DİNİ KATEGORİLER > MÜBAREK GÜN VE GECELER

ESHÜRÜ HURUM(HARAM AYLAR)

(1/2) > >>

müteallim:
kur´an-i kerimde Eshürü-hurum diye anlatilan aylara girmis bulunuyoruz.Bu aylara hac aylarida denir.Zilga´de Zilhicce ve Muharremi serif Hicri olarak Zilga´de 11. ay Zilhicce 12, ay muharrem-i serif de birinci ay olmasi sebebi ile hicri yilbasidir.Bu aylara son derece hürmet etmeli ve icersinde yapilmasi gereken manevi ibadetleri ihmal etmemeli.kiymet ve serefinden istifade etmelidir.Hepimize hayirli olsun.AMIN.

[size=12]Bu aylarla alakali yazi dizimizi insAllah ileriki günlerde takip edebilirsiniz.Ayrica arkadaslarimizin güzel malümatlarindan istifade edebiliriz.--------------------------------------------------------------------------[/size]

Kimseye baki degildir mülki dünya sim-ü-zer
Bir harab olmus gönlü tamir etmekdir hüner
Buna fani dünya derler durmayip daim döner
insan oglu bir fenerdir nihayet bir gün söner

müteallim:
EŞHURU'L-HURUM
-------------------------------------------------------------------------------------

Haram aylar, hürmete lâyık aylar (Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb). Bu aylarda savaş yapmak yasak olduğu için bu adı almıştır.

Câhiliye devrinde Araplar arasında iç savaşlar eksik olmazdı. Yalnız haram aylarda savaş yapılmazdı. Bu aylarda panayırlar kurulur, şiir yarışmaları yapılır; yahudiler, hristiyanlar ve puta tapıcılar dinlerini yayarlardı. Eğer bu barış aylarında savaş olursa, yasak çiğnendiği için "Ficâr savaşı" denirdi. Peygamberimiz (s.a.s.)'in yirmi yaşlarında iken, Kureyşlilerle Hevâzin kabilesi arasında yapılan Ficâr savaşlarına katıldığı rivâyet edilmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.) bu savaşta kimsenin kanını dökmemiş, yalnız atılan okları toplayıp amcalarına vermiştir.

Haram aylar, Arapların Hz. İbrahim'den beri kullandıkları, kameri aylardandır. Yani ayın hareketine göre düzenlenen takvimin aylarındandır. Hicret, İslâm tarihinde bir dönüm noktası olduğu için hicretin yapıldığı ay olan Muharrem ayı Hz. Ömer zamanında takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Böylece hicretin yapıldığı yıl birinci yıl olmak üzere hicri kameri yıl ortaya çıkmıştır. Muharrem ile başlayıp Zilhicce ile sona eren hicrî-kamerî senenin ayları şunlardır: Muharrem, Safer, Rebîulevvel, Rebîulâhir, Cemâzilevvel, Cemâzilâhir, Receb, Şâban, Ramazan, Şevvâl, Zilkâde, Zilhicce.

Kur'an'da haram aylardan Tevbe suresinde bahsedilir:

''Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre Allah'ın katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram (ay)lardır. İşte doğru din budur. O aylar içinde (konulmuş yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve Allah'a ortak koşanlar nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın ve bilin ki Allah (günahlardan) korunanla beraberdir. Haram ayı içinde savaşmak yasaklanmıştı. Bu ayda savaşmak için haram ayını başka bir aya ertelemek, küfürde daha ileri gitmektir. İnkâr edenler onunla saptırılır. O (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, bir yıl haram sayarlar ki, Allah'ın haram kıldığının sayısını çiğneyip, Allah'ın haram kıldığını helâl yapsınlar. Yaptıkları işin kötülüğü kendilerine süslü gösterildi Allah kâfirler toplumuna yol göstermez '' (et- Tevbe, 9/36-37) .

Bu ayette geçen "nesî" (geciktirme)'nin nasıl olduğuna ve Arapların bu sûretle haram ayı nasıl helâl saydıklarına gelince; Ay senesi (354 gün) ile güneş senesi (365 gün) arasında on bir günlük bir fark olduğu için kamerî aylar her sene on bir gün evvel geliyordu. Buna göre Hac mevsimi bazan kış ortasına gelir, bazan yazın en sıcak zamanlarına rastlardı. Bu durum müşriklerin hoşuna gitmiyordu. Çünkü yazın sıcağında kışın soğuğunda bedevîler Kâbe ziyaretine gelemiyor, ticaret hayatı da aksıyordu. Bundan dolayı her üç yılda bir defa bir meclis toplanır, o senenin aylarına bir ay eklenerek ay senesi on iki aydan on üç aya çıkarılırdı. Hac mevsimi ise devamlı olarak, dört mevsimden işlerine gelen (mesela ürünlerin yetiştiği) mevsime bırakılırdı. Bu suretle Hac mevsimi değişmiyor fakat aylar yer değiştirmiş oluyordu. Muharrem ayı Saferden başlayarak sırasıyla onikinci ay olan Zilhicce'ye kadar bütün on bir ayın yerini alırdı. Böylece haram aylar helâl ayların yerine geçmiş olurdu. Hac ayı (Zilhicce) de, her sene on bir ay sonraya bırakıldığı (yani nesî' yapıldığı) için hakiki Hac ayı olan Zilhicce'nin dokuzuncu günü ancak otuz üç senede bir defa esas kendi yerini buluyordu. Nitekim Hicretin onuncu yılı Zilhicce'si aslı yerine gelmişti.

