Gönderen Konu: Maişetleri Hz. Allah Taksim Eder  (Okunma sayısı 10134 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

zaman_1453

  • Ziyaretçi
Maişetleri Hz. Allah Taksim Eder
« : 04 Mart 2012, 01:59:30 »

Maişetleri Hz. Allah Taksim Eder

Kur’ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor:
“Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Dünya hayatında onların (kimini âlim kimini câhil, kimini zengin kimini fakir, kimini kuvvetli kimini zayıf, kimini patron kimini işçi yapmak suretiyle) maîşetlerini aralarında biz taksim ettik. Birbirlerine iş gördürmeleri için bazısını bazısına derecelerle üstün kıldık. (İşte ancak bu sûretle aralarında kaynaşma ve birleşme hâsıl olur.)” (S. Zuhruf, 32)

Ziya Paşa’nın Terkîb-i Bend’inde meşhur bir beyti vardır. Halk arasında, konuşmalarda yerli-yersiz tekrarlanır hâle gelmiş ve pek çok insanın şikâyetini dile getirmesine medâr olmuş bu beyitte Paşa,
Bî-baht olanın bâğına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan.

der. “Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa, bahtı kapalı olanın bahçesine yine de bir damla düşmez” demektir.

Telhîs’te geçen bir şiirde ise İbnü’r-Râvendi şöyle demektedir.
“Kem âkılin âkılin a’yet mezâhibehû
Ve câhilin câhilin telkâhü merzûkan
Hâzellezî terakel evhâme hâiraten
Ve sayyeral âlimennihrîra zındîkan”

Beytin mefhûmü şöyledir: Ne kadar akıl ve irfânında  kâmil kimseler vardır ki, kazanç yollarından âciz kalmış... Ne kadar ahmak ve tedbirsiz kimseler de vardır ki, zengin ve müreffeh olmuştur. İşte bu hâl, akılları hayrette bırakmış; bilgili, tecrübeli, mâhir (ve fakat maişetleri Allâh’ın taksim ettiğini düşünmeyip Razzâk’a tevekkül etmeyen) âlimi zındık etmiştir. (Mehmed Zihnî Efendi el-Kavlü’l-Ceyyid, s. 119, Dâru’t-Tıbâatü’l- Âmire, 1327 H. Tab’a-i sâlise)

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Maişetleri Hz. Allah Taksim Eder
« Yanıtla #1 : 04 Mart 2012, 05:14:15 »
Allah-u Teala, bize armağan ettiği bu dünyanın üzerinde ve derinliklerinde herkese yetecek kadar nimetler ihsan etmiştir. Her ferdin ve canlının, nimetlerle donatılmış bu sofradan nasibini almaya ve aramaya hakkı vardır.
forumankebut.net - İslam Dininde Helal Kazanç
Allah-u Teala, bize armağan ettiği bu dünyanın üzerinde ve derinliklerinde herkese yetecek kadar nimetler ihsan etmiştir. Her ferdin ve canlının, nimetlerle donatılmış bu sofradan nasibini almaya ve aramaya hakkı vardır.
Bu nasibi arayan ve kovalayan her kes Allah’ın takdir ettiği oranda rızkına nail olur ki bu rızkı Allah-u Teala her canlıya vermeyi üstüne almıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

“Yerde rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir debelenen yoktur” (Hud, 11/6)

Allah’ın yeryüzündeki halifesi konumunda olan insan, bilgi, kültür, çalışma, emek…eylemi sonucunda sözü edilen bu rızkı kaynaklardan çıkararak kazanma yoluna gitmelidir. İslam’da emek sarf edilerek mal kazanma, kişinin kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmesi, çoluk çocuğunun nafakasını temin etmesi maksadıyla meşru yoldan çalışıp kazanması ibadet ve kutsal bir davranış olarak nitelendirilmiştir.

İslam dininde, aslı ve tabii kazanç yolu emektir, alın teridir. Sevgili Peygamberimiz emeğin kutsallığına işaret eden veciz bir sözünde şöyle buyurmaktadır:
“Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir.” (Buhari, Bûyû, 15)

Emeğe ve alın terine büyük önem verip teşvik eden Resul-u Ekrem efendimiz bu emeği veren insanı da Allah’ın sevdiği kullar arasında göstermiştir.

Söz konusu bu hadis de buna işaret etmektedir: “Bir defasında Resulullah Tebük dönüşünde Sa’d b. Muaz ile karşılaşıp tokalaşmış, ellerinin nasırlanmış olduğunu görünce bunun sebebini sorumuş, o da “çoluk çocuğumun nafakasını temin için hurma bahçemde çalışıyorum.” Cevabını verince Hz. Peygamber Sa’d b. Muaz’ın elini öpmüş ve “İşte bu eller Allah’ın sevdiği ellerdir.” Buyurmuştur.
İslam helal lokma kazanma uğruna verilen emeği, akıtılan alın terini kutsal olarak kabul etmiştir. Kur’an-ı Kerim’de:

“İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” (Necm, 53/39) buyrulmuştur.

