Gönderen Konu: ESHÜRÜ HURUM(HARAM AYLAR)  (Okunma sayısı 11034 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
ESHÜRÜ HURUM(HARAM AYLAR)
« : 14 Aralık 2004, 02:27:20 »

kur´an-i kerimde Eshürü-hurum diye anlatilan aylara girmis bulunuyoruz.Bu aylara hac aylarida denir.Zilga´de Zilhicce ve Muharremi serif Hicri olarak Zilga´de 11. ay Zilhicce 12, ay muharrem-i serif de birinci ay olmasi sebebi ile hicri yilbasidir.Bu aylara son derece hürmet etmeli ve icersinde yapilmasi gereken manevi ibadetleri ihmal etmemeli.kiymet ve serefinden istifade etmelidir.Hepimize hayirli olsun.AMIN.

[size=12]Bu aylarla alakali yazi dizimizi insAllah ileriki günlerde takip edebilirsiniz.Ayrica arkadaslarimizin güzel malümatlarindan istifade edebiliriz.--------------------------------------------------------------------------[/size]

Kimseye baki degildir mülki dünya sim-ü-zer
Bir harab olmus gönlü tamir etmekdir hüner
Buna fani dünya derler durmayip daim döner
insan oglu bir fenerdir nihayet bir gün söner
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
ESHURU´L-HURUM
« Yanıtla #1 : 14 Aralık 2004, 23:16:13 »
EŞHURU'L-HURUM
-------------------------------------------------------------------------------------

Haram aylar, hürmete lâyık aylar (Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb). Bu aylarda savaş yapmak yasak olduğu için bu adı almıştır.

Câhiliye devrinde Araplar arasında iç savaşlar eksik olmazdı. Yalnız haram aylarda savaş yapılmazdı. Bu aylarda panayırlar kurulur, şiir yarışmaları yapılır; yahudiler, hristiyanlar ve puta tapıcılar dinlerini yayarlardı. Eğer bu barış aylarında savaş olursa, yasak çiğnendiği için "Ficâr savaşı" denirdi. Peygamberimiz (s.a.s.)'in yirmi yaşlarında iken, Kureyşlilerle Hevâzin kabilesi arasında yapılan Ficâr savaşlarına katıldığı rivâyet edilmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.) bu savaşta kimsenin kanını dökmemiş, yalnız atılan okları toplayıp amcalarına vermiştir.

Haram aylar, Arapların Hz. İbrahim'den beri kullandıkları, kameri aylardandır. Yani ayın hareketine göre düzenlenen takvimin aylarındandır. Hicret, İslâm tarihinde bir dönüm noktası olduğu için hicretin yapıldığı ay olan Muharrem ayı Hz. Ömer zamanında takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Böylece hicretin yapıldığı yıl birinci yıl olmak üzere hicri kameri yıl ortaya çıkmıştır. Muharrem ile başlayıp Zilhicce ile sona eren hicrî-kamerî senenin ayları şunlardır: Muharrem, Safer, Rebîulevvel, Rebîulâhir, Cemâzilevvel, Cemâzilâhir, Receb, Şâban, Ramazan, Şevvâl, Zilkâde, Zilhicce.

Kur'an'da haram aylardan Tevbe suresinde bahsedilir:

''Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre Allah'ın katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram (ay)lardır. İşte doğru din budur. O aylar içinde (konulmuş yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve Allah'a ortak koşanlar nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın ve bilin ki Allah (günahlardan) korunanla beraberdir. Haram ayı içinde savaşmak yasaklanmıştı. Bu ayda savaşmak için haram ayını başka bir aya ertelemek, küfürde daha ileri gitmektir. İnkâr edenler onunla saptırılır. O (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, bir yıl haram sayarlar ki, Allah'ın haram kıldığının sayısını çiğneyip, Allah'ın haram kıldığını helâl yapsınlar. Yaptıkları işin kötülüğü kendilerine süslü gösterildi Allah kâfirler toplumuna yol göstermez '' (et- Tevbe, 9/36-37) .