Peygamberimiz (s.a.s.) Veda Hutbesi'nde haram aylar konusunda şöyle buyurmaktadır: "Ey insanlar, harbedebilmek için haram ayların yerlerini değiştirmek, şüphesiz ki küfürde çok ileri gitmektir. Bu, kafirlerin kendisiyle dalalete düşürüldükleri bir şeydir. Bir sene helâl olarak kabul ettikleri bir ayı öbür sene haram olarak için ederler. Cenâb-ı Hakk'ın helâl ve haram kıldıklarının sayısına uydurmak için bunu yapıyorlar. Onlar Allah'ın haram kıldığına helâl, helâl kıldığına da haram derler. Hiç şüphe yok ki zaman, Allahu Teâlâ'nın yarattığı gündeki şekil ve nizamına dönmüştür. Sene oniki aydır; dördü haram aylardır; üçü peşpeşe gelir: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Şaban'la Cemâzilevvel arasındaki Mudar kabilesinin Receb'i (Mudar kabilesi Receb ayına çok hürmet ettikleri için böyle denilmiştir) (et-Tâc, II, 149).

Bu aylarda savaş yasağı neshedilmiş (kaldırılmış)tır. "Nefislerinize zulmetmeyiniz'' ayetindeki "zulüm" günâh işlemek olarak tevil edilmiştir. Dolayısıyla bu aylarda günâh işlemenin cezası diğer aylara göre daha çoktur.

müteallim:
Zilhicce ayı:
önümüzdeki ay kameri ayların 12 .si olan zilhicce ayıdır.Bu ay islamin beş esasından biri olan hac farizasinin ifa edildiği umumi af ayıdır.Arafata cıkılıp Allah icin milyonlarca kurbanın kesildiği ve senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.

Zilhiccenın birinden onuna kadar  Leyali-i asere yani on mübarek gecedir.
Bu ayda noksanların tamamlanması icin istiğfar,salavati-şerife ve diğer düalar ve tesbih namazına devam etmelidir.

Rasülüllah efendimiz Allah katında zilhiccenin ilk on günü yapılan ibadetlerden daha kiymetli hic bir amel yoktur.buyurdu.Ashabi-kiram Ya rasülellah Allah yolunda yapılan cihatdamı ,zilhiccenin ilk on günü yapılan ibadetden daha hayırlı değildir dediler.

Rasülüllah efendimiz:Evet oda daha makbul değildir.Ancak canını ve malını ortaya atarak cihada cıkıp sonra geriye dönemeyenin (şehit)olanın cihadı ondan daha sevgilidir.

Diğer bir hadisi şerifde Allah katında zilhiccenin ilk on gününden daha faziletli hic bir  gün ve o günlerde yapılan amellerden daha sevimli hic bir amel yokdur.Bu sebeble o günlerde La ilahe illAllah demeyi tekbiri ve Allahi zikir etmeyi coğaltınız.o günlerden bir gün oruc tutmak bir sene oruc tutmaya bedeldir.o günlerde yapılan amel yedi yüz misli katlanır.

müteallim:
Yukarıda ifade ettiğim gibi haram ayların 12.si zilhiccedir. bu ayın her gününde büyük hadiseler olmuş her günü cok mübarekdir.

1.Gün:Adem a.s mın zellesi af olmuş bu gün oruc tutanın günahları af olur.ı
2.gün:Allah Yunus a.s. düasını kabul etmiş,balığın karnından cıkarmıştır.Kim bu gün oruc tutarsa senenin tamamını oruc tutmuş gibi olur.
3.Gün:Zekeriyya a.s.Düası kabul olmuştur.Bu gün oruc tutarsa Allah onun düasını kabul eder.

4.Gün:Isa alessilam doğmuşdur.Bu gün kim oruc tutarsa Allah ondan be´si ve fakirliği kaldırır.

5.Gün: musa a.s. Doğduğu gündür.bu gün oruc tutan nifakdan ve kabir azabından emin olur.

