Gönderen Konu: Farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, haram, mekruh, müfsit  (Okunma sayısı 14462 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı _313_

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 106
    • http://www.hidayet.forumup.com/

Ve dahi ahkâm-ı şer'iyye sekizdir:
Farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, haram, mekruh, müfsit.

Farz oldur ki onu Allahu azimü'ş-şan buyurmuş ola, buyurduğu "şüphesiz
delil" ile belli olmuş ola; iman, Kur'an, abdest almak, namaz kılmak,
oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, cünüplükten gusül etmek gibi.

Farz dahi üç nevidir: Farz-ı dâim, farz-ı muvakkat, farz-ı ale'l -kifaye.
Farz-ı dâim "Amentü billahi ilâ ahırihi" bilip ve inanıp daim ittikat etmeye
derler. Farz-ı muvakkat amelin vakti geldikte işlediğimiz farz olan
amellere derler. Farz ale'l-kifaye onu elli adamdan yahut yüz adamdan
birisi işlese sairlerinden sakıt olur; selâm almak ve selâm vermek gibi,
cenaze namazı kılmak ve cenazeyi gasl etmek (yıkamak) gibi, sarf ve
nahiv (Arapça dilbilgisi) okumak ve hafız olmak ve ilm-i vücûh (Kur'an'ın
değişik okuma şekilerini veren ilim) öğrenmek gibi.

Ve dahi bir farz içinde beş farz, vardır: Bu farzın ilmi farz, ameli farz,
miktarı farz, itikadı farz, ihlası farz, inkârı küfürdür.

Vacip oldur ki onu Allahu azimü'ş-şan buyurmuş ola, buyurduğu "şüpheli
delil" ile belli olmuş ola. Vacip olduğuna inanmayan kâfir olmaz lakin
işlemeyen Cehennem azabına layık olur. Meselâ salat-ı vitirde (vitir
namazında) Kunut duası okumak ve hacılar (kurban) bayramında
kurban kesmek ve Ramazan-ı şerif bayramında fitre vermek gibi.

Ve dahi bir vacip içinde dört vacip bir farz vardır: İlmi vacip, ameli
vacip, miktarı vacip, itikadı vacip, ihlası vacip, riyası haram.

Ve dahi sünnet; onu Resûlüllah sallallâhu aheyhi ve sellem hazretleri bir
kere (ve)ya iki kere terk etmiş ola. Terk edene azap olmaz lakin itaba
ve şefaattan mahrum olmağa layık olur. Meselâ misvak istimal etmek ve
ezan ve ikamet ve cemaatla namaz kılmak ve evlendiği gece taam
(yemek) yedirmek ve çocuğunu sünnet etmek gibi.

Sünnet dahi üç nevidir: Sünnet-i müekkede, sünnet-i gayrı müekkede,
sünnet-i ale'l-kifaye. Sünnet-i müekkede olan sabah namazının evvel
sünneti ve akşam namazının ve yatsı namazının son sünnetleri ve öğle
namazının evvel ve son sünnetleri gibi. Bunlar sünnet-i müekkededir,
asla terk olunmaz. Sünnet-i gayrı müekkede olan ikindi ve yatsı
namazının evvel sünnetleri. Bunlar bazan terk olunursa bir şey lazım
gelmez ama her zaman terk olunur ise itaba ve şefaattan mahrum
olmağa sebep olur. Sünnet-i ale'l-kifaye beş, on adamdan birisi işlerse
sairlerinden sakıt olur; selâm vermek ve itikâfa{İtikâf: Ramazanın son
on gününde mescidin veya evin bir köşesine çekilerek dünya işlerinden
uzaklaşmak, yeme içme, konuşma ve uykuyu en aza indirerek ibadetle
meşgul olmak.} girmek ve meşru olan işlerinin evvelinde "besmele-i
şerife" demek gibi.