Bu ayette geçen "nesî" (geciktirme)'nin nasıl olduğuna ve Arapların bu sûretle haram ayı nasıl helâl saydıklarına gelince; Ay senesi (354 gün) ile güneş senesi (365 gün) arasında on bir günlük bir fark olduğu için kamerî aylar her sene on bir gün evvel geliyordu. Buna göre Hac mevsimi bazan kış ortasına gelir, bazan yazın en sıcak zamanlarına rastlardı. Bu durum müşriklerin hoşuna gitmiyordu. Çünkü yazın sıcağında kışın soğuğunda bedevîler Kâbe ziyaretine gelemiyor, ticaret hayatı da aksıyordu. Bundan dolayı her üç yılda bir defa bir meclis toplanır, o senenin aylarına bir ay eklenerek ay senesi on iki aydan on üç aya çıkarılırdı. Hac mevsimi ise devamlı olarak, dört mevsimden işlerine gelen (mesela ürünlerin yetiştiği) mevsime bırakılırdı. Bu suretle Hac mevsimi değişmiyor fakat aylar yer değiştirmiş oluyordu. Muharrem ayı Saferden başlayarak sırasıyla onikinci ay olan Zilhicce'ye kadar bütün on bir ayın yerini alırdı. Böylece haram aylar helâl ayların yerine geçmiş olurdu. Hac ayı (Zilhicce) de, her sene on bir ay sonraya bırakıldığı (yani nesî' yapıldığı) için hakiki Hac ayı olan Zilhicce'nin dokuzuncu günü ancak otuz üç senede bir defa esas kendi yerini buluyordu. Nitekim Hicretin onuncu yılı Zilhicce'si aslı yerine gelmişti.

Peygamberimiz (s.a.s.) Veda Hutbesi'nde haram aylar konusunda şöyle buyurmaktadır: "Ey insanlar, harbedebilmek için haram ayların yerlerini değiştirmek, şüphesiz ki küfürde çok ileri gitmektir. Bu, kafirlerin kendisiyle dalalete düşürüldükleri bir şeydir. Bir sene helâl olarak kabul ettikleri bir ayı öbür sene haram olarak için ederler. Cenâb-ı Hakk'ın helâl ve haram kıldıklarının sayısına uydurmak için bunu yapıyorlar. Onlar Allah'ın haram kıldığına helâl, helâl kıldığına da haram derler. Hiç şüphe yok ki zaman, Allahu Teâlâ'nın yarattığı gündeki şekil ve nizamına dönmüştür. Sene oniki aydır; dördü haram aylardır; üçü peşpeşe gelir: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Şaban'la Cemâzilevvel arasındaki Mudar kabilesinin Receb'i (Mudar kabilesi Receb ayına çok hürmet ettikleri için böyle denilmiştir) (et-Tâc, II, 149).

Bu aylarda savaş yasağı neshedilmiş (kaldırılmış)tır. "Nefislerinize zulmetmeyiniz'' ayetindeki "zulüm" günâh işlemek olarak tevil edilmiştir. Dolayısıyla bu aylarda günâh işlemenin cezası diğer aylara göre daha çoktur.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
ESHURU´L-HURUM
« Yanıtla #2 : 17 Aralık 2004, 02:00:24 »
Zilhicce ayı:
önümüzdeki ay kameri ayların 12 .si olan zilhicce ayıdır.Bu ay islamin beş esasından biri olan hac farizasinin ifa edildiği umumi af ayıdır.Arafata cıkılıp Allah icin milyonlarca kurbanın kesildiği ve senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.

Zilhiccenın birinden onuna kadar  Leyali-i asere yani on mübarek gecedir.
Bu ayda noksanların tamamlanması icin istiğfar,salavati-şerife ve diğer düalar ve tesbih namazına devam etmelidir.

Rasülüllah efendimiz Allah katında zilhiccenin ilk on günü yapılan ibadetlerden daha kiymetli hic bir amel yoktur.buyurdu.Ashabi-kiram Ya rasülellah Allah yolunda yapılan cihatdamı ,zilhiccenin ilk on günü yapılan ibadetden daha hayırlı değildir dediler.