6.Gün:Rasülüllah efendimize hayır kapılarını acdığı gündür.Kim bu gün oruc tutarsa Allah ona rahmet nazarı ile bakar ve Ondan sonra ona azab etmez.
7:Gün:Cehennem kapılarının kapandığı gündür.Kim oruc tutarsa 30 Günlük kolaylık kapıları acılır ve 30 günlük zorluk kapılarını kapatır.

8.Gün:Terviye günüdürki Hazreti Allah sayısız ecir verir.

9.Gün:Arefe Günüdürki,Kim bu gün oruc tutarsa gecmiş ve gelecek sene icin keffaret olur.

10.Gün:Kurban bayramı günüdür.Kesilen kurbanın her kan damlasına Allah kendi ve aile-i efradının günahını af eder.

Mecalis.--Dürretül-vaizin

müteallim:
Zil-hicce
Bu ay, İslâm'ın beş esasından biri olan hac farîzasının ifâ edildiği umûmî afv ayıdır. Arafat'a çıkıldığı, Allah için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.
Zil-hicce'nin birinden onuna kadar, „leyâlii aşere“ yani on mübârek gecedir.
Bu ayda, noksanların tamamlanması için İstiğfâr-ı şerîf, Salevât-ı şerîfe,diğer duâlar ve tesbih namazına devamda hayır vardır.
Hacca gidemeyen mü'minlerin bu günlerde oruç tutmaları çok büyük fazîlettir. O bakımdan Kurban bayramından evvel 9 gün oruç tutmalı, 10'uncu günü kurban kesilinceye kadar da birşey yemeyip, oruçlu bulunmalı ve orucunu kurban eti ile açmalıdır.
Hiç olmazsa 8'inci gün ile beraber, 9'uncu günü (Arefe günü) oruçlu olmak lâzımdır.
Kurban bayramı arefe günü sabah namazından, bayramın 4'üncü günü ikindi namazına kadar, bütün farzların arkasından tekbir almak, kadın-erkek her mükellefe vâciptir.
Hacca gidemeyen müslümanlar, Arefe günü günü öğle ile ikindi arası, kendini Arafat'ta kabul ederek Allah rızası için 2 rek'at namaz kılar.

Her rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 „Kul yâ eyyühel-kâfirun...“, 10 İhlâs-ı şerîf okur.
Namaza şu niyetle başlanır: „Yâ Rabbî, bugün şu saatlerde Arafat'ta binlerce müslümanın "Lebbeyk" diye ilticâ ettiği zamanda, âciz kulun orada bulunamadı. Bu kulunun rûhunu onlarla beraber kılıp, benim ilticâmı da onların ilticâsına ilhak buyur. Orada afv-ı umûmîye mazhar kıldığın kullarına beni de ilhak eyle, Allâhü Ekber.“
Namazda sonra:
70 İstiğfâr-ı şerîf,
11 veya 70 tevhid:
لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
„Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr“
3 veya 11 veya 70 tekbir:
اَللهُ اَكْبَرُ اَللهُ اَكْبَرُ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ واللهُ اَكْبَرُ اَللهُ اَكْبَرُ وَِللهِ الْحَمْدُ
„Allâhü ekber. Allâhü ekber. Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber. Ve lillâhil-hamd“
100 defa:
سُبْحَانَ الَّذِى فِى السَّمَاءِ عَرْشُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى اْلاَرْضِ سُلْطَانُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى اْلاَرْضِ حُكْمُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى الْجَنَّةِ رَحْمَتُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى الْقَبْرِ قَضَائُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى الْقِيَامَةِ عَدْلُهُ سُبْحَانَ الَّذِى فِى الْبَحْرِ سَبِيلُهُ سُبْحَانَ الَّذِى رَفَعَ السَّمَاءَ سُبْحَانَ الَّذِى بَسَطَ اْلاَرْضَ سُبْحَانَ الَّذِى لاَ مَلْجَأَ وَلاَ مَنْجَأَ مِنْهُ اِلاَّ اِلَيْهِ
„Sübhânellezî fis-semâi arşuhû,
Sübhânellezî fil-ardı sultânühû,
Sübhânellezî fil-ardı hukmühû,
Sübhânellezî fil-cenneti rahmetühû,
Sübhânellezî fil-kabri kazâühû,
Sübhânellezî fil-kıyâmeti adlühû,
Sübhânellezî fil-bahri sebîlühû,
Sübhanellezî rafeas-semâe,
Sübhânellezî besetal-arda,
Sübhânellezî lâ melcee ve lâ mencee minhü illâ ileyh“
Arefe günü öğleden sonra Hızır (a.s.) ile İlyas (a.s.)'ın buluştuklarında okudukları şu duâyı da mümkünse 100 defa okumalıdır:

بِسْمِ اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لاَ يَصْرِفُ الصُّوءَ اِلاَّ اللهُ بِسْمِ اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لاَ يَسُوقُ الحَيْرَ اِلاَّ اللهُ بِسْمِ اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
„Bismillâhi mâşâallâhü lâ yasrifüs-sûe illallâh. Bismillâhi mâşâallâhü lâ yesûkul-hayra illallâh. Bismillâhi mâşâallâhü lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym“
Bundan sonra duâ yapılır.
Arefe ve bayram geceleri mümkünse Hatm-i Enbiyâ, Hatm-i İstiğfâr yapmalı ve tesbih namazı kılmalıdır. (Hatm-i istiğfâr, 1001 defa
اَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ
„Estağfirullâhel-azıym. Ve etûbü ileyk“ şeklinde istiğfâr okumakla yapılır.)
Kurban keserken şöyle niyet edilir:
„Yâ Rabbî, niyet eyledim rızâ-i şerîfin için kurban kesmeye. Benim şu vücûdum çok kabahatlar, çok günahlar işledi. Bu vücûdu sana kurban etmem lâzım. Lâkin sen bunu haram kıldın. Bu günahkâr, bu âciz vücûduma bedel olmak üzere, senin rızâ-i şerîfin ve emr-i şerîfin mûcibince, lutfettiğin bu kurbanı kesiyorum“
Üç defa tekbir getirilip, „Bismillâhi Allâhü Ekber“ denip kurban kesilir.
Kurbanını kendisi kesemeyip başkasına kestirecek olanlar da yukarıdaki gibi niyet ederler.
Kurban kesildikten sonra 2 rek'at teşekkür namazı kılınır.
Zamm-ı sûre olarak birinci rek'atte 1 „İnnâ a'taynâkel-kevser...“, ikinci rek'atte 1 İhlâs-ı şerîf okunur.

Kurban kesmeye mâlî vaziyeti müsâit olmayanlar, bayramın birinci günü öğleden sonra 6 rek'at namaz kılarlar.
Namaza şöyle niyet edilir:
„Yâ Rabbî, âciz kulun kurban kesemedi. Kurban yerine şu vücûdumu huzûrunda yere sererek kurban ediyorum. Beni de kurban kesenler meyânına kabûl eyle. Allâhü Ekber“
1'inci rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „İnnâ enzelnâhü fi leyletil-kadr...“
2'nci rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „İnnâ a'taynâkel-kevser...“
3'üncü rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „Kul yâ eyyühel-kâfirûn...“
4'üncü rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 İhlâs-ı şerîf
5'inci rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „Kul eûzu birabbil-felak...“
6'ncı rek'atte: 1 Fâtihâ-i şerîfe, 1 „Kul eûzu birabbin-nâs...“
okunur.
Her 2 rek'atte bir selâm verilir.

Zil-hicce'nin birinden onuna (yani Kurban bayramının ilk gününe) kadar, hergün sabah namazlarından sonra:
10 Salevât-ı şerîfe:
اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
„Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed“
10 İstiğfâr-ı şerîf:
اَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ الْكَرِيمَ الَّذِى لاَ اِلهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىَّ الْقَيُّومَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ وَنَسْئَلُهُ التَّوْبَةَ وَالْمَغْفِرَةَ (وَالرَّحْمَةَ ) وَالْهِدَايَةَ لَنَا اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
„Estağfirullâhel-azıym, el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüvel-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyke ve nes'elühüt-tevbete vel-mağfirate vel-hidâyete lenâ innehû hüvet-tevvâbür-rahîm“
10 Tevhîd-i şerîf:
لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
„Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr“
okunur.
Bayram müddetince de mümkün oldukça yine şu Tevhid-i şerîfe devam etmelidir:
لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
„Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr“
Zil-hicce'nin 29'uncu gününü 30'una bağlayan gece, mümkünse bir tesbih namazı kılmalı ve bir Hatm-i Enbiyâ yapmalıdır.
Zil-hicce'nin son gecesi, akşam ile yatsı arası 10 rek'at namaz kılınır.
Namaza şöyle niyet edilir:
„Yâ Rabbî, geçen seneyi benden râzı olarak ayır. Sâdır olan isyânımı hasenâta tebdil eyle. Beni hidâyet-i ilâhîne ve rızâ-i ilâhîne mazhar eyle. Allâhü Ekber“
Her rek'atte:
7 Fâtiha-i şerîfe,
7 Âyetü'l-Kürsî,
7 İhlâs-ı şerîf,
okunur. İki rek'atte bir selâm verilir.
Namazdan sonra mümkünse en az:
11 Tevhîd-i şerîf,
11 İstiğfâr-ı şerîf,
11 Salevat-ı şerîfe,
okunur ve duâ yapılır.
Zil-hicce'nin son günü, aynı zamanda senenin son günüdür. Bu günde oruçlu bulunmak lazımdır.


düa kitabi fazilet-nesriyat

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek