Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1014983 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Çâresizlere Çâre Ol Ki Sana Da Yardım Olunsun
« Yanıtla #2085 : 22 Ağustos 2016, 13:23:16 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تَعَلَّمُوا مَنَاسِكَكُمْ فَإِنَّهَا مِنْ دِينِكُمْ
(الجامع الصغير)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Hacca ait ibâdetlerinizi öğreniniz. Zîrâ o, dininizin bir parçasıdır.”
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)



22
Ağustos Pazartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 09 Ağustos 1432 Hicrî: 19 Zilkâde 1437

Barbaros Hayreddin Paşa'nın Tunus'u Fethi (1534) • Sultan İkinci Mustafa'nın Hal'edilmesi; Üçüncü Ahmed Han'ın Tahta Çıkışı (1703)


Çâresizlere Çâre Ol Ki Sana Da Yardım Olunsun

Bir padişah, yakalandığı hastalık yüzünden bir deri bir kemik kalmıştı. Hizmetçilerine gıptayla bakıyor, “Ne olaydı bunlar gibi sağlıklı olaydım da tek padişah olmayaydım.” diye hayıflanıyordu. Padişahın hizmetçilerinden biri dedi ki:

- Bu şehirde duâsı kabul olan yaşlı bir adam var. Onu huzûruna çağırsan da senin bu hastalığının iyileşmesi için duâ etse.

Padişah, ihtiyarı çağırtmak üzere en iyi hizmetkârlarını vazifelendirdi. Adam daveti kabul edip geldi. Padişah:

- Hastalığımın iyileşmesi için duâ ediniz. Umulur ki Allah duânız sebebiyle bana sağlık verir, dedi.

Gün görmüş ihtiyar zât, padişahı şöyle îkâz etti:

- Ey padişah! Allahü Teâlâ, adâletli padişahları sever ve onlara merhamet eder. Önce sen çâresiz kalmışlara acı ki Allah da sana merhamet etsin. Mazlumlar senin zindanlarında haksız yere çürürken benim duâmın sana ne faydası olacak? Halkına acımadıktan sonra nasıl huzur ve mutluluğa erişebilirsin? Önce günahların affolması için Rabbine yalvarmalısın.

Padişah bu sözleri duyunca bir hayli üzüldü, “Bu yaşlı adam doğru söylüyor. Doğruyu inkâr etmek bana yakışmaz.” diye düşündü. Zindandaki bütün mazlumların derhal salıverilmesini emretti. Yaşlı adam iki rekât namaz kıldıktan sonra padişahın iyileşmesi için şöyle duâ etti:

- Ey Rabbim! İsyânını ve kusûrunu itiraf edip hatasını anladığı için onu affeyle!

Henüz duâsını bitirmemişken, Allah’ın izniyle padişah iyileşiverdi. Ayağı bağdan kurtulmuş tavus gibi neşelendi. Sevincinden bütün hazinesini ihtiyarın ayağına saçtı. Yaşlı zat, o incilerin hiçbirine bakmadı, hepsini elinin tersiyle geri çevirdi. Padişaha şöyle nasihatte bulundu:

- Ey padişah! Sakın bir daha zulüm yapma ki hastalık da seni bir daha yakalamasın. Mademki bir kere yanlış yapıp yere düştün, bir daha düşmeyesin. Sözümü kulağına küpe yap: Düşen adam her seferinde yerinden kalkamaz. (Bostan’dan Seçmeler, Çamlıca B.Y.)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hz. Ebûbekr’in Hz. Ömer’i Halife Tayini ve Vefâtı
« Yanıtla #2086 : 23 Ağustos 2016, 13:33:36 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ رُوحَ الْقُدُسِ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلَامُ أَخْبَرَنِي آنِفًا اَنَّ خَيْرَ أُمَّتِكَ بَعْدَكَ أَبُو بَكْرٍ اَلصِّدِّيقُ
(مجمع)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Muhakkak Rûhu’l-Kudüs Cebrâil (aleyhisselâm) az evvel bana haber verdi ki: “Muhakkak senden sonra ümmetinin en hayırlısı Ebûbekr-i Sıddîk’tır.”
(Hadîs-i Şerîf, Mecmau’z-Zevâid



23
Ağustos Salı 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 10 Ağustos 1432 Hicrî: 20 Zilkâde 1437

Hz. Ebu Bekir RadıyAllahü Anh'ın İrtihali (634) • Çaldıran Zaferi (1514) • Ebussuud Efendi'nin Vefatı (1574) • Sakarya Meydan Muharebesi (1921)


Hz. Ebûbekr’in Hz. Ömer’i Halife Tayini ve Vefâtı

Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) Hazretleri, hastalanıp on beş gün Mescid-i Şerîf’e çıkamadı ve imâmeti Ömerü’l-Fârûk (r.a.) Hazretlerine havale buyurdu. Hilâfete de onu münasip gördü ve önce Abdurrahman bin Avf (r.a.) Hazretlerini çağırdı:

“Ömer’in hilâfeti hakkında ne dersin?” diye sordu. O da:

“İstediğinden a’lâdır. Fakat biraz hiddetlidir” dediğinde:

“Onun şiddeti benim yufkalığımı dengelemek içindir. İş, kendi başına kaldığı halde hiddet ve şiddet gibi hallerden vazgeçer. Ben, ona dikkat ettim. Ben, bir adama kızdığımda o, yumuşaklık gösterir ve birine yumuşak davrandığımda o, şiddet gösterirdi” diye buyurdu.

Sonra Osman Zi’n-Nûreyn (r.a.) Hazretlerini çağırdı, Hazret-i Ömer’i sordu. O da: “İçi, dışından a’lâdır ve içimizde onun eşi ve benzeri yoktur” diye cevap verdi. Sonra Hazret-i Osman’a, Hazret-i Ömer’i halife tayin ettiğini beyan eden bir vasiyyetnâme yazdırdı.