Rasülüllah efendimiz:Evet oda daha makbul değildir.Ancak canını ve malını ortaya atarak cihada cıkıp sonra geriye dönemeyenin (şehit)olanın cihadı ondan daha sevgilidir.

Diğer bir hadisi şerifde Allah katında zilhiccenin ilk on gününden daha faziletli hic bir  gün ve o günlerde yapılan amellerden daha sevimli hic bir amel yokdur.Bu sebeble o günlerde La ilahe illAllah demeyi tekbiri ve Allahi zikir etmeyi coğaltınız.o günlerden bir gün oruc tutmak bir sene oruc tutmaya bedeldir.o günlerde yapılan amel yedi yüz misli katlanır.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
zilhicce
« Yanıtla #3 : 03 Ocak 2005, 01:45:04 »
Yukarıda ifade ettiğim gibi haram ayların 12.si zilhiccedir. bu ayın her gününde büyük hadiseler olmuş her günü cok mübarekdir.

1.Gün:Adem a.s mın zellesi af olmuş bu gün oruc tutanın günahları af olur.ı
2.gün:Allah Yunus a.s. düasını kabul etmiş,balığın karnından cıkarmıştır.Kim bu gün oruc tutarsa senenin tamamını oruc tutmuş gibi olur.
3.Gün:Zekeriyya a.s.Düası kabul olmuştur.Bu gün oruc tutarsa Allah onun düasını kabul eder.

4.Gün:Isa alessilam doğmuşdur.Bu gün kim oruc tutarsa Allah ondan be´si ve fakirliği kaldırır.

5.Gün: musa a.s. Doğduğu gündür.bu gün oruc tutan nifakdan ve kabir azabından emin olur.

6.Gün:Rasülüllah efendimize hayır kapılarını acdığı gündür.Kim bu gün oruc tutarsa Allah ona rahmet nazarı ile bakar ve Ondan sonra ona azab etmez.
7:Gün:Cehennem kapılarının kapandığı gündür.Kim oruc tutarsa 30 Günlük kolaylık kapıları acılır ve 30 günlük zorluk kapılarını kapatır.

8.Gün:Terviye günüdürki Hazreti Allah sayısız ecir verir.

9.Gün:Arefe Günüdürki,Kim bu gün oruc tutarsa gecmiş ve gelecek sene icin keffaret olur.

10.Gün:Kurban bayramı günüdür.Kesilen kurbanın her kan damlasına Allah kendi ve aile-i efradının günahını af eder.

Mecalis.--Dürretül-vaizin
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
zilhicce
« Yanıtla #4 : 07 Ocak 2005, 03:07:22 »
Zil-hicce
Bu ay, İslâm'ın beş esasından biri olan hac farîzasının ifâ edildiği umûmî afv ayıdır. Arafat'a çıkıldığı, Allah için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.
Zil-hicce'nin birinden onuna kadar, „leyâlii aşere“ yani on mübârek gecedir.
Bu ayda, noksanların tamamlanması için İstiğfâr-ı şerîf, Salevât-ı şerîfe,diğer duâlar ve tesbih namazına devamda hayır vardır.
Hacca gidemeyen mü'minlerin bu günlerde oruç tutmaları çok büyük fazîlettir. O bakımdan Kurban bayramından evvel 9 gün oruç tutmalı, 10'uncu günü kurban kesilinceye kadar da birşey yemeyip, oruçlu bulunmalı ve orucunu kurban eti ile açmalıdır.
Hiç olmazsa 8'inci gün ile beraber, 9'uncu günü (Arefe günü) oruçlu olmak lâzımdır.
Kurban bayramı arefe günü sabah namazından, bayramın 4'üncü günü ikindi namazına kadar, bütün farzların arkasından tekbir almak, kadın-erkek her mükellefe vâciptir.
Hacca gidemeyen müslümanlar, Arefe günü günü öğle ile ikindi arası, kendini Arafat'ta kabul ederek Allah rızası için 2 rek'at namaz kılar.

