Gönderen Konu: Elçilik: 'Yerel tohum satışı engellensin'  (Okunma sayısı 5740 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Elçilik: 'Yerel tohum satışı engellensin'
« : 07 Aralık 2010, 12:58:25 »


Bir wikileaks belgesine göre ABD Ankara Büyükelçiliği çok uluslu tohum şirketlerinin çıkarı için Türkiye’nin tohumculuk yasasında yerel tohumların satışının yasaklanmasını istemiş.
   
Metnin özetinin çevirisi şöyle:

Tarih: 12 Aralık 2005

Belge No: 05ANKARA7899

Gönderen Makam: ABD Ankara Büyükelçiliği

Sınıflandırma: Secret (gizli)

Konu: TBMM’de hazırlanan tohumculuk yasasında yerel tohumların satışının yasaklanması konusunda madde yer alabilecek

Özet: Başta Amerikan şirketleri olmak üzere uluslar arası tohum şirketlerinin temsilcileri Türkiye’de yeni çıkacak olan tohumculuk yasasında yerel tohumların satışının yasaklanmasının yer alması konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığında lobi çalışmaları yapıyorlar. Bu konuda Elçiliğimiz uzmanları da gerekli desteği sağladılar. Kanunun bir yıl içinde çıkması bekleniyor. Köylülerin tohumlarını satamayacak olmaları tohum şirketlerimizin bir yıl içinde bir milyar dolar düzeyinde satış hacmine ulaşabilmelerini sağlayacak.

Bu satıra kadar okudunuz ve yazıyı elinizden atıp telefona sarılamadınızsa lütfen devam edin. Yukarıda yazdıklarım tamamen benim uydurmamdı. Wikileaks’da böyle bir doküman bulmuş değilim.

ABD Büyükelçiliği kusuruma bakmasın. Bazı şeyleri başka türlü anlatamıyoruz. Ancak itiraf ediniz ki çoğunuz çok inandınız değil mi? Buna rağmen yukarıdaki metinde doğru olan bir nokta var. Yerel tohumların satışına tohumculuk yasası ile yasak getirildiği doğrudur. Köylülerin bu hakkı elinden alınmıştır. Ancak çoğumuzun bundan haberi yok.

Wikileaks olayı ile bu konuya dikkatinizi çekmek istedim. Eminim bazılarınız bu satıra kadar okumadan yazıyı hemen internet yoluyla başkalarına gönderdiler veya etrafa telefon ettiler. Çağımızda nedense herkes gizli bir şeyler arıyor, ancak hepimizin gözü önünde olan şeyler görülemiyor.

Tohumculuk kanununda köylünün yerel tohumları satması yasaklanmıştır. Ancak köylülerimizin  ve halkımızın ezici çoğunluğu bundan habersizdir. İşin garibi Tarım Bakanlığımızın bazı uzmanları bile bu yasaklamanın olmadığını ileri sürebilmektedir. Yetkililere çağrı yapalım. Biz yanılıyorsak bundan mutluluk duyarız. Açıklama yapsınlar.

Yerel tohumların satışının yasaklanması bazılarınca tohumculuğa kalite getirmek için yapılmıştır. Kaliteli tohuma kim karşı çıkabilir? Gerekli önlemler alınsın.  Ancak bildiğimiz bir gerçek var. İthal edilen şirket tohumları ile ülkeye birçok hastalık taşınmıştır. 

Türkiye’de 31.10.2006’da TBMM’den geçerek kanunlaşan 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu yerel çeşitler veya köy popülasyonları şeklinde tanımlanan genetik materyalin ticaretini yasaklamaktadır.  Kanunun 5. Maddesi “Bakanlık tarafından, bitkisel ve tarımsal özellikleri belirlenerek sadece kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukların üretimine izin verilir.”  7. Maddesi ise “yurt içinde sadece kayıt altına alınmış çeşitlere ait tohumlukların ticaretine izin verilir” demektedir. Kanunda “tescil” şöyle tanımlanmaktadır:

“Tescil: Yurt içinde veya yurt dışında ıslah edilen veya bulunan ve geliştirilen bitki çeşitlerinin farklı, yeknesak ve durulmuş olduğunun ve/veya biyolojik ve teknolojik özellikleri ile hastalık ve zararlılara dayanıklılığının ve tarımsal değerlerinin tespit edilerek kütüğe kaydedilmesidir”. Durulmuşluk ise çeşidin, tekrarlanan üretimlerden sonra veya belirli çoğaltım dönemleri sonunda ilgili özellikleri değişmeksizin aynı kalmasıdır.

