Gönderen Konu: Ebru Sanatı  (Okunma sayısı 41135 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gülkaranfil

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Ebru Sanatı
« Yanıtla #30 : 31 Aralık 2010, 23:05:32 »

Çok hoş, çok çok güzel vesselam.

Çevrimdışı ilimadamı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 36
  • İnsanların hayırlısı,insanlara faydalı olandır.
Ynt: Ebru Sanatı
« Yanıtla #31 : 07 Şubat 2011, 23:24:00 »
Hezarfen Edhem Efendi
 


Geçen asrin ebruculari arasinda en maruf olani Üsküdar Özbekler Dergahi Seyhi Ibrahim Edhem Efendi’dir. Özbek Türklerinin kurdugu ve Hacca giden Türkistanlilar’in Istanbul’daki ugrak yeri oldugu için bu isimle anilan dergahin Milli Mücadele tarihimizde de çok önemli bir yeri vardir. Çünkü, Milli Mücadeleye inanarak Anadolu’ya geçecek olan asker veya sivil önemli sahsiyetlerin birçogu, Istanbul’daki son gecelerini burada geçirirler ve ertesi sabaha karsi Samandira üzerinden yola çikarlardi. Fen ve sanat tarihimizde Edhem Efendi’nin önemli bir yeri olmasi gerekirken, unutulup gitmistir. Edhem Efendi’nin dogu ve bati kültürünü sahsinda toplamis kiymetli bir hariciyeci olan torununu taniyanlariniz muhakkak bulunur, Washington büyükelçisi merhum Münir Ertegün. Ya da yakin zamanda kaybettigimiz ve dergahin kabristanina defnedilen önemli müzik adami Ahmet Ertegün’ü. Günümüzde ebru sanatini ayni tekkede icra eden Eda Özbekkangay’da yine Edhem Efendi’nin torunlarindandir.

Edhem Efendi 1829 yilinda iste bu Özbekler Tekkesi’nde dogmustur. Daha önce bahsi geçen Seyh Sadik Efendi’nin ogludur. Türk, Arap, Fars ve Çagatay dillerini siir yazacak kadar iyi bilen Edhem Efendi, yasi ilerledikten sonra hat sanatina merak sarip Çarsambali Arif bey’den Ta’lik hattini ögrenerek icazet almistir. Müsbet ilimlere özellikle matematik ve kozmografyaya olan ilgisi sebebiyle ünlü matematikçimiz Salih Zeki Bey ve Mekteb-i Harbiye Naziri Galip Pasa, bu konularda kendisiyle sik sik görüsmeye gelen alimlerimizdendir. Dogramacilik, marangozluk, oymacilik, hakkaklik, mühürcülük, dökmecilik, tornacilik, demircilik, tesviyecilik, makinecilik, matbaacilik, dokumacilik, mimarlik gibi fen ve sanatlarda ihtisas sahibi olmustur. Ebruculuk onun pek çok meziyetlerinden bir tanesidir. Bu yüzden hezarfen (bin sanat sahibi) lakabiyla anilmaktadir. Dergahdaki kuyudan suyu kendi kendine çeken bir alet yapan Edhem Efendi eserleriyle 1867 Paris Sergisi’ne katilmis ve madalya almistir. Almanya’ya gönderdigi bir sünnet makinesi takdirname ile ödüllendirilmistir. Bir ara ufak bir litografya makinesi tedarik edip matbaaciliga da baslamis, nihayet Rizapasa Yokusu’nda kurdugu matbaada kitap basmistir. Dergahta bir sandal insa edip, yaptigi pervaneli buhar makinesini ona tatbik etmis ve Üsküdar Balaban Iskelesi’ne hamalla indirterek buharla bu makineyi çalistirmistir. Pervane kuvvetiyle Üsküdar Pasalimani’na kadar yürüttügü sandali kendi tabiriyle jurnal korkusundan daha ileri götürmeyerek, yine hamallara yükletip dergaha çikarttirmistir. Edhem Efendi kendi sözü ile belirtelim saatçilik hariç her seyle ilgilenmistir. Örnegin Hac mevsiminde dergaha gelen bir Hintli’den kumas dokumasini ögrenip nadide Hint kumaslari dokumus ve bunlardan saray için hazirlamistir.

Ebruculugu babasindan ögrenen Edhem Efendi’nin tekkenin ihtiyaçlarini karsilamak için yaptigi ebru kagitlari denkler halinde gönderildigi Beyazit’taki kagitçilar çarsisinda pek begenilerek aranir, satin alinirdi. Sultan Abdülaziz de onun ebrularini görüp begendikten sonra, sahsen tanimak istemis, huzuruna kabul ederek kendi pehlivan cüssesinin yaninda Efendi’nin pek ufak tefek kaldigini görünce “bunlari bu adam mi yapiyor? Sözleriyle hayretini gizleyememistir.

Eserlerinden elde kalan pek az bir kismi, bugün torun çocuklarinin oturdugu ve Vakiflar Idaresi’nin mali olan Üsküdar Özbekler Dergahi’nda muhafaza edilmektedir. Yaptigi eserlerin ve ebrularin bulundugu dolabin üstüne, kendisi tarafindan tertip edilmis, asli Arapça olan su beytin yazdirilmasini vasiyet etmistir. “Nakislar dolapta saklidir, yapan da toprakta gömülüdür.” Bu levha vefatindan sonra, ebruculukta talebesi olan Hattat Aziz Efendi’ye yazdirilarak, dolabin üstüne konmustur. Ibrahim Edhem Efendi 8 Ocak 1904 tarihinde vefat etmistir.


*Hezarfen Edhem Efendi ebrularindan
 
 
 

Çevrimdışı münzir

  • okur
  • *
  • İleti: 84
  • Hâl ehli ol, Kâl ehli olma.
Ynt: Ebru Sanatı
« Yanıtla #32 : 07 Şubat 2011, 23:47:00 »
Bu sene ebru kursuna katılacaktım olmadı, İnşaAllah gelecek sene yine niyetliyim...
Dışımız halk ile,
İçimiz Hak ile.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ebru Sanatı
« Yanıtla #33 : 07 Haziran 2012, 11:17:18 »
Ebru Sanatı

Türk Güzel Sanatlarından bîr Çeşit kâğıt Bezeme, süsleme sanatı. Bir zamanlar ülkemizde çok yaygın olan bu sanat, günümüzde diğer klasik Türk sanatları gibi unutulmaya yüz tutmuştur.

Kitap sanatlarımız içerisinde (Hatt, tezhip, minyatür, cilt) seçkin bir yeri olan ebrû; Farsça «kaş» mânâsına geldiği gibi, «yüz suyu, namus, şeref» karşılığı terkiplerde de gösterilir. Çağatayca «bulut gibi» demektir ve buluta benzemektedir;

Ebruda kullanılacak malzeme şöyle sıralanabilir:
Toprak boya, kitre, öd, ebru teknesi, ebru fırçaları, şekil yapmaya yarayan âletler (at kuyruğu kılı, ince ve kalın teller, iğne, özel taraklar çivi vb,) ve kâğıt.