Her rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 „Kul yâ eyyühel-kâfirun...“, 10 İhlâs-ı şerîf okur.
Namaza şu niyetle başlanır: „Yâ Rabbî, bugün şu saatlerde Arafat'ta binlerce müslümanın "Lebbeyk" diye ilticâ ettiği zamanda, âciz kulun orada bulunamadı. Bu kulunun rûhunu onlarla beraber kılıp, benim ilticâmı da onların ilticâsına ilhak buyur. Orada afv-ı umûmîye mazhar kıldığın kullarına beni de ilhak eyle, Allâhü Ekber.“
Namazda sonra:
70 İstiğfâr-ı şerîf,
11 veya 70 tevhid:
لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
„Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr“
3 veya 11 veya 70 tekbir:
اَللهُ اَكْبَرُ اَللهُ اَكْبَرُ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ واللهُ اَكْبَرُ اَللهُ اَكْبَرُ وَِللهِ الْحَمْدُ
„Allâhü ekber. Allâhü ekber. Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber. Ve lillâhil-hamd“
100 defa:
سُبْحَانَ الَّذِى فِى السَّمَاءِ عَرْشُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى اْلاَرْضِ سُلْطَانُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى اْلاَرْضِ حُكْمُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى الْجَنَّةِ رَحْمَتُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى الْقَبْرِ قَضَائُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى الْقِيَامَةِ عَدْلُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى الْبَحْرِ سَبِيلُهُ سُبْحَانَ الَّذِى رَفَعَ السَّمَاءَ سُبْحَانَ الَّذِى بَسَطَ اْلاَرْضَ سُبْحَانَ الَّذِى لاَ مَلْجَأَ وَلاَ مَنْجَأَ مِنْهُ اِلاَّ اِلَيْهِ
„Sübhânellezî fis-semâi arşuhû,
Sübhânellezî fil-ardı sultânühû,
Sübhânellezî fil-ardı hukmühû,
Sübhânellezî fil-cenneti rahmetühû,
Sübhânellezî fil-kabri kazâühû,
Sübhânellezî fil-kıyâmeti adlühû,
Sübhânellezî fil-bahri sebîlühû,
Sübhanellezî rafeas-semâe,
Sübhânellezî besetal-arda,
Sübhânellezî lâ melcee ve lâ mencee minhü illâ ileyh“
Arefe günü öğleden sonra Hızır (a.s.) ile İlyas (a.s.)'ın buluştuklarında okudukları şu duâyı da mümkünse 100 defa okumalıdır:

بِسْمِ اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لاَ يَصْرِفُ الصُّوءَ اِلاَّ اللهُ بِسْمِ اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لاَ يَسُوقُ الحَيْرَ اِلاَّ اللهُ بِسْمِ اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
„Bismillâhi mâşâallâhü lâ yasrifüs-sûe illallâh. Bismillâhi mâşâallâhü lâ yesûkul-hayra illallâh. Bismillâhi mâşâallâhü lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym“
Bundan sonra duâ yapılır.
Arefe ve bayram geceleri mümkünse Hatm-i Enbiyâ, Hatm-i İstiğfâr yapmalı ve tesbih namazı kılmalıdır. (Hatm-i istiğfâr, 1001 defa
اَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ
„Estağfirullâhel-azıym. Ve etûbü ileyk“ şeklinde istiğfâr okumakla yapılır.)
Kurban keserken şöyle niyet edilir:
„Yâ Rabbî, niyet eyledim rızâ-i şerîfin için kurban kesmeye. Benim şu vücûdum çok kabahatlar, çok günahlar işledi. Bu vücûdu sana kurban etmem lâzım. Lâkin sen bunu haram kıldın. Bu günahkâr, bu âciz vücûduma bedel olmak üzere, senin rızâ-i şerîfin ve emr-i şerîfin mûcibince, lutfettiğin bu kurbanı kesiyorum“
Üç defa tekbir getirilip, „Bismillâhi Allâhü Ekber“ denip kurban kesilir.
Kurbanını kendisi kesemeyip başkasına kestirecek olanlar da yukarıdaki gibi niyet ederler.
Kurban kesildikten sonra 2 rek'at teşekkür namazı kılınır.
Zamm-ı sûre olarak birinci rek'atte 1 „İnnâ a'taynâkel-kevser...“, ikinci rek'atte 1 İhlâs-ı şerîf okunur.

