin Adiyy’in (r.a.):

“Ey Ensâr, Allâh’tan korkun, Allâh’tan korkun, düşmanınıza hücum edin.” diye yüksek sesle bağırdığı duyuldu.

Abdullâh bin Ömer (r.anhümâ) anlatıyor:

“Ebû Ukayl (r.a.) kalktı. ‘Ne yapmak istiyorsun, sana harb etmek yok’ dedim. ‘Nidacı beni de kastetti’ dedi. ‘Ey Ensar’ dedi, yaralıları çağırmadı, dedim. Ebû Ukayl (r.a.) da: Ben de Ensardanım, sürünerek de olsa onun davetine uyacağım, dedi ve kemerini bağladı, kılıcı sağ eline aldı, sonra da:

‘Ey Ensar, Huneyn’deki gibi geri dönün, toplanın, Allâh size rahmet etsin, ilerleyin.’ dedi. Müslümanlar nihayet düşmanlarını bir bahçeye sıkıştırdılar, iki taraf birbirine girdi, kılıçlar birbirine karıştı.

Ebû Ukayl’e (r.a.) baktım, yaralı kolu omuzundan kesilmişti. Vücudunda on dört ağır yara vardı. Ebû Ukayl’in (r.a.) başında durdum. Artık ruhunu teslim etmek üzere idi. Ey Ebû Ukayl, dedim. Ağır dönen dili ile: ‘Buyur, kim yenildi?’ dedi. ‘Müjde, Allâh’ın düşmanı Müseyleme öldürüldü’ dedim. Bunun üzerine parmağını göğe kaldırdı, Allâh’a hamd etti ve şehit oldu. Allâh ondan razı olsun.

Gördüklerimi babam Ömer’e (r.anh) haber verdim.

‘Allâh rahmet etsin, o haliyle şehit olmak istedi ve ona kavuşmak için gayret etti. O, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Ashabının en hayırlılarından ve ilk Müslümanlardan idi.’ buyurdular. Radıyallâhü anhüm.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Mi'râc Gecesi'nde ve Gündüzünde Yapılacak İbâdet | İsimlerimiz
« Yanıtla #1618 : 15 Mayıs 2015, 10:25:16 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ قَالَ إِذَا ابْتَلَيْتُ عَبْدِي بِحَبِيبَتَيْهِ فَصَبَرَ عَوَّضْتُهُ مِنْهُمَا الْجَنَّةَ يُرِيدُ عَيْنَيْهِ. (خ

“Allâhü Teâlâ buyurur: Herhangi bir kulumu gözlerinden mahrum bırakmak sûretiyle imtihân ettiğimde, sabrederse, gözlerine karşılık ona cenneti veririm.”
(Hadîs-i Kudsî, Sahîh-i Buhârî)



14
Mayıs Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 01 Mayıs 1431 - Hicrî: 25 Recep 1436

Cerbe Deniz Zaferi (1560) • Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Açıldı (1839) • İsrail'in Kuruluşu (1948)


Mi'râc Gecesi'nde ve Gündüzünde Yapılacak İbâdet

• Receb-i Şerîf’in 27’nci gecesi (yarın akşam) Mi‘râc Gecesi’dir.

• Yatsı namazından sonra 12 rek’at Hâcet namazı kılınır:

Her rek’atte Fâtiha’dan sonra 10 İhlâs-ı Şerîf okunur. Namaza niyet şöyledir:

“Yâ Rabbi, rızâ-yi şerîfin için niyet eyledim namaza. Bu gece yedi kat gökleri ve bütün esrârını göstererek muhabbetin ile müşerref kıldığın sevgili Habîbin Resûl-i Zîşân Efendimiz hürmetine ben âciz kulunu aff-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne ve rızâ-yı ilâhîne mazhar eyle.” Allâhü Ekber

Namazdan sonra:

• 4 Fâtiha-i Şerîfe,

• 100 defa, “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm”,

• 100 İstiğfâr-ı şerîf,

• 100 Salevât-ı şerîfe okunup duâ edilir.