Bu ayette esasen ahirette her kesin dünyada yaptığının karşılığını göreceğini ifade etmekte ise de aynı kuralın dünyevi çalışmalar hakkında da geçerli olduğu sonucu çıkarmak zor olmasa gerek.
Allah’ın bizden istediği ve rızasına uygun olan kazanç ta budur ki Peygamber efendimiz; “Muhakkak sizden birinizin sırtında odun toplaması, her hangi bir kimseden dilenmesinden hayırlıdır.” (Buhari, Bûyû, 15) demek suretiyle buna işaret etmektedir. Dinimiz emeği, çalışmayı, alın teri akıtmayı kutsal kabul ettiği gibi bunu aynı zamanda ibadet olarak kabul etmiştir.
Sevgili Peygamberimizden nakledilen bu hadis-i şerif İslam’ın ve de İslam peygamberinin emeğe, alın terine, helal lokma ve kazancına ne kadar önem verdiğini, tembelliği, gücü olduğu halde başkalarına muhtaç bir şekilde el açıp dilenmeyi, tasvip etmediğini en çarpıcı örneklerinden bir tanesidir.

“Ensardan biri Peygambere gelip kendisinden dilendi. Peygamber efendimiz o kişiye:
“Evinde bir şey yok mudur? Diye sordu.
Adam: “Evet bir hasır ve bir de su kabımız vardır. dedi.
Resulullah: “Git onları bana getir.” Dedi.
Onları getirince iki dirheme satmış. Dirhemleri de adama vererek dedi ki: “Bir dirhemle çocuklarına yiyecek al, diğer dirhemle de bir balta satın al ve bana getir.
” Adam baltayı getirince peygamber baltaya bir sap taktıktan sonra adama:
“Al götür onunla odun kes sat, geçimini sağla, seni on beş güne kadar görmeyeyim.” Buyurdu.

Adam da gidip odunculuk yapmaya başladı ve Peygamberin yanına on dirhem kazanmış olarak döndü. Peygamber efendimiz adama “Bu senin için, yüzünde dilencilik lekesi olduğu halde yanımıza gelmekten daha iyidir.” (İbn Mace, Ticaret, 25) buyurdular.

İslam, çalışmaya, emeğe, alın terine dayanan kazanıma bir çerçeve koymuş onu da Hz. Peygamber şu hadisinde ifade etmektedir.
“Helalinden kazanan kimse Allah’ın sevgili kuludur.” (Acluni, Keşfü’l-Hafa, I, 349)

Yani Hz. Peygamberin ifadesi ile bu çerçeve helal kazanç ile doldurulacak, haram kazanç ve lokmadan uzak durulacaktır. Çünkü İslam dini, çalışmaya olduğu kadar, helal ve meşru yoldan gelir temin etmeye de büyük önem vermektedir. Nasıl ki mal mülk sahibi olmanın tek yolu çalışmaksa aynı şekilde helal kazancın yegane yolu da yine helal yoldan çalışmaktır.
Gerek Kur’an ayetlerinde gerekse Sevgili Peygamberimizin hadislerinde, inanan insanlar, helal yoldan ve alın teri ile kazanmaları teşvik edilmiş, helal ve temiz olan şeylerden yiyip-içmeleri ilgili ayet ve hadislerde şöyle tavsiye edilmiştir:

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.” (Bakara, 2/168)

“Ey inananlar, Allâh'ın size helâl kıldığı güzel ve temiz şeyleri harâm etmeyin, sınırı aşmayın. Çünkü Allâh, sınırı aşanları sevmez. Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun.” (Maide, 5/87-88)

Görüldüğü gibi ayetlerde, Allah’ın yaratmış olduğu rızıkların helal ve temiz olanlarından yenilip içilmesi, haram yoldan kazanıp yenilmesi ve şeytana uyulması yasaklanmıştır.
Hz. Peygamber de Zekeriya’nın marangoz olduğuna, Davud’un da el emeğiyle geçindiğine değindikten sonra alın teri helal yoldan rızık temin etmenin kıymetine işaretle şöyle buyurmuştur:
“Hiç kimse el emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir.” (Buhari, Bûyû, 15)

İslam dini meşru çerçevede kalmak koşulu ile rızkın peşine gitmeyi emrettiği gibi emelsiz kazanç demek olan faiz, haksız kazanç temin etmenin başlıca yolları olan hırsızlık, gasp, rüşvet, ölçü ve tartıda hile, kumar haram kılınmış, zina gibi doğrudan haram işleyerek veya içki satımı gibi haramın işlenmesine yardımcı olunarak gelir elde edilmesi yasaklanmış, bu yollardan elde edilen gelir de değersiz ve hukuken korumasız mal kabul edilmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.): “İki günü birbirine eşit olan hüsrandadır.”

Diyerek İslam’ın çalışmaya, emeğe, kazanmaya verdiği değeri ortaya koymuştur.
Biz müminlere düşen Hz. Peygamberin yolundan giderek hem dünyamız hem de ahiretimiz için emek sarf ederek, alın teri akıtarak, kimseye muhtaç olmamak için rızkımızı aramamızdır.
Ama bu rızkımızı ararken daima Allah’ın bildirdiği emir ve yasakları düşünerek helal ve meşru olan kazancı elde etmemiz gerekir.

Alıntı:F.Ankebut

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Maişetleri Hz. Allah Taksim Eder
« Yanıtla #2 : 17 Nisan 2013, 19:32:14 »
Allah razı olsun
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)