Hazret-i Sıddîk, bu ahidnâmeyi yazdırdıktan sonra başını pencereden çıkarıp dışarıda toplanmış olan Ashâb-ı Güzîn’e hitaben: “Size bir Halîfe seçtim. Râzı mısınız?” diye sordu. “Râzıyız, ey Resûlullah’ın Halîfesi” dediler.

Ali bin Ebî Tâlib radıyAllahu anh Hazretleri: “Ömer’den başkasına razı olmayız” dedi. Hazret-i Sıddîk “Ömer’dir” dedi ve ahidnâmeyi kölesine verip dışarı gönderdi. Alenen okundu. Herkes “İşittik ve kabul ettik” dedi. Herkesten evvel Hazret-i Ali, Hazret-i Ömerü’l-Fârûk’un yanına vardı: “Bu işin uhdesinden gelecek, işte şu kuvvetli ve emîn olan zâttır” diye buyurdu.

Hazret-i Ebûbekir hicrî on üç senesi Cemaziyelâhir ayının sonuna sekiz gün kala Salı gecesi akşamla yatsı arasında altmış üç yaşında olduğu halde vefat etti. İki sene, üç ay, on günden beri hasretini çektiği Fahr-i Kâinat’ın yanına gitti. RadıyAllahu anhüm. (Hz. Ebûbekir, Çamlıca B.Y.)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sırât, Cehennem Üzerinde Köprüdür
« Yanıtla #2087 : 24 Ağustos 2016, 11:16:43 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تَقُولُ النَّارُ لِلْمُؤْمِنِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ جُزْ يَا مُؤْمِنُ فَقَدْ أَطْفَأَ نُورُكَ لَهَبِي
(طب)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kıyâmet günü cehennem mü’mine şöyle diyecek: Geç ey mü’min! Senin nûrun alevimi söndürüyor.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)



24
Ağustos Çarşamba 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 11 Ağustos 1432 Hicrî: 21 Zilkâde 1437

Vezüv Yanardağı'nın Pompei ve Herkülaneum Şehirlerini Yok Etmesi (79) • Mercidabık Zaferi (1516)


Sırât, Cehennem Üzerinde Köprüdür

Bütün mahşer halkı amelleri tartıldıktan sonra sırât önüne getirilir. Hepsi amellerine göre sırâtı geçer yahut cehenneme düşer. Sırât, cehennem boyunca uzatılmış kıldan ince kılıçtan keskin köprüdür. Uzunluğu üç bin senelik yol olup bin yılı çıkış, bin yılı iniş ve bin yılı da düzdür.

Her insanın nuru sadece kendisini aydınlatır, onun nurunda başkası yürümez.

Sıratı ilk önce Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve ümmeti geçer. Sırâtı kimi çakan şimşek gibi, kimi şiddetli rüzgâr gibi, kimi attan daha süratli, kimi dizi üzere sürünerek, kimi kuş gibi, kimi yürüyerek geçer. Kimi de yüzü üstü cehenneme düşer.

Her kul sırat üzerinde yedi şeyden sual olunur:

Allâha îmândan, Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlüllâh kelime-i tevhîdinden yani Allâhü Teâlâ’dan başka ilâh yoktur ve Muhammed Mustafâ onun peygamberidir, derse;kendisine namazdan sorulur.
Beş vakit namazı kıldı ise; Ramazan ayı orucundan sorulur.
Oruçlarını tam tuttu ise zekâttan sorulur.
Zekâtını tam verdi ise, hacdan sorulur.
Hac vecîbesini yaptı ise; abdest ve gusülden sorulur.
Bunlar da tam ise, insanlara yaptığı zulümden ve kul hakkından sorulur ki bu en zorudur.

İşte bu geçitlerden geçmeye muvaffak olan kimse kurtulur, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Kevser havzından içer. Ondan içenlerden bütün yorgunluk, susuzluk kaybolur. Kevser sütten beyaz, miskten güzel kokuludur. Havzın etrafında yıldızlar adedince kadehler vardır. Ondan bir kere içen bir daha susamaz. Uzunluk ve genişliği bir aylık yoldur. Dört köşesinde Ashâb-ı Kirâm’dan dördü: Hazret-i Ebûbekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali (r.anhüm) durur. Onlardan birini sevmeyene diğeri de su vermez. Bu havz Peygamberimiz ve ümmetine mahsustur. Her peygamberin bir havzı vardır.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Haccın Hikmeti
« Yanıtla #2088 : 25 Ağustos 2016, 12:44:20 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَمَّا نَادَى إِبْرَاهِيمُ بِالْحَجِّ لَبَّى الْخَلْقُ فَمَنْ لَبَّى تَلْبِيَةً وَاحِدَةً حَجَّ حَجَّةً وَاحِدَةً وَمَنْ لَبَّى مَرَّتَيْنِ حَجَّ حَجَّتَيْنِ وَمَنْ زَادَ فَبِحِسَابِ ذَلِكَ
(الدر المنثور)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“İbrahim (a.s.) insanları hacca davet etiği zaman halk (insanların ruhları) lebbeyk dedi.
Bir defa lebbeyk diyenler bir defa haccederler.
İki defa lebbeyk diyenler iki defa haccederler.
Daha çok söyleyenler o kadar haccederler.”

(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr)



25
Ağustos Perşembe 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 12 Ağustos 1432 Hicrî: 22 Zilkâde 1437

Yavuz Sultan Selim Han'ın Halep'i Fethi (1516)


Haccın Hikmeti

Allâhü Teâlâ Hz. Âdem’e (a.s.): “Ey Âdem! Benim için yeryüzünde, gökteki Beyt’imin hizâsında bir Beyt yap ki melekler Arş’ımın etrafında tavâf ettikleri gibi, sen ve çocukların da onun etrafında tavaf ederek bana ibâdet ediniz.” buyurdu.

