Gönderen Konu: Evliliğin yükü kimin sırtında?  (Okunma sayısı 2549 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Evliliğin yükü kimin sırtında?
« : 23 Temmuz 2011, 06:32:48 »

Soru: Evliliği kolaylaştıracak bir şeyler yok mu? Evlenmekten korkuyorum. Evliliğin bana yük olmasından da. Net cümlelerle pratik öneriler yazsanız ne iyi olurdu Mehtap Hanım. İyi çalışmalar…

Cevap: Hemen sıralayayım size. Bayram şekeri gibi hayatınızı tatlandırmasını umduğum pratik önerileri yazayım ki; evlilik “yük” olmaktan çıkıp “birlikte kalkındırılan” bir süreç haline gelebilsin.

Siz evliliğin yükünden bahsedince, “yük” kelimesinin anlamı tam olarak ne acaba diye düşündüm. Öyle çok anlamı var ki (tamamı için bakınız; Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük) Evlilikle ve evliliğin yük olmasıyla buluşan anlamları açısından şunlar dikkatimi çekti… Bir şeyin ağırlığı… Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev... Tedirginlik veren şey, engel… Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı… Çevresinde kıvıl alan yaratan, artı ya da eksi alabilen temel tanecik özelliği, niceliği…

Evlilik yük olarak algılanırsa neler hissedersiniz düşünün hızlıca. Ve akıl süzgecinize takılanları sıralayın kendinizce. Tahmin ediyorum ki zihin pencerenizde yeni kapılar açılıverecek bir çırpıda…

Öncelikle ilk öneri! En olumsuz sandığımız durumlarda bile çok işimize yarayacak, iç dünyamızda bize iyi gelecek gizli faydalar olabilir. Tanımlardan yola çıkarak söylemek gerekirse size tedirginlik veren şey, aynı anda üzerinde artı/eksi bir yığın duyguyu da size yaşatıyordur. Bu nedenle lütfen “evlilik yükü” ağırlığıyla yola çıkmayın. Evlilik iyi oluşturulmuşsa “yaşamı kolaylaştırıcı” bir özelliğe bürünür. Evinizi cennetten bir bahçeye çevirir.

Hepimiz insanız. İnsanın olduğu yerde midesi var, böbrekleri var, kalbi var…vs. Bunlar varsa, organlarına ait rahatsızlıkları da olabilecektir zaman içinde! Ayrıca acıları var… hüzünleri… neşeleri… isyanları… zorlukları… canlı olmak için çaba sarfetmediğimiz gibi; ani karşılaşabileceğimiz stresli durumlar için de çaba sarfetmiyoruz.

İnsan olmanın sorumluluklarıyla bezenmiş ağırlıklarımız var. Tüm bunların farkında olarak, başımıza gelenleri, eş olarak seçtiğimiz kişiyle atlatabileceğimizi düşünerek evliliklere başlamalıyız. Çünkü evlilik, kendi ritmik gelişimi içinde tüm güzelliklerinin yanında, doğal sıkıntıları olan bir süreç. Ama kesinlikle yük ilişkisi değil!   

Evlendiğinizde evliliğin nimetlerine aday olduğunuz gibi, külfetlerine de aday olduğunuzu bilmek zorundasınız. 4X4 peri masalı evlilik diye bir şey yok! İyi gün/kötü günün, hastalığın/sağlığın birbirinin içinde eridiği uyumlu evlilikler var!

Eşinizle ilişkinizde “dil”inizi kullanmaya çalışın. Dil, akışla ve yaşamla ilgilidir. İnsanlar konuşarak birbiriyle koordinasyon sağlar. İletişimin ve duygularınızın çakışmasıyla sohbet ortamı oluşur. Sohbet edin. Sohbet, bir anlamda kelimelerle dans etmektir. Eşinizle dans edin! Birbirinizin lafını kesmeden, kelimeleri ayağınıza dolandırmadan, karşı tarafı dinleyerek, onun cümlelerinin arkasındaki duyguyu ve ruhu hissetmeye çalışarak kelimelerinizle dans edin.

Terapide, terapistin danışanlarıyla yaptığı gibi. Çok işe yaradığını göreceksiniz. “İyi de nasıl? Bilmiyorum ki” diyorsanız, eğitim programlarına katılarak öğrenin. Ehliyet almak için sürücü kursuna gidebiliyorsak, eş olabilmek için de eğitim gruplarına katılmalıyız sevgili okurlar!

Evliliğinizin, ailenizin, ilişkinizin farkında olmaya çalışın. Ve evliliğinizin tadına varmaya çalışın.

Evlilikte 10 alanınız var ve bunların 7 tanesinde mutlu, 3 tanesinde mutsuzsanız, mutlusunuz. Bu 10 alanın 7 tanesinde mutsuz, 3 tanesinde mutluysanız, mutsuzsunuz. Bu formülasyonu değerlendirin. Ve mutsuzluk alanlarınız 3 taneyi geçmeye başladıysa mutlaka ama mutlaka Aile ve Çift Terapistlerinden yardım alın.

Yaşadığımız dünya maalesef önyargılarla dolu. Bunu hiç olmazsa eşinize yapmayın. Eşinize karşı, şartlar ne olursa olsun, ön yargılı davranmayın. Çünkü  önyargı “öteki”ni görmeyi engeller. İletişimin önündeki en önemli engeldir. Önyargılarınızdan arındırdığınız ilişki paternleri sizi mutlu çiftler haline getirir.

Evleneceğiniz kişiye “Benimle evlendikten sonra hayatındaki neyi muhafaza etmek istersin?” diye sorun. Ve cevabı iyi dinleyin. Korumaya çalışmak istediği konuda ona destek olabilecekseniz evlenin. Yok eğer size uymazsa evlenmeyin.

Çünkü her insan, kendi iç dünyasında bir şeyleri muhafaza etmek ister. Ve hatta kollamaya çalıştıklarını daha sağlam temellere oturtmak için evlenir. Ama evlendiği kişi, muhafaza etmek bir yana, yıkıcı davranıyorsa, kişi yaşayamaz. Hayatta kalsa bile yaşam sevincini yitirir! Diyelim… başka zamanlarda anlatmaya devam edelim…

 Sevgiyle kalın…

Mehtap KAYAOĞLU