Gönderen Konu: Evlilik Risalesi #1  (Okunma sayısı 3124 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı miftah-ul hâyr

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
  • Sadakat Forum "Seviyeli İslami Forumunuz.."
Evlilik Risalesi #1
« : 24 Şubat 2017, 21:49:43 »

"Belki kazanırım zannıyla oynanacak bir kumar oyunu” değildir.

Karşınıza çıkan talip hangi vaadlerde bulunursa bulunsun bu mesela size düzeleceğine ve düzelmek istediğine dair verebileceği sözler olabilir -eğer kişide bazı temel direklerin eksikliği sözkonusu ise- bu hataya düşmeyin. Siz kusursuz insan arayışına çıkmıyorsunuz bu doğru ve kimsede mükemmel değildir biliyoruz bunu ama bir insanın ahlâkı, davranışları, tutumu, söylediği ve kullandığı cümleler birçok şeyi ele verir bunun bilincinde olun ve lütfen evlilik gibi mukaddes bir kuruma adım atmayı aceleye getirmeyin.

Manevi özelliklerini lütfen tartmaya unutmayın. Yani kişi nasıl biridir? Mizacı, mizacınıza uyuyor mu? Denk misiniz? Sabırlı mı? Merhametli mi? Özgüveni var mı? Yumuşak huylu mu? Kişiliğinin özellikleri nelerdir? Kendisinde artılarını gördüğü gibi eksilerinide görebiliyor mu? Maddiyata karşı tutumu nasıl? Para hayatının hangi kısmını kapsıyor? Para için mi yaşıyor? Gerçekçil bir bakışı var mı? Kendisiyle barışık, sevinçli ve mutlu bir ilişkisi var mı? Hayata pozitif bir bakışla bakıp kendisini bir düşüşte çabuk toparlayabiliyor mu? Yoksa herşeye ama herşeye negatif mi bakıyor? Esnekliğe sahip bir basirette mi? Olduğu gibi bir insan mı? Ve yanınızda kendisi olabiliyor mu? Rahat davranabiliyor mu? (mesela insanın yüz ifadesi ve beden dilinden bunu anlayabilir siniz) Kendisiyle alakalı sırlarından anlatabiliyor mu? Güvenilirlik ve dürüstlük var mi iki kişi arasında?  Zor zamanınızda sizin yanınızda ve desteğinizde olacak mi? Fedakar mi?

Çünkü evlendikten sonra en çok kalbinizi teskin edecek olan adayın kişiliği ve karakteridir. Eşlerin birbirine uyumunu sağlayan bir yön denklik ise, diger yönü de esnekliktir. Bazı insanlar böyle sığ ve dar bakışlıyken. Bazıları herşeyi ufkunu genişleterek bakarak değerlendirir. Katı kişilikte kişiler kendilerine tıpatıp benzeyen, bilinç altlarıyla tamamen aynısı olan insan arayıp o hale getirmeye de çalışıp farkında olmadan hükmederler. Sizin fikriniz olmaz. Siz hiçsinizdir gözlerinde. Siz onun fikrini mecbur almak zorundasınızdır. Oysa esneklik basiretine sahip olan kişide hoşgörü sınırları içindeki farklılıklara uyum becerisi artar. Şimdi doğruya doğru biri camiye gidip orada hizmet ediyorken diğeri kahveye ve içkili mekanlara gidiyor ve rahatsız olmuyor olması (genel tabirlerle ayda yılda bir cumadan cumaya cami yüzü görüyorsa) bu ciddi bir uyumsuzluktur.

Denklik hususunu tartmak yürek meselesi birazda. Insanın yüreği belirleyici bir noktadır. Kişiyi kendinize denk hissediyor musunuz? O da kendisini size denk hissediyor mu? Eş olacaksınız! anlatabiliyor muyum. Eş!.. Ömür boyu değer vereceğiniz biri ve saygı duyacağınız bir kişilikte mi? Yaşadıklarınız belli size saygı duyuyorum diyebiliyor musunuz? Ve sizede saygı duyuluyor mu? Birbirinizin değerlerine göre esneyebilecek ve farklılıklarınızı benimseyebilecek misiniz?

Insan olmak, kendini ve haklarını korumaktır. Fakat insan ayni zamanda vicdandır da, yürektir, vefadır, samimiyettir, muhabbettir, fedakârlıktır, canana adanmaktır, sonsuz hayatınıza hazırlamaktır.

