Gönderen Konu: Ebu Akil Destanı  (Okunma sayısı 12880 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı MalcolmY

  • okur
  • *
  • İleti: 63
Ebu Akil Destanı
« : 16 Mayıs 2004, 20:49:43 »


İbni Ömer’den dinleyelim. Çatışmanın çok şiddetli olduğu, muharebenin ilk zamanlarında yaralanmış ve çadırın içine aldığımız birisi vardı. Ölümünü bekliyorduk.

Adeta vefat etmiş gibi, koma denilen durumu yaşıyordu. Nebatî bir hayat gibi hayatı vardı. Üzerine örtüyü örtmüş ölmesini bekliyorduk. Bu zât Ebu Akîl’di. Yemame’ye kadar, “bana bi şehitlik yok mu Allah’ım!” diye arkasından koşuyordu. “Allah’ım beni dünyadan şehit olarak çıkar” diye şehitlik arıyordu.

Nerede bir kılıç helezonu havayı aydınlatsa orada şahadet var diye koşuyordu. Bana da bi şehitlik diyordu. İnsan neyi aşk ile isterse Allah onu nasib eder. Ebu Akîl’in duası orada dergâh-i ilahiye yükselmiş ve kabul olmuştu. Fakat O’nun daha yapacağı şeyler vardı.

İslam saflarındaki çatlaklık bir kısım sahabeyi gayrete getirmişti. Ebu Akîl’in yattığı çadırın önünde bir ses duyulmuştu. Bu ensar’ın ileri gelenlerinden Ma'an İnbi Adiyy’nin sesiydi.

Son iman etmişti ama yaman ve yavuz iman etmişti. O gün ensara şöyle sesleniyordu : “Ya el-Ensâr, kerraten kekerarte huneyn !. Huneyn’de yaptığınız saldırı gibi saldırı yapın diyordu.” Ebu Akîl’de ensardan dı. Ensar sesini duyunca ölse bile durur mu orada.

İbni Ömer anlatıyor “ Birden bire örtünün altında ölümünü beklediğim, başında belki son vazifeyi yapmayı intizar ettiğim Ebu Akîl, hortluyor gibi oldu; örtünün altından kalktı, ne elini ne de ayağını sürükleyecek halde değildi.

Koşa koşa düşman saflarına daldı. Takib ediyordum arkadan. O kesik eli kılıç kullanmasına mani olunca bi aralık hemen eğildi ayağıyla eline bastı kopardı, yine düşman safları içine daldı. Ben gözümden kaybettim; beynimi donduran bu adamı kaybettim.

Muharebe müslümanların lehinde bitti. Ben aradım Ebu Akîl’i buldum. Üzerinde sayamayacağım kadar ok yarası, mızrak yarası, kılıç darbesi vardı. Ama daha ölmemişti.

Mahsûn çehresi, bulanık bakışları, nâmütenahi ufuklar ötesinde birşeyler arıyordu. Yanına sokuldum, ben ona dedim ki : “Ebu Akîl, dedim nasılsın?”, O benim bu sualime cevap vermedi.

Bir tek söz söyleyecek takati vardı, onu en iyi yerde kullanacaktı. “Limeni'd debra ? Mağlubiyet kime düştü ?” dedi. Acaba müslümanlar mağlub oldular mı endişesini taşıyordu. Ben ona dedim ki : “ Ebşir, kutile aduvullah. müjedeler olsun Allah düşmanı öldürüldü.”

Birden o yaralar ve kanlar altındaki tertemiz çehre, o ana kadar hüzünlü çehre parmağını kaldırabildiği kadar yukarıya kaldırdı ve tebessüm ediyordu. Öyle anladımki Allah’a hamd ediyordu. Hamd olsun, binlerce Ebu Akîl gitsin ama bayraklaştırdığımız Rasul-i Ekrem’in adı ayaklar altına düşmesin...


« Son Düzenleme: 01 Aralık 2010, 21:52:57 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Ebu Akil Destanı
« Yanıtla #1 : 16 Mayıs 2004, 21:01:36 »
Teşekkürler..
« Son Düzenleme: 01 Aralık 2010, 21:53:13 Gönderen: Tuğra »
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Ebu Akil Destanı
« Yanıtla #2 : 01 Aralık 2010, 21:53:38 »
Teşekkürler, çok güzeldi.
〰〰〰〰🐠