Âdem Aleyhisselâm Mekke’ye gidip Beytullâh’ı inşa etti. Sonra Cenâb-ı Hakk’a şöyle yalvardı: “Yâ Rabbi! Şüphesiz her çalışanın bir ücreti vardır, benim de bir ücretim vardır.” Allâhü Teâlâ da: “Evet, vardır. Dile benden ne dilersen.” buyurdu.

Hz. Âdem: “Yâ Rabbi! Beni tekrar cennete gönder.” dedi. Allâhü Teâlâ: “Bu, senin için (âhirette) gerçekleşecektir.” buyurdu.
Hz. Âdem: “Yâ Rabbi! Ben hatalarımı itiraf ettiğim gibi, zürriyetimden günahlarını itiraf edip sana yalvararak bu Beyt’i (Ka’be’yi) tavaf edenleri de affetmeni istiyorum.” dedi.
Cenâb-ı Allah: “Ey Âdem! Ben seni affettim. Senin zürriyetinden, bu Beyt’i ziyâret edip günahlarından tevbe edenleri de affettim.” buyurdu.

Nûh Tufanı’ndan İbrahim (a.s.) zamanına kadar Ka’be’nin yeri belirsiz kaldı. Allâhü Teâlâ, İbrahim (a.s.)’a, Ka’be’yi inşâ ve insanları hacca davet etmesini emir buyurdu.

İbrahim (a.s.) “Ya Rabbi! Buna sesim yetmez.” dedi. Hz. Allah: “Sen davet et, duyurmak bize âittir.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. İbrahim, Makam-ı İbrahim’in üzerine çıkıp baktı ve bütün yeryüzünü, dağları, taşları, ovaları, kara ve denizleri, insan ve cinleri ile beraber hepsinin gözünün önünde toplandığını gördü. İki parmağını kulaklarına koyarak doğuya, batıya, kuzey ve güneye doğru dönerek şöyle seslendi:

“Ey insanlar! Beytü’l-Atîk’i (Ka’be’yi) ziyâret etmek sizlere farz kılındı, Rabb’inizin dâvetine icâbet edin, gelin.”

İbrahim (a.s.) zamanından günümüze kadar haccetmeye muvaffak olanlar, İbrahim (a.s.)’ın dâvetine “Lebbeyk Lebbeyk!” diyenlerdir.

Bir kimse o vakit İbrahim Aleyhisselâm’ın davetine kaç kere “Lebbeyk” diyerek cevap vermişse o kadar haccetmek nasib olur. (Lebbeyk: ‘Emrine âmâdeyim’ demektir.)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
En Kötü Ticâret | Ortak Kesilen Kurbanın Taksîmi | İsimlerimiz
« Yanıtla #2089 : 26 Ağustos 2016, 15:24:34 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ حَجَّ وَلَمْ يَزُرْنِي فَقَدْ جَفَانِي
(إحياء)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kim hacceder de beni ziyâret etmezse bana eziyet etmiş olur.”
(Hadîs-i Şerîf, İhyâu Ulûmiddîn)



26
Ağustos Cuma 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 13 Ağustos 1432 Hicrî: 23 Zilkâde 1437

Hz. Ali KerremAllahü Veche'nin Dünyayı Teşrifi (598) • Malazgird Zaferi (1071) • Yunan Ordusuna Karşı Büyük Taarruz (1922)


En Kötü Ticâret

Rivâyet olunduğuna göre:

İblîs aleyhilla‘ne her gün dünyayı elinde kaldırır ve:
“Kim kendisine zarar verecek, fayda vermeyecek, onu hüzünlere salıp sevindirmeyecek şeyi satın alır?” der.

Dünyâ ehli:
“Biz alırız” derler. 

“Acele etmeyin, o ayıplıdır” der,

“Olsun, yine de alırız” derler.

“Onun bedeli dinar ve dirhemler (altın veya gümüş) değildir. Onun bedeli ancak cennetten sizin nasibinizdir. Çünkü ben onu dört şeye karşılık satın aldım: Allâh’ın la‘neti, gazabı, azâbı ve mahrumiyet. Cenneti de onun karşılığında sattım.” der.

“Bunu kabul ediyoruz” derler.

“Ben bu alışverişte kâr da etmek istiyorum. Dünyayı asla terketmeyeceğinizi kalblerinize iyice yerleştirmenizi istiyorum” der,

“Evet” derler ve dünyayı alırlar. Şeytan der ki:

“Ne kötü ticâret.” (Tefsîr-i Rûhu’l-beyân)


Ortak Kesilen Kurbanın Taksîmi

Kurban, ortak kesildiğinde etini tartarak taksîm etmek icap eder:

Taksîm ederken ortakların hisselerinde et ile beraber deri, ayak, baş, ciğer veya yağından ve işkembesinden bir parça olursa, tahmîn ile taksim câiz olur.

Ortaklardan birine veya her hangi bir kimseye ‘Etini istediğin gibi taksîm edebilirsin.’ diye vekâlet verilirse yine tahmînen taksim câiz olur.

Taksim etmeden hepsi birlikte etini pişirip yeseler, câizdir.

Bir kimse kendisi, âilesi ve büyük çocukları için kurban etmek niyetiyle bir sığır alsa etini taksim etmek şart olmaz.


İSİMLERİMİZ: Erkek: Murad, Kız: Meymûne


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kurban Nisâbı ve Vâcib Olmasının Şartları
« Yanıtla #2090 : 31 Ağustos 2016, 11:22:29 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ وَجَدَ سَعَةً فَلَمْ يُضَحِّ فَلَا يَقْرَبَنَّ مُصَلَّانَا
(حم)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kim mal genişliği (imkân) bulur da kurban kesmezse sakın bizim mescidimize yaklaşmasın.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



27
Ağustos Cumartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 14 Ağustos 1432 Hicrî: 24 Zilkâde 1437

Haydarpaşa - Şam - Medine Demiryolunun Açılışı (1908) • Sincanlı ve Afyon'un Kurtuluşu (1922)


Kurban Nisâbı ve Vâcib Olmasının Şartları

Kurban nisâbı: Aslî ve zarûrî ihtiyaçlarından başka fitre vâcib olacak kadar malı-parası olan, hür ve mukîm (yolcu olmayan) erkek ve kadın her Müslümana kurban kesmek vâcibdir.