Bu namaz her rek’atte yüz ihlas okuyarak on rek’at kılınır veya on ihlas okuyarak 100 rek’at kılınırsa; -bunu yerine getiren mü’min bu namazın feyz ve bereketiyle- huzûr-i ilâhiye namaz borçlusu olarak çıkmaz.

• Hadîs-i şerîfte, Mi’râc (Receb-i Şerîf’in 27.) gecesinin gündüzünde oruç tutana altmış ay oruç sevâbı yazılacağı va’dedilmiştir.

• O gün öğle ile ikindi arasında 4 rek’at namaz kılınır:

Her rek’atte Fâtiha’dan sonra 5 Âyetü’l-Kürsî, 5 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 5 İhlâs-ı Şerîf, 5 Kul eûzü birabbi’l-felak, 5 Kul eûzü birabbi’n-nâs sûreleri okunur.
(Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

İsimlerimiz: Erkek: Selim, Kız: Selmâ



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Mîrâc Mûcizesi ve Hz. Ebûbekir'in Îmânı | Sözünde Sadık Olmak
« Yanıtla #1619 : 15 Mayıs 2015, 10:29:30 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(فَرَضَ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى نَبِيِّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الصَّلَاةَ خَمْسِينَ صَلَاةً فَسَأَلَ رَبَّهُ فَجَعَلَهَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ. (حم

“Allâhü Teâlâ (Mi’râc gecesinde) Peygamberine (s.a.v.) elli vakit namaz farz kıldı.
Peygamberimiz (s.a.v.) Rabbinden hafifletilmesini istedi. Allâhü Teâlâ da namazı beş vakit olarak farz kıldı.”

(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



15
Mayıs Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 02 Mayıs 1431 - Hicrî: 26 Recep 1436

Yunanlıların İzmir'i İşgali (1919)

Bu gece Miraç Kandili. Kandiliniz mübarek olsun.


Mi'râc Gecesi'nde ve Gündüzünde Yapılacak İbâdet

Resûlüllâh Efendimiz (s.a.v.), Hicret’ten bir buçuk sene evvel Receb ayının yirmi yedinci gecesi Burak isimli bir binek ile Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürüldü ve oradan semâya çıkarıldı. Allâhü Teâlâ’nın kudret ve azametine delâlet eden âyetleri ve alâmetleri gördü. Beş vakit namaz emriyle aynı gece geri döndü. Sabahleyin bu mucizeyi Kureyş halkına haber verdi.

Henüz yeni îmân etmiş olanlardan bazıları, bunu duyunca dinden döndüler. Müşriklerden bir kısmı da Hz. Ebûbekir’e (r.a.) koşup:

‘Arkadaşın bu gece Beyt-i Makdis’e (Mescid-i Aksa’ya) gittiğini iddia ediyor.’ dediler. Hz. Ebûbekir (r.a.):

“Eğer bunu o söylediyse şüphesiz doğrudur.” dedi. Müşrikler:

“Onun bu söylediklerini de mi tasdîk ediyorsun?” dediler. Hz. Ebûbekir (r.a.):

“Ben onu bundan daha ötesinde yani peygamberliğini ve Allâhü Teâlâ’dan kendisine vahiy geldiğini de tasdîk ediyorum!” dedi.

İşte Hz. Ebûbekir, bu sadakatinden dolayı “Sıddîk” diye isimlendirilmiştir.


Sözünde Sadık Olmak

Şakîk bin İbrâhîm (rh.) dedi ki:

İnsanlar dört şeyde dediklerinin aksini yaptılar:

1- ‘Biz Allâh’ın kullarıyız.’ dediler fakat hürler gibi hareket ettiler, emrine uymadılar.

2- ‘Allâhü Teâlâ bizim rızkımıza kefildir.’ dediler fakat kalbleri ancak dünya ile tatmin oldu.

3- ‘Âhiret dünyadan hayırlıdır.’ dediler fakat dünya için mal toplamakla meşgul oldular, âhiret için amel hazırlamadılar.

4- ‘Biz elbette öleceğiz.’ dediler fakat hiç ölmeyeceğini zanneden kimseler gibi amel ettiler; dünya için çalıştılar.