Farklılık: Bir çeşidin, müracaatının yapıldığı tarihte herkesçe bilinen çeşitlerden, tescile esas özelliklerden, en az bir tanesi bakımından farklılık göstermesini tanımlamaktadır. Yerel çeşitler veya köy popülâsyonları ise mutlaka farklı, durulmuş veya yeknesak olmak zorunda değildir.

Genetik açıdan varyasyon (farklılaşma) bulunmaktadır ve bu aslında iyidir. Örneğin Torbalı dağ köylerinde ilginç bir patlıcan çeşidi görüyoruz. Aynı tarlada üretilen patlıcanların hiç biri diğerine benzemiyor. Renkleri sarı, mor, beyaz, siyah olabiliyor. Bu farklılıklar bizim için çok iyi iken tohumu metalaştırmak isteyenler   tohum olarak satılmamaları için gerekçe olarak kullanılabilecektir.

Her şeyi bu arada tohumu metalaştırmaya çalışan kapitalist sistem aslında üretici ve tüketicisiyle milyonlarca insanın çıkarlarına ters hareket edebilmektedir.

Yerel tohumların bu özellikleri biyoçeşitlilik açısından zenginliklerini ortaya koymaktadır. Tohum Kanunu bu genetik kaynaklardan elde edilen tohumlukların çiftçiler arasında değişimine açık olmakla birlikte ticaretine yasak getirmektedir. Benzer özellikler birçok diğer ülke yasasında da bulunmaktadır. Bu yasalarla ulusötesi tohum şirketleri hegemonyalarını pekiştirecek yeni bir güç kazanmış olmaktadırlar.

Kısacası köylünün, çiftçinin yerel tohumları satması yasaklanmıştır. Bu zulümdür.

Yerel tohumlar daha çok besleyicidir. Hiç kimyasal ilaç ve gübre kullanılmadan yetiştirilebilmektedir. Daha az su ile veya sulamadan da yetiştirilebilenleri vardır. Küresel iklim değişikliğine karşı kurtarıcı olabilecekler. Bitki ıslahçısı bilim insanları ve köylüler el ele katılımcı ıslah yaklaşımı ile kimsenin malı olmayan özgür tohumlar geliştirebilirler. Neden şimdiden başlamıyoruz.

Aslında Wikileaks’da tohumla ilgili bir şey bulmadım, ama mutlaka bir yerlerde bir şeyler olmalı. Bulursak belki de ancak o zaman gözlerimiz fal taşı gibi açılacak.

Tayfun Özkaya

〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Elinizdeki tohumun kıymetini bilin
« Yanıtla #1 : 21 Aralık 2010, 01:32:10 »
Elinizdeki tohumun kıymetini bilin
 
1990'ların ortalarından beri, sadece beş biyoteknoloji devi; Monsanto, Sygenta, Bayer, Dow ve DuPont tohumlara erişimimizi kontrol altına almak için, 200'den fazla şirketi kendi bünyelerine kattılar.

Tohum Pazarı Üzerinde: Küresel Şirketlerin Oyunu!

Bir kaç şirketin elindeki gücün büyüyen oranını göstermek için, çok iyi bir görsel hazırlayan Michigan State Üniversitesi'nden Philip Howard; tohum pazarının ele geçirilmesinin "dramatik" olduğunu ve çiftçilerin başka alternatiflere ulaşmasının gittikçe zorlaştığını söylüyor.

Örneğin, yetiştirilen soya fasulyesinin %90'ının genetiği değiştirilmiş tür olduğu ABD'de, birçok geleneksel çiftçi ekmek için genetiği değiştirilmemiş tohumlar bulmakta zorluk çekiyor.




Grafik; beş biyoteknoloji devinin, küresel tohum pazarındaki kontrollerini monokültür(tek ürüne dayalı) tarımı yaygınlaştırarak ve çiftçilerin alternatif tohum kaynaklarına ulaşmalarını zorlaştırarak nasıl artırdıklarını gösteriyor.


Howard, tohum şirketlerinin artan gücünün, tohumların muhafaza edilip yeniden ekilmesi gibi yenilenebilir tarımsal uygulamalarla bağdaşmadığını söylüyor. Onların kontrollerini sınırlamanın bir yolunun ise; bitkiler, tohumlar ve genler üzerinde patent verme uygulamasının yasaklanmasıyla mümkün olabileceğini ifade ediyor.

