Gönderen Konu: Evliliklerde fikir çatışmalarını engellemenin yolu  (Okunma sayısı 2743 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482

Öncelikle evlilik kavramını yeterince tanımıyoruz. Çünkü tanımından yola çıkacak olursak evlilik; farklı olanla birlikte yaşama ilişkisidir. Doğası gereği iki insana, bu iki insanın, insani ve kültürel farklılıklarına, birbirlerini sevmelerine ihtiyacı olan bir süreçtir.

Evlilik ve aile danışmanlığı yaparken en çok karşılaştığımız durum: Eşler geliyor, içinde bulundukları sıkıntıyı dile getirdiklerinde bu ifadeyi kullanarak tanımlıyorlar ilişkilerindeki zorluğu; “Aramızda fikir çatışmaları var. Geçinemiyoruz. Ne önerirsiniz?”

Dilerseniz ortadan bir şeyler önereyim herkesin işine yarasın.

Öncelikle tek tek kelimelerin en hoşuma giden anlamlarını yazayım sizin için. Ardından bunlar arasındaki bağlantıyı kuralım ve çatışmayı gidermenin en pratik yöntemini aktarayım sizlere.

Evlilik; birbirinden farklı özellikte, birbirini seven iki insanın, birbirine olan bağlılıklarını, bir ömür boyu sürdürmek için yaptıkları yasal törendir.

Fikir; düşünce demektir. Terim anlamına bakılırsa vakıa hakkında verilen hükümdür. O hüküm geçmiş tecrübeleri(yaşanmışlıkları) kapsayarak verilir.  Ayrıca ilgimi çeken iki ayrı anlamından birisi “anlayış” diğer ilginç anlamı ise “kuruntu” demektir.

Çatışma ise; psikolojik açıdan bakıldığında birbiriyle uyuşmayan dilek, istek veya ihtiyaçların yarışmasından ortaya çıkan, üzücü özellikli, mutluluktan uzaklaştıran bilinçli durumdur.

Evlilikte çatışma neden çıkar?

Cevabı çok kolay. Öncelikle evlilik kavramını yeterince tanımıyoruz. Çünkü tanımından yola çıkacak olursak evlilik; farklı olanla birlikte yaşama ilişkisidir. Doğası gereği iki insana, bu iki insanın, insani ve kültürel farklılıklarına, birbirlerini sevmelerine ihtiyacı olan bir süreçtir.

İnsanın olduğu her yerde düşünce mutlak vardır. En önemlisi düşünce, kesin olarak geçmiş yaşam tecrübelerini içinde barındırır. Tecrübeye dayalı bir zemini vardır. Düşüncesi olmayan insan düşünülemez. Böyle bir insanın varlığında bahsedilemez. İnsan varsa, iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış düşüncesi vardır.

Yine tanımından yola çıkacak olursak olaylar hakkında hüküm verme yeteneğidir. İçinde “anlayış”ı barındırdığı gibi “kuruntu”yu da taşıyabilmektedir. Tam da bu nedenle eşler birbirleri hakkında veya farklı durumlar hakkında düşünce üretirlerken, farkında olmadan kuruntu/vehimlerinin gizli yönlendirmesine maruz kalarak, olay hakkında vardıkları hükmü olumsuz yönlere çekme eğilimi içinde olabilirler.

Ve çatışma… yapısı itibariyle yarışma içeriklidir. Karşıt uçlarda yaşandığı için üzücü ve mutsuzlaştırıcıdır.

Demek ki bu üç kelimeyi adı ilişki olan durumlarda bir araya getirmemek için özel çaba sarf etmeliyiz sevgili okurlar!

Şöyle ki; fikir çatışmasını engellemenin en iyi yolu karşımızdaki kişinin ağzından çıkan her bir cümlenin, kişinin kendi geçmişindeki bir dizi tecrübeden süzülen “tespit” ifadesi olduğunu bilebilmektir. Karşılıklı konuşmaların kavgaya dönmesinin en önemli nedeni bu ilkenin benimsenmemesinde yatmaktadır. Çünkü eşinizin herhangi bir konudaki fikrine karşı çıkmanız, salt ağızdan çıkan bir cümleye karşı çıkmak olmayıp, onun geçmiş yaşam tecrübelerini hiçe saymak duygusu hissettirir. Tam da hissettirdiği bu duygu nedeniyle karşı tarafta size karşı öfke uyandırır.

Öyleyse? Eşimizin söylediği cümle bize ters geldiğinde, bizim geçmiş öykülerimizle ortak bir zeminde olmadığını hatırlamamız yeterli. Ağızdan çıkan her cümle, kişinin kendi geçmişinin bir yansımasıdır. İyisiyle kötüsüyle birikmiş tecrübelerinin aktarımıdır. Yani hayat arkadaşımın tecrübeleri/yaşanmışlıkları benim tecrübelerimle uyuşmuyor, geçmiş yaşam öykülerimiz birbiriyle örtüşmüyor diye, onunla çatışma yaşamam gerekmiyor.

Bu düşünce biçimi zihnimize yerleştiğinde, otomatikman insanların bizimkinden farklı fikirlerine bozulup çatışma yaşamayız. Hatta yaşayamayız.

“Evet, benden farklı; ama şüphesiz kendi hayat tarlasının avuçlarına yerleştirdiği ürünleri benimle paylaşıyor. O halde ürünü bu hele getiren ne?” diye düşünebiliriz. Kızıp bağırmak, bize inat yapıyormuş gibi kışkırtıcı duygulara kapılmak yerine; kendine özgü, onu temsil eden, birikmişlikleri, bendeki tecrübelerle buluşturup daha aktif/dinamik çözümler üretebiliriz.

Biliyor musunuz? Aslında ilişkinin adı fark etmez! İster evlilik ilişkisi olsun, ister işveren/çalışan, ister komşu, ister arkadaşlık… hepsindeki çatışma aynı hatalı düşünce kaynağından çıkar. Ve fikir çatışmasının ortaya çıkardığı karmaşa anlattığım bu yolla giderilir.

Fikir, enerjidir… Evlilik, mutlu olmak içindir… Çatışma, yıkıcı değilse geliştirir… Hepsine dans ettirmekse sizin becerinizdir.

Psikolojik Danışman
Psikoterapist

Mehtap Kayaoğlu