Bu malın -zekât nisâbında olduğu gibi- alışveriş ile artabilecek mal olması ve üzerinden bir sene geçmesi şart değildir.

Aslî ve zarûrî ihtiyaçlar şunlardır:
Evi, evinin kâfi miktarda eşyası, bineceği (arabası), üç türlü giyeceği -yani iş elbisesi, günlük giydiği elbise, bayram ve benzeri günlere mahsus elbisesi- kendinin ve nafakası kendi üzerine vâcib olanların bir aylık nafakalarıdır. Bundan fazla olarak 80,18 gr. altın veya aynı kıymette başka bir şeye sahip olan kimselere sadaka-i fıtır (fitre) vermek ve kurban günlerinde kurban kesmek vâcib olur.

• (Bayramın 1., 2. ve 3. gününde) kurban kesmeye mahsus olan günlerin sonunda (akşam vaktine kadar) zengin, (yani nisâba mâlik) olan kimsenin derhal kurban kesmesi vâcib olur.

• Hür, mukîm ve nisâba mâlik Müslümanın küçük çocukları için kurban kesmesi müstehaptır. Zâhiru’r-rivâye de böyledir. Fetva, buna göredir.

İmam Hasan bin Ziyâd’ın Ebû Hanîfe’den rivayetine göre, kişinin küçük çocuğu ve vefat eden oğlunun çocukları için kurban kesmesi vâcibdir. İmam Kudûrî, İmam Hasan’ın bu rivayetini tercih etmiştir.

• Bir kimse mukîm iken kurban alıp kurban kesme vakti geçmeden (yani bayramın üçüncü günü güneş batmadan önce) sefere çıksa;

Zengin ise kurbanı satması caiz olur; kurban kesmesi vâcib olmaz.

Fakir ise -kurban kesmek üzere bir hayvanı alması sebebiyle üzerine vâcib olduğu için- satması câiz olmaz.

• İmâm-ı Âzam ve İmam Ebû Yûsuf Hazretleri’ne göre kurban kesmekle mükellef olmak için akıllı ve bâliğ (ergen) olmak şart değildir. Delinin ve henüz bâliğ (ergen) olmamış çocuğun mallarından babaları yâhut vasîleri kurban keser ve onlara yedirirler. Yediklerinden artanı bunlar için (elbise gibi) kendisi ile faydalanılan bir şey ile değiştirebilirler.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kurbanın Fazîleti | Kurban Kesmede Bazı Mekruhlar
« Yanıtla #2091 : 31 Ağustos 2016, 11:30:50 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ عَبْدٍ يُوَجِّهُ بِأُضْحِيَّتِهِ إِلَى الْقِبْلَةِ إِلَّا كَانَ دَمُهَا وَقَرْنُهَا وَصُوفُهَا حَسَنَاتٍ مُحْضَرَاتٍ فِي مِيزَانِهِ يَوْمَ الْقِيَامَة
(كنز)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Bir kul kurbanını kesmek üzere kıbleye doğru yatırdığında muhakkak o kurbanının kanı, boynuzu ve yünü kıyâmet günü mizanında hazır bulacağı sevaplar olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



28
Ağustos Pazar 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 15 Ağustos 1432 Hicrî: 25 Zilkâde 1437

Solhan'ın Kurtuluşu (1918)


Kurbanın Fazîleti

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Kurban Bayramı günü, Allah (c.c.) katında günlerin en büyüklerindendir.”

“Kurban kesiniz ve ona iyi muâmele ediniz. Muhakkak bir kimse kurbanını alır, onu kıbleye çevirip keserse, kıyâmet gününde o kurbanın kanı ve tüyü onu koruyan iki kale olur. Muhakkak kurbanın kanı Hz. Allâh’ın muhâfazasında toprağa düşer. (Kurban keserek) azıcık bir infâk (Allah rızası için harcama) sebebiyle çok mükâfâta nâil olursunuz.”

“Kim, Kurban Bayramı gününde kesmek için kurbanına yaklaşırsa Allâhü Teâlâ’nın rahmeti de cennette ona yaklaşır. Kurbanını kestiği zaman kanından akan ilk damla ile birlikte onu mağfiret eder. Allâhü Teâlâ o kurbanı kıyâmet gününde (kabirden) mahşere kadar onun için binek kılar, derisi ve her kılı adedince ona sevap ihsân eder.”

Gücü yeten kimsenin Allah rızâsı için ve şefâate nâil olmak niyetiyle Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretleri’ne bir kurban kesmesi menduptur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) büyük boynuzlu çok güzel iki koçun birisini yere yatırıp besmele çekti ve tekbir getirerek: “Allâh’ım! Bu Muhammed’den ve Ehl-i Beyt’imdendir.” deyip kesti. Sonra ikincisini keserken: “Allâh’ım! Bu da Muhammed’den ve ümmetindendir.” dedi.

Aliyyü’l-Murtezâ (k.v.) biri kendisi için, biri Resûl-i Ekrem Efendimiz için olmak üzere iki koç kurban eder ve ‘Resûlullah (s.a.v.), zât-ı şerîfleri için kurban kesmeyi bana vasiyet buyurdular.’ derdi.


Kurban Kesmede Bazı Mekruhlar

Kurbanı yatırdıktan sonra bıçağı bilemek mekruhtur. Kesmeyen bıçağı kurbanın boynundan kaldırıp biledikten sonra kesmek -eziyet olduğu için- haramdır. Lâkin böyle kesilen hayvanın etini yemek haram olmaz.