Patent, bir şirkete yeni bir icadın üretimi ve satışı üzerinde ayrıcalıklı haklar verir. Bitkiler ve genler üzerinde patentlerin olması durumunda ise bu patentler, geçici süre için şirketlerin tekelleşmesine izin verir ve çiftçilerin tohumları muhafaza etmesini yasaklar. Şirketler bunu, çiftçileri her yıl kendilerinden yeni tohum almaya zorlayarak veya sakladıkları patentli tohumlar için lisans ödemeye mecbur bırakarak yaparlar.

Howard ve diğerleri, "ayrıcalıklı tohum patentlerinin", biyoteknoloji devlerinin çok yüksek miktarda tohumu kontrol altında tutmasına izin verdiğini savunuyor. Aynı zamanda bu şirketlerin, tohum fiyatlarındaki artışı ve çiftçilerin alabileceği tohum çeşitlerindeki azalmayı yönlendirdiğini de iddia ediyorlar.

2008'de dünya çapındaki 400 bilim adamını bir araya getirerek çığır açtığı IAASTD raporunda; patentlerin, fiyatları harekete geçirmesi ve gelişmekte olan ülkelerde çiftçiler tarafından yapılan denemeleri sınırlandırması eleştirildi.

Geçen yıl Greenpeace'i de içeren bir mücadele grubu koalisyonu tarafından yayımlanan "Geleceğin gıdası ve tohumları" raporunda; Sygenta gibi biyoteknoloji devlerinin egemenliğini durdurmak için tohumlar üzerinde patent uygulamasına son verilmesi için çağrıda bulunuldu. Raporda şunlar da söyleniyor:

"Patentler, yeni tohum çeşitlerinin geliştirilmesini engelleyen monokültür tarımı teşvik ederek, genetik erozyonu daha da şiddetlendiriyor. Sonuç olarak, patentlerin olası uzun dönem sonuçları; birkaç şirket tarafından bütün besin zincirinin kontrol altına alınması olacak. Yapılması gereken en önemli şey ise, tohumları ve çiftlik hayvanlarını, patent korumasından muaf tutacak temiz, hukuki kuralların konulmasıdır."

Kaynak: Tom Levitt, "Revealed: How Seed Market is Controlled by Monsanto, Syngenta, Bayer, Dow & DuPont", theecologist.org,

Çeviri: Hatice Öztürk, yaklasansaat.com 
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
'Tohumculuk kanunu' iptal edildi
« Yanıtla #2 : 22 Ocak 2011, 13:41:06 »
'Tohumculuk kanunu' iptal edildi

Anayasa Mahkemesi'nin tohum küresel tekellerin eline geçmesine ve Türkiye'nin bağımsızlığını tehdit eden tohumculuk yasasının iptal etmesi bekleniyordu. Ancak yüksek mahkeme kısmi iptalle yetindi.

Anayasa Mahkemesi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı`nın, Tohumculuk Kanunu'ndaki bazı yetkilerini "özel hukuk tüzel kişilerine" devredebileceğine ilişkin hükmü, "denetim" yetkisinin devri yönünden iptal etti.

Bu hükmün uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmi Gazete'de yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi.

Anayasa Mahkemesi`nin CHP`nin, "5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu'nun bazı maddelerinin Anayasa`nın Başlangıç maddesi ile bazı maddelerine aykırılığı savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulması" talebiyle yaptığı başvuruyu karara bağladı. Mahkemenin 13 Ocak`ta aldığı karar, Resmi Gazete`nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Oybirliği ile alınan  2011/1 (Yürürlüğü Durdurma) kararına göre, Tohumculuk Kanunu`nun, 15. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve bakanlığın kanundaki bazı yetkilerini, "kısmen veya tamamen birliğe (Türkiye Tohumcular Birliği-TTB), kamu kurum ve kuruluşlarına, özel hukuk tüzel kişilerine veya üniversitelere; şartları belirlenmek kaydıyla, süreli veya süresiz olarak devredebileceğine" ilişkin hükümdeki "... özel hukuk tüzel kişilerine ..." ibaresini, kanunun 8. maddesinde yer alan "denetim" yetkisinin devri yönünden iptal edildi.

Bu hükmün, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmi Gazete`de yayımlanacağı güne kadar yürürlük durduruldu.

Mahkeme, CHP`nin Tohumculuk Kanunu`nun iptalini istediği diğer maddelerinin yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin taleplerinde ise yürürlüğün durdurulması talebini reddetti.