Eğer taam (yemek) evvelinde besmele-i şerife demezse üç zararı vardır:

1. Şeytan beraber eki eder (yer),

2. Yediği taam bedenine maraz (hastalık) olur,

3. Yediği taamda bereket olmaz. Eğer besmele der ise üç faidesi vardır:

1. Şeytan beraber eki etmez,

2. Yediği taam bedenine şifa olur,

3. Taamda bereket olur.

Ve dahi müstehap; onu Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem ömründe
bir kere yahut iki kere işlemiş ola. İşlemeyene azap da ve itab da
olmaz, şefaattan mahrum kalmak da olmaz lakin işleyene sevap çoktur
demişler. Nafile namaz kılmak ve nafile oruç tutmak ve nafile sadaka
vermek gibi.

Müstehap dahi üç nevidir: Müstehap, âdap, mendup. Bu üçünün de
sevabı birdir lakin bazılar(ı) bazından ziyadedir demiş.

Ve dahi mubah oldur ki onun ne işlemesinde sevap var ve ne terkinde
azap var; yürümek ve oturmak ve ev almak ve helalinden türlü taam
yemek ve helalden türlü libas giymek gibi.

Ve dahi haram olur ki onu Allahu azimü'ş-şan hazretleri nehy etmiş ola
yani kullarına işleme(yi)n demiş ola.

Haram dahi iki nevidir: Biri haram lî-aynihi ve biri haram li-gayrihi.
Evvelki adam öldürmek ve zina ve livata etmek ve hamr(şarap) içmek
ve hınzır(domuz) eti yemek gibi. Bir adam bunları işler iken besmele-i
şerif dese yahut helaldir dese kâfir olur, ama bunları dememiş olsa kâfir
olmaz ama Cehennem azabına layık olur. Ve eğer musir olup tevbesiz
ölürse imansız gitmeye sebep olur, (haram li-aynihinin haramlığına)
inanmayan kâfir olur. Haram li-gayrihi olan; bir adam bir adamın bağına
girip sahibinin izni yok iken meyvesini koparıp yemiş ve eşyasını ve
akçesini çalıp harcamış. Ol adam besmele dese yahut helaldir dese kâfir
olmaz. Ol adamın (mal sahibinin) hakkıdır, alır. Bir adamda altı buçuk
arpa ağın hakkı olsa yarın yevm-i kıyamette cemaat ile kılınmış yedi yüz
rekât kabul olmuş namazın sevabını Hazreti Mevlâ alıverse gerektir.
{Haram li-aynihide haram olan şeyin bizzat kendisi haramdır, haram Ii-
gayrihide ise şeyin bizzat kendisi helaldir ama elde ediliş ve kullanılış
tarzı haramdır; çalıntı meyve örneğinde olduğu gibi. Onu haram kılan
meyve oluşu değil çalıntı oluşudur}

Ve dahi mekruh, kişinin işlediği amelin sevabını gideren şeye derler.
Mekruh dahi iki nevidir: Biri kerahet-i tahrimiye ve biri kerahet-i
tenzihiye. Kerahet-i tahrimiye vacibin terkidir, harama karib (yakın)dir;
kerahet-i tenzihiye sünnetin terkidir, helale karibdir. Kerahet-i tahrimiye
işleyen eğer kast ile işlerse âsi ve günahkâr olur, Cehennem azabına
layık olur ve namazda ise ol namazın cebren li'n-noksan (eksiği
tamamlamak ve gidermek için) iadesi vacip olur; eğer sehiv (yanılma)
ile işlerse secde-i sehiv ile sakıt olur. Kerahet-i tenzihiye işleyene azap
olmaz lakin itaba ve şefaattan mahrum kalmağa müstahak olur, -eğer
musir olur ise-; at eti ve kedi ve fare artığı yemek gibi.

Ve dahi müfsit, kişinin işlediği amelleri temelinden giderene derler;
imanı ve nikâhı ve haccı ve zakâtı ve bey'i ve şirayı (alım ve satımı)
bozan gibi.

Kaynak: Mızraklı İlmihal