Kurban kesmeye mâlî vaziyeti müsâit olmayanlar, bayramın birinci günü öğleden sonra 6 rek'at namaz kılarlar.
Namaza şöyle niyet edilir:
„Yâ Rabbî, âciz kulun kurban kesemedi. Kurban yerine şu vücûdumu huzûrunda yere sererek kurban ediyorum. Beni de kurban kesenler meyânına kabûl eyle. Allâhü Ekber“
1'inci rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „İnnâ enzelnâhü fi leyletil-kadr...“
2'nci rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „İnnâ a'taynâkel-kevser...“
3'üncü rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „Kul yâ eyyühel-kâfirûn...“
4'üncü rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 İhlâs-ı şerîf
5'inci rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „Kul eûzu birabbil-felak...“
6'ncı rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „Kul eûzu birabbin-nâs...“
okunur.
Her 2 rek'atte bir selâm verilir.

Zil-hicce'nin birinden onuna (yani Kurban bayramının ilk gününe) kadar, hergün sabah namazlarından sonra:
10 Salevât-ı şerîfe:
اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
„Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed“
10 İstiğfâr-ı şerîf:
اَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ الْكَرِيمَ الَّذِى لاَ اِلهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىَّ الْقَيُّومَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ وَنَسْئَلُهُ التَّوْبَةَ وَالْمَغْفِرَةَ (وَالرَّحْمَةَ ) وَالْهِدَايَةَ لَنَا اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
„Estağfirullâhel-azıym, el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüvel-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyke ve nes'elühüt-tevbete vel-mağfirate vel-hidâyete lenâ innehû hüvet-tevvâbür-rahîm“
10 Tevhîd-i şerîf:
لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
„Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr“
okunur.
Bayram müddetince de mümkün oldukça yine şu Tevhid-i şerîfe devam etmelidir:
لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
„Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr“
Zil-hicce'nin 29'uncu gününü 30'una bağlayan gece, mümkünse bir tesbih namazı kılmalı ve bir Hatm-i Enbiyâ yapmalıdır.
Zil-hicce'nin son gecesi, akşam ile yatsı arası 10 rek'at namaz kılınır.
Namaza şöyle niyet edilir:
„Yâ Rabbî, geçen seneyi benden râzı olarak ayır. Sâdır olan isyânımı hasenâta tebdil eyle. Beni hidâyet-i ilâhîne ve rızâ-i ilâhîne mazhar eyle. Allâhü Ekber“
Her rek'atte:
7 Fâtiha-i şerîfe,
7 Âyetü'l-Kürsî,
7 İhlâs-ı şerîf,
okunur. İki rek'atte bir selâm verilir.
Namazdan sonra mümkünse en az:
11 Tevhîd-i şerîf,
11 İstiğfâr-ı şerîf,
11 Salevat-ı şerîfe,
okunur ve duâ yapılır.
Zil-hicce'nin son günü, aynı zamanda senenin son günüdür. Bu günde oruçlu bulunmak lazımdır.


düa kitabi fazilet-nesriyat
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
ESHÜRÜ HURUM(HARAM AYLAR)
« Yanıtla #5 : 15 Ocak 2005, 00:56:06 »
HICRI YILA GIRERKEN HICRET VE TAKVIMIMIZ.

HİCRİ TAKVİM
Hz. Peygamber (s.a.s)'in Mekke'den Medine'ye hicretini tarih başlangıcı olarak alan takvim. Hicrî Kamerî takvime İslâm takvimi de denir. Ayın yörüngesi üzerinde dönüşüne göre düzenlendiği için kamerî (ay) veya hicrî adı verilmiştir. Ay yani kamerî takvimi ilk olarak Bâbillilerin kullandığı bilinmektedir.

