"Ehli kitapdan bir taife, arzu etmiştir ki, sizleri idlal etsinler. Halbu ki, onlar kendi nefislerinden başkasını idlal edemezler. Ve farkına varamazlar." Ali İmran Suresi Ayet 69
Bu Ayeti Kerimede ehli kitab denilen taifenin hakiki mü'minleri ne kadar idlale (saptırmaya) çalıştıkları ve onların ne kadar hakikatleri tebdil (değiştirmeye) ve tağyire (bozmaya) koşup durdukları beyan edilmektedir. Şöyle ki;
"Ey Müslümanlar!
(Ehli kitaptan bir taife), dini İslama olan düşmanlıkları saikasıyla (arzu etmiştir ki, sizleri idlal etsinler) sizleri mukaddes dininizden ayırmak, sizleri küfre sevk etmek temennisinde bulunmuşlardır. (Halbuki onlar kendi nefislerinden başkasını idlal edemezler.)
Hakiki mü'minler onlara iltifatta bulunmazlar, onların iğfalatına (aldatmalarına) kapılmazlar. O güruh, kendileri gibi nuru irfandan mahrum kalanları delalete düşürürler. Bu idlal hareketlerinin günahıda kendilerine yönelmiş olur (ve) onlar bu hakikatin (farkına varmazlar) da haip ve hasir (ziyanda ve hüsranda) olarak kalırlar.
Rivayete göre yahudiler, Ashab-ı Kiram dan Muaz ibni Cebel'i, Huzeyfatü'bni'l-Yemani ve Ammar İbni Yasir'i (r.anhüm) kendi dinlerine davet etmişler, onun üzerine bu ayeti kerine nazil olmuştur.
Fil vaki zamanımıza kadar da yabancı milletler bir çok teşkilat vücuda getirmiş; bir takım saf müslümanları idlale çalışarak kendi dinlerine açıkça veya gizlice davet etmişlerdir. Bunların gayeleri beşeriyetin hakiki bir dine nailiyeti değildir. Belki kütle-i beşeriyyeyi tamamen kendilerine bağlayarak bu sayede siyasi, iktisadi emellerine daha ziyade inkişaf vermektir.
Ve İslam cemaati namıyla karşılarında bulunan muazzam, hakiki iman ile mücehhez zevatı, kutsi dinlerinden mahrum bırakarak gerilemeye sevk eylemektir.
Fakat Cenab-ı Hak, bunlara müsade etmeyecektir. Nur-u İlahi kıyamete kadar heryerde patlayıp duracaktır. Bizim vazifemiz ise dost ile düşmanı tanımaktır, bir takım iğfal edicilerin medeniyet namıyla, terakki namıyla yapılan yaldızlı, altadıcı sözlerine kıymet vermemektir.
12 Şubat 2006
Fazilet Takvimi