Gençsiniz. Aşık olabilirsiniz. Seversiniz. Allah için sevmeye bile niyet eder ve kendinizi buna şartlandırırsınız. Ama abla nasihatı olsun aşıklar 🙂 aklını aşkına teslim eden insanların yapamayacağı akılsızlık yoktur. Aman ha itidal üzere hareketi hiç bırakmayın. Denge üzere yürüyün. Özellikle hanım kardeşlerime diyorum. Çünkü siz gözümde incisiniz. Siz korunmaya daha çok muhtaçsınız. Siz narinsiniz, kırılgansınız, çocuk gibisiniz. Dengeli olmak o kadar önemli ki. Kişilikleri uyumsuz kişiler her davranışlarında birbirlerinin kalbini kırabilirler. Birbirine kol kanat olacak ahengi içlerinde yakalayamazlar. Her insanın yıllar içerisinde kalıplaşmış davranışları vardır ve hayatınızı birleştirdiğinizde bunlar sizin hayatınızın bir parçası olur. O yüzden bunları dikkate alın emi. Aksini yapar ve dikkate almazsanız ölüp ölüp dirileceğiniz sonuçlarına katlanma ihtimalinizin daha yüksek olduğunu unutmayın.

Araştırın! Çevresine sorun. Nasıl tanınıyor, nasıl bir kişidir? Çevreye sorduğunuz halde onlarda yanıltabilir sizi. Ooo pırlanta gibi bir oğlumuz var. Şöyle iyidir. Böyle iyidir diye herşeyini överler. Eksi yanlarını söylemezlerse işte orada bir durun ve düşünün. Ordan anlamalısınız ki hııı bunda bir terslik var. Bir insanda hiç mi kötü ve düzeltilmesi gereken bir huy olmaz. Şayet mükemmel ahlakta olsa o zaman bu zaten hâline yansır. O yüzden siz kendinizde ciddi manada gözlemleyim. Insan tanıma sanatına sahip değildir bir çoğumuz. Hayat acı tecrübelerle hepsini zamanı gelir öğretir bize. Okuyabilene hayat bir kitaptır. Ama mümin için yenilgi yoktur her tecrübe bizim için bir kazanımdır.

Mesela azimli ve hemen pes etmeyen insanlar rahatsız edici yönlerini törpüleyebilirler ama hayatında hiç azimle bir şeyleri kendi başına yapmamış, hep önüne herşey hazır konulmuş, anne kuzusu olup şımartılmış, pohpohlanmış, sorumluluk sahibi olmayı sadece maddiyata dayalı insanlarla, maneviyata ve ahlâki gelişimine önem veren insanlar arasında dağlar kadar uçurumlar olur. Bunlar evlenirse istemsizce gerilirler. Ortam hep gerilim içinde olursa artan hasar ve tahrip en sonunda bağlantıyı tamamen koparıp bitirir.

Bazı farklılıklar olabilir normaldir ama arada uçurum olmamalı. Aranızda manevi uçurum olduğunu gördüğünüz halde saf niyetinizle hareket etmek istemeye yönelik bile olsanız bu uçurumu “yok” sayıpda gözlerinizi kör etmeyin. Insan eşinin yanında her konuda rahat konuşabilmeli. İnsan kendisi olabilmeli ve muhakkak kendisi olmasına fırsat tanınıyor olmalı. Hele hele ben sevgimin gücüyle değiştiririm diye düşünüp kendinizi o yaşama teslim etmeyin. Birbirimizi değiştiririz diye zaten evliliğe hiç adım atmayın. Evlenmeden önce ki çabalarını gözlemleyim. Ya da hayatının ne yönde değiştiğini sezmeye çalışın.

Basit şeyler gibi gelebilir ama bunları dikkate alın. Mesela hayatında eline tek bir kitap dahi almamış bir adamla, ömrünün yarısı kitaplarla geçmiş bir kadın hangi muhabbet ekseninde derinleşecek. Ne konuşacaklar? Ne cevaplayacaklar? Kadın ‘a’ diyecek adam ‘b’ diyecek. Ne kitapları okuduğunu, hangi filmleri izlediğine kadar sorun. Unutmayın kişinin kafasını ve gönlünü şekillendiren o okuduğu ve içselleştirdiği kaynaklarla da evleniyorsunuz bir bakıma. Ciddiyim bu konuda. Ne komiksin abla demeyin. Öyle çünkü. Psikopatça filmleri hayatta izleyememiş bir insanla aynı filme “bu film dehşet güzel varya” diyen ve zihnini sabah akşam onlarla uyuşturan bir insanla kendini daima geliştirmeye çalışan insanın konuşacağı şeyler bir olur mu?

Olsa olsa evlendikten –yani kişinin ağına düştükten sonra– başka kadınlarlada düşüp kalktığını, gönül eğlendirdiklerini pişmiş kelle gibi anlatacak diğeri beklenmedik şok geçirmiş halde suspus olacak. Ayrıca ahlaki değerlere aykırı düşen yayınları evlenmeden oncede sonrada rahatlıkla izleyenler bagimlisi haline gelenler –kendilerine asla toz kondurmayan insanlardansa- kendi iffetsizliğini sağın solun iffetsizliğinden dem vurarak örtbas etmeye çalışacaktır. Siz yakalayınca başınızdan kaynar sular iner gibi olursunuz ve onlar her seferinde örtbas etmeyi başarırlar. Pes eden kisilikte olmazsaniz yalanlara kendinizi inandirirsiniz. Yansıtma psikolojisiden haberdar olan ve kendini bilen bir insan bunu zamanla ayırt eder. O yayınları izleyenlerin beklentileri gerçeklikten uzak normal olanın üzerinde olduğu gibi hayat arkadaşım diye evlendiği kişiye zulum olacaktır. Sınırsız şehvetinden dolayı hiç tatmin olmayacaktır.

Vicdan ayrı bir şey efendiler, ah vicdan ayrı bir şey.

Kötülük yapan insanın başına lâyığı gelecek. Kimse sorumsuzun belasını bulmasını engelleyemez. Allah adildir. Allah’ın adaleti kimsenin yakasını bırakmaz. Insan bir şeylerin yokluğuna dayanabilir, ama adaletsizliğe dayanamaz. Acılar bağra basılabilir ama vefasızlık insanın kalbini patlatır adeta.

Kişilerin din ve ahlak anlayışını lütfen es geçmeyin. Yanında kendiniz olamayacağınız kendi kimliğinizi taşıyamayacağınız bir adayla evliliğe gidilirse felakete sürüklenirsiniz. Sonra sahtekarlığın, bencilliğin, çıkarcılığın ortasında bulmayın kendinizi. Hepimiz sosyal hayatta az veya çok maske takarız. Çoluk çocuğuna eşine evinde dünyayı dar eden kimseler, sokaklarda baska insanlara melek gibi görünür. Özü sözü bir mi kisinin bu onemli? O yüzden dış görünüşten daha çok iç dünyasını keşfetmek önemlidir. Çoğu insan kapalı bir kutudur. Herkesin farklı bamteli vardır. Çok büyük anlaşmazlıklar, üzücü ve çok etki yapan olaylar yaşadığında o insanın iç dünyasını keşfetmek o insani tanımak isteyenler için bir fırsat olur. Kisilik butun ciplakligiyla oyle zamanlarda ortaya cikar. Sinir bozucu, uzucu durumlarda verdigi tepki ve tutumu nedir. Mesela bazı insanlar duygusal manada çökerler ama kendilerini toparlamak için o gücü içlerinde genç ruhlarının verdiği yetkiye dayanarak, zamanın şartlarına ve yaşadıkları dönemin tutumlarına hakim olarak oluşturmaya çalışırlar.

Ahmaklık bir akıl hastalığıdır mesela. Doğruyu yanlıştan, önemliyi önemsizden ayırt edemeyecek ölçüde beyin yetersizliğine sahip bir kişiye çocuklarınızı nasıl emanet edebilirsiniz? Insan geleceğini ve olabilecek çocuklarını nasıl kurban edebilir? Bir çok insan “zorbalığı, sahtekarlığı (yalan ölümcül bir zehirdir), sınırsız şehveti, gösterişi, cimriliği, samimiyetsizliği, menfaatçılığı, mukemmelliyetçiliği ve şüpheciliği huy edinmiştir. Dengesiz kişiye normal bir kişi gibi davranırsanız kendi dengenize zarar verir, enerjinizi emer sonunda bir bunalım sürecine girebilirsiniz. Kendinize yardım etmek ve toparlamak zorundasınız. Böyle kişilerle yaşamak batık ve belalı yollarda seyahat etmek gibidir. Tabi buna da yaşamak denilirse. Öyle yaşamaktansa birşeyleri idrak edince henüz evliliğe adım atmadan, nikah kıyılmadan ya da yol yakınken vazgeçme esnekliğini göstermelisinizdir.

Devamı gelecek….
http://cemiyetiislam.com