Müşrikler İslâm'dan önce Kusay b. Kilâb'a verdikleri önemden dolayı Onun ölümünü tarih başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Ancak Fil olayından sonra tarih başlangıcı olarak bu olay kabul edilmeye başlanmıştır (Tarihu'l-Yakubî, II,17). Taberî'de geçen, Peygamberimiz (s.a.s)'in Medine'ye hicretiyle tarih kullandığı şeklindeki bilgilerin ne derece sıhhatli olduğu bilinmemekle beraber, bunun kesinlik kazandığı dönem Hz. Ömer (r.a) döneminde kabul edilen hicrî takvimle başlamıştır (Taberî, Tarihu'l Umem ve'l Mûlük, II,253. Buhârî, et-Târihu'l-Kebîr,I,10).

Medine'de İslam devletinin kurulmasından Hz. Ömer (r.a.) devrine kadar müslümanlar bazı önemli olayları tarih başlangıcı kabul edip buna göre zamanlarını tayin etmekteydiler. Meselâ; Fil olayı, ficâr savaşı, zelzele yılı, veda haccı yılı ve bazı önemli zatların ölümü gibi olaylar tarih başlangıcı olarak kabul edilmekteydi. Ancak bu, zaman zaman karışık bir durum arzediyordu. Hz. Ömer (r.a) bu karışıklığı gidermek amacıyla konuyu diğer sahabelerle istişare etti. Bu sırada meydana gelen olay bunun gerekliliğini bir kat daha arttırdı. Yemen Valisi Ya'la b. Ümeyye Hz. Ömer (r.a)'a gün, ay ve yılı belli olmayan bir mektup gönderir. Aynı şekilde yılı belli olmayan vadesi Şaban ayı, diye kaydedilen bir senet Basra Valisi Ebû Musa el-Eşarî'ye getirilir. Sözkonusu senette geçen şaban kelimesinin, bu yıla mı, geçen yıla mı, yoksa gelecek yıla mı ait olduğu meselesi kesin olarak anlaşılmayınca bu tarih ve sened ihtilafa sebeb oldu ve konunun önemini ortaya çıkardı. Sahabiler meseleyi görüşerek tarih başlangıcı konusunda İran, Yunan vb. gibi ülkelerin takvimlerini benimseme tekliflerini ileri sürdüler. Ancak bu teklifler kabul görmeyince Hz. Ali (r.a) takvimin hicretin başlangıç olması gerektiğini ileri sürdü. Onun bu görüşü derhal benimsendi. Hz. Peygamber (s.a.s), rebiülevvel ayında hicret etmişti. Ancak kamerî yıl muharrem ayı ile başladığından tarih iki ay sekiz gün geri alınıp Hicrî takvimin başlangıcı 23 Temmuz 622 olarak tesbit edildi. ve simdi 1425 deyiz bir ay sonra 1426 olacak hakkimizda hayirli olsun.Amin
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
MUHARREM AYI
« Yanıtla #6 : 06 Şubat 2005, 23:22:48 »
Muharrem
Muharrem ayı, hicrî senenin birinci ayıdır. Bu ayın birinci gecesi, akşam ile yatsı arasında (yâni Zilhicce'nin son gününü, Muharrem'in birinci gününe bağlayan gece) Allah rızası için 2 rek'at namaz kılınır.

Namaza şu niyetle başlanır:
Yâ Rabbî, bizi yetiştirmiş olduğun bu seneyi, hakkımızda mübârek kılman; afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar kılman, dünyevî ve uhrevî saadetlere nâil eylemen için; Allâhü Ekber“

Her iki rek'atte:

7 Fâtiha-i şerîfe,
7 Âyetü'l-Kürsî,
7 İhlâs-ı şerîf
okunur. Namazdan sonra:

11 defa:
áÇó Çöáåó ÇöáÇøó Çááåõ æóÍúÏóåõ áÇó ÔóÑöíßó áóåõ¡ áóåõ Çáúãõáúßõ æóáóåõ ÇáúÍóãúÏõ íõÍúíöì æóíõãöíÊõ æóåõæó Íóìøñ áÇó íóãõæÊõ ÈöíóÏöåö ÇáúÎóíúÑõ æóåõæó Úóáóì ßõáøö ÔóìúÁò ŞóÏöíÑñ

„Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr“
11 İstiğfâr-ı şerîf,
11 Salevât-ı şerîfe
okunup duâ yapılır. Duâda, geçmiş senenin günahlarının afvı ve yeni seneye günahsız girmek için ilticâ edilir.