Kör bıçak ile kesmek, kör bıçağı birkaç defa sürmek, kesecek yere bacağından sürüyerek çekmek, iliğe kadar birden kesmek, kurbanı incitmek, canı çıkmadan yüzmek, başını birden kesmek, kıbleye çevirmemek ve doğurması yakın olan hayvanı kesmek mekruhtur.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Akîka Kurbanı | Kurban Kesmeye Dâir Bâzı Meseleler
« Yanıtla #2092 : 31 Ağustos 2016, 11:33:57 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا قَدِمَ أَحَدُكُمْ عَلَى أَهْلِهِ مِنْ سَفَرٍ فَلْيُهْدِ لِأَهْلِهِ فَلْيُطْرِقْهُمْ وَلَوْ كَانَ حِجَارَةً
(هب)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Biriniz bir seferden ailesinin yanına döndüğü zaman ailesine hediye getirsin. Küçük bir şeyle de olsa onları sevindirsin.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)



29
Ağustos Pazartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 16 Ağustos 1432 Hicrî: 26 Zilkâde 1437

Belgrad'ın Fethi (1521) • Mohaç Zaferi (1526)


Akîka Kurbanı

Yeni doğan çocuğun başındaki tüylere “akîka” ismi verilir. Çocuk için Cenâb-ı Hakk’a şükür olarak kesilen kurbana da “Akîka-nesîke kurbanı” denir.

Akîka kurbanı kesmek müstehabdır. Akîka kurbanı çocuğun doğduğu günden itibâren kesilebilir. Yedinci günü kesmek daha faziletlidir.

Kurban olmaya elverişli bir hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek ve kız çocuğu için birer kurban kesilebilir. Erkek çocuk için iki kurban kesilmesi de uygundur.

Akîka kurbanı kesilirken anası yâhut babası “Yâ Rabbi, bu benim çocuğumun akîkasıdır. Onun cehennem ateşinden kurtuluş fidyesi olsun.” diye duâ eder.

Vaktiyle akîka kurbanı kesilmemiş olan kimse kendi nâmına bir kurban kesebilir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allâhü Teâlâ’nın emri ile peygamberliğini ilân etmesinden sonra kendileri için ve doğduklarında iki torunu için akîka kesmişlerdir.

Akîka kurbanının etinden sâhibi yiyebilir, başkalarına yedirebilir ve etin bir kısmını, tamamını veya kurbanın kendisini bağışlayabilir.

Çocuklar Allâh’ın lütfudur. Bu kurbanlar da o lütfa karşı birer şükürdür.


Kurban Kesmeye Dâir Bâzı Meseleler

İki kimseden biri diğerinin kurbanını yanlışlıkla -kendinin zannederek- kestikten sonra etini yemeden sahipleri kurbanlarını bilip alsalar, câiz olur.

Etini yedikten sonra bilirlerse helâlleştikleri takdirde yine câiz olur. Helâlleşmezlerse her ikisi birbirlerinin kurban etinin kıymetini diğerine tazmin eder. Alınan et bedelleri ise tasadduk edilir.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kişi Hangi Kurban’ı Yiyemez | Eti Yenen Ve Yenmeyen Kurbanlar
« Yanıtla #2093 : 01 Eylül 2016, 11:31:07 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللهِ... الآية
(سورة البقرة، 173)


Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen):
“O (Allah), sizlere ancak ölü (lâşe) olanları, (akar) kanı, domuz etini ve Allâh’tan başkası adına boğazlananı haram kılmıştır…”
(Bakara Sûresi, âyet 173)



30
Ağustos Salı 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 17 Ağustos 1432 Hicrî: 27 Zilkâde 1437

Kütahya, Dumlupınar, Çivril ve Demirci'nin Kurtuluşu (1922)


Kişi Hangi Kurban’ı Yiyemez

• Kişinin nezrettiği, adadığı kurbanını kendisi, usûlü (anası-babası, dedesi), fürû’u (çocukları, torunları) ve akrabalarından nafakası üzerine lazım olanların yemesi câiz olmadığı gibi zimmîlere (Müslüman olmayanlara) ve zenginlere yedirmek de câiz olmaz. Yerlerse bedelini fakirlere ödemek lazım gelir.

• Kişinin hayatta iken ettiği vasiyeti üzerine, öldükten sonra malının üçte birinden kesilen kurbanı vârisleri yiyemezler, zenginlere de yediremezler. Ancak fakirlere verirler. Vârislerin kendiliklerinden kesiverdikleri kurban yenir ve yedirilir.

Zîra bir kimse kurban kesse ve sevâbını ölüye bağışlasa, kendi kurbanı gibi yer ve başkasına yedirir.

Bir kimse üzerine vâcib olan kurbanını kesmeye niyet etse ve sevabını ölüye bağışlasa, bu kurbanı kesmekle kurban borcunu ödemiş olur, sevâbı da ölüye ulaşır.

• Sabînin (bülûğ çağına gelmemiş çocuğun) malından kesilen kurbandan sabî yer. Kalan et, sabî için (elbise gibi) kendisiyle faydalanılan bir şey ile değiştirilebilir.


Eti Yenen ve Yenmeyen Kurbanlar

• Kesmeden evvel hayvanın sağ ve diri olduğu bilinirse -kestikten sonra kanı çıkmasa ve vücudu kımıldamasa bile- kesilmekle helâl olur.

• Kesilmeden evvel diriliği bilinmediği takdirde kesilince kan çıkar veya hareket ederse yenir. Kanı çıkmaz ve hareket de görünmez ise yenmez.

• Bâzı âlimlere göre keserken kurbanın ağzını ve gözünü yumması, tüyünü kaldırması ve bacağını çekmesi kesmeden evvel diri olduğunun alâmetidir. Keserken kurbanın ağzının ve gözünün açık kalması, tüylerini kaldıramaması ve bacağını oynatamaması da kesmeden evvel ölü olduğunun alâmetidir.