Tohumculuk Kanunu`nun 15. maddesinde, "Bakanlık, gerekli gördüğü hallerde, kanunun 5`inci, 6`ncı, 7`nci ve 8`inci maddelerinde belirtilen yetkilerini, kısmen veya tamamen birliğe (TTB), kamu kurum ve kuruluşlarına, özel hukuk tüzel kişilerine veya üniversitelere; şartları belirlenmek kaydıyla, süreli veya süresiz olarak devredebilir" hükmü bulunuyor.

Kanunun 8. maddesinde ise "Tohumlukları yetiştiren, işleyen ve satışa hazırlayan, dağıtan ve satan gerçek veya tüzel kişiler, bakanlık tarafından yetkilendirilir ve denetlenir" hükmü yer alıyor.

Anayasa Mahkemesi, bakanlığın, kanundaki "tohumlukları yetiştiren, işleyen ve satışa hazırlayan, dağıtan ve satan gerçek veya tüzel kişileri denetleme" yetkisinin "özel hukuk tüzel kişilere" devrine ilişkin bölümleri iptal etmiş oldu.

gidahareketi.org

〰〰〰〰🐠

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Elçilik: 'Yerel tohum satışı engellensin'
« Yanıtla #3 : 18 Mayıs 2012, 23:21:14 »
'Tohum biyolojik bir silahtır'




Beylikdüzü Belediyesi'nin düzenlediği “Şifa Veren Bitkiler” konferansına konuk olan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, ithal tohuma karşı olduğunu belirterek, “Tohum, biyolojik bir silahtır” dedi. Beylikdüzü Kültür Merkezi'nde vatandaşlarla bir araya gelen Prof.Dr. İbrahim Saraçoğlu, konukları sağlıklı yaşam konusunda uyardı, her şeyden önce stresle baş etmeleri gerektiğini ifade etti.

Lale kültürünün Hollandalılara kaptırıldığını belirten Prof.Dr. İbrahim Saraçoğlu, şöyle konuştu: “Hollandalılar yılda 16 milyar dolarlık lale ihracatı yapıyor. Osmanlı'nın 700-750 yıllık otacı kültürü var. Bitkiler, otacı, aktar kültürü Türkiye'nin bundan 1 yıllık kaybı 38 milyar dolar. Sarıkantaron bitkisini biliyorsunuz. Türkiye'den gidiyor bu bitki. Özellikle Batı Karadeniz ve Ege bölgesinde bulunur. Biraz sıkıntılı, biraz depresif haliniz varsa sarıkantaron bitkisini kullanın. Ama bu bitki bizden Almanya'ya gidiyor. Kilosu 55 kuruştan Türkiye'den toplanıyor.

 Çok acı bir şey. Köylüler bunu makasla kesmiyor. Köküyle söküp götürüyorlar. Çünkü değerini bilmiyorlar.” İthal tohum konusuna da değinen Prof.Dr. İbrahim Saraçoğlu, göçlerin gelecekte Anadolu'ya başlayacağını belirterek şunları söyledi: “Anadolu boşaldı. Ama göreceksiniz Anadolu'ya bir hücum başlayacak. Bu göç başladığında tohumlarımızı bulamayacağız. Bir şeyleri ekip, biçmemiz lazım. Tohum yok. Tohum biyolojik bir silahtır. Onun yapısını öyle bir değiştirirsiniz ki kansere de, MS'e de neden olur. Birçok hastalığa sebebiyet verir. 28 Ağustos 2009'da Hüseyin Çubukçu diye bir vatandaş ki bunun gibi binlercesi bana geliyor. ‘Hocam ben Amerika'ya sık sık gidip, geliyorum. Şimdi gümrükte tohum getirdiniz mi? diye soruyorlar bana' dedi. Bakın uyuşturucu, silah mı getirdin diye sormuyorlar. Çünkü tohum çok tehlikeli bir silahtır.”

 Prof.Dr. Saraçoğlu, her şeyde bir denge olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Aile içi dengeden tutun siyasi dengelere kadar. Dengeyi bozduğunuz zaman sorunlarla karşılaşırsınız. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesine gittiğinizde patlıcan çok tüketilir. Fakat bu insanlar, musakkasını, kebabını yedikten sonra üzerine karpuzunu tüketirler. Siz şimdi bu yörenin insanlarına mangoyu, kiviyi, ananası yedirirseniz, bu üç meyve de tropik meyvedir. O insanların sağlığını bozarsınız.”

 Program sonunda konuklar, çeşitli problemlerini anlatarak ne yapmaları gerektiği konusunda Prof. Saraçoğlu'dan yardım istedi.


Haber Vaktim.com