Muharrem'in birinci gecesi ayrıca şu şekilde niyet ederek bir tesbih namazı kılınır:

„Yâ Rabbî, bu yeni senede beni mağfiret-i ilâhîne, rızâ-i ilâhîne ve hidâyet-i ilâhîne mazhar eyle. Yeni açılan amel defterimi rızâ-i ilâhîne muvâfık amel ile doldurmayı bana nasip eyle. Beni gadab-ı ilâhîne dûçâr olacak amellerden muhâfaza buyur. Allâhü Ekber“

Tesbih namazında şunlar okunur:

1'inci rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 Âyetü'l-Kürsî,
2'nci rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 „Âmener-resûlü...“ (Sûre-i Bakara'nın son iki âyeti, Sûre-i Âli İmrân'ın ilk iki âyeti de ilâve edilerek),
3'üncü rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 „Hüvallâhüllezî...“ (Sûre-i Haşr'ın son üç âyeti),
4'üncü rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 İhlâs-ı şerîf.
Namazdan sonra istiğfar edilir, Salevât-ı şerîfe getirilir ve arkasından duâ edilir.

Muharrem'in birinci gününde her birinde besmele çekerek, bir defada 1000 İhlâs-ı şerîf okuyanları, Cenâb-ı Hakk lutfuyla, keremiyle huzûruna bu âlemden kul borcu ile götürmeyecektir.

Bu ay içinde; perşembe, cuma, cumartesi günleri peşpeşe oruç tutulursa 900 senelik nâfile oruç sevâbı verilir.
-------------------------------------------------------------------------------
Muharrem ayının biri ile onu arasında bir defa olmak üzere, 2 rek'atte bir selam vererek 6 rek'at namaz kılınır.

Bu namaz akşamla yatsı arasında kılınır. Bu vakitte kılınamadığı takdirde yatsıdan sonra da kılınabilir.

Namaza şöyle niyet edilir:

„Niyet eyledim yâ Rabbî senin rızâ-i şerîfin için namaza. Her hangi bir komşumun ve din kardeşimin veya her hangi bir kimsenin bana hakkı geçmiş ise, bu hakkın ödenmesi için; Allâhü Ekber“

1'inci rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 Âyetü'l-Kürsî, 11 İhlâs-ı şerîf,
2'nci rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 10 İhlâs-ı şerîf,
3'üncü rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 „El-hâkümüt-tekâsür...“, 11 İhlâs-ı şerîf,
4'üncü rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 10 İhlâs-ı şerîf,
5'inci rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 1 „Kul yâ eyyühel-kâfirûn...“, 11 İhlâs-ı şerîf,
6'ncı rek'atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 10 İhlâs-ı şerîf
okunur. Namazdan sonra dua edilir.
-------------------------------------------------------------------------------
Muharrem ayının birinden onuna kadar 10 gün oruç tutmak ve 10'uncu gün aşûre pişirmek fazîletli ibâdetlerdendir. Bunu yerine getirenlerin Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (radıy'allâhu anhümâ) Efendilerimiz'le cennete girecekleri ümit edilir.

Bu 10 günlük orucu tutamayanlar, mümkünse 8, 9 ve 10'uncu günleri oruç tutmalıdırlar.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz 9'uncu günü seferde bulunuyorlardı. O bakımdan yalnız 10'uncu günü oruç tutmuşlar ve „sağ olursak gelecek sene 9'uncu günü de tutarız“ buyurmuşlardır.

