Gönderen Konu: 'Evliyim; ama mutlu değilim' diyenler için…  (Okunma sayısı 7298 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
'Evliyim; ama mutlu değilim' diyenler için…
« : 17 Ocak 2013, 01:06:31 »

Hadi beyin jimnastiği yapalım!

“Her sabah kahvaltıda çay içmekten bıktım.” diyor musunuz?

“Falanca ustanın pideleri harikadır… ama o pideleri gözüm görmek istemiyor artık… çok uzun yıllar oldu, pidenin tadı hiç değişmedi.” diye yılların alışkanlığı olan emektar tadınızı terk ediyor musunuz?

“Doğum yaptım, ilk etapta çocuğumu çok sevdim; ama yıllar geçtikçe çocuk bende alışkanlık yaptı galiba. Artık oğlumu/kızımı eskisi kadar sevmiyorum, ona olan duygularımı kaybettim…” şeklinde cümle kuran bir anneyle karşılaştınız mı?

“Hep aynı anne, hep aynı baba! Yıllar geçtikçe insan değişiklik istiyor. Ben kendimi geliştirdim, annem/babam artık yanıma yakışmıyor! Kendime yeni bir anne/baba bulmaya karar verdim.” deyip arama yapmaya başlayan kaç kişi var aranızda?

Bunları söylemiyorsunuz da; niye iş “eşinizle aranızdakilere” gelince her şey değişiyor!

Evlilikte farklılık arayanlar, yenilik peşinde koşanlar niye iş sabah kahvaltısına gelince aynı değişikliği aramıyor…?

Eşiyle arasındaki ilişki kalitesini beğenmeyenler, niye anneleriyle yaşadıkları ilişki kalitesine değil de hayat arkadaşlarıyla yaşadıkları davranışların detaylarında dikkat odaklı tavırlar geliştiriyor…?

Yıllardır aynı pideyi aynı ustadan yiyen niceleriniz, iş eşinize gelince niye kabak tadı verdi muamelesi yapabiliyor…?

Niye…?

Ben söyleyeyim… çünkü yukarıda saydığım, sizin kendi yaşam tecrübelerinizle çok uzun maddeler boyunca uzatabileceğiniz durumların tamamında “ön kabul” var.

Yani bir anne, çocuğunu yıllar boyunca sevmekten vazgeçmiyor(1). Üstelik minikken öpüp kokladığı yavrusu, ileriki yaşlarında kendisini üzse bile umursamıyor. Emeklerinin zayi olmayacağını, yavrusunun eninde sonunda hatasını anlayacağını düşünüyor.

Meşhur pidecisinin pide kıvamından bıkması gerekirken, tam tersine, yıllar geçtikçe ustasının pidelerinin, yıllanmış değerli bir taş gibi daha da değer kazanacağını(2)düşünüyor. Hatta sevdiği bu lezzetin, herkesin gönlünde taht kurması için, arkadaşlarını o mekana taşımaktan bıkıp usanmıyor.

Yıllar geçiyor… zaman  su gibi akıp gidiyor… ama çay keyfiniz hiç bitmiyor(3)… en güzel anlarını çay içerken kutlamaya; ölüm ve cenaze sonrası üzüntülerini çay içerek birlikte paylaşmaya(4), heyecan sonrası rahatlama sohbetlerini tavşan kanı çayında yaşamaya devam ediyor.

“Ön kabul” böyle bir şey…

O varsa her şey kolay… o yoksa yaşamak ne kadar zor… Hele evlilikler açısından düşünülecek olursa.

Evlilik ilişkisinde ön kabul olunca;

İnsanların birbiri hakkındaki iyi niyeti hiç bitmiyor.

Birbirlerine zaman ayırsalar da ayırmasalar da ilişkinin kendi doğal süreci içinde akıp gideceği biliniyor.

Evlilikte geçici dönemlerde karşılıklı veya tek taraflı ilgisizlik yaşansa bile, bunun altında ekstra bir durum olduğu; içinde kasıt ve kötü niyet olmadığı hissediliyor.

Geçmişle ilgili olumlu ve mutlu hatıralar hatırlanırken; üzücü ve rahatsız edici olaylar daha az akla getiriliyor.

Eskiden yaşanan iyi günlerin hatırına, bugünün sıkıntıları aşılmaya çalışılıyor.

Birbirlerini çok severken yaşanılan coşkulu duyguların, gelecek kaygılarını yok etmesi için temel zemin olacağına inanılıyor.

İyi bir evlilik için art niyetsiz sevgi, hoşgörü, esnek bakış açısı, ee tabii birazcık sabır ve en önemlisi çokça nezaket gerektiği herkes tarafından biliniyor ve özellikle yaşanıyor.
Demek ki neymiş…?

Her zaman yaptığınız ve rutine bağladığınız ilişkilerinizden sıkılmıyorsanız, eşinizden zaman içinde sıkılmaya başlamışsanız, aranızda müdahale edilmesi gereken ciddi bir sorun oluşmuş demektir.

Annesinden bıkmayan, çocuğundan usanmayan; ama eşinden sıkılan ve zamanla bir şeylerin bittiğini düşünenlere hediye edelim bu yazıyı.

İnsanlar bir ömür birbirlerini sevmek ve görmeyince özlemek için evlenir. Bunun güzel örnekleri tüm doğada ve ülkemizde de bol bol yaşanır.

 …ve yazının sonunda; evliliğin zamanla bıkkınlık oluşturacak normal bir süreç olmadığını hatırlatalım.

Eşi özlememenin, zamanla sevgide azalma yaşamanın, evlilik ve ilişki sorunu olduğunu hatırlatıp, evliliğinizi ve kendinizi tekrar gözden geçirmenizi önerelim.

Mehtap Kayaoğlu

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: 'Evliyim; ama mutlu değilim' diyenler için…
« Yanıtla #1 : 11 Ekim 2013, 00:11:52 »
Ailede Mutluluğun Önemi
Aile mutluluğu, dışarıya yansıyan yüzümüzün belirleyici unsuru. Mutlu ailelerin fertleri hep güler yüzlü ve güneş bakışlıdır. Hatta derler ki çocukların neşesi ailelerinin iyiliğindendir. Ve mutluluk, aile bireylerinin birlikte yaptıkları çabalar sonucu oluşur.Aile mutluluğu bir anlamda fertlerin bir akıl , bir gönül oluşturma isteğidir.Bir kişinin çabası veya fedakarlığı ,aileyi mutluluğa taşımaya ve mutluluğun önündeki engelleri kaldırmaya yetmez.Mutlaka birlikte ,koordineli ve topyekün bir çalışma ister.Ben yerine biz ruhu taşıyan aileler,uzun ömürlü olmuştur.HUZUR VE MUTLULUKLARI DA DEVAM ETMİŞTİR.

 Eğer bir ailede sevgi iletişimi varsa, eşler bu davranışlarıyla çocuklarına da örnek olmuş olurlar.Örneğin ,bir erkeğin iş hayatında başarılı olması eşinin desteği ve yakından ilgisine bağlıdır.İyi bir aşçı olmasından çok ,hanımın hoş ve güzel davranışlarda bulunması eşine güven duygusu verir.HER BAŞARILI ERKEĞİN ARKASINDA BİR KADIN VARDIR SÖZÜNÜ boşuna söylememişlerdir.

 Bir evin hanımı eşine karşı memnuniyetini belirtiyor ve onu takdir ediyorsa ,eşine güven duygusu gelir ve önüne hangi mesele çıkarsa çıksın ,onunla başa çıkabileceğini düşünür ve dünyaya meydan okumaya hazırlanır.

 Ancak eve geldiğinde sürekli şikayette bulunan bir eşle karşılaştığında ise bütün mücadele hevesi kaybolacak ve kendine olan güven duygusu azalacaktır.

 Halbuki eşini yüceltici davranan hanım ona güven duygusu aşılamakla kalmaz ,aynı zamanda onun insanlara karşı nezaket dolu ve iyi geçimli olmasını da sağlar.

 Eşinize sık sık iltifat edin.Her ailede problemler,dertler ve tartışmalar olur ama her problemin de mutlaka çözümü vardır.Yeterki ,bunun için çaba gösterin.

 Evinizdeki şakalara dikkat edin zira dozu kaçmış şakalar,karşı tarafı rencide eder.

 Evinizde tebessüm etmeyi,içten ve samimi davaranışlar sergilemeyi alışkanlık haline getirin.

 Ailede geçim sıkıntısı zaman zaman olabilir ve bundan dolayı da problemler yaşanır. Bu noktada kimse kimseyi üzmemelidir. Zira bozulan sağlık ve aile mutluluğu daha önemlidir.

 Eşlerin farklı dünya görüşleri ,mizaç ve huylarının uyuşmaması,ailede huzuru etkileyen önemli faktörlerdir.

 Burada bilinmesi gereken husus şudur,Aile tek kişilik bir mekan değildir.Ailede başka insanların da hakkının,hukukunun olduğu bilinmeli, farklı görüşlerden ve yorumlardan korkulmamalıdır.Çünkü aile mutluluğu farklı renkler,farklı düşünceler ve farklı değerlendirmeler üzerine kurulur.Bunu da ailenin güzelliği olarak görmek gerekir

 Bazı kompleksler,kıskançlıklar ve dedikodular aile huzurunu gölgeler Bu gibi durumlarda tek yanlı olunmamalıdır.Hemen karar verilmemeli,işin kaynağı iyi araştırılmalıdır Bazen aslı olmayan bir konudaki tartışma ,ailenin huzurunu tehlikeye sokar, dış etkilere karşı bu denli savunmasız olunmamalı.

 Ayrıca evdeki tartışma şekli de evin huzurunu etkiler.Kurallarına uyularak yapılan seviyeli bir tartışma ,aile içi geçimsizliklerin en güzel çözümü,mutluluğun zirvesine ulaşmanın da en güzel anahtarıdır.Tartışmalar eşlerin birbirlerini tanımalarına ve keşfetmelerine sebep olur.

 Eşinizi bir konuda eleştirmek istiyorsanız;bunu başkalarının yanında yapmamalısınız.İnsanlar varken yapılan eleştirinin hedefi, eşe yardımcı olmak değil,onu utandırarak kendini tatmin etmektir.Tenkide gönül alıcı bir sözle başlanmalıdır. Ayrıca eleştirilerde kişiler değil,yanlış davranışlar hedef alınmalıdır.Aksi takdirde kişiler rencide edilmiş olur.

 Evde sevgi ve saygı eksik olmamalıdır.Çünkü sevgi evin herşeyidir
Küskünleri barıştırır,gönülleri yeşertir ve kırgınlığı bitiriR.


 Aile hayatı iş hayatına feda edilmemelidir.Mutlaka eşe ve çocuklara zaman ayrılmalıdır.Onların pikniği ,gezisi,oyunu ve alışverişi ihmal edilmemelidir.Çok para kazanayım derken ,aile mutluluğunu yitirmenin bir anlamı yoktur.
Kaynak: www.kadinveaile.com.sağlıkvakfı.org