• Bir hayvanın, boğazını kesmek suretiyle öldüğü bilinmedikçe eti yenmez.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hangi Hayvanlar Kurban Olmaz | Güneş Tutulması
« Yanıtla #2094 : 01 Eylül 2016, 11:34:17 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ سَرَّهُ أَنْ يُبْسَطَ لَهُ فِي رِزْقِهِ أَوْ يُنْسَأَ لَهُ فِي أَثَرِهِ فَلْيَصِلْ رَحِمَهُ
(خ)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Rızkının bereketlenmesi ve ömrünün uzaması kendisini sevindiren kimse sıla-i rahimde bulunsun (yakın akrabası ile alakadar olsun).”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)



31
Ağustos Çarşamba 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 18 Ağustos 1432 Hicrî: 28 Zilkâde 1437

Hangi Hayvanlar Kurban Olmaz

Bir veya iki gözü kör, zayıflıktan ilikleri erimiş, kesileceği yere gitmeye kudreti olmayan, yani hiç yürüyemeyen, kulaklarından biri olmayan veya burnu kesik olan hayvanları kurban etmek câiz olmaz.

Koyun veya keçinin bir memesi; sığır ve devenin iki memesi kopmuş veya kurumuş olsa kurban edilmesi câiz olmaz. Lâkin yavrusunu emzirebilirse câiz olur.

Dişsiz hayvanı kurban etmek câiz değildir. Eğer dişlerinin çoğu var ise kerâhetle câizdir. Lâkin dişsiz hayvan dişli hayvan gibi yayılıp karnını doyurur ise câiz olur.

Deli hayvan karnını doyuramazsa kurban etmek câiz olmaz.

Ölmek üzere olan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

Kulağının biri dibinden kesilen yâhut doğduğunda bir kulağı olmayan veya boynuzlarından biri veya ikisi kökünden kırılmış olan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

Bir kimsenin emânet hayvanı kendisi için kurban etmesi, rehin hayvanı kurban etmesi ve almaya vekil olduğu hayvanı kendisi için kesmesi câiz olmaz.

Kocası, karısının veyâhut karısı kocasının kurbanını izni olmayarak kendisi için kesse câiz olmaz. Kıymetini vererek râzı etse de câiz olmaz.


Güneş Tutulması

Yarın 01 Eylül Perşembe “Halkalı Güneş Tutulması” vuku bulacaktır.

Afrika kıtası, Hint ve Atlantik okyanusu ile Madagaskar adasından halkalı olarak görülebilecek olan tutulma, Türkiye, Almanya ve Avusturya’dan görülemeyecektir.   

Tutulmanın büyüklüğü: 0.974’dür.

Başlangıcı: 01 Eylül 2016 09:13 (Türkiye yaz Saati)

Tutulmanın ortası: 01 Eylül 2016   12:08           ” 

Tutulmanın sonu    : 01 Eylül 2016   15:01                ”       


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kurbanın Müstehabları |
« Yanıtla #2095 : 01 Eylül 2016, 11:40:39 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: حُجُّوا فَإِنَّ الْحَجَّ يَغْسِلُ الذُّنُوبَ كَمَا يَغْسِلُ الْمَاءُ الدَّرَنَ
(طس)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Haccediniz. Muhakkak hac, suyun kiri yıkayıp temizlediği gibi günahları temizler.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)



01
Eylül Perşembe 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 19 Ağustos 1432 Hicrî: 29 Zilkâde 1437

Uşak, Gediz, Kiraz, Aliağa ve Seyitgazi'nin Kurtuluşu (1922) • İkinci Dünya Harbi'nin Başlaması (1939)


Kurbanın Müstehabları

1- Kurban edilecek hayvanı kurban günlerinden evvel alıp beslemek.

2- Kesileceği yere incitmeden ve hürmet ile götürmek.

3- Kesebiliyorsa kendisi kesmek.

4- Kesemiyorsa ehil bir kimseyi vekil edip kesilirken hazır bulunmak.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ciğerpâresine buyurdular ki:

“Ey Fâtıma, kalk ve kurbanının kesilmesine şâhid ol. Zîrâ kanından ilk damlası yere düştüğünde, işlediğin her bir günâhın af ve mağfiret olunur. Ve ‘İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi’l-âlemine lâ şerîke leh.’ duâsını oku.”

5- Bıçağın büyük ve keskin olması.

6- Kurbanın iki şah damarı ile yemek ve nefes borusunu kesmek.

7- Hayvan ölmeden derisini yüzmemek.

8- Kurbanı keserken kurbanın âzâ(organ)ları ve parçaları mukâbilinde kendi vücûdunun ve bütün âzâlarının cehennemden âzâd olmasına niyet etmektir.


Zilhicce Ayı İctimâ‘I, Ru’yet ve Başlangıcı

Hicrî Kamerî 1437 yılı Zilhicce ayı ictimâ‘ı 01 Eylül Perşembe günü Türkiye yaz saati ile 12:03’dür.

Ru’yet, ise 02 Eylül Cuma Türkiye yaz saati ile 04:37’dedir.

Hilâl’in görüleceği yerler: Avustralya Kıtasının tamamı Büyük Okyanus’un orta ve güney kısımları, Papua Yeni Gine, Endonezya, Filipinler Güney Pasifik Okyanus adaları; Galapagos, Santa Clara, Robenson Crouse, Alajendro Klekirik, Klipperton, Cook, Hawai, Kiribati

Hilâl; Türkiye, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus ve Arap yarımadasından, Almanya ve Avusturya’dan görülemeyecektir. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’den de görülemeyecektir.

Hilâl’in görüldüğü günü takip eden 03 Eylül Cumartesi günü de Zilhicce ayının 1. günüdür.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ أَيَّامٍ أَحَبُّ إِلَى اللهِ أَنْ يُتَعَبَّدَ لَهُ فِيهَا مِنْ عَشْرِ ذِي الْحِجَّةِ يَعْدِلُ صِيَامُ كُلِّ يَوْمٍ مِنْهَا بِصِيَامِ سَنَةٍ وَقِيَامُ كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْهَا بِقِيَامِ لَيْلَةِ الْقَدْرِ
(ت)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Hiçbir günde yapılan sâlih amel Allâhü Teâlâ’ya Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan sâlih amelden daha sevimli olamaz.
Bu günlerde tutulan bir gün oruç bir senelik oruca, bir gecesini (ibâdet ile) ihyâ etmek de Kadir gecesini ihyâ etmeye denktir.”

(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)



02
Eylül Cuma 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 20 Ağustos 1432 Hicrî: 30 Zilkâde 1437

Zilhicce Ayı ve İlk On Gecenin Fazileti

Kamerî ayların 12’ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm’ın beş esâsından biri olan hac farîzasının îfâ edildiği umûmî af ayıdır. Arafât’a çıkıldığı, Allâh için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.

Zilhiccenin ilk on gecesi “leyâli-i aşere” yâni 10 mübârek gecedir. Bu ayda, noksanların tamamlanması için istiğfâr, salevât-ı şerîfe, diğer duâlar ve tesbîh namazına devamda hayır vardır.

Hacca gidemeyen mü’minlerin bu günlerde oruç tutmaları çok büyük fazîlettir. Kurban bayramından evvel dokuz gün oruç tutmalı, 10. günü kurban kesilinceye kadar bir şey yemeyip kurban etinden yemelidir. Bu mendubdur.

Hiç olmazsa 8’inci gün ile beraber 9’uncu günü (Arefe günü) oruçlu olmak lâzımdır.

Arefe günü sabah namazından bayramın 4’üncü günü ikindi namazına kadar, bütün farz namazların arkasından Teşrîk tekbîri (Allâhü Ekber Allâhü Ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü Ekber ve lillâhil-hamd) okumak kadın-erkek her mükellef Müslümana vâciptir.


Zilhiccenin İlk On Gününde Ne Yapılır?

Zilhicce ayının birinden onuna (yani Kurban Bayramının ilk gününe) kadar, her gün sabah namazlarından sonra:

10 salevât-ı şerîfe:
“Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.”

10 istiğfâr:
“Estağfirullâhe’l-Azîm el-Kerîm ellezî lâ ilâhe illâ Hüve’l-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyk ve nes’elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete ve’l-hidâyete lenâ innehû hüve’t-Tevvâbü’r-Rahîm.”

10 tevhid:
“Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve Hayyün lâ yemûtü biyedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in Kadîr” okunur. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hangi Hayvanlar Kurban Edilir? | Kurban Etinin Taksîmi
« Yanıtla #2097 : 02 Eylül 2016, 16:06:42 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ الْمَلَائِكَةَ لَتُصَافِحُ رُكَّابَ الْحُجَّاجِ وَتَعْتَنِقُ الْمُشَاةَ
(هب)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Muhakkak melekler binekli hacılarla musafaha eder, yayalarla da kucaklaşır.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)



03
Eylül Cumartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 21 Ağustos 1432 Hicrî: 01 Zilhicce 1437

Dursunbey, Sındırgı, Güney, Ödemiş, Emet, Tavşanlı, Eşme ve Buharkent'in Kurtuluşu (1922)


Hangi Hayvanlar Kurban Edilir?

Kurban olan hayvanlar koyun, keçi, sığır, câmûs (manda) ve devedir.

Bir yaşını bitirip iki yaşına girmiş koyun ve keçi, iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş sığır ve manda, beş yaşını tamamlayıp altı yaşına girmiş olan deve kurban olur.

Ancak kuzu büyük olup bir senelik koyundan fark olunamazsa ve altı ayı tamam etmişse kurban olur.

Kurban vahşî (yabânî) olmamalıdır.

Bir koyun, bir keçi bir kimse için kurban olur.

Bir sığır, bir câmûs (manda) ve bir deve yedi kişi için kurban olur. Yani yedi kişi müşterek olarak bir sığırı veya deveyi kurban edebilirler. Ortaklar tek, çift veya yediden az olabilir.

Bir kimse iki koyun kurban edebilir.

Resûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz her sene iki koyun kurban ederdi. Vedâ Haccı’nda yüz deve kurban ettiler.

Ortakların inek, öküz, deve veya câmûs kurban ederken kurbanı hep birlikte alması veyâhut içlerinden birine vekâlet vermesi müstehaptır.

Bütün ortakların Müslüman olmaları, kurbanda ibâdete, sevâb ve fedâ-yı nefse niyet etmeleri, hisselerinin müsâvî (denk) olması şarttır. Bir ortağın hissesi 7/1’den az olmamalıdır.

Ortakların bazısı vâcib kurbana, diğerleri sünnet, nâfile, nezir (adak) veya akîka kurbana niyet etse yâhut ortakların bazısı ölü yâhut sabî veya bunamış olsa kurban câiz olur.


Kurban Etinin Taksîmi

Kurban etinin üçe taksîmi müstehabdır:

Üçte biri sadaka olarak verilir. Üçte biri akrabâ ve dostlara hediye veya ziyâfet verilir. Üçte biri de nafakaları üzerine olan âile ve evlâda yedirilir.

Kurbanın etinin bir kısmını hediye etmek veya etin tamamını bağışlamak câizdir.

Kurban kesen ihtiyaç sâhibi ise kurbanın tamamını ev halkına yedirmesi daha faziletli ve müstehabdır.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kurban | Kurbanda Temizlik Ve Etin Muhâfazası
« Yanıtla #2098 : 02 Eylül 2016, 16:34:42 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ اللهُ تَعَالَى: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا للهِ إِنْ كُنْتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
(سورة البقرة، 172)


Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu:
“Ey îmân edenler! Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin (mâddeten ve mânen) tertemiz olanlarından yiyiniz ve -eğer ancak Allâh’a ibadet ediyorsanız- ona şükrediniz...”
(Bakara Sûresi, âyet 172)



04
Eylül Pazar 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 22 Ağustos 1432 Hicrî: 02 Zilhicce 1437

Sivas Kongresi (1919) • Bigadiç, Bozüyük, Söğüt, Buldan, Tire, Simav, Kula ve Sarıgöl'ün Kurtuluşu (1922)


Kurban

Zilhicce ayının onuncu, on birinci, on ikinci günleri ile on birinci, on ikinci gecelerinde ibâdet ve Allâh’a yakınlık niyeti ile kesilen beş nevi hayvana (deve, manda, sığır, koyun ve keçi) kurban denir.

