Yine gel, ey Sevgili, yine dünya karardı,
Yine gel, feryâdımız tâ semalara vardı!
Yine gel, kan bürüdü bu belâlı çağı hep,
Yine gel, yüreğime soktular bıçağı hep!
Yine gel, tekne delik, deryâ derin ey Nebî,
Yine gel, yok mazlumun, yok ümmetin sâhibi!
Yine gel, yuvada kuş, sevinsin dalda çiçek,
Yine gel, o lâhzada bütün dertler bitecek!
Yine gel, bebeklerin beyninde kaynadı su,
Yine gel, bir kuş gibi çırpınır can Yunusu!..
Yine gel, yaralara bir Sendedir her merhem,
Yine gel, ey Sultanım! Yüreğime ver merhemi!..
Yine gel, güllerimi okşasın o hoş nesîm,
Yine gel, her mekânda kısıldı benim sesim!..
Yine gel, icat etti, bir acaip din beyler,
Senin şer'i pâkine kusmadadır kin beyler!..
Yine gel, Bedir'lere, Uhud'lara çek bizi,
Yine gel, yine Sensin kurtaracak tek bizi!
Yine gel, hasretimiz tütmededir gice gün,
Yine gel, hiç bitmiyor bilmem ki bu nice gün?
Yine gel, can tarlama semadan insin rahmet,
Yine gel, ey Sevgili, âleme Sensin rahmet!
Yine gel, götür bizi Hira'nın gölgesine,
Yine gel, ilim, irfan, hikmetle dolsun sîne!..
Yine gel, gül dağıtsın iyiliğin türbesi,
Eğer nûrun olmazsa kalır dünyanın nesi?
Yine gel, güleç bahçe çöllere kursun çadır,
Yine gel, nice gönül tutuşan bir bacadır!..
Yine gel, Sıddık, Faruk, Osman, Ali'n var Senin,
Yine gel, Cennetlere misâl hâlin var Senin!..
Yine gel, Kudüs, Bağdat bir ateşin içinde,
Yine gel, nâle feryat yükselmektedir Çin'de!..
Mustafa Necati Bursalı