Gönderen Konu: Enes bin Mâlik'in peşkiri  (Okunma sayısı 3681 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Enes bin Mâlik'in peşkiri
« : 11 Nisan 2005, 03:44:31 »

Resûlullah Aleyhisselâtü Vesselâm'ın dünyayı şereflendirdiği Rebîülevvel ayına dâhil olduk çok şükür. İnsanlık şu gün O'nun doğumu ile neler kazandığını enine boyuna tetkik etmeye, araştırmaya muhtaç. Bilhassa ümmetinin bu fikrî ameliyeye, Peygamberini tanımaya daha ziyâde ihtiyacı olduğu gün gibi âşikâr.
Doğduğunda, tüm hayatında ve daha sonra mahşerde Ümmetî! Ümmetî! diyen ve diyecek olan bir peygamber (asm) ümmetinin en büyük felâketi, bu dünyada gafletle Nefsî! Nefsî! demesi ve O'nun sünnetinden uzak kalması değil midir?
Müslümanların diğer dinlerin mensuplarından farklı çok mühim bir özellikleri var: Müslümanlar iyiliğe, güzelliğe, hayra dâir ne varsa hepsini Resûlullah'tan öğrenirler. Eğer bir Müslümanın Resûl-i Ekrem ile irtibatı kesilirse insanlıktan dahi çıkacak kadar manevî dünyası kararır. Çünkü Peygamberimiz hayatımızın her safhasını, sözgelimi evimizdeki mahrem bir hâlimizden bir ordunun veya devletin nasıl idare edileceğine kadar her şeyi sünnetiyle belirlemiş, gizli hiçbir şey bırakmamıştır. Cenâb-ı Hak da Kur'ân'da O'nun sünnetine uymayı kendine olan sevginin ölçüsü olarak bildirmiştir. (3/31)
Ümmetin helâki sünnetin terkiyle başladığı için, ümmetin fesâdı nebevî hayat tarzından uzaklaşmakla olduğu için değil midir zâten ezan, başörtüsü ve sarık etrafında koparılan fırtınalar son yüz yılda hiç dinmemiştir. Şu ümmeti nasıl ümmetlikten çıkartabilirim? sorusunun acı meyveleridir hep nebevî hayat tarzına yapılan taarruzlar!
Bir metrelik bez diye hakaret edilmek istenilen başörtüsünün de, sarığın da ne kadar ehemmiyetli olduğunu her Müslüman bilirdi bir zamanlar! Hem sadece bunların değil, Resûl-i Ekrem'in en ufak bir sünnetinin ne kadar önemli olduğu da bilinirdi!
Maalesef unutturdular!
Bilinmesine tahammül edemediler!
Bildirilmesini hiç hazmedemediler!
Bu tehlike kendisine bildirildiği içindir ki Resûl-i Ekrem Efendimiz meâlen şöyle buyurmadılar mı? Ümmetimin fesâda uğradığı zaman, kim benim sünnetime sımsıkı yapışırsa yüz şehîdin ecrini ve mükâfâtını kazanabilir.?
Hudutsuz hamd olsun, Allah öyle peygamber vârisleri ihsân etti ki, ümmet-i Muhammed mahvüperişan olmaktan kurtuldu.
Kahr bid'akârlara, lütuf bize kaldı...
Onlara karanlık bir mâzî, bize parlak bir istibâl nasîb oldu...
İşte şimdi tâze bir ümîd ve şevk ile Resûlullah (asm)'ı karşılamak zamânı...


SÜNNETE SARILAN
ATEŞTEN KURTULUR
Sünnet-i seniyyenin cehenneme nasıl kalkan olduğunu şu menkıbe çok güzel anlatır:
Mâlik oğlu Enes (ra)'den rivâyet edilmiştir: Bir kimse ona misafirliğe gitmişti. O misafir hikâye etmiştir ki: "Enes hazretleri yemekten sonra peşkirinin sararmış, solmuş, kirlenmiş olduğunu görür. Hizmetçi kıza: Şu kirli ve bulaşık peşkiri, bir an için olsun tandıra atıver! dedi. Anlayışlı kız hemen peşkiri ateşle dolu tandıra attı. Misâfirlerin hepsi de bu işe şaştılar, peşkirden dumanlar çıkacağını, yanıp kül olacağını bekliyorlardı. Bir müddet sonra hizmetçi kız, kirlerinden temizlenmiş, beyazlaşmış peşkiri tandırdan çıkardı. Orada bulunanlar: Ey aziz sahâbi! dediler. Bu peşkiri nasıl oldu da ateş yakmadı, üstelik bir de onu temizledi. Enes dedi ki: Hz. Mustafa bu peşkire çok defa alnını, ağzını sildi de ondan. Sonra misafirler o hizmetçi kıza: O peşkiri efendinin emri ile götürüp ateşe attın, haydi diyelim ki efendin sırları biliyordu, ya sen ey hanım kız, böyle değerli bir peşkiri, 'Bu nasıl olur?' demeden hemen götürüp ateşe attın? Hizmetçi kız dedi ki: Kerem sâhibi kişilere güvenirim, Allah?ın has kullarından çok şey ümit ederim. Peşkir de ne oluyor? Bana böyle; 'Atıl ateşe!' diyeydi, hiç düşünmeden kendimi atardım."
Mevlânâ Hazretleri Mesnevî'de menkıbeye şu nasîhati ilâve eder:
Ey ateşten ve azaptan korkan gönül, öyle bir el, öyle bir dudak sahibine yaklaş ki: O el ve ağız, peşkir gibi cansız bir şeye böyle bir yücelik, böyle bir şeref verirse, bir âşıkın rûhuna neler verir, ne feyizlerde bulunur? Allah Kâbe'nin taşını, toprağını kıble yaptı. Ey can, sen de çalış, çabala, iyi işler yap da mana erlerinin ayağının toprağı ol!
Enes Bin Mâlik'in peşkirinden alacağımız daha çok dersler var...
Bizim Resûlullah (asm)?ın mübârek eline dokunma imkânımız yok bu dünyada. Ama O'nun manevî eli her asırda insanlığın beşte birine maddî manevî şifâ, kalplere sevgili, akıllara muallim, nefislere terbiye edici oldu.
Rebiülevveli mîlad yapıp O?nun o pâk ve muallâ eline yeniden uzanabilir, salâvat-ı şerifelere ağırlık vererek, O'nun sünnetine daha ciddî yapışarak Allah'ın Habîbi'ne mahbûb bir fert olabiliriz.
Hem şimdi en çok O?na ve nûruna muhtâcız.
İhtiyâcımızı, ilâcımızı doğru tesbît edelim...
                                                               (Alıntı: Ahmet Muhsin Meriç)

Çevrimdışı duha

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 5144
  • ѕησωƒℓαкє
Enes bin Mâlik'in peşkiri
« Yanıtla #1 : 14 Aralık 2006, 15:24:11 »
Alıntı

İhtiyâcımızı, ilâcımızı doğru tesbît edelim...

 :x  :x  :x

ellerine sağlık
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]