Zarûrî ve aslî ihtiyaçlarından ve borçlarından sonra nisâb miktârı malı olan her Müslümana senede bir kere Kurban Bayramı günlerinden birinde kurban kesmek vâcibdir.


Kurbanda Temizlik ve Etin Muhâfazası

Hastalıksız ve sağlık kontrolleri yapılmış hayvanlar alınmalıdır. Hayvanların kesilmesi, yüzülmesi, parçalanması, etin nakli, muhâfazası ve pişirilmesinde temizliğe son derece dikkat edilmelidir.

Sakatat ile etler aynı yerde bulundurulmamalıdır.

Kesme, yüzme ve parçalama işleri serin yerlerde yapılmalı; kan, bağırsak vs. şeyler gelişi güzel etrafa atılmamalı ve akarsulara dökülmemelidir.

Etler, kesildiği sıcaklıkta buzdolabına, poşet içine veya hava almayacak şekilde büyük parçalar halinde üst üste konulmamalıdır. Etin sıcaklığı düştükten sonra buzdolabına konulup 12 saat dinlendirilmelidir. Hemen yenilmeyecek etler bu dinlendirmeden sonra, ihtiyaca uygun miktarlarda derin dondurucuya konulmalı veya kavurma yapılarak muhafaza edilmelidir.

Et, buzdolabında 2-3 gün, kıyma ise 1 gün dayanır. Eğer daha uzun müddet muhafaza edilecekse küçük parçalar halinde buzdolabının buzluğunda veya derin dondurucuda saklanmalıdır.

Donmuş etler, çözülmesi için buzdolabının alt raflarında bekletilmeli, kalorifer ve soba üzerinde veya oda sıcaklığında bekletilmemelidir.

Pişmiş etler sıcak iken derin dondurucuya konulmamalı, oda sıcaklığında 2 saatten fazla da bekletilmemelidir.

Çiğ eti hazırlamadan önce ve sonra eller iyice yıkanıp kurulanmalıdır.

Çiğ etler için kullanılan kesme tahtası, meyve ve sebzeler için kullanılmamalıdır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kurbanın Bazı Hikmetleri | Kurban Keserken Besmeleye Dâir
« Yanıtla #2099 : 05 Eylül 2016, 11:13:25 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَسْرَعُ الْخَيْرِ ثَوَابًا اَلْبِرُّ وَصِلَةُ الرَّحِمِ وَأَسْرَعُ الشَّرِّ عُقُوبَةً اَلْبَغْيُ وَقَطِيعَةُ الرَّحِمِ
(هـ)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Sevabı en süratli verilecek hayır, iyilik yapmak ve sıla-i rahimdir. Azabı en süratli verilecek olan şer de, zulmetmek ve sıla-i rahmi terk etmektir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)



05
Eylül Pazartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 23 Ağustos 1432 Hicrî: 03 Zilhicce 1437

Kuyucak, Nazilli, Sultanhisar, Susurluk, Pazaryeri, Alaşehir, Gördes ve Salihli'nin Kurtuluşu (1922)


Kurbanın Bazı Hikmetleri

Eti yenilen hayvanlar, “Bismillâhi Allâhü Ekber” diyerek kesilirse etinin yenilmesi helâl olur. Boğazından kesmek sûretiyle de necis (pis) olan kanından temizlenmiş olur.

Kurban kesmekte Allâh’ın kullarına ziyâfeti vardır. Kurban kesmek Allah yolunda bir fedâkârlıktır, Allâhü Teâlâ’nın verdiği nimetlere bir şükürdür, ayrıca sevâb kazanmağa ve Allâh’a yakınlığa vesîledir, belâlara karşı da bir siperdir.

Dünyânın her tarafında her gün yüz binlerce hayvan kesiliyor. Fakat bunlardan yalnız maddî imkânı olanlar istifâde edebiliyor. Kurban Bayramı’ndaki etlerden ve derilerden fakirler de istifâde etmektedir. Şahsın menfaati yerine de cemiyet menfaati konuluyor.

Kurban kesmek İslâm’ın pek insanî ve ictimâî büyük bir fedâkârlığıdır.

Kurban kesmekle, kesilen hayvan sayısı çok artmış olmaz. Çünkü kasaplar et satamayacağından kurban bayramı günlerinde kesecekleri hayvan sayısı azalır.

Kendi zevkleri için her gün on binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin senede bir kere Allah için ve insanların da faydasına kurban kesilmesini çok görmeleri insaflı bir tavır değildir.

Hülâsa kurban; dînî, ahlâkî, ictimâî birtakım hikmetler ve maslahatlar için emredilmiştir. Bunu takdîr etmeyecek bir akıl sâhibi düşünülemez.


Kurban Keserken Besmeleye Dâir

Kurban “Bismillâhi Allâhü Ekber” diyerek kesilir. Bundan sonra hiçbir şey ile meşgul olmayıp kurbanı hemen boğazlamak şarttır.

Besmeleden sonra bıçak bilenirse besmeleyi tekrar etmek lâzımdır.

“Bismillâhi Allâhü Ekber” dedikten sonra kurban yerinden kalkıverse yatırılıp keserken tekrar besmele çekilir.

Besmeleden sonra elindeki bıçağı bırakıp diğer bir bıçak alsa besmeleyi tekrar etmek lâzım olmaz.

Bir kurban üzerine besmele okuduktan sonra onu bırakıp diğerini kesecekse besmeleyi tekrarlamak lâzımdır.

Birkaç kurbanı birbiri ardınca boğazlasa her birinde besmeleyi tekrarlamak lâzımdır.