Muharrem'in 9 ve 10'uncu geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır. Yine 9 ve 10'uncu geceleri teheccüd vaktinde rızâ-i ilâhî için 4 rek'at namaz kılınır. Her rek'atte 50'şer İhlâs-ı şerîf okunur.
--------------------------------------------------------------------------------
Teheccüd vakti: Öğle vakti gündüzün hangi saatinde giriyorsa, gecenin o saatinde de teheccüd vakti girmiş olur.

Bu günlerde Hatm-i Enbiyâ'ya devam etmeli. Bilhassa 9'uncu günü akşamı, yâni 10'uncu gecesi muhakkak Hatm-i Enbiyâ yapılmalıdır.

Muharrem ayı içerisinde mümkün olduğu kadar fazla istiğfar etmelidir.
--------------------------------------------------------------------------------
Aşûre Günü
Muharrem'in 10'uncu günü Aşûre günüdür. Aşûre gününde çok büyük ve mühim hâdiseler meydana gelmiştir.

Fakîh Ebu'l-Leys Semerkandî Hazretleri'nin beyânına göre Aşûre günü meydana gelen hâdiselerden bazıları şunlardır:

Yerlerin ve göklerin yaratılması,
Hz. Âdem (a.s.)'in tevbesinin kabul edilmesi,
Hz. Musa (a.s.)'nın Firavn'ın şerrinden kurtulması ve Firavn'ın helak olması,
Hz. İbrahim (a.s.)'in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması,
Hz. Eyyûb (a.s.)'un hastalıktan şifâ bulması,
Hz. Yûnus (a.s.)'un balığın karnından kurtulması,
Hz. Süleyman (a.s.)'a saltanat verilmesi,
Hz. Nuh (a.s.)'un gemisinin karaya oturması,
Hz. Hüseyin (r.a.)'in şehid edilmesi ve
Kıyâmetin kopması da Aşûre günü olacaktır.
Aşûre Günü ne yapılır?
a - O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur.
b - En az 10 müslümana birer selâm veya bir müslümana 10 selâm verilir. Fakir-fukarâ sevindirilir.
c - O gün gusledenler, bir sene ufak-tefek hastalık görmezler.
d - 10 defa şu duâ okunur:
ÓõÈúÍóÇäó Çááåö ãöáÇúÁó ÇáúãöíÒóÇäö æóãõäúÊóåóì ÇáúÚöáúãö æóãóÈúáóÛó ÇáÑøöÖóì æóÒöäóÉó ÇáúÚóÑúÔö

„Sübhânallâhi mil'el mîzân. Ve müntehel-ılmi ve mebleğar-rızâ ve zinetel-arş“
e - Yine Aşûre gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek'at namaz kılınır. Her rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra 100 defa:
Çóááøóåõãøó Õóáøö Úóáóì ÓóíøöÏöäóÇ ãõÍóãøóÏò æóÚóáóì Âáö ÓóíøöÏöäóÇ ãõÍóãøóÏò æóÂÏóãó æóäõæÍò æóÇöÈúÑóÇåöíãó æóãõæÓóì æóÚöíÓóì æóãóÇ Èóíúäóåõãú ãöäó ÇáäøóÈöíøöíäó æóÇáúãõÑúÓóáöíäó ÕóáóæóÇÊõ Çááåö æóÓóáÇóãõåõ Úóáóíúåöãú ÇóÌúãóÚöíäó

„Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhın ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ ve mâ beynehüm minen-nebiyyîne vel-mürselîn. Salevâtullâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn“
f - Öğle ile ikindi arasında 4 rek'at namaz kılınır. Beher rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra:
70 İstiğfâr-ı şerîf,
70 Salevât-ı şerîfe,
70 defa:
áÇó Íóæúáó æóáÇó ŞõæøóÉó ÇöáÇøó ÈöÇááåö ÇáúÚóáöìøö ÇáúÚóÙöíãö

„Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym“ okunur.
Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)'in hidâyeti ve halâsı için duâ edilir.

Kaynak:Düa ve ibadetler fazilet nesriyat
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik